Friday, May 09, 2014

Feyyaz ÇİFTÇİ Balıkesirspor Başkan Adayı Oldu

Süper Ligin yeni ekibi Balıkesirspor'un 15 Mayıs tarihinde yapılacak 44. Olağan Kongresi öncesi başkan adayları netleşmeye başladı. Kulübün eski yöneticilerinden Feyyaz Çiftçi, başkan adaylığını açıkladı. Beş yıllık yöneticilik hayatı boyunca yapılan doğru ve yanlış işler şahit olduğunu belirten başkan adayı, Balıkesirspor'un dikili bir ağacının olmadığını ve kendi tesislerinde belediyenin kiracı olduğunu bildirdi. 

Balıkesirspor başkan adayı Feyyaz Çiftçi, düzenlenen basın toplantısında adaylığını açıklarken, seçilmesi halinde hayata geçireceği projelerini de anlattı. Mekan Cafe'de düzenlenen toplantıya Ticaret Odası Başkanı Fahri Ermişler, Karesi Belediye Başkan Yardımcısı Yusuf Hocaoğlu, AK Parti Karesi İlçe Başkanı Kemal Aydemir, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü İlhan Aslan ve kalabalık bir topluluk katıldı.

Sözlerine 38 yıl aradan sonra Süper Lige çıkma başarısı gösteren Balıkesirspor'u tebrik ederek başlayan Çiftçi, kulüp bünyesinde ki yöneticilik geçmişinden söz etti. Geçmiş yönetimlerde asbaşkanlık, sağlık komisyonu başkanlığı ve kulüp doktorluğu gibi görevlerde bulunduğunu hatırlatan Çiftçi, "Faal bir yöneticilik hayatım oldu. 2013-2014 sezonun altıncı haftasında malum bazı sebeplerden ötürü kulüp yönetimden istifa ettim. Çeşitli tarihlerde zamanı geldiğinde kulüp yöneticiliğine talip olacağımı söylemiştim. Süreç dahilinde sayın Büyükşehir Belediye Başkanımız Edip Uğur beyefendi de bizi kulüp başkanlığına layık gördüğünü ve desteklediğini belirtti. Bunun ardından her kesimden aldığımız destekle güçlü bir yönetimle Balıkesirspor yönetimine talip olduk." dedi.

"ALTYAPI İÇİN BALIKESİRSPOR KOLEJİ KURULACAK"

Beş yıllık yöneticilik hayatı boyunca yapılan doğru ve yanlış işler şahit olduğunu belirten Feyyaz Çiftçi, Balıkesirspor'un 5 sezon içinde 3 tane lig atladığını ve geçmişte görev yapan herkesin emeği olduğunu bildirdi. Mevcut Başkan Tuna Aktürk'ün başarılı bir sportif başkanlık dönemi geçirdiğine dikkat çeken Çiftçi, bazı eksiklerin olduğunu vurguladı.

Balıkesirspor'un bugün dikili bir ağacı bulunmadığına işaret eden başkan adayı, "Balıkesirspor kendi tesislerinde belediyesinin kiracısıdır. Otobüsleri belediyeden gelir, çalışanlarının çoğu belediyeden maaş alır. Çimlerin bakımını belediye yapar. Yemeği iaşesi ve yakacağı belediyeden gelir. Balıkesirspor bugün maalesef kendi ayakları üzerinde durması mümkün olmayan bir kulüptür. Sportif anlamda belli bir seviyeye gelmiştir. Fakat kurumsallaşma ve ekonomik anlamda Balıkesirspor henüz istediği noktada değildir. Bunun başarılması için yönetime talibiz." diye konuştu.
    Altyapının önemine de değinen başkan adayı Feyyaz Çiftçi, Balıkesirspor Koleji projesiyle bunun çözüleceğini anlattı. 
    Başkan adayı, Balıkesirspor'un Süper Lige çıkmasıyla bir sinerji yakalandığını, bunun bir fırsata dönüştürülmesinin şart olduğunu vurguladı. Kulübün idari anlamda amatörce yönetildiğini savunun Çiftçi, acil olarak çözülmesi gereken diğer bir konunun ise store olduğunu hatırlattı.
Konuşmasının sonunda soruları da cevaplandıran Balıkesirspor Başkan adayı Çiftçi, seçilmeleri halinde mevcut teknik heyetle çalışacaklarını sözlerine ekledi...

Arda Turan "Ya hep beraber batarız, ya da hep beraber kurtuluruz..."


Arda Turan hakkında bu transfer döneminde daha yeni Manchester City'nin 41 milyon avroluk serbest kalma maddesini ödemeye hazır olduğu haberleri çıktı. Galatasaray'dan Atletico Madrid'e gittiği günden bu yana sahadaki futbolu ile Türkiye'nin gurur kaynağı olan Arda Turan, çıkan bu haberlerle de Avrupa'da oynayan Türk futbolcular arasında en kariyerlisi olma yolunda ilerlediğini bir kez daha göstermiş oldu.

Arda Turan, bu hafta içinde yaşadığı sakatlık sebebiyle Bilbao maçında forma giyememesine ve tedavisi olağanca hızla devam etmesine rağmen Goal Türkiye'nin sorularına yanıt verecek zamanı buldu. Manisaspor'da forma giydiği yıllar öncesi gibi efendi duruşunu hiç bozmayan Arda Turan, bizimle yaptığı bu sohbetini doğum günü olan 30 Ocak'ta gerçekleştirdi.

