Monday, June 19, 2017

Kerem Atakan Kesgin: Orta sahada bir dinamo



Avrupa Şampiyonası Finalleri'nde yarı final oynayan U17 Millî Takımımızın orta sahasının vazgeçilmezlerinden… Küçük yaştan beri kendisinden büyüklerle oynamaya alışmış genç oyuncu, Tokat'ta ailesinin yanından 13 yaşında ayrılıp, Bucaspor altyapısına gelişini ve oradan ay-yıldızlı formaya yükselişini TamSaha'ya anlattı.

Kendinden biraz bahseder misin?
5 Kasım 2000 doğumluyum. Tokat'ta dünyaya geldim. Ailem hâlâ Tokat'ta yaşıyor. Babam eskiden Türk Telekom'da çalışıyordu. Şimdi ise kendi kafeteryası var, onu işletiyor. Annem de şeker fabrikasında yönetici asistanlığı yapıyor. Bir de ablam var. Üniversiteyi yeni bitirdi. Uzmanlık alanı fizyoterapistlik.
Ailende sporcu geçmişi yok. Senin futbolla tanışman nasıl oldu?
Küçük yaştan beri sokakta futbol oynuyorum. Hep çok severek oynardım futbolu. Bir an bile top oynamayı bırakmak istemezdim. Hiç yaşıtım yoktu mahallede. Yaşça büyüklerimle oynuyordum. Turhal Gençlerbirliği diye amatör bir kulüp var Tokat'ta. Bu kulüp, yazları spor okulları açıyordu ve katılanlara maç yaptırıyordu. Kulübün hocaları da izlemeye geliyordu. Buradaki maçlardan sonra kulübe çağrıldım. Yaşım tutmadığı için lisansım çıkamamıştı. 1996-1997 doğumlular vardı genel olarak takımda. Bir sene boyunca takımla birlikte sadece idmanlara çıktım o yüzden. Bucaspor'un eski futbolcularından Hüseyin Nazlı'nın Tokat, Turhal'da halı sahası var. Kendisiyle de tanışıyorduk zaten. O da beni Turhal Gençlerbirliği'nde izledikten sonra Bucaspor'dan bir arkadaşına tavsiye etti. Onun üzerine beni İzmir'e, antrenmana çağırdılar. Antrenmana ilk çıktığım gün, takımın altyapısındaki U14 takımına seçilmeyi başardım.
Küçüklüğünden beri kendinden yaşça büyük ve fiziksel olarak daha gelişmiş oyuncularla oynamak, sana katkı yapmıştır sanırım…
Tabiî ki. Amatörde herhangi bir yaş kısıtlaması yok bildiğiniz gibi. Lisansım çıktıktan sonra, 13 yaşındayken bile U19 maçlarına çıktığım oldu. Bir keresinde A takımla bile maça çıktım. Fiziksel olarak çok zorlanıyordum o dönem ama faydasını sonradan gördüm ve görmeye devam ediyorum.
Ailenin tamamı Tokat'ta yaşarken, Bucaspor formasını giymek için henüz 13 yaşında İzmir'e taşınman zor olmalı senin için…
Ailemde sporcu geçmişi olan kimse yoksa da her zaman bana destek çıktılar. İzmir'e gittiğimde de desteklerini hiç esirgemediler. Ancak, ilk iki ay çok zorlandım ailemin yanından ayrıldığım için. Tokat'a dönmek istediğim anlar bile oldu açıkçası. Ama ailem her defasında kalmam gerektiğini, zamanla bu durumu atlatacağımı söyledi. O dönem, bana ''Tamam, gel'' deseler, ben de duygusal davranıp geri dönecektim ve belki de hiç buralarda olamayacaktım. Dolayısıyla, onların desteğini unutamam hiçbir zaman.
Millî Takım hikâyen nasıl başladı?
Bucaspor'un altyapısında gösterdiğim performansın ardından Millî Takımlar tarafından düzenlenen U14 seçmelerine katıldım ve burada da başarılı performans göstererek, 44 kişilik kadroya dâhil edildim. U17 Millî Takımımızdaki birçok arkadaşım gibi, ben de ilk maçıma Ocak 2015'te Çek Cumhuriyeti karşısında çıktım. O günden beri de Millî Takım forması giyiyorum.
Yarı finale yükseldiğimiz ve U17 Dünya Kupası biletini cebimize koyduğumuz U17 Avrupa Şampiyonası'nı nasıl değerlendirirsin?
Takım olarak hepimiz turnuva başlamadan önce potansiyelimizin farkındaydık. Neler başarabileceğimizi de biliyorduk. Şampiyona öncesinde de birçok takımla karşılaşmış ve yensek de yenilsek de bu takımlara oyun anlamında üstünlük kurmuştuk. Finallerde kazandığımız maçlarda da bunu yapmayı başardık. Teknik direktörümüz Mehmet Hacıoğlu'nun en baştan beri dediği gibi, adım adım ilerleyerek yarı finale yükseldik ve U17 Dünya Kupası hedefimize ulaştık. Tabiî ki, hepimizin kafasında Avrupa Şampiyonluğu vardı. Ancak maalesef gerçekleşmedi. Ama hatalarımızı gördük ve Ekim'deki U17 Dünya Kupası Finalleri'nde daha da önemli başarılara imza atmak istiyoruz. Şunu çok iyi biliyoruz ki, maçlar tek tek kazanılmadan, zirveye gidilmiyor.
