tag:blogger.com,1999:blog-91807433156054222072024-03-07T18:25:04.936-08:00taraftar yazılarıtaraftar gözüyle futbol köşesitaraftarhttp://www.blogger.com/profile/18333376293343147188noreply@blogger.comBlogger306125tag:blogger.com,1999:blog-9180743315605422207.post-4253513690116405282023-09-09T04:07:00.005-07:002023-09-09T04:07:45.657-07:00Hüseyin Eroğlu: "Her Yarışın İçinde Olmayı Hedefliyoruz"<p><span style="background-color: white; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;">Adını Bucaspor'la Nike Premier Cup U15'te önce Türkiye, sonra da Avrupa şampiyonu olarak duyurdu. Altınordu projesinin doğuşundan itibaren 10 yıl boyunca teknik direktörlüğünü yaptı ve Çağlar Söyüncü ile Cengiz Ünder gibi iki genç oyuncuyu dünya piyasasına yıldız olarak sundu. Geçtiğimiz sezon ise Samsunspor'u Süper Lig'e taşıdı. Başarılı teknik adamla hayat hikâyesini, futbol felsefesini ve hedeflerini konuştuk.</span></p><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjcPCqV5oGj6w0E549kPF_fMFwoeCQ21-Ke47Qof1W4UBKGVjzvkwFLIIHmoL8532uA8Zgau4xIkz9ZMossd1i6M9YCTc0-D3w07bc_RwPMPFTAPw1O07jcB5TAaqBa1mLA53wcM8htYlvEkJrhx6wOhy80WXXhHKn1UrZ3ikl3oZC6f2kuHaAnpFlZqA/s570/e0ea2639eaef49c08bb509fc831afe29_t.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="427" data-original-width="570" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjcPCqV5oGj6w0E549kPF_fMFwoeCQ21-Ke47Qof1W4UBKGVjzvkwFLIIHmoL8532uA8Zgau4xIkz9ZMossd1i6M9YCTc0-D3w07bc_RwPMPFTAPw1O07jcB5TAaqBa1mLA53wcM8htYlvEkJrhx6wOhy80WXXhHKn1UrZ3ikl3oZC6f2kuHaAnpFlZqA/w400-h300/e0ea2639eaef49c08bb509fc831afe29_t.jpg" width="400" /></a></div><br /><span style="background-color: white; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><br /></span><p></p><p><strong style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;">Hocam merhaba. 2 Kasım 1972 Delmenhorst, Almanya doğumlusunuz. Futboldan öncesiyle başlayabilir miyiz? Aileniz ne zaman Almanya'ya göç etmiş? Kaç kardeşsiniz? Almanya'da yaşadığınız 12 yıllık periyodu anlatabilir misiniz?</strong><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;" /><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;" /><span style="background-color: white; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;">Babam 1963 yılında çalışmak için işçi olarak Almanya'ya gidiyor ve 1970'te de annemi yanına alıyor. Üç kardeşiz. Bir ablam ve ağabeyim var. Onlar Türkiye'de, ben Almanya'da doğdum. Sıcacık bir yuvada çok güzel bir çocukluk yaşadım. Birbirine bağlı, aile kültürüne düşkün bir yapımız var. Çocukluğum hep futbol topunun peşinde geçti. Küçükken parklarda oynadığım futbol, sonrasında bir kulübe gidip futbol oynama çabasına dönüştü. Babam parktaki oyunlarımıza zaman zaman izin vermese de önüne geçilmeyecek kadar güzel bir tutkuydu futbol. Almanya'daki çocukluğum dolu dolu geçti. Aslında Türkiye'de büyüyen bizim jenerasyondaki insanlar için de aynı şeyler geçerli. Şimdi kendi çocuklarıma baktığımda arada çok fark görüyorum. İlkokul 4. sınıfı Almanya'da tamamladıktan sonra 12 yaşımda Türkiye'ye döndük.</span></p><p><span style="background-color: white; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><br /></span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Doğduğunuz yer olan Delmenhorst, yetenekli göçmen futbolcuların çıktığı bir bölge. Delmenhorst'u ve o günleri sizden dinleyebilir miyiz?<br style="box-sizing: border-box;" /><br style="box-sizing: border-box;" /></strong>Delmenhorst'ta özellikle Almanya'nın kuzeyinde Bremen, Hamburg, Hannover gibi kentlerde birçok futbolcu yetişti ve büyük başarılara imza attı. Bizim jenerasyonumuzdan İlyas Tüfekçi, Erdal Keser ve Erhan Önal'ı örnek gösterebilirim. Sonrasında Almanya'da futbola yönelen Türk çocukların sayısı her sene artarak devam etti. Delmenhorst da futbol şehri olarak ön planda olmasa da aslında çok sayıda Türk genci yetişti.<strong style="box-sizing: border-box;"><br style="box-sizing: border-box;" /><br style="box-sizing: border-box;" />Türkiye'ye kesin dönüş yapmanızın sebebi neydi?<br style="box-sizing: border-box;" /><br style="box-sizing: border-box;" /></strong>O dönem fabrikalar kapanmaya ve Türk ailelerinin tazminatları ödenmeye başlamıştı. Annem ve babam, yün ve pamuk üzerine üretim yapan bir fabrikada beraber çalışıyorlardı. Bu aşamada çok kritik bir karar noktasına geldiler. Ben 12, ağabeyim 14, ablam 20'li yaşlarındaydı. Birçok arkadaşımız orada kalmaya karar verdi. Belki yaşımız biraz daha büyük olsaydı biz de kalabilirdik. Babam aileyi bir arada tutmak adına bir karar verdi ve 1984 yılında hep beraber vatanımıza dönüş yaptık.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Almanya'da o yıllarda doğup büyümek, bugünkü Hüseyin Eroğlu'na neler kattı?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;">Sosyalleşme ve disiplin. Yaşadığımız mahallede, Alman ve Yunan vatandaşları başta olmak üzere çok farklı kültürden insanla büyüdük. Bugünlere gelmemde en önemli katkı sağlayan özellikler olan iş disiplini, çalışmak ve her zaman en iyiyi yapmayı hedeflemek o günlerden miras kaldı. Futbola çok meraklı olsam da başlangıçta lisanslı olarak futbol oynayamadım. İsmini hatırlamadığım bir Alman antrenör beni sürekli çağırmasına rağmen babam o dönemde izin vermemişti.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><strong style="box-sizing: border-box;">İzmir'de Semih Şentürk, Hüseyin Beşok, Faruk Beşok, Musa Çağıran gibi çok iyi sporcular çıkartan İzmir Çamdibigücü takımına geliyorsunuz. Sizdeki futbol yeteneğini ilk kim keşfetti ve o süreçte neler yaşadınız?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;">Almanya'dan dönüşte, çoğunlukla göçmen ailelerin yaşadığı Çamdibi ilçesine geldik. Bu semtte yaşayanlar çok farklı spor branşlarında çok güzel noktalara gelmişti ve halen de devam ediyor. Ağabeyimle beraber bizi futbola başlatan Lütfü Cihaner Hocamız, gençlere çok değer veren, her biriyle yakından ilgilenen ve genç takımlarda başarılı olan bir antrenördü. Halit ağabeyim ve ben 13 yaşında futbola başladık. Lütfü Hocamızla hâlâ görüşüyoruz. O zamanlar 13 yaş kategorisinde lig yoktu. 16 yaşımıza geldiğimizde B gençlerde oynadık. Tam yedi sene Çamdibigücü'nde tüm kategorilerde sahaya çıktım. Günde iki maç yaptığımız zamanlar oldu. Futbolu çok seviyordum. Toprak zeminlerde oynadım, çim saha yoktu. Şöyle bir örnek vermek istiyorum; o dönemler kimse özel antrenman yapmazken ağabeyimle birlikte sabah saat 05.30'da Atatürk Stadı'nın yanındaki Seha Aksoy Atletizm Sahası'na gider, özel çalışırdık. Çünkü çim sadece orada vardı. Gün ağardığında bekçi uyanıyor, bizim de antrenman sona eriyordu.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><strong style="box-sizing: border-box;">1994'te Soma Sotesspor'da profesyonel hayatınız başlıyor. Ardından Marmarisspor, Akhisar Belediyespor ve Eskişehirspor formalarını terletiyorsunuz. 2005 yılında aktif futbol yaşantınıza nokta koyuyorsunuz. Bir yandan da Ege Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu'ndan mezun oluyorsunuz. Futbol ile eğitimi bir arada sürdürmenin zorlukları hakkında neler söylersiniz?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;">12 yıl profesyonel futbol oynadım. Profesyonel futbolculuğum devam ederken aynı zamanda Ege Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu'nda okuyordum. Çok zorlandığım dönemler oldu. Hem derslere devam edip hem de antrenmanlara gitmek çok zor oluyordu. Geri dönüp baktığımda çok yoğun bir süreç yaşadığımı söyleyebilirim. Sadece futbola devam etsem hangi seviyelere gelebilirdim, yükselir miydim bilmiyorum ama okumam gerektiğini biliyorum. Şimdi bakınca doğru karar verdiğimi görüyorum. 12 yıllık profesyonel futbolculuk kariyerimde performans olarak inişler çıkışlar olsa da hiçbir teknik direktörümün işini zorlaştıracak bir karakter olmadım. Antrenman kaçırmayan, her zaman çok çalışan bir oyuncu oldum. Her zaman elimden gelenin fazlasını yaptım, doğru beslendim, uyku saatlerine dikkat ettim. Günümüzde eğitim ve profesyonel futbolu aynı anda götürmek çok daha zor. Bunu başarabilen futbolculara şapka çıkartmak gerek. Ancak oyuncular, profesyonel kariyerlerinin devam etmeme ihtimalini hiç unutmadan, akademik kariyer yapmayı da düşünmeli.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Antrenörlük kariyerinize de tıpkı futbolculuk gibi İzmir Çamdibigücü'nde başlıyorsunuz. Öncelikle futbola nokta koyduktan sonra teknik direktörlük yapma kararını nasıl aldınız ve Çamdibigücü'ne dönüşünüz nasıl oldu?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;">Disiplinli ve sorun çözücü bir yapım var. Bunu fark eden antrenörlerim, iyi bir teknik direktör olacağımı düşündüklerini söylüyorlardı. Süreç de böyle yürüdü. Futbolu bıraktıktan sonra antrenörlüğe de Çamdibigücü'nde başladım. 12-18 yaş aralığındaki tüm gruplarla çalışma fırsatı buldum. Amatör kulüplerde çalışmak çok zor. Top yok, saha yok, zaman yok! Bu, bende tam tersine bir etki yaptı. Mazeret üretmek yerine kıt kaynakları verimli kullanmaya odaklandım. Çoğu futbol adamı, hangi düzeyde olursa olsun maalesef mazeret üretiyor. O zamanlar yaşça benden küçük Yalçın Hocamız vardı ve askere gitmişti. Takımları bana kalmıştı. Çalıştırdığım takım ve oyuncu sayısı çok arttı. Çocuklarla doğru iletişim kurmak, onlara rol model olmak önemliydi. Şu anki becerilerimin çoğunu o dönemde kazandım. Takım mühendisliği, oyuncu değişimi, kulübü, takımı, oyuncuyu geliştirmek için yapılması gerekenler güçlü kaslarım oldu. Üst düzey profesyonel futbol oynayan insanlar bunu yapmayı tercih etmiyor ve hata yapıyorlar. Bir an önce A takımda yardımcı antrenör olma düşüncesini doğru bulmuyorum. Liderlik, yardımcı antrenörlük yaparken öğrenilmez. En üst düzey takımda da öğrenilmez. Tüm kardeşlerime altyapılarda teknik adamlık yapmalarını öneriyorum. Yol biraz uzun gelecek ama bu çabayı gösterirlerse daha başarılı olacaklarından eminim.