"BAŞARILI MIYIM? BUNA KARAR VERECEK OLAN..."

Arda Turan, Atletico Madrid ile Copa del Rey'i ve Avrupa Ligi'ni kazandı. Türk bayrağı ile Avrupa Ligi'ni kaldırması, herkesi gururlandırdı. Bu sezon ise takımı ile şampiyonluk yarışı içinde bulunan Arda, gerçekten başarılı olup olmadığı hakkında, "Şu an ne kadar başarılı olabildiğim insanların bakış açıları ile alakalı. Kimisi hiç bir şey yapmadığımı düşünür, kimisi de çok başarılı olduğumu söyleyebilir." diyerek insanların kendisi hakkında düşündüklerine çok önem verdiğini gösteriyor.

"FENERBAHÇE'Yİ DE, BEŞİKTAŞ'I DA, TRABZONSPOR'U DA TUTANLAR..."

Galatasaray'dan yetişmesine ve kariyerinin Galatasaray üzerinden şekillenmesine rağmen bu kadar sevilmesinden hiç rahatsız değil. İyi bir Galatasaraylı olan Arda, tüm Türkiye'de seviliyor olmasını, "Ben kimseye ahlaki değerlerin dışında bir davranış sergilediğimi düşünmüyorum. Hem Milli Takım formasını, hem Galatasaray ve Manisaspor formalarını ahlaklı bir şekilde terlettiğimi düşünüyorum. Herhalde olan sevginin kaynağı budur." sözleri ile açıklıyor.

"ŞİMDİ YENİ HEDEFLERİN PEŞİNDEN KOŞUYORUM"

Dün 27 yaşına giren Arda Turan, bundan tam 10 yıl önce Galatasaray A Takımı'nda kendisine şans bulmuştu. O günleri konuştuğumuz Arda, aslında 10 yıl önce de kendisini hep buralarda gördüğünü itiraf ederek, "Küçükken de aklımda hep ülkemi Avrupa'da temsil etme hayallerim vardı. Küçüklükten beri verdiğim demeçlerde hep Galatasaray ve Türkiye'yi Avrupa'da temsil etmek istediğimi söylerdim." diyor ve ekliyor:

"Artık yeni hedeflerim var. Şimdi sıra, onların peşinde koşmakta..."

Arda, Galatasaray'dan ayrıldığı yıl ile şimdiki günlerin arasında aslında pek fark olmadığını da, "Sadece, İspanya'da fikirlerimi daha iyi uygulayabilecek bir ortamı buldum. Türkiye şartlarında her söylediğinizi her istediğinizi uygulamaya geçirmeniz zor. İspanya'da her şey daha kolay ve daha rahat. Tabii fiziksel olarak, taktiksel gelişim olarak ufak tefek gelişmeler oldu; ancak onun da yıllar geçtikçe zaten olabileceğine inanıyorum." sözleriyle açıklıyor.

"FUTBOLCU OLAMAYACAĞIMI DÜŞÜNDÜĞÜM ANLAR OLDU"

Arda Turan, Galatasaray A Takımı'na ilk yükseldiğinde hemen kendini gösterme fırsatını bulamamıştı. Başarılı oyuncu, kendisinin Manisaspor'a gitmesinin, nasıl hayatının kırılma anlarından biri haline geldiğini şöyle anlattı:

"Manisaspor'a gittiğimde 'Eğer burada olmazsa futbolcu olamam' dediğim zamanlar olmuştu. Ama şükür ki böyle bir şey olmadı. Her zaman Allah inancı olan birisi olarak her zaman çalışıp devam ettim ve Allah da bana çok güzel şeyler nasip etti."

"FUTBOL BİR ŞÖLEN HAVASINDA OYNANMALI"

Gelelim İspanya'da insanların futbolu nasıl gördüğü konusunda. Ünlü yıldız, bu konu üzerinde uzun uzun düşünmüş belli ki. Nitekim konuyu açtığımız anda zaten her şeyi bir kerede anlatıverdi:

"İspanya'daki rahat yaşam, az kamp olması, futbolcuların maçtan önceki ve maçtan sonraki tavırları, futbola bir şölen olarak bakılması söyleyebileceğim şeylerden. İnsanların ailesi ile beraber maça gelip, tiyatro seyreder gibi keyif alarak sonuç ne olursa olsun eve dönmeleri çok hoş bir durum. En güzel stadyumlara da sahipler. Spora bakış açısı çok farklı. Ülkemde de olmasını istediğim şey bu." diyor ve Türkiye'yi de es geçmeyerek, "Türkiye'de olan bazı şeyler için de keşke İspanya'da da olsa' dediklerim oldu. Bu konuda Türkiye'yi de küçümsememiz gerektiğini düşünüyorum."

"80 MİLYONLUK ÜLKEYİZ. AMA..."

Söz elbette dönüp dolaşıp Türk sporuna geldiğinde Arda Turan'ın da aslında herkesle aynı düşüncelere sahip olduğunu görüyoruz. Arda, yaklaşık 80 milyonluk nüfuse sahip olan ülkesinin daha başarılı olması gerektiğine inanıyor ve, "Sistemli bir çalışma sonrasında yıllar içinde iyi bir eğitimle bir ekol oluşturulması gerektiğini düşünüyorum. Sürekli değişen bir jenerasyon, sürekli değişen bir eğitim sistemi ile bu olacak bir iş değil." ifadelerini kullanıyor.

