Thursday, December 20, 2007

Ferguson, Berbatov'u istiyor

Manchester United Menajeri Sir Alex Ferguson'un, Tottenham Hotspurlu yıldız Dimitar Berbatov'u Ocak ayında almak ve takas yöntemiyle Saha'yı da Tottenham'a göndermek istediği öne sürüldü.

İngiliz The Daily Mirror gazetesinin haberine göre Sir Ferguson, Berbatov için 8.3 milyon Avro artı Louis Saha'yı gözden çıkardı.

Son olarak yaz aylarında bu futbolcu için teklifte bulunan, ancak ret yanıtı alan Ferguson'un, bu kez transferi mutlak suretle bitirmek istediği belirtilirken, Tottenham Hotspur'un böylesi bir teklif karşılığında Portekizli Nani'yi isteyebileceği öne sürüldü.

Şimdilik tamamen dedikodu düzeyinde olan bu haberlerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini önümüzdeki aylarda göreceğiz. Ancak bildiğimiz, Tottenham Menajeri Juande Ramos'un, bu futbolcuyu en azından sezon sonuna kadar takımda tutabilmek için elinden geleni yapacak olması.

26 yaşındaki Bulgar golcü, geçtiğimiz sezon "Yılın Tottenhamlı futbolcusu" seçilmişti.

Huzurlarınızda Dimitar Berbatov...

yok artık! - pele :) dankek reklamı

Wednesday, December 19, 2007

KAFANA GÖRE - Kadının bıyıklısı her yere yakışır..

Sap saman birbirine karıştı artık.. Erkek bıyık kesiyor, küpe takıyor.. Kadın bıyık bırakıp kolye niyetine kravat takıyor.. Vatandaş da olan bitene boş gözlerle bakıyor..

Ben kadınların işlerine hiç karışmam.. Hele hele “kocasına asi olan kadınlar” ki onlara “feminist” derler, söz konusuysa sesimi iyice kısarım..

Kadınlar coşar, siyaset konuşurlar..

“Bizim erkeklerden neyimiz eksik..” türküsü söylerler..

Elin aslan gibi adamına “metroseksüel& rdquo; iftirası atarlar..

Ağzımı açıp, fikir dahi beyan etmem..

***
Kadın meselesindeki siyasetim “Her koyun kendi bacağından asılır” şeklindedir..

Kendimizi koç gibi gördüğüm& uuml;zden değil..

Nihayet koç dediğin de koyunun erkeği.. Kuyruğu ne kadar yağlı, ne kadar okkalı olursa olsun ancak kendi kıçını örter..

Benim erkeklik namına yaptığım tek şey, arada bir denk getirirsem, cins-i latiflerin tuzağına düşme ihtimali olan yiğitleri uyarmaktır..

“Küpe yakışmış ama takmasan daha iyi..”

“Bıyığını kesmene bir şey demem ama dudağını boyamasan daha iyi duracaktı..”

“Kırmızı puantiyeli pantolon delikanlıyı biraz şişman gösterir..”

Hepsi bu.. O da anlayana..

BIYIKLI KADIN
Kısa adı “Ka-Der” olan kadın hakları şirketinin kampanyasından da haberim olmadı..

İlgisizliğimizden değil..

O bıyıkları sarkmış, eli yüzü düzgün, birbirinden şık ve bakımlı hanımların caddeleri süsleyen posterlerini gördüm elbet..

Suçum, bu posterlerin ne amaçla yapıldığını ilk bakışta anlayamamak..

Cemiyet haberlerinden yüzlerine aşina olduğum hanımlar var mesela.. Tamamı “Tarkan” bıyıklı olmuş..

İşin aslını bilmediğimden önce eyvahlandım.. Hatta estetikçilerin günahını aldım..

Olur ya! Adam acemidir.. Angelina Jolie dudağı yapacağım derken, ağızın üzerine yanlış parça ekleştirir..

Orası da kıl tutar.. Olur sana bıyık..

Bizim teori çabuk çürüd&uu ml;.. Haydi bir iki derken baktım, sinemadan, sahneden ne kadar güzel hanım varsa her biri birer bıyık edinmiş..

Öyle ki her birinin ucuna adam asılır.. Ben diyeyim bıyık, siz deyin İngiliz urganı..

***
Bıyık rüzgârı geçti, geçiyor derken baktım ki kimileri de bıyıksız poster olmuş..

Onların da boynunda birer kravat.. Bizim Meral Okay da var kravatlıların arasında.. Laf aramızda en çok da ona yakışmış..