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Çamdibigücü ile U15'te Türkiye finali oynuyorsunuz. Ardından yeni kurulan Bucaspor'un altyapısına geçiyor ve 2007'de Türkiye ikincisi oluyorsunuz. 2010'da Nike Premier Cup U15 Türkiye Şampiyonu oluyor ve Danimarka'da düzenlenen Nike Premier Cup Avrupa Şampiyonası'na gitmeye hak kazanıyorsunuz. Finalde Porto'yu penaltılarla 5-4 alt ederek Avrupa Şampiyonu oluyorsunuz. Bu altın günleri nasıl anlatırsınız?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;">Çamdibigücü U15 Takımı ile birlikte başarılı bir sezon geçiriyorduk. Finaldeki rakibimiz Bucaspor oldu. Burada bir parantez açmak istiyorum. Teknik direktörlüğe geçişimde çok büyük katkıları olan kişi, Ege Üniversitesi BESYO Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Ferit Acar'dır. Kendisine her zaman müteşekkirim. Çamdibigücü ile finale yükseldiğimiz dönemde Seyit Mehmet Özkan önderliğinde çok büyük bir yatırımla Bucaspor Futbol Akademisi kuruldu. Mustafa Ferit Acar da U15 takımını bana teklif etti. Çamdibigücü-Bucaspor finalinde bu kez Bucaspor U15 Takımı'nın başına geçtim. Seyit Mehmet Özkan'ın genç futbolculara sağladığı olanaklar ve tesisleşme hamleleri harikaydı. Sadece oyuncular için değil antrenörler için de çok güzel bir ortam vardı. 2007'de Türkiye üçüncülüğünü kazandık. Ancak en güzel sezonlarımızdan biri 2010 yılıydı. O sezonda yine Bucaspor U15 Takımı ile Türkiye Şampiyonluğu, Nike Premier Cup Türkiye Şampiyonluğu kazandık ve Danimarka'da düzenlenen Nike Premier Cup Grup Şampiyonası'nı da ilk sırada tamamladık. Yarı finalde PSV'yi eleyip penaltılara giden finalde Porto'yu 5-4 yendik. Kendisinden bir yaş büyüklerle oynarken Türkiye üçüncüsü olan harika bir takım olmuştuk. Bugün Samsunspor'a gelen Taylan Antalyalı o takımın çok önemli bir oyuncusuydu. Aslında bu takımın gelişimiyle birlikte kendi gelişimimi de sağlıyordum. Antrenmanlarda uyguladığım çalışma programı ve doğru iletişimle o dönem Pep Guardiola'nın Barcelona'da oynatmaya çalıştığı futbolun benzerini oynatmayı başarmıştım. Sekiz oyuncumuz U15 Millî Takımı'na davet edilmişti. Bu benim için çok anlamlı bir sonuçtu. Nike Premier Cup grup finalinden sonra televizyonda bizimle ilgili çok güzel sözler söylemişlerdi. "Siz Türkiye'den geliyorsunuz. Biz sizin hakkınızda çok yanılmışız. Siz takımınızı kenardan yönetirken takımınız buna ayak uyduruyor. Takım futbolun bütün güzelliklerini sahaya yansıtırken Fair Play'e sadakatle oynuyorsunuz. Yere yatmayan, itiraz etmeyen, aklı sadece futbolda olan bir Türk takımı" demişlerdi ve çok mutlu olmuştuk.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Nike Premier Cup çok değerli bir turnuvaydı. Bucaspor ile aynı yıl Manchester'de yapılan Nike Premier Cup Dünya Şampiyonası'na da gittiniz. Avrupa ile yarışmak ve bu tecrübeleri yaşamak size neler kattı?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;">Avrupa tecrübesi yaşamak futbolcular kadar teknik adamlar için de önemli. Yeni futbol adamları ile tanışmak, ülkelerdeki kültürü öğrenmek, organizasyonlara tanıklık etmek bence değerli. Teknik adamlıktaki gelişimim halen devam ediyor. Çağı yakalamak ve yenilikçi olmak zorundayız. Öğrenmeyi seven biriyim ve gelişimimi bu yönde sürdürüyorum.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Genç oyuncularla çalışmak, onlara bir şeyler öğretmek ve bugün geriye dönüp baktığınızda genç oyuncuların birer yıldıza dönüştüğünü görmek nasıl bir duygu?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;">Çalışmaya başladığımız andan itibaren hep uluslararası seviyede futbolcu yetiştirmeyi amaçladık. 2012, 2013 ve 2014 yıllarında uzak ihtimal görünen hemen her şeyi hayata geçirmeyi başardık. Sadece Türk oyuncularla oynadığımız takımda iki önemli isim 18 yaşındaki Çağlar Söyüncü ve 16 yaşındaki Cengiz Ünder'di. O günün şartlarında sert ligde genç oyuncu ile oynamak risk gibi gözükse de bunu da gerçekleştirdik.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Bugün Avrupa'da bizi gururlandıran Cengiz Ünder ve Çağlar Söyüncü sizin tezgâhınızda yetiştirilmiş ürünler. Bu iki oyuncuyu birkaç cümleyle tarif etmek isterseniz neler söylersiniz?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;">Çağlar Söyüncü, Avrupa'nın beş büyük liginin üçünde oynadı. İngiltere'de şampiyonluk yaşadı, adına besteler yapıldı. Cengiz Ünder çok özel bir yetenek. Cengiz, İtalya-İngiltere ve Fransa'dan sonra 15 milyon avro bonservis bedeliyle ülkeye döndü. Bu iki oyuncumuzun ve aynı dönemde çok sayıda gencin ortaya çıkmasını motivasyonel iklime de bağlıyorum. Kısaca herkesin birbirini yükseltmesi şeklinde özetleyebileceğim bu sistem, Altınordu projesinin hızla yükselmesini sağladı. Bu iki önemli futbolcuya profesyonel kariyerlerinde şans veren ilk teknik direktör olmanın gururunu yaşıyorum. Çok mutluyum. Onlar Türk gençlerinin Avrupa'da neler yapabileceğini gösterdi ve birçok oyuncuya yol açtılar. Şu an yeni yetişen genç oyunculara ilham kaynağı oldukları için Cengiz ve Çağlar'la gurur duyuyorum.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><strong style="box-sizing: border-box;">2010-2011 sezonunda Bucaspor Süper Lig'deyken son 10 maç Sait Karafırtınalar Hocanın yardımcılığını yapıyorsunuz. Ardından 2012 Haziran'da Seyit Mehmet Özkan'ın teklifi üzerine Altınordu ile yeni bir serüvene atılıyorsunuz. Altınordu'yu çalıştığınız süre içerisinde Seyit Mehmet Özkan'la birlikte ilmek ilmek örülen süreci sizden dinleyebilir miyiz?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;">Öncelikle Sait Karafırtınalar benim için çok değerlidir. A takım kadrosunda görev almam için istekte bulunmuştu o dönemde. Süper Lig sürecim böylelikle başlamış oldu. Seyit Mehmet Özkan'ın Bucaspor'dan ayrılıp Altınordu'ya geçmesiyle birlikte benim de Altınordu'da teknik direktörlüğe başlamam bir oldu. Sene 2012... Başkanımız, "Bir serüvene gidiyoruz" dedi, ben de tereddütsüz kabul ettim. O zaman Altınordu 3. Lig'deydi. Tesis yoktu, saha yoktu. Belki de şu an Altınordu amatör kümede olacaktı. Bana her zaman güvendi. 3. Lig'de başladık, üst üste rekorlarla şampiyon olup 1. Lig'e yükseldik. Eş zamanlı olarak, tesisleşme anlamında devrim yapan, ilmek ilmek dokunarak büyüyen bir Altınordu çıktı ortaya. Bu 10 yıllık dönemde başkanımızla birlikte çok güzel bir süreç yürüttük ve başarılı olduk. Başarı sadece şampiyonluklar değil, futbola değer katmak, birçok futbolcuyu Türk futboluna kazandırmak, örnek bir model yaratmak, sürdürülebilir bir sitemin öncüsü olmak, futbolun güzel değerlerini konuşmaya başlamaktır… Bunların hepsi kariyerim ve gelişimim açısından çok değerlidir. Altınordu'da 10 yılda 360'a yakın maça çıktım, Türkiye'de sık rastlanan bir durum değil. Ancak tüm süreçleri başarılı ve dolu dolu yönettiğimize inanıyorum. 1. Lig'deki sekiz sezonumuzda tek bir yabancı futbolcu oynatmadan iki kez play-off iddiamızı son maça kadar koruduk ve bir kez play-off finali oynadık. Bence Türkiye'nin en sempatik takımı da olduk.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Altınordu ile 3. Lig, 2. Lig şampiyonlukları yaşadınız. Mustafa Denizli'nin çalıştırdığı Altay'la 1. Lig finali oynadınız, Süper Lig'in kapısından döndünüz. Altınordu'nun yabancı futbolcu oynatmadan yürüdüğü bu yolda yakaladığı bu başarılar hakkında neler söylersiniz?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;">İlk teknik direktörlük yılımda kazanılan 3. Lig şampiyonluğu ve rekor kırarak 84 puanla ulaşılan 2. Lig şampiyonluğu çok önemli bir başarıydı. Sonrasında 1. Lig'de dolu dolu geçen sekiz yıllık bir çalışma süreci, bir play-off finali. Bunu her sene yeniden oluşturulan takımlarla, altyapıdan 7-8 oyuncuya forma vererek ve yalnıza Türk oyuncuları oynatarak başardık. Oyunu ve oyuncuyu geliştiren çok güzel yıllar geçirdik. Rakiplerimizin bütçeleri ve kadrolarıyla karşılaştırınca gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki aldığımız her derece, şampiyonluk kadar değerlidir. Süper Lig'e Altınordu ile çıkıp takımı orada da yönetmeyi çok isterdim. Finalde Altay'a karşı son dakikalarda Marco Paixao'nun golüyle kaybedip Süper Lig'in kapısından döndük. Süper Lig'e yükselebilsek futbol kulüplerinin altyapıya bakışını değiştirecek bir devrim yaratacaktık. O sezon 17 farklı akademi oyuncusuna şans vermiştik. Sonrasında bir sezon daha çalıştıktan sonra Altınordu'daki misyonumu tamamladım ve ayrıldım.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Altınordu kariyerinizle ilgili geriye dönüp baktığınızda neler görüyorsunuz?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;">Kendimi öğrenen, gelişen, geliştiren, yetiştiren bir teknik direktör olarak görüyorum. Altınordu'nun bana verdiği görevi, Türk sporuna yakışır şekilde yapmaya gayret ettim ve başardım. Çok sayıda futbolcumuzu güzel bir kariyere kavuşturmak mutluluk verici. Herkesin saygı gösterdiği Altınordu markasının bir parçası olmaktan her zaman gurur duyacağım.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Hüseyin Eroğlu'nun hayalleri nedir? Kendini nerelerde görmek ister? Neler yapmak ister? Ufkunuzu anlatır mısınız?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;">Altınordu'da görev yaptığım dönemde Süper Lig ve Bundesliga'dan teklifler aldım. Ama başladığım süreci tamamlamak istiyordum ve ayrılmadım. 10 yılın sonunda ise hedefleri olan, camiası büyük bir takımla çalışmayı hedefliyordum. Samsunspor, her zaman hedefimde olan bir kulüptü. Kendimi bir kez daha ve farklı bir kulvarda kanıtlayabileceğim yeni hedeflerin zamanı gelmişti. Böylelikle futbolseverler de seyirci baskısının olduğu, Süper Lig iddiası bulunan, zorluk derecesi çok yüksek maçlara çıkacak bir kulüpte Hüseyin Eroğlu başarılı olabilecek mi sorusunun cevabını bulacaktı.