Arda'ya göre "Türkiye'nin gerçekten çok çok büyük bir potansiyeli var" ama, bu potansiyelin harekete geçirilebildiğini söylemek zor. Atleticolu yıldız, 80 milyonluk Türkiye birçok spor dalında geride ve futbolda turnuvalara katılamıyor. Yine de bu konuyu daha uzun bir şekilde tartışmanın daha doğru olacağını düşünüyorum." diyor.

"BUGÜN HOCA BEN OLSAM..."

Türkiye'nin futboldaki son yıllardaki başarısızlığından konuşurken 'Peki bugün hoca sen olsan, ilk ne yaparsın?' diye sorduğumuz Arda Turan, "Şu anda Türk milli takımı olabilecek en iyi insanın elinde. Bu sebeple Fatih Terim'in planlarıyla aynı olacağını düşünüyorum." diyerek Fatih Terim'e ve ekibine olan güvenini bir kez daha gösterdi.

"BURAK YILMAZ, SELÇUK İNAN, OLCAN ADIN, GÖKHAN GÖNÜL..."

Son zamanlarda Arda Turan dışında Avrupa'da kariyer yapan bir oyuncunun bulunmaması elbette herkesin takıldığı bir konu. Bu meselede Arda'nın da fikirleri var ancak o, şu anki oyuncu tercihlerinin bunu gerektirdiğine inanıyor. Arda, "Burak Yılmaz, Selçuk İnan... Bu isimler çok önemli futbolcular. Fenerbahçe'den performansları ile Gökhan Gönül, Trabzonspor'dan Olcan Adın... Çok yetenekli arkadaşlarımız var. Hepsi de Avrupa'nın üst düzey takımlarında oynayabilirler. Ancak bu arkadaşlarımın tercihi de şu an Türkiye'de kalmaktan yana olabilir." diyerek ligin kaliteli yerli oyuncularına selam gönderiyor.

"YA HEP BERABER BATARIZ, YA DA..."

Arda Turan'a biraz da esprili olması amacıyla 'Tekneniz batmak üzere. Diego Simeone, Diego Costa ve sen kurtulmaya çalışıyorsunuz. Sadece bir kişiyi kurtaracak kadar gücün var. Tercihin kim olur?' diye sorduğumuzda, "Bizim hayatta böyle bir tercihimiz olmaz... Ya hep beraber batarız, ya da hep beraber kurtuluruz." diye gülerek cevap veriyor. Arda, 'Peki en yakın arkadaşın suç işlerse, onu ihbar eder misin?' diye sorduğumuzda ise, "Bizim arkadaşlarımız suç işlemezler. Allah korusun bir sebepten ötürü bu olursa, kendileri kendilerini ihbar ederler ve hiçbir şeyden kaçmazlar..." diyor.

"ESKİŞEHİRSPOR BÜTÜN KUPALARI..."

Eskişehir'de doğup büyümüş Oğuz Öztürk olarak Eskişehirspor'u da Arda Turan'a sormadan edemiyoruz.. Arda Turan, Eskişehirspor'un ligin iyi futbol oynayan takımlarından biri olduğunu söylerken, "Ertuğrul Sağlam da saygı duyduğum bir isim. Eskişehirspor maçlarını izlerken büyük keyif alıyorum. Doğru ve sabırlı bir sistemle Eskişehirspor'un Türkiye'deki bütün kupaları kazanacak potansiyele sahip olduğunu düşünüyorum." diyor ve Es Es'in Bursaspor ile Trabzonspor'dan sonra Anadolu'dan şampiyon olabilecek güce sahip olduğunu hatırlatıyor.

"ARABALARA MERAKIM YOK... HAHAHAHA!"

Arda Turan'a kendisi hakkında sık sık çıkan 'Araba merakı' ve 'Araba koleksiyonu' haberlerini hatırlattığımızda, ilk anda "Ben değil kardeşim çok meraklı" diyip bizi şaşırtsa da, gerçekleri kahkahalarla gülerek itiraf etmesi pek zaman almadı:"Ferrari 458 kullanıyorum. Bir de Range Rover'ım var! ".

"MESSI İLE BİRBİRİMİZE BAŞARILAR DİLEDİK"

Arda Turan'a son olarak Lionel Messi ile formasını değiştirip sarıldığı o büyülü anları soruyoruz. "Messi daha önce de dediğim gibi dünya tarihinin en iyi ve en özel oyuncularından bir tanesi. Onun formasını almış olmak benim için bir onurdur. Birbirimize karşılıklı olarak başarılar diledik." diyen Arda, forma koleksiyonuna Messi'yi de eklediği için mutlu olduğunu ifade ediyor.