Dudaklarını büzüp bakmış objektife.. Bilmeyen, tanımayan biri “Hükümet adamları ile anlaştı.. Cumhurbaşkanlığına tek aday” zanneder..

ŞİFRE İYİ DEĞİL
Afişte kocaman yazılı “Erkek olmak şart mı?” lafı okunuyor..

Lakin bunun üzerine yazdıkları “Meclis’e girmek için” notu küçük kaldığından ne demek istendiği ilk bakışta net anlaşılamıyor..

Halkla ilişkiler işinden iyi kötü anlayan biri olarak “bayan hareketi savunucularını” uyarıyorum..

Topluma mesaj verecekseniz böyle şifreli mesaj olmasın..

Bu memleketin huyudur.. Okumuş kısmı, kendi arasında haberleşiyormuş gibi şifreli konuşur.. Ahali anlamaz suçlu olur..

Orhan Baba da uymuş bunlara.. O da “Hepimiz Afrikalıyız..” deyip duruyor..

Ben niye Afrikalı olayım baba? Ben Haymanalıyım..

Efendim meseleye “antropolojik&rdquo ; yaklaşıyormuş.. İnsanın atası Afrika’dan gelmiş..

O zaman herkesin atası kim onu da söyle.. Afrika bu.. Siyahisi de var.. Tarzanı da var..

Sen Orhan Gencebay olarak böyle şifreyle konuşursan, yarın yarım akıllının biri çıkar.. Yarım yamalak öğrendiği “İnsanın atası maymun” şeklindeki Darwin teorisini işin içine katar..

“Dedem rahmetli, Tarzan’ın çıtasıydı.. Bir emekli aylığı bile bağlamadılar..” diye söylenir, durur..

***
“Ka-Der” şirketi etrafında toplanan bayan hakları savunucularının kampanyası da böyle..

Madem kadınlara bıyık takıp fotoğraflarını çektirdiniz.. Bari ahaliden de bir iki kişiyi işin içine katsaydınız..

Bizim mahallede bir abla var mesela.. Yaşı kırka yakın..

Biraz evde kalmış gibi duruyor ama bence daha şansı kapanmış değil..

Onu da poster yapabilirlerdi mesela.. Hem ona boyama bıyık takmaya gerek de yok.. Bıyıkları hilkatten..

TERS ANLAŞILIR
Sen tut.. Meltem Cumbul, Lale Mansur, Ümit Boyner gibi birbirinden güzel hanımların fotoğrafını çek..

Sonra üzerine bıyık çiz.. Milletin aklını dağıt..

Bu memlekette ne kadar tek tabanca gezen adam varsa “Bıyıklısı da güzel oluyormuş..” deyip fikrini bozsun..

Sonra otur, kampanyanın yan etkilerini gazetelerin üçünc&uu ml; sayfalarından izle..

Bu memlekette okuma yazma bilmeyen onca kadın var..

Onlara nasıl anlatacaksın bu bıyıklı kadın modelini?

Görecekler Meltem Cumbul’un bıyıklı posterini..

Birbirlerini “Kız sana da yakışır.. Hem sen ondan daha güzelsin..” deyip fiştekliyecekler..

Eline bir Ali Desidero bıçağı geçiren suratına vuracak..

Yazıktır, günahtır..

***
Hem Meclis’e gireceksiniz de ne olacak?

İlla ki gireceğiz, diyorsanız milleti germenin alemi yok..

Meclis’in gireni çıkanı iki kişiden soruluyor.. Listeyi tepeden tırnağa onlar yapıyor..

Onlara gidin.. Konuşun, “Meclis bayanı” olmak istediğinizi söyleyin.. İkna edin..

Listelerine daha çok kadın alsınlar.. Kim daha çok kadını listesine alırsa benim oyum onadır..

Bir de küçük tüyo vereyim.. Şahsen bayan hakları harekâtı içindeki mankenleri daha yakından izliyorum..

Özellikle de CHP’li Tuğba Özay hanım ile DYP’li Şebnem Schaeffer hanımı çok beğeniyorum..

İkisinde de selülit yok!

Bu arada “KADER” şirketinin adı değişmeli.. Kadının “bayan” olarak algılandığı bu toplumda “BAYER” kısaltması daha iyi gider..

Aspirin’i de çağrıştıracağ ından halkla alâkalar şeyi bakımından daha şey olur..