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><strong style="box-sizing: border-box;">26 Eylül 2022'de yeni bir serüvene başladınız ve Samsunspor'la anlaştınız. Sezonu şampiyonlukla tamamladınız ve Samsunspor, Süper Lig'e geri döndü. Sıcağı sıcağına çok anlattınız ama detaylı düşündüğünüzde geçen sezonun hikâyesini bugün nasıl yorumluyorsunuz?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;">Samsunspor benim için tertemiz yeni bir sayfaydı. Daha önceki güzel sayfaların ardından kendimi kanıtlayacağım güzel bir meydan okumaydı. Samsunspor gibi camiası, taraftarı, medyası güçlü ve 11 yıllık Süper Lig özlemi olan bir kulüpte görev yapmak, kendimizi test etmek açısından çok önemli bir fırsattı. Başkanımız Yüksel Yıldırım'la çalışmak da doğru bir karardı. Yalnızca Samsunspor'un bugününü değil geleceğini de düşündüğünü, genç oyuncular için yaptığı süper tesisle aslında tüm Türkiye'ye gösterdi. Ekibimle birlikte inancımız tamdı. Sezonu 36 maçta 23 galibiyet, 9 beraberlik ve 4 yenilgiyle tamamladık. Bütün istatistiklerde ligin zirvesinde yer aldık. En çok gol atan, en az gol yiyen, rakip ceza alanında topla en çok buluşan, en çok şut atan takım olduk. Rüya gibi geçen bir sezon yaşadık. 20 hafta kaybetmediğimiz bir seri, fark yaratan güçlü bir oyun bize başarıyı, Samsunspor'a 11 yıl sonra şampiyonluğu getirdi. Samsunspor'da teknik direktör olmam beni gerçekten gururlandırıyor.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Hocam kırmızı kazak, beyaz gömlek… Hikâyesini çok anlattınız ama benzer bir çalışmayı bu sezon görecek miyiz? Ya da bizleri başka bir sürpriz mi bekliyor?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;">Kırmızı kazak, beyaz gömlek geçen sezon bir sembol oldu. Taraftarın çok istediği bir kombine dönüştü. İlk önce eşime söyledim, çok beğendi. Altınordu markasının yaratılmasında çok büyük emekleri olan sevgili dostlarım Özgür Özgürengin ve Ali Ergöçmez kazağın aslında önemli bir sembol olabileceğini belirtip taraftarların da bu tutumdan hoşnut olacağını söylediler. 20 maçlık seride özellikle iç saha maçlarında kırmızı kazak, beyaz gömlek taraftarın da istediği güzel bir kombine dönüştü. Yağmur yağdığında bile taraftarlar, montumu çıkartıp kazakla kalmamı istediler ki o enerjinin bizi şampiyonluğa götüren süreçte katkısı olduğu düşüncesindeyim. Kazak tabiî ki de çok güzel bir etki yarattı ama o geçen sezonda kaldı. Gerçek şu ki; bizler çok çalışmazsak, doğru ve amaca yönelik antrenmanlar yapmazsak, analizlerimiz zayıf, maça müdahalemiz yanlış olursa hiç bir kazak sizi kurtaramaz. </span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><strong style="box-sizing: border-box;">İşim sebebiyle Samsun'u çok ziyaret ediyorum. Samsunspor'un mevcut tesislerini, yeni yapılan harika altyapı tesislerini, güzel stadyumunu ve ateşli taraftarını çok iyi biliyorum. Tüm bunlara ve kariyerinize bakarak çok büyük bir uyum görüyorum. Bu bütünlüğü siz nasıl yorumluyorsunuz?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;">Geçen yıl Samsunspor'a imza attığımda tam anlamıyla bir teknik direktörün çalışması gereken bir yer olduğunu gördüm. Stadyumu, taraftarları, tesisleri, seyircisi, ekonomik yapısı ve geçmişine baktığımızda çok önemli bir kulüp. Samsunpor Futbol Akademisi yatırımı çok önemli. Süper Lig'deki diğer kulüplerle kıyasladığımızda birçok takımının sahip olmadığı avantajları var. Birçok kulübün stadı küçük ve yetersiz, kendisini destekleyen taraftar sayısı az, akademisi iyi düzeyde değil ve en önemlisi ekonomik anlamda büyük sıkıntılar taşıyorlar. Bu anlamda Samsunspor, Türkiye için çok kıymetli. Süper Lig'in Samsunspor'a ihtiyacı var. Çok değerli yatırımları yapan Başkanımız Yüksel Yıldırım, Avrupa vizyonu olan bir insan. Buradaki hedefi de orta vadede Samsunspor'un Avrupa kupalarına katılması... İlk yıllardaki hedefimiz Süper Lig'de kalıcı olmayı sağlamak ve sonraki yıllarda sürekli yükselen bir Samsunspor izletmeyi istiyoruz. Bunu da başaracağımıza inanıyorum.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Rakiplerin durumlarını da göz önünde bulundurarak yeni sezondaki hedefleriniz nedir?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;">Üç-dört kulüp, kadro derinlikleri ve kadro kaliteleri ile şampiyonluğun en büyük adayı. Bu dördü zorlayacak güçte kadroya sahip takımlar da var. Diğer tüm ekipler ise yaklaşık aynı güçte. Bu noktada teknik direktör performanslarının sıralamada çok etkili olacağını düşünüyorum. Kadroyu en iyi şekilde kurup yönetecek, iş disiplininden ödün vermeden çalışacak, ligi iyi analiz edebilecek, rakipleri iyi analiz edebilecek, kendi gücünü ve rakibin zayıf yönlerini ortaya çıkarabilecek teknik direktörler, farklı sonuçlar yaratacaktır. Samsunspor olarak her yarışın içerisinde olmayı hedefliyoruz.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Ligimizde oynanan futbolun sonuç odaklı olmasıyla ilgili eleştiriler var. Birçok takım futbolseverlerin futbol açlığını doyurmak yerine pozisyonsuz, temposuz bir oyunla netice almayı tercih ediyor. Sizin Süper Lig'deki tercihiniz ne olacak? Önceliğiniz iyi oyun mu, iyi sonuç mu?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;">Ülkemizde futbol sonuç odaklı. Sonucun iyi olması hâlinde, kötü futbol başta olmak üzere çok sayıda sorun görmezden geliniyor. Önemli olan iyi sonuçları alırken futbolun da doğrularını yapabilmek. Hedef; çoğu zaman günü kurtarmak olduğu için gelişemiyoruz. Ben tüm kariyerimde planlarıma sadık kaldım. Plan yaparım, o plan doğrultusunda o maçta sonuç alamasam bile bunun beni uzun süreçte başarıya götüreceğine inanırım. Oyunu ve oyuncuyu geliştirecek, futbolu güzelleştirecek planlar bunlar. GETS felsefesi, başarımda çok önemli yer tutuyor. "Gelişim, Takım Mühendisliği, Sistem…" Gelişim, bir yandan oyunu ve oyuncuyu, diğer yandan futbolun tüm aktörlerini geliştirmek. Takım mühendisliği, en uygun bütçeyle en iyi takımı kurmak ve en üst verimi almak, doğru çalışmak. Sistem ise takıma ve geleceğe yatırımdır. Süper Lig'de bu felsefeyi devam ettirip, her rakibe göre özel hazırlanıp, futbolun doğrularını yaparak iyi sonuçlar alan bir takım yaratmak istiyorum. Elbette kolay değil ama taraftarımızın sabrı, sevgisi ve desteği bize bu konuda başarılı olmak için çok katkı verecek.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Önce Seyit Mehmet Özkan, şimdi de Yüksel Yıldırım. İkisi de nev-i şahsına münhasır başkanlar. Yüksel Başkanla nasıl bir ilişkiniz var?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;">Türk futbolu için iki başkan da çok değerli. Altınordu'da Seyit Mehmet Özkan, Samsunspor'da Yüksel Yıldırım. İkisinin de benzer yanları var. Yüksel Beyle bir yıldır çalışıyorum, Mehmet Beyle tam 15 yıl çalıştım. Her ikisi de Türk futboluna değer katmak için maddî-manevî büyük fedakârlık yapıyor. Mehmet Bey kulübün misyonu ve vizyonu doğrultusunda yabancı oyuncu oynatmıyor, Türk gençlerine büyük yatırım yapıyor, akademi ve tesisleşmesi ile ön plana çıkmış bir kulübü yönetiyor. Yüksel Bey için ilk hedef Süper Lig'e çıkmaktı. Eş zamanlı olarak futbol akademisi için önemli hamleler yapıldı. Burada da gelecekte akademiden çıkan oyuncular A takım forması giyecek. Her ikisi de başarı için, genç oyuncuları da ön plana alarak ellerinden geleni yapmaktan kaçınmayan insanlar. Mehmet Bey daha çok yetiştiriciliği ön plana alırken Yüksel Bey hem yarışta zirveyi zorlamayı hem de yetiştirmeyi tercih eden bir vizyona sahip.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Yeniden gelecek hayallerinizi konuşacak olursak…</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;">Dışarıdan bakıldığında istikrarlı ve sabırlı bir teknik direktör olarak görüldüğümü düşünüyorum. Samsunspor'la da 2026 yılına kadar sözleşmemiz var. Öncelikli hedefimiz bu yıl ligde kalıcı olmak ve sonrasında Avrupa'yı hedefleyen bir Samsunspor oluşturmak. Kariyer hedeflerim arasında her Türk teknik adamın hayali olan A Millî Takım'da teknik direktörlük yapmak var. Kamuoyunu teknik, taktik başarımla, davranış ve söylemlerimle ikna ettiğim gün orada da görev almak isterim. Bir diğer hayalim Bundesliga'da teknik direktörlük yapmak. Hedefime ulaşmak için çok çalışıyorum.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Arda Güler'in Real Madrid'e transferini Türk futbolu açısından nasıl yorumluyorsunuz?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;">Arda Güler son yıllarda adından en çok söz ettiren yeteneğimiz. Fenerbahçe sonrası dünyanın en büyük kulübü olan Real Madrid'e transfer oldu. Yeteneği erken keşfedildi. Hem ailesi hem antrenörleri hem kulübü tarafından doğru planlamalar yapıldı. Yaş önemli değil... Arda Güler sahaya adım attığında hiçbir zaman 16-17 yaşında gibi görünmedi. Arda Güler ülkemizi çok iyi temsil edecektir. Ancelotti de onun gelişimine katkı sağlayacaktır. Türk milleti olarak onunla gurur duyacağız. Arda, birçok Türk genci için uzak olan hedefleri yakınlaştırdı. Çok başarılı olacağını düşünüyorum.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Tüm dünyada antrenmanlar, oyun taktikleri sürekli değişiyor, gelişiyor. Teknoloji futbolun içerisine inanılmaz bir hızda girdi. Siz bu değişimi nasıl yorumluyor ve ayak uyduruyorsunuz?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;">Futbol sürekli gelişiyor, gelişime ayak uydurmak gerekiyor. 