Uğur Demirok: Değeri geç anlaşıldı

Galatasaray altyapısında yetişip 14 yaşından itibaren Genç Millî Takımlarda yer almaya başladığında geleceğin yıldızlarından biri olarak gösteriliyordu. Zaten 2005-06 sezonundaki şampiyonluk sırasında A takım kadrosunda yer almayı başardı. 18-23 yaş arasındaki dönemde ise alt liglerde kiralık olarak gezen ve çoğu zaman oynamayan bir oyuncu olarak unutulmaya yüz tutmuşken Akhisar Belediyespor'da gerçek kimliğini buldu. Geçmişte orta saha oynamanın getirdiği top kullanma becerisiyle sivrilen ve İsveç'le oynanan maçta A Millî Takım formasını giymeyi başaran genç oyuncu, kayıp yıllarını telafi etmek için hızla yol almayı sürdürüyor.
Röportaj: Fatih Nar / TamSaha
Akhisar Belediye Gençlik ve Spor'daki performansınla A Millî Takım formasını giymeyi başardın. Seni daha yakından tanımak istiyoruz. Futbola başlamana kim vesile oldu? Galatasaray altyapısına nasıl girdin?
1988 yılında İstanbul Eyüp'te doğdum. Babam ben bildim bileli tekstille uğraşıyor. Laleli'de küçük bir dükkanımız var. Annem ev hanımı, iki de kız kardeşim var. Futbola her çocuk gibi sokakta oynayarak başladım. Kısa bir dönem Yıldırım Bosnaspor'un altyapısında oynadım. Daha sonra Galatasaray altyapısında oynayan İbrahim Sipahi abimizin vesile olmasıyla 8 yaşındayken Galatasaray altyapısına girdim.
Altyapıda hangi hocalarla çalıştın, sana en çok emeği geçen teknik adam kim?
Altyapıya Recep Yazıcı Hocayla başladım. Daha sonra Zafer Koç, Coni Ahmet Hoca, Halil Fıçıcı, Suat Kaya, Sefer Karaer gibi birçok teknik adamla çalıştım. Hepsinin üzerimde büyük emekleri vardır. Ama ayırmam gerekirse, Zafer Hocanın emeği daha fazladır. Kendisiyle diyalogumuz da çok iyidir.