Unutmayın.. Çirkin bayan yoktur.. Güzel olmasını bilmeyen bayan vardır.. Moda yakışandır..

(Pek uymadı ama..)

Monday, December 17, 2007

Yaşasın tabela!

Tabelayı yazan, ama içini futbolla dolduramayan Beşiktaş, hep punduna getirip galibiyetler alıyor


Futbolun elbette en belirleyici etkeni goldür. Hele ki, sayıların öne geçtiği dijital kültür çağında herkes skor tabelasına bakarak mutlu olabilir.
Beşiktaş gibi istikrarsız, çelişkilerle dolu bir sezon geçiren bir futbol takımı için üç golle maç kazanmak, taraftarlarını mutlu etmeye yeter.
Bu maçın dört golcüsünü de alkışlayalım. Gerçekten göz zevkimizi okşayan, beceri ve teknik gösterisiyle skoru belirlediler. Tello'nun artık iyice "Sergen'leşen" frikik golleri futbolu seven herkesin ruhunu okşuyor. Serdar Özkan'ın emektar kaptanından gelen ortayı soluyla çakması da çok güzel. Ben kendi adıma Bebbe'nin kornerden gelen topa kafa vuruşunu da beğendim. Ve onca kornere rağmen Bobo ve Nobre'nin bu vuruşları niye beceremediğini düşünmekten kendimi alamadım. Günün en güzel gollerinden biri de Delgado'nun yaklaşık 35 metreden Serkan Kırıntılı'yı avladığı o muhteşem vuruştu. Geçen yılın bir var-bir yok Arjantinli'si, bu yıl takımın liderliğine soyunmuş. Attığı gollerin hepsi kişisel beceri, görüş ve vuruş güzelliğini içeriyor. Bir de bu kadar çok top kaybıyla oynamasa herhalde daha etkin olacak.
Goller güzel, tabela sevimli de... Beşiktaş'ın, sahanın her yerinde sağlam ve dengeli bir futbol oyunu oynadığını, savunmada rakibine pozisyon vermeyen garantiler sunduğunu, hücumda da çift santrfor Bobo ve Nobre ile sayısız pozisyona girip şut ve gol attığını söyleyebilir miyiz ?
Tabelayı yazan, ama içini futbolla dolduramayan Beşiktaş, hep punduna getirip galibiyetler alıyor. Ama şunun şurasında ligde ilk yarının bitimine bir hafta kala hâlâ zirvenin en istikrarsız, sezonun en çelişkili takımı yine de Beşiktaş !
Sayılarla avunmak kolaydır.
Ama bu futbolu savunmak o kadar kolay değil!..

Sunday, December 16, 2007

OFTAŞ'ta bir Bayernli: Serkan Atak


Talihsiz başlayan Türkiye macerasını Gençlerbirliği OFTAŞ Spor'da bir başarı hikâyesine dönüştürdü. Sezon başında Ankara TSYD Kupası'nda Gençlerbirliği'ne attığı üç golle dikkatleri üzerine çekti. Takımının ligdeki çıkışında da büyük payı var. Aslında bu performansı sürpriz sayılmamalı. Çünkü altyapı eğitimini Bayern Münih'te almış ve 17 yaşında A takım kadrosuna yükselmiş bir oyuncudan söz ediyoruz.


Almanya'da doğmuş bir Türk futbolcu olarak kendinden ve ailenden bahseder misin?


Almanya'nın Kosching kentinde, 1984 yılında doğdum. Annem ve babam Ankara'dan gelip Almanya'ya yerleşmişler çalışmak için. İki ağabeyim ve bir kız kardeşim var. Almanya'da çalışıyorlar. Babam emekli oldu ve Türkiye'ye gelmek istiyor. Kız kardeşimin eğitimi tamamlanınca dönecekler.


Futbola olan merakın nasıl başladı? Erken yaşlarda mı?


Evet, Almanya'da hemen hemen her mahallede futbol kulüpleri var. Erken yaşta futbola eğitimi alabiliyorsunuz. Ben de 5 yaşındayken mahallemizdeki Hepberg adlı takımda başladım futbola. Ağabeyim futbol oynardı, onun etkisinde kaldım sanırım. Futbola çok meraklıydım. 8 yaşında daha büyük bir takım olan FC Ingolstadt 04'ten istediler beni. 12 yaşına kadar da orada oynadım. Bu devrede Bayern Münihliler beni izledi ve genç takımlarına istedi.