10-15 yıl önce teknik kadrolar üç-beş kişiden oluşuyordu. Bugün gelinen noktada analiz ve maç izleme antrenörleri, psikologlar, diyetisyenler ve iletişimciler de bu kadroya dâhil oldu. Çok farklı değişkenleri birlikte yönetmek için üç-dört kişinin yeterli olmayacağı görüldü. Fiziksel performans mental olarak desteklenmezse, rakibinizi iyi analiz etmezseniz, bunu doğru bir iletişimle yönetiminize, futbolculara, taraftara ve kamuoyuna anlatmazsanız hep bir ayak eksik kalır. Teknoloji de artık futbolun tamamen içinde. Futbol hızlı oynanmaya başladı. Eskiden pazarlama kitaplarında "Büyük balık, küçük balığı yutar" diye anlatırlardı, şimdi ise hızlı balık, yavaş balığı yutmaya başladı. Çok ama çok hızlı düşünmeniz, rakibinize de düşünecek alan ve zaman bırakmamanız gerekiyor. Bireysellikten takım oyununa doğru hızlı bir evrilme var. Bir saniyenin, hatta bir santimetrekarenin bile önemli ve değerli olduğu bir spor dalı artık futbol. Bu hız size teknoloji kullanımını zorunlu hale getiriyor. Ben bu değişim ve gelişime adapte olmak için inanılmaz bir çaba gösteriyorum. Her zaman daha iyisini hedefleyip kendimi güncelliyorum.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Futbol dünyasını son dönemde sallayan bir de Arap baharı var… İnanılmaz rakamlar ortalığa saçılmış durumda. Resmen transfer çılgınlığı yaşanıyor. Bunun dünya futbolu üzerindeki etkisi ne olur sizce?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;">Daha önceki yıllarda da Arap ülkelerine çok sayıda yetenekli ve kariyerli oyuncu transfer oluyordu. Özellikle bu yıl orada oluşturulmak istenilen atmosfere, algıya dönük çok büyük paralar harcanıyor. Bazı futbolcular idealist ve paranın her şeyden önemli olmadığını, futbolun, kariyerin ve kalitenin daha değerli olduğunu, teklifleri reddederek gösteriyor, bazı oyuncular ise bu büyük rakamlara transfer oluyor. Orada futbol kalitesini artırmak ve dünyada söz sahibi olmak için büyük paralar harcıyorlar. Bununla birlikte futbolcu fiyatlarının arttığını gözlemliyoruz. Bu güç daha ne kadar devam edecek, fiyatlar yükselecek mi yoksa düşüşe mi geçecek bunu süreç gösterecek. Şu an için rakamlar astronomik düzeylerde.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Hocam futboldan uzak kalmak ve kafanızı boşaltmak istediğiniz zamanlarda neler yaparsınız?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;">Bugün geldiğim nokta, kariyerimle ilgili gençken verdiğim kararın ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Aralıksız olarak 16 yıldır çalışıyorum. Ailemizden çok ayrı kalmamızı gerektiren bir meslek bu. Aileden uzak olduğumuz için çocuklarımızın büyüdüğünü göremiyoruz. Ve şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki eşim Fatma dâhil çocuklarla ilgili bu kadar sorumluluk alan teknik direktör eşleri birer kahramandır. Annem, babam, eşim, çocuklarım çok önemli. Çalışmadığım zamanlarda en çok zamanı aileme harcıyorum. Bunun dışında kitap okumayı ve film izlemeyi severim. Zaman zaman arkadaşlarımla yemeğe çıkarak bu stresli ruh hâlimden sıyrılıyorum.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Son olarak, TFF tarafından Fair Play ödüllerinde yılın teknik direktörü seçildiniz. Bu konuda neler söylersiniz?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;">Bu ödül, çocuklarıma bırakacağım en değerli anılardan biri olacak. Yaşamım boyunca bilimin ışığında çok çalıştım. Görev yaptığım kulüpleri, oyuncuları ve oyunu geliştirmeye gayret ettim.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;">Yüzlerce futbolcunun çocukluklarından profesyonelliğe geçişinde elimden geldiğince katkıda bulundum. Onların başarılarıyla yalnız ben değil ülkemiz de gururlanıyor. Ailemizden aldığımız terbiyeyle paralel toplumun yazılı olan ve olmayan bütün kurallarına uydum. Fair Play, temelini saygıdan alan 10 maddelik bir kurallar bütünü... "Kazanmak için oyna" diye başlar, kurallara uymayı, rakibe, hakemlere, takım arkadaşlarına saygı diye devam eder, "Futbolun saygınlığını savunan kişileri onurlandır" diye devam eder. Bu çok sert ve rekabetçi futbol ikliminde bu kurallara sıkı sıkıya bağlı kalmak zor. Her teknik direktör aynı zamanda birer öğretmendir. Bir öğretmen de sadece bilgisi değil, davranışlarıyla da örnek alınacak kişidir. Siz bana bunu başardığımı söylediğiniz için teşekkür ediyorum. Fair Play'e sadık kalmak için elimden geleni yaptım ve yapacağım. Ve ben bütün bunları bir ödül beklentisi içinde asla yapmadım. Futbol kariyerim boyunca davranış olarak yaptığım doğruların ödüllendirilmesi ne kadar mutluluk verici, anca yaşayan bilir. Bu değerlendirmeyi yapıp, beni mutluluğa boğan Fair Play Komitesi Başkanı Ali Erten'e ve değerli üyelerine şükranlarımı sunuyorum.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Bizim unuttuğumuz, sizin eklemek istedikleriniz var mıdır?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;">Çok keyifli bir sohbet oldu. Yeni sezonun Türk futbolu için başarılarla, dostlukla dolu bir yıl olmasını diliyorum. Röportajı okuyan herkese selamlar, size de teşekkür ediyorum.</span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;"><br /></span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><span style="box-sizing: border-box;"><br /></span></p>taraftarhttp://www.blogger.com/profile/18333376293343147188noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9180743315605422207.post-54125680790476488192023-04-22T12:52:00.004-07:002023-04-22T12:52:57.330-07:00Britt Curtis Assombalonga: "Golcülük genlerimde var"<p>Britt Curtis Assombalonga</p><p>Adana Demirspor</p><p><strong style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px; max-width: 100%;"><br /></strong></p><p><strong style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px; max-width: 100%;">6 Aralık 1992 Kinshasa / Demokratik Kongo doğumlusun. Ancak 8 aylıkken ailecek Londra'ya taşınmışsınız ve Swiss Cottage'da büyümüşsün. Bize önce aileni ve Londra'ya gidiş serüveninizi anlatır mısın?</strong></p><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px; max-width: 100%;" /><span style="background-color: white; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;">Belirttiğiniz gibi Demokratik Kongo doğumluyum. Londra'ya gidiş serüvenimizi pek hatırladığımı söyleyemem. Ben 1 yaşındayken Londra'ya taşınmışız. Ağabeyim de aynı şekilde Kongo doğumlu. İngiltere'ye taşındığımız sırada 4 yaşındaydı. İki kız kardeşim ise Londra'da doğdu. Londra'ya taşınmadan önce bir süre de Fransa'da yaşamışız. Ama tabiî yaş itibariyle bu serüveni pek hatırlamıyorum. Ama genel olarak Londra'daki yaşamımız hep ilginç ve maceralı şekilde geçti. </span><div><span style="background-color: white; font-family: "Titillium Web"; font-size: 16px;"><br /></span></div><div><table border="0" cellpadding="2" cellspacing="1" class="marginB" style="background-color: white; color: black; font-family: "Titillium Web"; font-size: 11px; margin-bottom: 10px; max-width: 100%; width: 100%;"><tbody style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;"><tr style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;"><td style="box-sizing: border-box; max-width: 100%; padding-left: 0px; padding-right: 0px;"><div class="detailOuterDiv" style="box-sizing: border-box; display: grid; max-width: 100%;"><table style="color: black; display: inline-block; float: right; font-size: 11px; max-width: 100%; width: 361.636px;"><tbody style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;"><tr style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;"><td style="box-sizing: border-box; max-width: 100%; padding-left: 0px; padding-right: 0px; width: 200px;"><img alt="Britt Curtis Assombalonga: "Golcülük genlerimde var"" border="1" src="https://www.tff.org/Resources/TFF/Auto/f9d7c21746a94a7eacac655175a642d5.jpg" style="box-sizing: border-box; float: right; max-width: 100%;" /></td></tr><tr style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;"><td style="box-sizing: border-box; max-width: 100%; padding-left: 0px; padding-right: 0px; width: 200px;"><div class="addthis_toolbox addthis_default_style" style="box-sizing: border-box; margin-top: 20px; max-width: 100%;"><a class="addthis_button_compact" href="http://www.addthis.com/bookmark.php?v=250&username=xa-4ca3318823476792" style="box-sizing: border-box; color: #b20211; max-width: 100%; text-decoration-line: none;">Paylaş</a> <span class="addthis_separator" style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;">|</span><a class="addthis_button_preferred_1" style="box-sizing: border-box; color: #e20102; max-width: 100%;"></a><a class="addthis_button_preferred_2" style="box-sizing: border-box; color: #e20102; max-width: 100%;"></a><a class="addthis_button_preferred_3" style="box-sizing: border-box; color: #e20102; max-width: 100%;"></a><a class="addthis_button_preferred_5" style="box-sizing: border-box; color: #e20102; max-width: 100%;"></a></div></td></tr></tbody></table><div class="haberDetailsFont" style="box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 12pt; max-width: 100%; overflow-x: scroll; width: 361.636px;"><p style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;">Demokratik Kongo'nun Zaire olarak anıldığı zamanlarda millî takımda oynamış ve gol atmış bir babanın oğlu olarak yıllar sonra aynı başarıyı gösterdi. Kardeşinin de profesyonel bir forvet olmasını, "Golcülük genlerimizde var" sözleriyle açıklıyor. Tüm kariyeri İngiltere'de geçen ve son transferini 17 milyon euroya Middlesbrough'ya yaptıktan sonra bonservissiz olarak geldiği Adana Demirspor'daki performansıyla göz dolduran forvetle kariyer hikâyesini ve hedeflerini konuştuk. </p><p style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;"><strong style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;"><span style="box-sizing: border-box; color: brown; max-width: 100%;">Röportaj: TamSaha / Rasim Artagan</span></strong></p><p style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;"><strong style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;">6 Aralık 1992 Kinshasa / Demokratik Kongo doğumlusun. Ancak 8 aylıkken ailecek Londra'ya taşınmışsınız ve Swiss Cottage'da büyümüşsün. Bize önce aileni ve Londra'ya gidiş serüveninizi anlatır mısın?