Galatasaray'ın altyapısından gelen, şu anda profesyonel olarak oynayan hangi oyuncular var?
Şu an devam eden oyunculardan Aydın Yılmaz, Uğur Uçar, Ferhat Öztorun, Arda Turan, Özgür Can Özcan ve Cafer Can aklıma gelen isimler.
2005-2006'da ilk defa profesyonel oldun, PAF takımıyla şampiyonluk yaşadın ve Galatasaray'da maça çıktın. Unutulmaz bir yıl olmuştur senin için. Bu sezon nasıl geçti, neler yaşadın anlatır mısın?
Bu dönem kariyerimin ilk profesyonellik yıllarına denk geliyor. PAF takımıyla 4 yıl üst üste şampiyon olmuştuk. Bizden önceki jenerasyon da şampiyonluklar yaşamıştı. Biz de bu başarı zincirinin son halkasını oluşturduk. O dönemde sezonun yarısında A takıma yükseldim. Çok güzel bir duyguydu ve sonuçta o sene şampiyon olduk. Bir dakika da olsa, beş dakika da oynasam ismim tarih boyunca orada asılı olacak.
2011 yılına kadar Galatasaray'da hiç oynamadın. Sence bunun sebebi nedir, şans mı verilmedi yoksa yeterli mi değildin?
Yeterli olmadığımı düşünmüyorum. Tabii ki hatalarım olmuştur ama yeterli olmasaydım şimdi bu konumda futbol oynuyor olmazdım. Az şans verildiğini düşünüyorum. Çünkü birçok büyük takımdaki gençlerin yaşadığı sıkıntıyı yaşadık. Bir sezon A takıma çıkarılıp daha sonra kiralık verildik ve kampa bile götürülmedik. Sadece sezon başı kiralık gideceğimi söylediler. Yöneticilerimiz bize fırsat vermedi. Hep kiralık olduğum ve bonservisimi de alamadığım için sıkıntı yaşadım.
2006-2007 sezonunda Gaziantepspor'a kiralanmış ve 3-4 maçta oynayabilmişsin. Sence Walter Zenga niye böyle bir tercihte bulundu?
Zenga döneminde biraz tecrübesiz ve kuvvetsizdim. Sonuçta 18 yaşında yeni profesyonel olmuş ve fizik itibariyle de oturmamıştım. Gaziantepspor'a ilk gittiğimde hoca beni özel olarak çalıştırdı. 3-4 maçı da ligin ilk yarısının son haftalarına doğru oynadım. Kuvvetlendikten sonra bana forma şansı verildi ve iyi değerlendirdim. Ama sonra hoca değişikliği oldu. Zenga gitti, yerine rahmetli Erdoğan Arıca geldi. O da kiralık oyuncuyu oynatmayacağını söyledi. O dönem bir şanssızlık yaşadım. Eğer Zenga kalsaydı devam edeceğimi düşünüyordum.
İstanbulspor, Beylerbeyi ve Kartalspor'da kiralık oynadın. Kartalspor'da bir dönem Semih Kaya ile oynadığını biliyoruz. Bu sezonlarla ilgili neler söylemek istersin? Bu süreçte en başarılı olduğun kulüp hangisiydi?
İstanbulspor'da uzun bir süre düzenli oynadım. Orada bir sakatlık geçirdim. Sonra omzum çıktı ve ameliyat oldum. Daha sonra tekrar Galatasaray'a döndüm. Kiralıklar listesi açıklandı. Beylerbeyi Galatasaray'ın pilot takımıydı. Oraya gitmek için zorlandık. Sonuçta ben başka takımlarla anlaşmıştım. Ama 2. Lig B Kategorisi'ne gittim. Oraya gidince bir çöküş dönemi yaşadım. Tabiî benim de hatalarım oldu. B Kategorisi'nde rahat oynatabileceğimi düşündüm, hiç aldırış etmedim. Kartalspor'a da 1 sene kiralık gittim. Orada da pek fazla forma şansı bulamadım. Hatta bir kupa maçı dışında Semih Kaya ile birlikte oynama fırsatım hiç olmadı.
18 yaşından 23 yaşına kadar sıkıntılı geçmiş. Bu durum seni hırslandırdı mı? Olumlu veya olumsuz bir etkisi oldu mu?
Olumsuz etkisi büyük oldu. Çünkü bir şeyleri göstermek istiyorsun ama fırsat verilmiyor. İzlenmeden kiralık gitmek insanı olumsuz etkiliyor. Ama diğer taraftan hırslandırıyor da. Belki bugünlere gelmemde bu yaşadığım olumsuzlukların da faydası oldu. İçim biraz yaralıydı. Ama Allah'a şükürler olsun ki iyi yerlere geldim.
Galatasaray ile sözleşmen bittikten sonra Akhisar Belediyespor'a gelmişsin. Aslında başta Giresunspor ile anlaştığın, pürüz çıkınca Akhisar Belediyespor'a geçtiğin doğru mu?
Evet, en başta Giresunspor'la anlaşmıştım. Giresun'a gittim, Kartepe kampına katıldım. Ancak Giresun'a transfer yasağı getirildi o dönemde. Daha sonra Akhisar Belediyespor'a geldim. O dönemde genç bir stoperle anlaşmışlardı ama onun da askerlik sorunu çıkmıştı. Sözleşmesini feshettiler. Hamza Hoca ile irtibata geçildi, o da beni istedi ve Akhisar Belediyespor'a geldim. Tamamen bir kısmet işi oldu.
Akhisar Belediyespor o zaman 1. Lig'de mücadele ediyordu. Bu dönemde de çok fazla forma giyme şansı bulamadın. Akhisar'daki ilk sezonunda neler yaşadın?
Daha önce oynamadan Akhisar Belediyespor'a gelmenin handikabını yaşadım ilk zamanlarda. Hamza Hoca beni Genç Millî Takımlardan tanıyordu. Beni bildiği için buraya aldı. Almadan önce, biraz zamana ihtiyacım olduğunu, bana ekstra idmanlar yaptıracağını söyledi.
Alt liglerde şans bulamazken Süper Lig'de banko bir oyuncuya dönüşmen nasıl gerçekleşti? Zoru severim diyen insanlardan mısın?
Zoru sevmek değil de, zoru başardığını görmek insana daha keyif veriyor. Futbol aslında biraz da şans, kısmet işi. Tamam, yeteneklerin olabilir ama şansın olmadan bunu gösteremezsin. 1. Lig'de oynadığımız dönemde bu şans bana ara ara geldi, hatta son dönemlere doğru geldi. Bu şansları iyi değerlendirdim. Hatta bazen forma şansı bulamayıp üzüldüğümde Oğuz Dağlaroğlu, "Sabret, 1. Lig'de oynamazsın belki ama inşallah Süper Lig oyuncusu olur ve böyle de kalırsın" demişti. Bu sözü hiç aklımdan gitmiyor.
Geçen sezon takım 12 puandayken, ertelenen Antalyaspor maçını senin son dakikada attığın golle kazandınız ve 15 puana yükseldiniz. Belki de 12 puanda kalmak yerine ikinci yarıya 15 puanla başlamak ligde kalmak için yakılan bir umut ışığıydı.
Evet, erteleme maçıydı ve son dakikada atılan gol bana nasip oldu. O maçı kazanmayı hak ediyorduk. Akhisar Belediyespor'daki ilk golümdü ve 17. maçımızda üçüncü galibiyetimizi alıp ligde kalmak için ümitlenmiştik. Benim için tarif edilmesi zor, çok güzel bir duyguydu.
Geçen sezon kaç golün vardı?
Geçen sezon üç gol atmıştım. Bu sezon da ligde üç, kupada da bir golüm var. Bu sezon ayrıca iki de asist yaptım.
Geçtiğimiz sezon takımın ligde kalmasına büyük katkı sağlayan Gekas gitti, onun yerine Oumar Niasse ve Mehmet Akyüz geldi. Kadroda önemli değişiklikler olmadı ama çok daha rahat bir sezon geçirdiniz. Akhisar Belediyespor artık Süper Lig tecrübesi kazandı diyebilir miyiz?