Antrenman için 100 kilometre gidip geldim


Türkiye kökenli bir futbolcu olarak zorluklar yaşadın mı Almanya'da?


Türk olmaktan dolayı bir zorluk yaşadığımı söyleyemem Ancak yaşadığımız şehir Münih'e oldukça uzaktı. Bir yıl boyu her gün trenle 100 kilometre gidip geldim. Sonraki sezon Bayern Münih'in altyapı oyuncuları için yatılı bir tesisi vardı, orada kalmaya başladım.13 yaşımda ailemden ayrılmak durumunda kalmak oldukça zorladı beni. Ama orada da çok iyi arkadaşlıklarımız oldu. Farklı ülkelerden gelen ve şimdi çok ünlü olan birçok futbolcuyla tanışma fırsatım oldu. Almanya Milli Takımı ve Bayern Münih'in kalesini koruyan Oliver Kahn, sonra Michael Rensing, Bastian Schweinsteiger gibi futbolcuları tanıdım orada.


Altyapı eğitimini Almanya'da aldın. Alman futbolu denilince akla ilk gelen şey disiplin. Böyle bir altyapı eğitiminden geçmek sana neler kattı?


17 yaşında Bayern Münih'in A takımı ile antrenmanlara çıkmaya başladım. 20 yaşına kadar da ikinci takımda oynamaya devam ettim. Güç, koşma ve kondisyon bakımından Alman futbolunun çok faydasını gördüm. Çok sıkı bir eğitimden geçirip, futbolcunun her yönüyle ilgileniyorlardı.


Almanya'yı da iyi bilen bir oyuncu olarak Türkiye'deki kulüplerin altyapılarını nasıl değerlendiriyorsun?


Türkiye'de kulüplerin altyapılarını çok yakından izleme şansım olmadı. Ama Almanya'da altyapıya verilen önem ortada. Stadlar, sahalar ve tesisler çok iyi. Verilen eğitim de oldukça başarılı. Ancak son yıllarda Türkiye'de de altyapı konusunda gelişmeler yaşandığını biliyorum.


Peki, futbol hayatını Almanya'da sürdürmek istemedin mi?


Almanya'da oynamayı sürdürmek istiyordum aslında. Ama iyi bir teklif gelince Türkiye'ye geldim.


Gaziantep deneyimi sıkıntılı bir hikâye


Gaziantepspor'a gelişin nasıl oldu?


Gaziantep deneyimi çok uzun ve sıkıntılı bir hikâye benim için. Aslında Ümit Milli Takım'da oynarken Gençlerbirliği'nden teklif almıştım. Ankara'yı biliyordum. Sonuçta büyük bir şehir. Gençlerbirliği ile görüşmek için Ankara'ya geldim ve anlaştık. O zaman Ziya Hoca vardı Gençlerbirliği'nin başında. Nedense beni istemedi. "Antrenmanda görmek istiyorum, denemem lâzım" dedi. Ben de kabul etmedim ve Gaziantepspor'dan da teklif gelince orayı tercih ettim.


Gaziantepspor formasıyla Turkcell Süper Lig'de 7 maç oynayıp, devre arasında Gaziantep Büyükşehirspor'a kiralık gönderildin. Neler yaşadın bu süreçte?


Çok zor bir dönemdi benim için. Almanya'dan Gaziantep'e gitmek çok zorladı. İlk başta takımda işler iyi gidiyordu. Hocamız Faruk Hadzibegiç'ti ve onunla iyi anlaşıyorduk. Onun yerine gelen hoca ise beni tutmadı ve "Seninle çalışmak istemiyorum" dedi. O zamanki adıyla Lig A'da oynayan Gaziantep Büyükşehir Belediyespor'a kiraladılar beni. Çok zor dönemler geçirdim.


Gençlerbirliği OFTAŞ Spor'a geçişin nasıl oldu?


Lig A'da yarım sezon Gaziantep Büyükşehirspor formasıyla oynadım. Sezon sonunda Gençlerbirliği OFTAŞ Spor ile görüşmeler oldu. Takımı hiç tanımıyordum. Arkadaşım Doğa orada oynuyordu, ona sordum. "Hemen gel, çok iyi bir ortam" dedi. Ben de teklifi hemen kabul ettim. İlk antrenmana geldiğimde çok şaşırmıştım. Takım çok genç, çok güçlü ve hızlıydı. Böyle bir futbol beklemiyordum. Ortam beni gerçekten oldukça heyecanlandırdı. Zaten o sezon da şampiyon olduk ve heyecanımız hep sürdü.