<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /></strong><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" />Belirttiğiniz gibi Demokratik Kongo doğumluyum. Londra'ya gidiş serüvenimizi pek hatırladığımı söyleyemem. Ben 1 yaşındayken Londra'ya taşınmışız. Ağabeyim de aynı şekilde Kongo doğumlu. İngiltere'ye taşındığımız sırada 4 yaşındaydı. İki kız kardeşim ise Londra'da doğdu. Londra'ya taşınmadan önce bir süre de Fransa'da yaşamışız. Ama tabiî yaş itibariyle bu serüveni pek hatırlamıyorum. Ama genel olarak Londra'daki yaşamımız hep ilginç ve maceralı şekilde geçti.<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><br class="Apple-interchange-newline" style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><a href="https://www.tff.org/Resources/Tamsaha/211/" style="box-sizing: border-box; color: #b20211; max-width: 100%; text-decoration-line: none;" target="_blank"><img alt="" src="https://www.tff.org/Resources/TFF/Images/TamSaha/211-kapak-180.jpg" style="border-color: initial; border-style: solid; border-width: 0px; box-sizing: border-box; color: #0000ee; float: left; font-family: Tahoma; font-size: 11px; height: 219px; margin-bottom: 3px; margin-right: 10px; max-width: 100%; width: 180px;" /></a><strong style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;">Baban, eski bir Zaire futbolcusu olan Fedor Assombalonga. Araştırdığım kadarıyla baban gerçekten büyük bir golcüymüş. Bize biraz babanı ve sonrasında amatör futbol oynayan kardeşin Christian'ı anlatır mısın?<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /></strong><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" />Evet, babam Kongo'da da çok tanınan bir oyuncu. Ne zaman millî takıma gitsem hep babam konuşuluyor. Ailecek gittiğimizde de herkes babamı tanıyor. Ben de onun adımlarını takip ettiğim için çok mutlu ve gururluyum. Ben de onun gibi forvet oldum. Kardeşim Christian da bir forvet ve o da profesyonel olarak oynadı. Sanıyorum golcülük genlerimizde var.<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><strong style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;">Ailenin futbola bu kadar yatkın olmasını nasıl açıklıyorsun? Ailende üçünüzden başka sporcu var mı?<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /></strong><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" />Evet, ailem çok sporcu bir karaktere sahip. Ben, babam ve kardeşim haricinde kız kardeşlerim her zaman dansla ilgilendiler. Her zaman fitlerdi. Spora gerçekten ilgili bir aile olduğumuzu söyleyebilirim. Kızım Amaya henüz beş yaşında ve trambolinde düz takla atmaya başladı. Oğlum August henüz iki yaşında. Zamanı var biraz daha… Genel olarak sporu seven bir aile olduğumuzu söyleyebilirim.<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><strong style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;">Sendeki futbol yeteneğini ilk keşfeden kimdi? <br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /></strong><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" />Babam hiçbir zaman bizi spor yapalım diye zorlamadı. Ben ve kardeşim kendimizi bildiğimizden beri her zaman futbolu çok sevdik. Babam maç izlerdi, biz de hep onunla birlikte izlerdik. Her gün dışarıda futbol oynardık. 9 yaşında okulda futbol oynarken beni izleyen bir kulübün yetkilileri gelip onların takımında oynamamı istediklerini söyledi. Babam da izin verdi ve ilk olarak bir kulüpte bu şekilde başladım.<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><strong style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;">Ulaşabildiğim kayıtlarda futbola Watford kulübünde başladığını görüyorum. Orada nasıl bir altyapı eğitimi aldın? Neler yaşadın? Neler öğrendin? <br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /></strong><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" />Aslında altyapı eğitimine geç başladığımı söyleyebilirim. Watford'a gittiğimde 17 yaşındaydım. Tam anlamıyla tüm tecrübeyi yaşadığımı söyleyemem. Normalde altyapılar 9-10 yaşından itibaren başlıyor. İki senelik bir altyapı tecrübesi yaşadım ve bu iki senede çok şey öğrendim. Çarşamba ve Cuma günleri farklı sporlar yapmamızı istiyorlardı. Alışmış olduğum futbol tarzından çok farklıydı. Evet, futbol oynuyordum ama gerçekten bunun eğitimini, disiplinini ve düzenini buradaki iki yılda edindim diyebilirim. İngiltere'de her kulübün farklı bir sistemi ve düzeni var.<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><strong style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;">Watford seni dönem dönem farklı takımlara kiralıyor. Sonrasında Peterborough United'a bonservisinle birlikte gidiyor ve İngiltere 1. Ligi'nde 43 maçta 23 gol atıyorsun. EFL Trophy şampiyonluğu yaşıyorsun. Kiralık takımlarında yaşadığın tecrübeden ve Peterborough'da yaşadığın çıkıştan bahsedebilir misin?<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /></strong><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" />Watford'da aslında başıma gelen en iyi şey kiralık olarak yaptığım transferlerdi. Çünkü Watford'da gerçekten iyi bir takım vardı ve benim için imkânlar kısıtlıydı. İlk olarak Wealdstone'a gittim. İlk defa yetişkinlerle futbol oynama şansı elde ettim. Sonrasında Braintree Town ve Southend United takımlarında oynadım ve burada kendimi geliştirmeye devam ettim. Ondan sonraki sezon Watford'un başına Gianfranco Zola geçti ve beni tekrar kiralık olarak göndermek istedi. Ancak ben artık kiralanmak istemiyordum. Yeni bir macera yaşamak istiyordum ve bu şekilde Peterborough United'a transfer oldum. Orada da çok iyi zaman geçirdim. Başarılı sezonlar yaşadım. Bütün kariyer olarak baktığınızda toplamda 33 gol attım. Benim için yaşadığım en güzel dönemdi.<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><strong style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;">Peterborough'da dikkatleri üzerine çekiyor ve bir sene sonra 6 milyon 900 bin euro gibi yüksek bir bedelle İngiltere'nin efsane takımlarından Nottingham Forest'a transfer oluyorsun. Artık Championship'tesin. İlk sezonunda 29 maçta 15 gol atıyorsun. Yükselen grafik ertesi sezon bozuluyor ve yalnızca 4 maçta oynayıp bir gol atabiliyorsun. Sakatlık mı yaşadın? Bu iki sezonu nasıl anlatırsın?<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /></strong><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" />Evet, Peterborough'dan sonra Nottingham'a transfer oldum. İlk sezon çok iyi geçiyordu. Ocak ayına geldiğimizde 15 gol atmıştım. Fakat ondan sonra dizimden bir sakatlık yaşadım. Bir sonraki sezona başladım ama 15 ay sahalardan uzak kalmıştım. Ligin son maçında oynayabildim ve sadece bir gol atabildim.<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><strong style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;">2016-2017'yi de Nottingham'da geçiriyorsun. 32 maçta 14 gollük performansın seni sonraki sezon bu sefer 17 milyon 100 bin euroya Middlesbrough takımına taşıyor ve dört sezonluk yeni maceran başlıyor. İlk yılında Championship'te 44 maçta 15 gol atıyorsun. 2018-2019 sezonunda 42 maçta 14 gol. Ve bu başarılar seni Demokratik Kongo Cumhuriyeti forması altında Afrika Uluslar Kupası'na taşıyor. Bu iki sezonu ve Afrika Uluslar Kupası tecrübelerini nasıl yorumlarsın?<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /></strong><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" />Aslında Middlesbrough'daki ilk sezonum inişli-çıkışlı oldu. Beni transfer eden hocamız altı ayın sonunda takımdan gönderildi. Onun döneminde 14 gol atmıştım. Kendisi gidince yeni hocayla sadece 1 gol atabildim. Çok fazla süre alamadım. Belki 20 maç yedekteydim. Tabiî ki anlayışla karşılıyorum. Her hocanın oynamak istediği oyuncular farklı olabilir. İkinci sezonumda da çok fazla süre alamadığımı söyleyebilirim ama yine de 14 gol atmayı başarabildim. Demokratik Kongo Cumhuriyeti forması altında Afrika Kupası'nda gol atmak ve attığım golle tur atlamak benim için inanılmaz bir deneyim olmuştu. Babam beni tribünlerde izliyordu. Babamın ben gol attıktan sonra ağlarken videosu var. Kendisinin millî takım formasıyla gol atması, üzerine benim millî takım formamızla gol atmam gerçekten gurur verici bir olay. O golü 'Bağımsızlık Günü'nde attım ve bu benim için gerçekten çok büyük bir anlam taşıyor.<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><strong style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;">Middlesbrough'da 2019-2020'de 35 maçta 11 gol, bir sezon sonra 31 maçta 5 gol atıyorsun. Championship'teki bu iki sezonda neler yaşadın? İngiltere'deki futbol kariyerin boyunca 2. Lig, 1. Lig ve Championship tecrübeleri yaşadın ancak Premier Lig'de boy gösteremedin. Premier Lig hedefin hâlen var mı? <br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /></strong><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" />Middlesbrough'da açıkçası dört yıl boyunca sürekli sorun yaşadım diyebilirim. Pek çok kez hoca değişti. Son iki yılımızda perde arkasında pek çok faktör vardı. Mesela 31 maçta 5 gol attığım son sezonda maçların çoğunda sonradan oyuna girerek katkı sağlamaya çalıştım. Şansı bir türlü yakalayamıyordum. Ben her zaman kafamı dik tutmaya, elimden gelenin en iyisini yapmaya, devam etmeye çalıştım. Premier Lig'e gelecek olursak… Evet, İngiltere'de tüm liglerde golüm var. Fakat Premier Lig'de golüm yok. Tabiî ki Premier Lig'de gol atma hedefim var ama geleceği hiçbirimiz bilemeyiz.<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><strong style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;">3 Temmuz 2021'de Adana Demirspor'la sözleşme imzaladın. Öncelikle bu transfer nasıl gerçekleşti? <br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /></strong><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" />Kariyerim boyunca hep İngiltere'de oynadım. Onun için açıkçası son zamanlarda hep farklı bir maceraya atılma isteğim vardı. Türkiye'den transferle ilgili telefon geldi. Çok fazla da düşünmeden, çok araştırma yapmadan, neler getireceğini görmek istediğim için onayladım ve transferim gerçekleşti.