Takımımızdaki arkadaşlık 1. Lig'den beri zaten üst seviyedeydi. Gelenler de bu atmosfere çok çabuk ayak uydurdu. Mehmet Akyüz olsun, Gekas olsun, Bilal abi olsun, hep faydalı oldular. Gekas'ın gitmesi tabii ki bizi üzdü ve handikap yarattı ama Oumar Niasse'ın böyle çıkacağını kimse tahmin edemezdi. Oumar da çok katkı sağladı. Bir de Gekas kalsaydı çok daha üst sıralarda olabilirdik.
Sence Akhisar Belediyespor'un gelecek sezonlardaki hedefleri ne olmalı?
Bu soru geçen sezonun başında sorulsaydı, bugün bulunduğumuz nokta için yeterli cevabı verilebilirdi. Ancak bugün geldiğimiz pozisyonda Avrupa kupalarına katılma hedefimiz neden olmasın? Bunu başarırsak tarih yazmış oluruz. Sonuçta iskeleti olan, hep beraber oynamış, arkadaşlığı, motivasyonu yüksek bir takımız. Bunu koruduğumuz sürece neden olmasın? Futbol enteresan bir oyun ve imkânsız diye bir şey yok.
Hamza Hamzaoğlu'nun sana saha içinde verdiği rolle, sana kazandırdıklarıyla ilgili ne söylemek istersin?
Hamza Hocanın bana katkısı çok büyük. Beni Genç Millî Takımlardan tanıdığı için aldı, bana güvendi. Bunu inkâr edemem ve hayatım boyunca unutamam. Futbolda bu noktaya gelmemde yüzde doksan pay ona aittir. Tabiî ki benim de yeteneklerim vardı ama bu yeteneği şans verilmedikçe ortaya çıkarmak, güveni hissetmedikçe sahaya yansıtmak mümkün değil. Hamza Hoca bu konuda bana güvendi. Ben de onun yüzünü kara çıkartmadığımı düşünüyorum. Saha içindeki rolümde de her zaman bana söylediği gibi hata yapmaktan korkmadım. Geçmişte orta saha oynamaktan gelen bir tekniğim var. O yüzden Hamza Hoca bana "Hata yapmaktan korkma, kendine güven, senin hiçbir eksiğin yok" der ve beni maçlara hep böyle motive eder.
Millî Takım'ın İsveç'e oynadığı maçta son dakikada oyuna girdin. Birkaç yıl önce forma şansı bulamayan bir oyuncuyken bugün Türkiye'nin en iyi 25 oyuncusunun arasına girdin. Bu konuda neler düşünüyorsun? Milli Takım'da kalıcı olmak için neler yapman gerekiyor?
A Millî Takım'a seçilmek anlatılmaz bir duygu. Millî Takım her Türk futbolcusunun ulaşmak istediği en üst noktadır. Bunu önce Fatih Hocam, sonra Hamza Hocam sayesinde başardım. Şimdi de kalıcı olmak istiyorum. Bir yerlere gelmek zor ama kalıcı olmak çok daha zor. Bu bir yarış ve her zaman alttan gelen yeni oyuncular var. Burası da en üst nokta ve her zaman zirvede kalmak çok zor. Bunun için çok çalışmam gerektiğinin farkındayım ve kalıcı olmak için gereken her şeyi yapıyorum.
Galatasaray altyapısında Arda veya Semih'le birlikte bir hatıran var mı?
Arda'nın Galatasaray'a geldiği ilk günü hatırlıyorum. Altyapı seçmelerinden gelmişti. O da orta saha olarak gelmişti ve benimle aynı mevkide oynuyordu. Kırmızı kramponları vardı, hiç unutmuyorum. Ben de ona "Burada ben oynuyorum, istersen sen de sağ tarafta oyna" demiştim. O günü hiç unutmuyorum, Arda da hiç unutmadı. Arda çok iyi, çok temiz bir çocuk. Hiç de değişmedi. Altyapıda neyse şu anda da öyle.
Genç Millî Takımlarda çalıştığın antrenörler kimlerdi? O günlerden biraz bahseder misin?
Genç Millî Takımlarda birçok hocayla çalıştım. U15'ten başlayıp U20'ye kadar Genç Millî Takımların tüm kategorilerinde oynadım. Fahir Genç, Abdullah Avcı, Şenol Ustaömer, rahmetli Fatih Eser, Gürbüz Sarıalioğlu, Tolunay Kafkas, Abdullah Ercan, Ogün Temizkanoğlu Hocalarla çalıştım. Çoğu defans ağırlıklı hocalardı ve benim için önemli bir tecrübe oldu.
Sence başarılı ve eksik olduğun yönlerin neler? Eksik olduğun yönlerin için özel olarak yaptığın çalışmalar var mı?
Hızlı ve seri bir stoper olmadığımı düşünüyorum. Fiziğim dolayısıyla bu eksikliği gidermek de kolay değil. Ama bu eksikliği zekâ ve tecrübeyle kapatmak mümkün. Tabii bir defans oyuncusu olduğum için sürekli kendimi kuvvetli tutmam gerekiyor. İyi olduğum yönlerden biriyse orta saha oynamış olmaktan gelen tekniğim. Bu tekniği stoperliğime yansıttığımı düşünüyorum. Hava toplarında, şutlarda ve penaltılarda da iyiyim. Gaziantep maçından önce Oğuz Dağlaroğlu'yla penaltılara çok çalışmıştık. Bu dönemde penaltıları ben atmaya başladım. Bir kupada, bir de ligde iki penaltı golüm var.
Tarz olarak Barcelonalı Pique'yi andırıyorsun. Bununla ilgili neler söylemek istersin?
Sonuçta Barcelona takımının yarattığı bir futbolcu. Aklıyla ve tekniğiyle oynuyor. Ben de kendi stilimi ona benzetiyorum. Agresif olmayan, daha teknik stoperleriz biz. Aklını ve ayağını birleştirdiğin zaman iyi yerlere gelebiliyorsun. Günümüz futbolu da buraya doğru gidiyor.
Kariyerindeki hedeflerin neler?
Millî Takım hedefim vardı, buna ulaştım. Kalıcı olmak istiyorum, inşallah da olurum. Onun dışında şimdi basamak basamak gidersek Akhisar Belediyespor'da iyi işler yaptım. Her futbolcu üç büyüklerde oynamak ister, ben de istiyorum. Tabiî kulübümün menfaatlerine uygun biçimde olmasını isterim. Üç büyüklerden sonra da Avrupa neden olmasın.
"Galatasaray mı Akhisar Belediyespor mu?" dersek. hangisi manevi anlamda senin için büyük yer tutuyor?
İki kulübün de üzerimdeki emeği büyük. Altyapıdan yetiştiğim Galatasaray, bugünlere gelmemdeki ilk basamak. Beni Türk futboluna yeniden kazandıran da tabiri caizse ikinci baharım Akhisar Belediyespor. İkisinin arasında bir tercih yapamam. Tabii ki Akhisar Belediyespor'da geçirdiğim günler ve aile ortamı çok iyiydi. Akhisar Belediyespor bir basamak daha önde diyebilirim.
Dünyada ve Türkiye'de beğendiğin oyuncular kimler?
Popescu'yu çok beğeniyordum. Kendi stilimi de ona benzetiyorum. Bülent Korkmaz'ın hırsını çok beğeniyordum. Bugün oynayan futbolculardan Egemen Korkmaz'ın hırsı ve karakteri etkileyici. Dünyada ise Rio Ferdinand ve Cannavaro efsane isimler. Her stoper onlar gibi olmak ister.
Kendi stilini benzettiğin oyuncular var mı?
Ferdinand benim biraz daha kuvvetlim diyebiliriz. Ben de onun gibi oynamaya çalışıyorum. Ama dediğim gibi onun fizik gücü ve kalitesi çok daha fazla. Stoperler yıllar geçtikçe daha iyi oynuyor, çünkü tecrübeleri artıyor. Maç oynadıkça her gün yeni bir şey görüp öğreniyorsun.
Boş zamanlarında neler yapıyorsun?
Beğendiğim kitaplar olursa okuyorum ama sürekli okuyan biri değilim. Sinemaya sürekli giderim. Savaş-aksiyon türündeki filmleri beğenerek izliyorum. Hızlı ve Öfkeli ile Titanik filmlerini çok seviyorum. Tarantino'nun filmlerini beğenirim. Bilgisayar oyunlarını da oynarım. Arkadaşlarımla, ailemle nişanlımla vakit geçiriyorum.