Hem defansif hem de ofansif özellikleri olan bir orta saha oyuncusu olarak, kendini nasıl tanımlıyorsun?
Bu dediklerinizin yanı sıra top tekniğimin ve topu oyuna sokmamın iyi olduğunu düşünüyorum. Defansif açıdan da U17 Millî Takım Teknik Direktörümüz Mehmet Hacıoğlu'nun bana önemli şeyler kattığını söyleyebilirim. Onun dedikleri ve antrenmanları sayesinde defansif ve fiziksel anlamda daha güçlü hale geldiğimi görüyorum. İkili mücadelelerdeki direncim arttı. Hocalarımın önerileri benim için çok önemli. Fizik gücümü daha da yükseltmem, tempomu arttırmam ve daha az top kaybı yapmam gerekli. Yeteneğimin üzerine bunları da katabilirsem çok daha başarılı olacağıma inanıyorum.
U17 Millî Takımı'nda genelde Sefa Akgün'le orta sahanın ortasını paylaşıyorsunuz. Sahadaki uyumunuzun da oldukça iyi olduğu görülüyor. Genel anlamda takımdaki arkadaşlığın sahaya da yansıdığını söyleyebilir miyiz?
Takımımızdaki arkadaşlık olağanüstü. Kulüplerde karşı karşıya geliyoruz bazen. Rakip oluyoruz. Ama hiçbir zaman yakınlığımız bozulmuyor. Futbol, akılla oynanan bir oyun ama oynadığın insanların senin arkadaşın olması da işinizi kolaylaştırıyor bazen. Birbirimizin açıklarını daha rahat kapatıyoruz. Örneğin Sefa, benim nerede top kaybı yapıp yapmayacağımı, beni çok iyi tanıdığından ötürü önceden tahmin edebiliyor. Başarımızdaki bu uyumun da etkisi çok.
Şu an Bucaspor altyapısındasın. İleriki yıllarda kendini hangi noktada görmek istiyorsun?
Bucaspor'a geldiğim zaman, ilk hedefim kulübümüzün A takımında oynamaktı. Daha sonra Bucaspor'daki hocalarımdan Serkan Baziya beni A takım seçmeleri için önerdi. Serkan Hocaya ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Kendisi bana çok şeyler katmıştır. Hocalığın yanı sıra bana ağabeylik yaptı her zaman. İki sene çalıştım kendisiyle. Daha sonra da kendisiyle hep iletişimde kaldık. Seçmelere geri dönmek gerekirse, beni orada son 15 dakika oynattılar. Gerçek mevkiim olmayan sağ açık pozisyonunda oynamıştım. Futbola ilk başladığımdan beri orta sahanın ortasında görev alıyordum. Dolayısıyla, sağ açıkta kendimi fazla gösteremedim ve seçilemedim bu yüzden. Daha sonra 2-3 gelişim ligi maçında beni bir daha izlediler ve bu sefer beğendiler. Böylelikle takıma seçildim. Bu sezon başından beri de A takımla idmanlara çıkıyorum ve kamplara gidiyorum. Avrupa Şampiyonası Finalleri'ne gelmeden 3-4 hafta önce profesyonel lisansım da çıktı ve Spor Toto 2. Lig'de iki karşılaşmada yer aldım. Önümüzdeki yıllarda, A Millî Takım formasını giyip, Süper Lig seviyesinde de oynamak istiyorum. Avrupa'da forma bulma fırsatına erişirsem, en çok oynamak istediğim lig, İngiltere. Burada da atmosferinden ötürü, Liverpool takımına ayrı bir sempatim var.
Oynadığın mevki açısından dünyada en çok beğendiğin oyuncu kim?
Beni, tip olarak Brezilyalı Oscar ve Kolombiyalı James Rodriguez'e benzetiyor arkadaşlarım (gülüyor). Ama sempati duyduğum Liverpool'un efsanesi Steven Gerrard'ı çok beğenirdim küçükken. Real Madrid'li Luka Modric'i ilgiyle izliyorum. Oyun stili çok hoşuma gidiyor. Onu izlemek son derece zevkli. Ayrıca, oyunun her iki yönünü de oynayabiliyor.
Futbol dışında bir merakın var mı?
Aslında fazla kitap okuduğum söylenemez ama bu aralar ''Sen 17 Yaşımsın'' adlı kitabı okuyorum. Oldukça duygusal bir kitap ve kişisel gelişimi destekliyor diyebilirim. Bu kitabı okumamın nedeni, kitapta geçenlerin bizim yaş grubumuzun da zaman zaman yaşadığı şeylerden bahsetmesi.
 
eXTReMe Tracker