<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><strong style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;">Kariyerinde ilk kez İngiltere dışına çıktın ve Türkiye'yi seçtin. Ülkemizi, Adana Demirspor'u araştırdığında neler gördün? Geldiğinde neler buldun?<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /></strong><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" />Benim için geldiğim günden bu yana güzel bir tecrübe olduğunu söyleyebilirim. Hiçbir şekilde geldiğim için pişmanlığım yok. Türkiye'ye daha önce tatillerde gelmiştim. Fakat bir ülkeye tatilde gelmekle orada yaşamak arasında çok fark var. Bunu da geldiğimden beri yaşıyorum. Adana çok güzel bir şehir. Hava güzel. Deplasmanlarda pek çok şehiri geziyoruz. Türkiye'deki pek çok ile gidiyoruz. Gittiğimiz yerlere baktığımda Adana çok iyi bir seviyede. Burada olduğum için çok mutluyum.<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><strong style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;">Son transferini 17 milyon 100 bin euroya yapmış bir oyuncuyken Adana Demirspor seni bonservis ödemeden transfer etti. Bu kadar değerli bir oyuncuyu bonservissiz almak kulüp açısından başarılı bir hamle olarak gözüküyor ki ilk sezonundaki istatistiklerinle bunu da kanıtladın. Bu durumu sen nasıl yorumluyorsun?<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /></strong><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" />Sezon boyunca elimden gelenin en iyisini yaptığıma inanıyorum. Göstermiş olduğum performansla birlikte kulüp açısından bonservis ödenmediğini düşünecek olursak, aldığınız oyuncunun başarılı olması takıma artı olarak yazıyor. Ben de bunu bu seneki istatistiklerimle ispatlamaya çalıştım. Bu kulübün de başarısı… Bonservissiz bir şekilde transfer edilen oyuncunun başarılı olması, o oyuncuyu alabilmek için emek harcayan kişilerin de çok büyük başarısıdır. <br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><strong style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;">İlk yurt dışı tecrüben olmasına rağmen Adana Demirspor'la 36 Süper Lig maçında 1723 dakika forma giydin ve 10 gol attın. Üç Türkiye Kupası maçında da iki gol kaydettin. Kendi performansını nasıl değerlendirirsin?<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /></strong><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" />Açıkçası performansımın iyi olduğunu söyleyebilirim. Her ne kadar daha fazla süre almak istesem de veya bulunduğum şartlar sebebiyle fazla süre alamasam da bulunduğum konumdan mutluyum.<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><strong style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;">Adana Demirspor'un bu sezonki performansı hakkında neler söylersin?<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /></strong><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" />Tabiî ki sıralama olarak daha yüksekte bitirebilirdik. Son zamanlarda istediğimiz sonuçları alamadık. Ama genel anlamda bütün sezona bakacak olursak ben her zaman pozitif yönleri alma taraftarıyım. Belki ligin başında insanlara Adana Demirspor'un ligin sonunda ilk 10'da olacağını söyleseydiniz "Hayır" diyebilirlerdi. Ama biz şu an insanlara bu düşüncenin yanlış olduğunu gösterdik. Genel olarak performansımızın iyi olduğunu ifade edebilirim.<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><strong style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;">Adana yemekleri, taraftarları ve sıcağı ile meşhur bir kentimiz. Sen bu üç güçlü olgu için ayrı ayrı neler söylersin?<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /></strong><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" />Adana yemekleri, Adana kebabı gerçekten çok mükemmel. Her ne kadar her zaman yiyemesem de yediğimde keyfini çıkartıyorum. Sıcağı ile ilgili şunu söyleyebilirim; hava her zaman çok güzel. Alışkın olduğumdan farklı ve güneşli… Taraftarlarımız için de çılgın olduklarını söyleyebilirim. İyi anlamda tabiî ki…<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><strong style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;">İngiltere'den gelmiş bir oyuncu olarak Süper Ligimizi ve sahalar, tesisler gibi fiziki şartları nasıl buldun?<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /></strong><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" />İngiltere'den gelmiş bir oyuncu olarak söyleyebilirim ki oynadığımız stat ve sahalar her zaman iyi. Tesislerimiz çok güzel. Saha ve zemin koşulları gayet iyi…<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><strong style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;">29 yaşındasın ve 2024 yılına dek Adana Demirspor'la sözleşmen var. Kendine nasıl bir kariyer planı yapıyorsun?<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /></strong><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" />Biraz akışına bırakan bir tarzım var. Sadece oynadığım seneyi değerlendirip, oynadığım futboldan keyif almaya çalışıyorum.<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><strong style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;">Kendine örnek aldığın sporcu ya da sporcular kimlerdi?<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /></strong><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" />Tarz olarak forvet olduğum için hep forvetlere karşı bir ilgim var. En örnek aldığım oyuncular içerisinde Ruud Van Nistelrooy ile Jermain Defoe'yi söyleyebilirim.<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><strong style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;">Ligimizden hangi oyuncuları beğendin?<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /></strong><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" />Giresunspor'dan Diabate'yi ve Galatasaray'dan Berkan Kutlu'yu beğeniyorum.<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><strong style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;">Seninle birlikte futbola başlayan birçok arkadaşın futbolcu olamadı. Ama sen hep istikrarlı ve başarılı bir oyuncu oldun. O arkadaşlarına göre neleri farklı yaptın?<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /></strong><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" />Herkesten farklı bir şey yaptığımı kesin olarak söyleyemem. Bazen doğru zamanda doğru yerde olmak sizin için belirleyici olabiliyor. Şansın da yanınızda olması gerekiyor. Onun için kimseden farklı bir şey yaptığımı söyleyemem. Ama futbola girmekle birlikte içerisinde kalmak da çok zor. Herkesin takip etmesi gereken izler farklı olabiliyor.<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><strong style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;">Adana'da nasıl bir hayatın var? Boş zamanlarında neler yapıyorsun?<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /></strong><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" />Sakin bir hayatım var diyebilirim. Sakinliği tercih eden bir yapım var. Evde zaman geçirmeyi seviyorum. Bilgisayarda işlerimle uğraşıyorum. Arkadaşlarımla görüşüyorum. Çocuklarımla ilgileniyorum. Kız arkadaşımla beraberim. Çocukları okuldan alıp geliyorum. Onlarla zaman geçiriyorum. Güzel ve sakin bir hayatım var diyebilirim.<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /><strong style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;">Hobilerin ve fobilerin neler?<br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" /></strong><br style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;" />Hobi olarak müzik, moda ve konsol oyunu oynamak diyebilirim. Pek çok oyunu oynayabilirim. Herhangi bir fobim ise yok.</p><p style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;"><br /></p><p style="box-sizing: border-box; max-width: 100%;"><br /></p></div></div></td></tr></tbody></table></div>Dobrowskihttp://www.blogger.com/profile/05023889625761268815noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9180743315605422207.post-53786301270916877632021-02-22T12:26:00.001-08:002021-02-22T12:26:09.494-08:00Altay Bayındır: "Kaleci olmamı annem söyledi!"<p> <span style="background-color: white; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Genç yaşta Fenerbahçe'nin kalesini koruyarak üstlendiği ağır sorumluluğun altından, amatör kümeden getirdiği mücadele ruhu ve mental kuvvetle kalkabiliyor. Resim ve yemek yapmayı seven, başkalarının hatalarından ders çıkarmasını bilen, kendisini geliştirmek için psikolojik destek alıp İngilizcesini ilerletmeye çalışan farklı bir profil var karşımızda. Kaleciliği seçişindeki annesinin rolü ise başlı başına bir hikâye: "Annem mutfakta yemek yapıyordu, yanına gittim ve 'Kaleci mi olayım, oyuncu mu?' diye sordum. Annem, 'Valla oğlum kaleci ol. Sen yaparsın' dedi. Evde de yatağa filan atlıyorum. Oradan alâka kurdu sanırım. Anneler bilir malûm. Hissiyatları yüksektir."</span></p><p><span style="background-color: white; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><br /></span></p><table border="0" cellpadding="2" cellspacing="1" class="marginB" style="background-color: white; color: black; font-family: Tahoma; font-size: 11px; margin-bottom: 10px; width: 100%px;"><tbody style="box-sizing: border-box;"><tr style="box-sizing: border-box;"><td style="box-sizing: border-box;"><div style="box-sizing: border-box; float: right;"><div class="haberDetailsFont" style="box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 10pt;"><p style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">14 Nisan 1998 Bursa, Osmangazi doğumlusun. Aileni tanıyabilir miyiz? Baban, annen, varsa kardeşlerin ne işle meşguller?