Lig A'da futbol oynadın ve 8 golün var. Oradaki futbol kalitesini nasıl değerlendiriyorsun?


Lig A gerçekten oldukça zorluydu. Turkcell Süper Lig'den gelen takımlar vardı. Gençlerbirliği OFTAŞ Spor da bu ligde yeniydi ve sezonun ilk yarısında bizi çok tanımıyorlardı. Bu bakımdan işimiz kolaydı. Rakiplerimiz böyle hızlı futbol oynayan bir takımı beklemiyorlardı. Ama sezonun ikinci yarısından itibaren takımlar bize karşı iyi hazırlanıp, önlemler almaya başladı. Ancak bu önlemler yeterli olmadı ve şampiyonluğa ulaştık. Son haftalarda şampiyonluk yarışı burun buruna gidiyordu. Ligin bitimine iki hafta kala Kocaelispor'u 2-0 yeniyorduk. Sahanın dışında hareketlenmeler oldu. Malatyaspor berabere kaldı diye yedekler seviniyordu. Şampiyon olduğumuzu öğrenince çok mutlu olduk.


Gençlerbirliği OFTAŞ Spor olarak çok genç bir kadroya sahipsiniz. Süper Lig tecrübeniz de pek yok. Genç bir kadro olmanın avantajları ve dezavantajları nelerdir?


Turkcell Süper Lig'de genç bir takımla mücadele etmek bizim için büyük avantaj. Son dakikaya kadar koşan, mücadele eden ve elimizden gelen en iyi futbolu oynamaya çalışan bir takımız. Genç oyunculardan oluşan takımımız içinde arkadaşlık ortamı mükemmel. Bu da sahaya uyum olarak yansıyor.


Rakipleriniz sizinle oynamadan önce "Çok koşan bir takım" diyor fakat genellikle kendilerini favori gösteriyor.


Söylediğiniz gibi genelde takımlar Gençlerbirliği OFTAŞ Spor karşısında kendilerini favori görüyor. Ancak her zaman öyle olmadığını sanırım anladılar. Tıpkı Lig A'da bizi tanıyamayan takımlar gibi. Biz çıkıyoruz, elimizden gelen en iyi mücadeleyi ortaya koyuyoruz. Hep 3 puan için oynuyoruz. Hocamızın istediği de bu.


Keşke seyircimiz de olsa


Turkcell Süper Lig'de Ankara'dan dört takım var. Seyirci potansiyelini düşünürsek Gençlerbirliği OFTAŞ Spor'un taraftar sayısı oldukça az. Bu durum oyununuzu olumsuz etkiliyor mu?


Evet, seyirci azlığı konusunda sorunumuz var. Lig A'da oynarken de seyircimiz yoktu. Ama seyircisi çok olan takımlarla oynarken de hiç zorlanmadık. Yine de taraftar sayımız fazla olsa, maçlardan daha fazla keyif alır, mutlu olurduk.


Gençlerbirliği OFTAŞ Spor olarak, ligde Gençlerbirliği'nin üstünde yer alıyorsunuz. İki kardeş kulüp çekişmesi nasıl yaşanıyor futbolcular arasında?


Gençlerbirliği ile yakın ilişkilerimiz var. İster istemez tatlı bir rekabet oluyor. Ama şakalaşma anlamında. Şu an için biz onlardan daha üstün bir takımız. Onlarda sık teknik adam değişimleri yaşandı yakın süreçte. Şimdi Bülent Hoca var başlarında. Toparlanacaklarına ve daha iyi olacaklarına inanıyorum.


Bir de iki kardeş takım olarak TSYD Ankara Kupası'nda karşılaştınız. Senin 6 dakikada attığın 3 gol var. Nasıl oldu anlatır mısın?


Evet, güzel bir maçtı benim için. İlk yarı onlar 1-0 öndeydi. İkinci yarı ise şans bizimleydi. Golü kimin attığı da önemli değil aslında. Üç defa topu önümde buldum ve kaleciyle karşı karşıya kalıp, son vuruşları iyi yaptım. 51, 53 ve 57. dakikalarda ard arda gollerim geldi ve maçı kazandık.


Bir forvet sıkıntısı yaşadınız ligin ilk haftalarında ve Mile Sterjovski geldi. Sizi biraz rahatlattı mı?


Avrupa'da Şampiyonlar Ligi'nde oynamış, Avustralya Milli Takımı'nda görev yapmış kaliteli bir futbolcu Mile Sterjovski. Bize katkısı büyük oldu, hücum hattımızı rahatlattı.