Monday, May 05, 2014

Arzu Karabulut: "Süper Lig takımları kadınlar liginde de olmalı!"

Kadın Millî Takımımızın Bayer Leverkusen'li yıldızı o. Alman kulübünün ikinci takımında oynuyor ve bir orta saha oyuncusu olmasına rağmen 15 maçta attığı 16 golle bir yıldız gibi parlıyor. 14 yaşında Almanya Millî Takımı'na seçilmesine rağmen Türkiye'yi tercih etmesini Türk bayraklı formayı giymenin verdiği gururla açıklarken, Türkiye'de kadın futbolunun gelişmesi için Süper Lig kulüplerinin kadın liginde yer alması gerektiğini söylüyor.
Röportaj: Mine İpek 
Kadın futbolumuzun kariyerini Almanya'da sürdüren temsilcilerinden birisin. Futbola nasıl ve ne zaman başladın? İlk olarak hangi kulüpte futbol oynadın?
23 yaşındayım ve 9 yıldır da Millî Takım'da oynuyorum. Almanya'da Bayern Leverkusen kulübünün oyuncusuyum. Futbola başladığımda 3 yaşındaydım. Abilerimin teşvikleriyle futbola başlamıştım. Üç abim de zamanında futbol oynamıştı. İkisi FC Köln'de forma giymişti. Ama artık oynamıyorlar. Belli bir düzeyi geçemeyince futbolu bıraktılar. Babam da şimdi "Üç oğlumdan futbolcu çıkan olmadı bari kızım futbolcu olsun" diye takılıyor abilerime. Diğer taraftan, anaokuluna gittiğim yıllarda bir gün öğretmenlerim evimize geldi ve futbola olan yeteneğim hakkında ailemle konuştu. Daha sonra yaşadığım şehir olan Köln'de bulunan FC Köln kulübüne yazıldım. 18 yaşımda Bayern Leverkusen'den teklif gelince oraya geçtim. 14 yaşında Almanya Kadın Millî Takımı'na girdim. Aynı sene, Türkiye Kadın Millî Takımı'ndan da davet gelmişti. İkisinden birini seçmem gerekiyordu, ben de Türk Millî Takımı'nı seçtim.
Bu tercihin sebebi neydi? Neden dünya futbolunda önemli bir yeri olan Almanya yerine kadın futboluna yeni yeni yatırım yapmaya başlayan Türkiye'yi tercih ettin?
Annem de babam da Almanya'ya Türkiye'den geldi. Benim içim dışım Türk. Babam bu yaşıma kadar beni her yıl Türkiye'ye götürdü. Bana şimdi sorsalar tercihimi yine Türkiye'den yana kullanırım. Almanya'da doğup büyüdüm, orada okula gittim, her şeyi orada yaptım ama yine de benim için Türkiye gibisi yok. Türk bayraklı formayı giymek, Türkiye için ter dökmek ayrı bir gurur.
Türk Millî Takımı'nda oynamak sana neler kattı? Antrenörlerinin futbolunu geliştirmene ne gibi katkıları oldu?
Öncelikle şunu söylemek isterim; 70 milyonun gözü önünde ay-yıldızı göğsümde taşımak benim için onur ve gurur verici bir durum. Millî Takımlardaki hocalarımın da futbolumdaki gelişime büyük katıkları oldu. Millî Takım'a ilk geldiğim gün oynadığım futbolla şimdiki arasında büyük gelişmeler olduğunu söyleyerek beni sürekli motive ettiler. Kulübümdeki hocam da bu gelişmeyi fark etti ve Millî Takım'a gittiğimden beri oyunumun çok ilerlediğini söyledi. Her defasında daha çok gol atmaya başladım. Şu an kulübümde de çok iyi gidiyorum.