</strong></p><p style="box-sizing: border-box;">Ailem Bursa'da yaşıyor. Annem de babam da emekli. Annem kısa bir süre Almanya'da çalıştı. Babam serbest meslek sahibi, annem ise anaokulu öğretmeniydi. Üç kardeşiz. Ben üç numarayım. Bir ablam ve bir abim var. Abim aşırı araba meraklısı bir insan. Antika araba alır, toplar… Dayımın dükkanında arabalarla uğraşıyor. Ablam da belediyede memurluk yapıyor. Evli ve bir yeğenim var.</p><p style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Osmangazi'de futbol öncesinde nasıl bir çocukluk geçirdin? Okul hayatın hakkında da bize bilgi verir misin?</strong></p><p style="box-sizing: border-box;">Okul hayatım Osmangazi İlkokulu'nda başladı… Hatta okula da 1 sene erken gittim. Abimle aramda 22 ay var. O okula başlayınca ben de onunla birlikte gidiyordum. Hocalar çok meraklı olduğumu görünce, "Erkenden başlasın" dediler. O açıdan biraz erken başladım. Beş sene Osmangazi İlköğretim Okulu'nda okudum. Sonra yine futbol için Bursa'nın Setbaşı İlköğretim Okulu'na gittim. Ortaokulu orada okudum. Sonra Osmangazi Lisesi'ne başladım. Daha sonra Ankaragücü'nden teklif geldi ve Ankara'ya geçtim. Eğitim hayatım da Ankara'da devam etti. Yaklaşık üç sene orada okudum sonra eğitim hayatım sona erdi.</p><p style="box-sizing: border-box;"><a href="https://taraftarca.blogspot.com/" style="box-sizing: border-box; color: #e30a17; text-decoration-line: none;" target="_blank"><img align="left" alt="" border="0" src="https://www.tff.org/Resources/TFF/Images/TamSaha/193-kapak-180.jpg" style="box-sizing: border-box; height: 220px; width: 180px;" /></a><strong style="box-sizing: border-box;">Sendeki futbol yeteneğini ilk keşfeden kimdi?</strong></p><p style="box-sizing: border-box;">Futbol oynamaya her çocuk gibi mahallede başladım. Abim Yolspor'da oynuyordu, ben de orada başladım. Zaten küçüklüğümüzden beri kimse bize bir şey demeden bir merakımız vardı futbola. Bir an önce bir kulübün kapısından içeri girmek istiyorduk. Malzemelerin, çantaların kokusunu hâlâ daha unutmadım. O kıyafetlerin kokusu insanı farklı bir boyuta sokuyor. İnanılmaz bir heyecan veriyor. Yolspor'a abimle gidiyordum ama küçüktüm tabiî. O yüzden de gerideydim biraz. Sonra ilgimi görünce beni de aralarına aldılar. Takımın maskotu gibiydim. En küçük bendim. Oyuncu olarak başladım. Mahalle aralarında, kendi oturduğum yerde asla kaleye geçmezdim. Kalecilik bana daha uzaktı. Küçüklükte kimse kaleye geçmek istemez malûm. Halı sahada bile böyleydi. Ben de bu bakış açısındaydım. Ama iyi ki de öyle yapmışım. Çünkü sürekli ayak oyunundaydım. Bu bana çok şey kattı. Ama okul takımında penaltılara kaldığımız zaman da kaleye geçiyordum. Boyum yaşıtlarıma göre o zaman da biraz daha uzundu. Kaleyi daha iyi kapatabiliyordum. Bir gün Yolspor'da antrenman yaparken, kaleci gelmemişti. Bana, "Altay kaleye geç" dediler. Benim de merakım vardı açıkçası… Geçtim kaleye. İki top kurtardım, hoşuma gitti. Biraz sardı ama "Hadi hocam yeter" dedim. Tamam, güzel de yeter yani… O zamanlar çok küçüktüm.<br style="box-sizing: border-box;" /><br style="box-sizing: border-box;" />Ertesi gün idmanda hoca yine kaleye geçmemi istedi. Sonra alışma sürecim oldu. Beğenmeye başladım. O idman sonrası kalecilere baktım. Van Der Sar'ı, Buffon'u izledim. Eldivenleri, kıyafetleri ilgimi çekti. Bakıyorsun sahaya 10 tane oyuncu aynı, bir tanesi farklı. Bir tanesi daha gösterişli. Sonra hemen babama söyledim. O da sağ olsun bana eldiven aldı getirdi. Merakım daha çok arttı. Hatta annemle şöyle bir diyaloğum olmuştu hiç unutmam onu… Annem mutfakta yemek yapıyordu, yanına gittim ve "Anne sana çok önemli bir soru soracağım" dedim. "Buyur oğlum sor" dedi. "Ya ben ne yapayım? Kaleci mi olayım, oyuncu mu olayım?" diye sordum. Annem, "Valla oğlum sen kaleci ol. Sen yaparsın" dedi. Evde de mesela yatağa filan atlıyorum. Oradan alâka kurdu sanırım. Anneler bilir malûm. Hissiyatları yüksektir. Sonra eldiven filan gelince merakım çok arttı. Sonra kaleci idmanlarına başladım. Bursaspor'a geçtiğimde de altyapıda ciddi bir eğitim aldım. </p><p style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">27 Nisan 2007'de, henüz 9 yaşındayken Bursaspor'da filiz lisansın çıkmış. Futbola başlama sürecinde Bursaspor'da neler yaşadın?</strong></p><p style="box-sizing: border-box;">Çok güzel şeyler yaşadım. Birçok şeyi orada öğrendim. Çok güzel arkadaşlıklarım oldu. Yaklaşık 6 senem Bursaspor'da geçti. Altyapı tekniklerini ve öğrenilmesi gereken her şeyi orada öğrendim. Orada maçlara çıktım. Sonra o dönemdeki hocalarla bazı anlaşmazlıklar oldu. Bu konuya fazla girmek istemiyorum. Ufak bir anlaşmazlıktı aslında. O sırada Yolspor beni çağırdı. Ben de her zaman oynayabileceğim yere gitmek istiyordum. İlk hedefim oynamaktı. Yolspor'u tanıyordum. Oraya gittim. Bir süre sonra Bursa'nın amatör takımlarından Arabayatağı'na geçtim. Bir sezon orada oynadım.</p><p style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Amatör futbol sana ne kattı?</strong></p><p style="box-sizing: border-box;">Kendimi amatör kümede geliştirdiğimi söyleyebilirim. Orası bana savaş kattı, rekabet kattı, mücadele kattı. En önemlisi tecrübe kattı. Yaşıtlarımdan büyüklerle oynamak beni çok geliştirdi. Amatörde kemik sesleri havalarda uçar. Sonra Murat Türksoy Hocamız vardı Ankaragücü'nde… O beni davet etti. Tandoğan Tesisleri'nde antrenman yaptık. "Bana 1 hafta kalsın; idman yapsın" demişlerdi. İlk idmandan sonra, "Gerek yok, gidebilir" dediler. Yani "Daha bakmaya gerek yok; direkt takıma gelebilir" dediler. Hatta 1 saatlik bir idman sonrasında bu kararı verdiler. Sonra ben tekrar Bursa'ya döndüm. Çok küçük yaştaydım o dönemde.</p><p style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Evet, onu soracaktım ben de… Çok küçük yaşta transfer oluyorsun Ankaragücü'ne…</strong><br style="box-sizing: border-box;" /><br style="box-sizing: border-box;" />Orası benim için biraz duygusaldır. Ailenden ilk kez ayrılıyor ve uzaklara gidiyorsun. Yakın bir mesafede değil o zamanki şartlarda… Ankara-Bursa arası baya mesafe var. Annem duygusal, babam ciddi olsa bile o da duygusal… O zamanki düşünce yapım; "Fedakârlık yapacaksın ki karşılığını ilerleyen yıllarda alasın" tarzındaydı. Küçüklükten beri düşüncem hep böyleydi. Ankaragücü'nde çok zor günler yaşadım. Aileni özlüyorsun. Hastalanıyorsun bazen… Kendi başına bir şeyleri atlatıyorsun. Yapman gereken bazı şeyler oluyor. Kendi iradenle çözüyor, çözümlüyorsun. Ama bunun avantajları daha fazlaydı. En büyük avantajı, insanı genç yaşta olgunlaştırıyor. Şimdi bütün kararları kendin veriyorsun. Yani o aileden uzak kaldığım dönemin bana kattığı çok şey oldu… Çocukken açıkçası çok fazla maç izlemiyordum ama Fenerbahçe'ye karşı bir ilgim vardı. Deivid'ler, Alex de Souza'lar herkesi etkiliyordu o dönem… Alex de Souza'nın kramponlarını arıyorduk o dönemde…</p><p style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Ankaragücü'nde Gelişim Ligleri'nde forma giyiyorsun ve 24 Nisan 2016 tarihinde ilk kez profesyonel bir lig maçına çıkıyorsun. O dönem 2. Lig'de mücadele eden MKE Ankaragücü, Ankara'da Amed'le karşılaşıyor ve karşılaşmayı 2-1 kaybediyorsunuz. O maçı nasıl hatırlıyorsun?</strong></p><p style="box-sizing: border-box;">İster istemez heyecan oluyor. Hatırlıyorum o maçı. Fedakârlık yapmışsın, ailenden uzaklaşmışsın; bir cefa var. Sefayı da yaşayabilmek için işini lâyıkıyla yapman gereken bir 90 dakika var. Gelen fırsatları iyi değerlendirmen gerekiyor ki devamını getirebilesin. Maça çok rahat çıktım. İlk maçım olmasına rağmen çok rahattım. Ben maçı her zaman maçtan önce oynarım. Kafamda kurarım. Yan top geliyor mesela, ben tutuyorum. Kafamda oynuyorum. Yatakta kulaklığı takarım ve başlarım maçı oynamaya…</p><p style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Alex de Souza da aynısını yapardı… Bir gün önceden maçı oynardı kafasında…</strong></p><p style="box-sizing: border-box;">Onun rahatlığı çok oluyor. Maça çıktığında çok rahat oluyorsun. Kurduğun pozisyonları saha içinde de yapıyorsun. Çünkü saçma sapan pozisyonları bile kafanda kuruyorsun. Mesela top takım arkadaşına çarpıyor ve sen terste kalıyorsun… En son Galatasaray derbisinde maçtan önce Arda abinin şutunu düşündüm. Bizim oyuncuya çarptı ve terste kaldım. Orada onu düşünmemiş olsam ilk vuruş anında sola kapatıp yatsam, terste kalacaktım ve gol olacaktı… O pozisyonun aynısını hayal ettim. Bu Arda abi değil de başkası da olabilirdi ama ben o pozisyonu hayal ettim. Kaleci son saniyeye kadar ayakta kalmalı. Bence kalecilikteki en önemli nokta bu… Son ana kadar ayakta kalmak. Aynısı da oldu; şükür kurtardık ve iyi bir maç oldu benim için. O pozisyonda belimden sakatlandım.</p><p style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">2018-2019 sezonuyla birlikte artık Süper Lig'desin ve kale senin… Ankaragücü ile başarılı maçlar çıkartıyor ve herkesin dikkatini üzerine çekiyorsun. O sezonu ve akabinde Fenerbahçe'ye transferini nasıl değerlendirirsin?