Takımdaki diğer oyuncular?


Bizim takımda Giray'ı beğeniyorum. Ama takım olarak hepimiz iyiyiz ve yıldız adayı oldukça çok.


Hedefimiz iyi futbol


G.Birliği OFTAŞ Spor olarak bu sezon Turkcell Süper Lig'de hedefiniz nedir? Bu sezonu nasıl değerlendiriyorsun?


Sahaya çıkıp, iyi futbol oynamak en önemlisi bizim için. İyi futbolun sonucunda da başarı arkasından gelir. Osman Hocamız da böyle söylüyor maça çıkmadan önce.


Turkcell Süper Lig'in kalitesini nasıl değerlendiriyorsun? Beğendiğin futbolcular hangileri?


Ligin kalitesi her geçen gün artıyor bence. Türkiye'de oynayan futbolcular içinde Alex'in tekniğini çok beğeniyorum. Bir de tabii Roberto Carlos. Roberto Carlos'a karşı oynamak heyecanlandırdı beni. Real Madrid'de ve Brezilya Milli Takımı'nda yıllarca oynamış, kupalar kaldırmış bir oyuncu. Ona karşı oynamak çok etkileyiciydi.


Türkiye'de başka hedeflerin var mı? Büyük takımlarda oynamak istiyor musun?


Neden olmasın? Bir futbolcu her zaman daha iyi yerlere gelmek ister. İstanbul takımlarında da oynamak isterim. Ama şu an Gençlerbirliği OFTAŞ Spor'un oyuncusuyum ve burada görevlerim var. Zamanı gelince bazı şeyler kendiliğinden gelişecektir.


Sen kendi futbolunu nasıl değerlendiriyorsun?


Kendimi teknik ağırlıklı bir futbolcu olarak görüyorum. Sağda veya solda oynamak farketmiyor benim için. Topla oynamayı seviyorum. Top bende olursa, birebir pozisyonda adam eksiltmek hoşuma gidiyor.


Karşıyaka'ya attığın güzel bir frikik golünün videosu dolaşıyor internette?


Karşıyaka'ya attığım gol çok beğenildi. Şimdi takım arkadaşım olan Recep Biler'e atmıştım o frikik golünü.


Frikik kullanmayı Mehmet Scholl'dan öğrendim


Nerede öğrendin iyi frikik kullanmayı?


Bayern Münih'te oynarken Mehmet Scholl bana çok destek oldu. Bana duran toplara nasıl vuracağımı gösteriyordu. Ayak içini çok iyi kullanıyorum.


Takip ettiğin ligler var mı?


İngiltere ligini izliyorum. İngiltere'deki oyunun hızını, seyircisini, stadları beğeniyorum. Orada oynamak isterdim.


Teknik direktörün Osman Özdemir'le ilişkilerin nasıl?


Osman Hoca ile gayet iyi anlaşıyoruz. Bize bir ağabey gibi yaklaşıyor. Ondan çok şey öğreniyoruz. Gençlere de önem veriyor. Hep sahada güzel futbol oynamamız gerektiğini, bunun önemli olduğunu söylüyor.


Ümit Milli Takım'da oynadın. Alman Genç Milli Takımlarından da teklif almış mıydın?


Avrupa Şampiyonası elemelerinde Türkiye Ümit Milli Takımı'nda maçlara çıktım. Gruptan çıkamadık ama güzel günlerdi. Almanya'dayken Almanya Milli Takımları'nda oynamam için teklifler gelmişti ama ben kabul etmedim.


A Milli Takım'da oynamak da hedeflerinin arasında mı?


Tabii ki Milli Takım forması giymeyi çok isterim. En önemli hedeflerimden birisi de bu. Zamanı gelince olacaktır.


Peki, maçlara çıkmadan önce bir uğurun var mı?


Evet var. Uzun kollu forma giydiğimde kendimi daha şanslı hissediyorum maçlarda.


Eğitim durumun nedir?


Almanya'da 12. sınıfı bitirdim. Antrenmanlar çok yoğundu ve okula devam edemedim. Çok isterdim ama olmadı.


Futbolun dışında nelerle uğraşıyorsun?


Futbol dışında arkadaşlarla beraberiz. Bilardo oynamaya ya da sinemaya gideriz. Ankara güzel bir şehir. Buraya geldiğim için mutluyum.
 
eXTReMe Tracker