Alman Ligi'nde bu sezonki performansından söz eder misin?
Bayer Leverkusen'in ikinci takımında oynuyorum ve şu ana kadar oynadığım 15 maçta 16 golüm var. Bu sene oldukça iyi gidiyor benim açımdan.
Türkiye'deki ligi nasıl görüyorsun, Almanya ile kıyasladığımızda sana göre farklılıklar neler?
Türkiye ile kıyasladığımızda Almanya'da lig sayısı daha fazla. Türkiye'deki ligler ise 2005'ten bu yana oldukça gelişti. İlk zamanlar sadece 10 takım vardı, daha sonra bu sayı 20'ye çıktı. Bence Türkiye'nin daha çok zamana ihtiyacı var. Kadın futbolunda yavaş yavaş ilerleme kaydediliyor. Örneğin, Almanya'da bir şehirde 50 tane takım varken, Türkiye'nin genelinde yaklaşık 100-200 takım bulunuyor. Bu durum da gösteriyor ki Türkiye'de kadın futbolu henüz istenilen düzeyde değil.
Sence Türkiye'de kadın futbolunun ilerlemesi için neler yapılmalı?
Mesela Almanya'da 1. Lig'de oynayan erkek takımlarının her birinin kadın takımı da olmasını istiyorlardı. Öyle de oldu. Keşke bu sistem Türkiye'de de uygulanabilse. Bir Fenerbahçe'nin, Galatasaray'ın, Beşiktaş'ın kadın takımı da olsa ne güzel olurdu. Basketbolda, voleybolda var da neden futbolda yok?

Futbola başlaman konusunda ailenin desteği nasıl oldu, karşı geldiler mi?
Anaokulunda futbol oynarken bir sorun çıkmamıştı. Ama FC Köln'de oynamaya başladıktan ve iş ciddiye bindikten sonra karşı çıktılar. Okulumu ihmal edeceğimi düşündüler ve futbolun erkek oyunu olduğunu, bana göre olmadığını söylediler. Ama benim çok istekli olduğumu görünce destek oldular. Şimdi baktığımda en büyük destekçim ailem. Artık onlar da kızların futbol oynamasını istiyorlar. Buradan tüm anne ve babalara sesleniyorum; çocuklarına destek olsunlar, onları yalnız bırakmasınlar.
Yani futbolun bir cinsiyeti olmadığını erkekler gibi kadınların da oynayabileceğini söyleyebilir miyiz?
Tabiî ki söyleyebiliriz, futbol sadece erkeklerin oynayabildiği bir spor dalı değil.
Futbol dışındaki zamanını nasıl değerlendiriyorsun?
Aslında çok fazla zamanım olmuyor. Haftanın 5 günü çalışıyorum, 2 gün de okula gidiyorum. Muhasebe üzerine staj görüyorum. Staj yapmamı annem babam istedi. Sakatlanırsam, futbol hayatım biterse geleceğimi garantiye almamı istediler. 2011 yılında başladım, inşallah bu sene bitirip futbola devam etmeyi düşünüyorum.
Futbolda bundan sonraki hedeflerin neler?
En son hedefim Türkiye A Millî Takımı'nda büyük bir turnuvaya katılmak. Şu anda 2014 Dünya Kupası Eleme maçlarını oynuyoruz. Bu benim için büyük bir olay.
Doğduğun, yaşadığın şehri bize biraz tanıtır mısın?
Almanya'nın Köln şehrinde doğdum, ailemle birlikte orada yaşıyorum. Çok mutluyum Köln'de yaşadığım için. Oradan ayrılmayı hiç istemiyorum. Orada beni çok iyi tanıyorlar. Türkiye'de pek tanıyan yok, yolda gördüklerinde sporcu olduğumu anlıyorlar fakat futbolcu olduğuma ihtimal vermiyorlar, bunu şaşkınlıkla karşılıyorlar. Diğer taraftan da baktığımda İstanbul anlatılmaz bir şehir, buraya her geldiğimde büyüleniyorum. Benim için büyük bir değişiklik oluyor.
Futbol oynamak isteyen kızlara, kardeşlerine neler söylemek istersin?
Futbola ne kadar erken başlarlarsa onlar için o kadar iyi olur. Bununla birlikte, hedeflerinden hiç sapmasınlar, hep en iyisini yapmaya çalışsınlar. Ben de öyle yaptım, hiç pes etmedim, umutsuzluğa kapılmadım. Almanya için değil de hep Türkiye için oynamayı düşündüm. Bu yüzden hiç de pişman değilim.
 
eXTReMe Tracker