</strong></p><p style="box-sizing: border-box;">Sağ olsun o dönem Mustafa Hocamız vardı. Mustafa Kaplan Hocamızla 2. Lig'de de çalışmıştık. Bana çok güvenirdi. İyi veya kötü geçen her maçın ardından bana hep destek oldu, arkamda durdu. Ben de bu sayede özgüvenimi sahaya yansıtmaya çalıştım. Dediğim gibi maçı kurgulama, oynama, o şans geldiğinde heyecanı sahaya yansıtma vardı bende. Amatör ruhu hâlâ taşıyorum. Nerede olursam olayım o ruhu hiçbir zaman kaybetmem. Hiçbir zaman da bu ruhu kaybedeceğimi düşünmüyorum. Çünkü en başta işine duyduğun saygıdan geçen bir şey… Nerede olursak olalım… O yüzden çok güzel anıları yaşadım o dönemde. Süper Lig'de oynuyorsun, hayal kurmuşsun, bir yerlere gelmişsin. Ama geldiğin hayal noktasında daha fazla hayaller biriktirmişsin. Yani ben her geldiğim noktanın üstünde hayallerle devam ederim yoluma. Dolayısıyla benim çok daha fazla hayal biriktirdiğim bir sezondu. Süper Lig'de oynamaya başladım, takıma alıştım. Çok genç yaşta Ankaragücü'nde kaptan oldum. Çok güzel, tarif edilemez bir sürü duyguydu benim için… Fenerbahçe'ye beni Ersun Yanal Hocam aldı. Beni aradı, "Altay seni burada görmek istiyorum. Sana güveniyorum" dedi. Sonrasında ben de Fenerbahçe'ye gitmeyi çok istedim. Zaten çocukluktan da o duygu vardı. Her takıma saygı duyuyorum. Profesyonel düşünce yapısında büyüdüm. Bütün takımlarımız ülkemizin saygı duyulası değerleridir. Ben de bu teklifi alınca hiç düşünmeden Ersun Hocama, "Tabiî ki hocam" dedim. İki kulüp birbiriyle, olması gerektiği biçimde anlaştı. Başkanımız beni aradı, "Altay seni Fenerbahçe istiyor. Biz olumlu bakıyoruz. Sen ne düşünüyorsun?" diye sordu. Ben de, "Başkanım siz olumlu bakıyorsanız bana sormanıza bile gerek yok. Ben gidiyorum" cevabını verdim. Öyle bir süreç oldu benim için. Çok da güzel oldu.</p><p style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Bursa'dan çıkan, 2018-2019 sezonunda Ankaragücü'nde iki Türkiye Kupası, 17 lig maçında oynayan Altay Bayındır, bir sezon sonra Fenerbahçe gibi büyük bir takımın kalesini 32 lig, 3 de Türkiye Kupası maçında koruyor. Genç yaşına rağmen geçen sezonki bu büyük istikrar hakkında ne düşünüyorsun?</strong></p><p style="box-sizing: border-box;">Şöyle söyleyeyim; Ankaragücü dönemlerimde hep bugünleri düşündüm. Bugünlere gelebileceğimi, zaten doğru düşünce yapısında devam edersem bugünlerin ötesine de geçebileceğimi düşündüm. O düşüncelerim de o zaman bende oluştu. Bu benim için çok büyük avantajdı. Mental olarak aldığım destekler ya da bugüne geldiğimde yaşayacaklarımın o günden öngörüsü gibi de diyebilirim. Ben bunu düşünüyordum. O dönemde şöyle düşünüyordum… Büyük bir camiaya gittiğinde, oynamaya başladığında çok büyük bir camianın sorumluluğunu alıyorsun. Hem yaşın genç hem de kalecisin ve en ufak bir hatada direkt hedefsin. Yabancı oyuncular malûm eleştiri konusunda bizden daha sıkıntısızdır. Eleştirilmezler. Ama eleştiri direkt sana gelir. O psikolojiyi kaldırmak önemli. Her zaman dümdüz gitmiyor hayat. Yokuşu da direkt çıkmıyorsun. Bir sağa gidiyorsun, bir sola gidiyorsun, öyle çıkıyorsun. Önemli olan rotayı fazla şaşmamak. Ben o günlerden bugünleri çok fazla düşündüm. Profesyonel olduğum zaman destek de aldım. O zamanki gelirim doğrultusunda, düşünce yapısına güvendiğim kişilerden destek aldım. Sağ olsunlar onlar da her zaman destek oldular.</p><p style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Psikolojik destek mi aldın?</strong></p><p style="box-sizing: border-box;">Evet, psikolojik anlamda destek aldım. Onun dışında diksiyon hocam vardı. Diksiyon dersi aldım.</p><p style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Konuşmalarından bu çok belli oluyor…</strong></p><p style="box-sizing: border-box;">Çok teşekkür ediyorum. Ayrıca İngilizce de öğreniyorum. Kitaplarımı da yanımda getirdim. Takımda bu kadar çok yabancı olmasının da dil öğrenmeme çok faydası var. İngilizcemi geliştirmeye çalışıyorum. İngiliz aksanı almış bir hocam var. Bir İngiliz arkadaşım konuştuğu zaman anlayamıyorum. Yutuyor sanki kelimeleri. O aksanı da öğrenmek lâzım ki zaten diğerini bülbül gibi konuşursun.</p><p style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Fenerbahçe'de geçmişe baktığımızda Engin İpekoğlu, Rüştü Reçber ve Volkan Demirel ile süregelen bir yerli kaleci geleneği var. Bu isimler uzun yıllar Fenerbahçe'nin kalesini korudu. Şimdi sen yolun çok başındasın ancak herkes tarafından takdir görüyorsun. Bu süregelen ekol konusunda, biraz da geleceğine bakarak sen ne düşünüyorsun?</strong></p><p style="box-sizing: border-box;">Çok başarılı, kariyerli kalecilerin isimlerini saydınız. Gerçekten Fenerbahçe camiasına değer katmış isimler… Böyle isimlerin ardından geliyor olmak, gerçekten gurur verici. İçinde yer aldığım camianın, bulunduğum durumun farkına vararak, en önemlisi rehavete kapılmadan, iyi oynadığım maçların devamını getirmek için çok fazla çalışmayı sürdüreceğim. Bu mantaliteyi hiç bozmadan çalışmaya devam edeceğim. Saydığınız isimler çok değerli. Fenerbahçe camiasına maddi-manevi değer katmış kaleciler. İnşallah ben de onlar gibi olarak hatta onların da üstüne çıkarak kulübümüze gerek kupalar kazandırmak, gerek maddi ve manevi değerler katmak istiyorum. İnşallah böyle olur.</p><p style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Uzun vadeli kariyer planın nedir?</strong></p><p style="box-sizing: border-box;">Ben hep kısa vadeli planlar yaparım. Uzun vadeli planlar kafamda her zaman vardır ama öncelikle kısa vadeyi sağlıklı bir şekilde dolduralım ki uzun vadeyi çıkartabilelim. Geleceğe yönelik planlarım tabiî ki var ama mesela ben biraz sonra çıkacağımız idmanı düşünüyorum. Sağlam, güzel bir idman geçirmek istiyorum. Güzel bir kariyer planına yaklaşabilmek için önce bunları iyi aşmak gerekiyor. Öncelikli hedefim Fenerbahçe camiamıza kupalar kazandırmak, burada şampiyonluklar yaşamak, güzel anılarıma yenilerini eklemek. Sonrasında da kulübümüze maddi-manevi değer katmak amacıyla, başkanımızın da onayıyla farklı bir kulübe gitmek ya da kulüpte kalıp başarılarıma yenilerini eklemek…</p><p style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Her futbolcunun bir Avrupa hayali var. Her futbolcunun kendisini görmek istediği bir lig var. Yarın bir gün tercihler önüne geldiğinde hangi ligi kendi oyun yapına yakın görüyorsun?</strong></p><p style="box-sizing: border-box;">Bu soruya bugünün şartları içinde cevap verebilirim. Ama yarın gideceğimiz durum farklı şartları önünüze getirebilir. Mesela şu anda Premier Lig hızlı, çabuk oynanan, sert ve agresif bir lig. Benim sevdiğim bir lig… Maçlarını izlerim. Bu şu anda böyle. Ama bu süreç devam edecek diye bir şey yok. O anki şartlar ne gerektiriyorsa, gitmem gerekiyorsa giderim, kalmam gerekiyorsa kalırım. Şu an benim için düşünce yapıma, futboluma neresi uygun, nerede kendimi geliştirebilirim bunu düşünerek bir karar verebilirim. Bu izleyebileceğim bir yol olur. Ama şu an, "Şuraya gitmek istiyorum, şu takımda oynamak istiyorum" demem; şu anki şartlarla söyleyeceğim bir şey olur. O zaman geldiğinde değerlendirip, sonucu hep beraber görürüz.</p><p style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Geçtiğimiz sezon hiç hak etmediğini düşündüğüm ağır eleştiriler aldın. Genç bir kalecinin Fenerbahçe gibi büyük bir camiada böylesine eleştirileri kaldırması kolay değil. Sen bununla nasıl başa çıktın?</strong></p><p style="box-sizing: border-box;">Ben sosyal medya ile çok uğraşan birisi değilim. Dış dünya ile çok fazla içli-dışlı değilim. Yapmam gerekenleri bilen biriyim. Dediğim gibi, hayat her zaman dört dörtlük gitmiyor. Bazen kötü şeyler de olacak. Ama biraz önce söylediğim gibi, ben bugünlere fazlasıyla hazırlandım. Eleştiri de olacak, sıkıntı da olacak. Ülkenin şartlarında herkes fikrini, yorumunu katabiliyor. Çünkü biz böyle bir iş yapıyoruz. Bilen de konuşabiliyor, bilmeyen de… Hatta abi-kardeşiz, size ufak bir anımı da anlatayım. Bir gün AVM'de yürüyorum. Bir dükkândan yaşlı bir amca çıktı, "Altay" diye seslendi. "Efendim abi, buyur" dedim. "Sen Fenerbahçe'nin kalecisi misin?" dedi. "Evet abi, buyur" dedim. "Ya ben maçlarınızı izliyorum. Fenerbahçeliyim. Geriden çok pas yapıyorsunuz. Çok fazla pas yapmayın, uzun vurun" dedi. Öyle bir cevap vermen lâzım ki… Saygını bozmamalısın, adabını bilmelisin. Kırmadan, incitmeden cevaplamalısın. Çünkü o da iyiliğimizi istiyor. Ben, "Valla abi ben buradan idmana gideceğim. Ersun Hocamla konuşurum; ona göre bir taktik yaparız" dedim. O da, "Tamam" yaptı. Ertesi gün ben iki tane uzun top atayım, eminim ki, "Bak gördün mü ben demiştim" diyecektir o abi… Yani işin esprisi herkes doğru veya yanlış fikir katabiliyor. Öyle bir iş yapıyoruz. O yüzden bazı şeylere hazır olmak lazım. Şu an her şey iyi gidiyor, çok güzel, dört dörtlük. Ama fazla kapılmadan, çalışarak yola devam etmek gerekiyor başarılı olabilmek için… Çünkü en ufak bir rehavette, "Ben oldum" dediğin an hemen başlıyorlar aşağı iple çekmeye… Bu örnekler küçükken önüme geliyordu. Açıkçası buradan kötü örneklere de teşekkür ediyorum. İsim vermeyeyim ama kötü örnekler de çok fazla var önümüzde. Ama onların bize kötüyü göstermesi, teşekkür edilesi bir olay… Çünkü onlar bize kötüyü kendileri yaşayarak gösterdiler. Biz de doğruları doğru şekilde alıp, yanlışları yapmamaya çalışacağız.</p><p style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Fenerbahçe oyuncusu olmak hayatında neleri değiştirdi?</strong></p><p style="box-sizing: border-box;">Öncelikle inanılmaz bir gurur veriyor. O armayı taşımak, o armanın bünyesinde bir oyuncu olmak çok büyük bir gurur. Ve çok büyük bir sorumluluk. Bu sorumlulukları da ben saha içinde de saha dışında da yerine getirmeye çalıştım. Bu zaten kendi kişiliğime alâkalı bir şey. Kendi benliğimle pekişmiş bir ortamdayım şu anda. Bu yaşta, böyle bir camianın sorumluluğunu almak, bunları yaşamak tabiî ki de aşırı bir yük gibi görünebilir ama gururu da bunu kaldırmanın verdiği sonuçtaki mutluluk da bambaşka bir durum. Süper…</p><p style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Fenerbahçe'de yardımcı hoca yakın zamanın efsane ismi Volkan Demirel. Onunla nasıl bir ilişkiniz var?</strong></p><p style="box-sizing: border-box;">Volkan abiyle, daha doğrusu Volkan Hocamla aramız çok iyi. Daha çok abi-kardeş gibiyiz. Yeri geliyor sohbet ediyoruz, yeri geliyor birlikte yemek yiyoruz. Yaklaşımı gayet olumlu. Bir çok tecrübesi var. Yıllardır bu camianın içinde. Benim bazen sormam gereken şeyler olduğunda sağ olsun hemen yardımcı oluyor. Onunla aramızdaki ilişki çok güzel. Çok mutluyum bu durumdan. </p><p style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Emre Belözoğlu'nun önce bir kaptan şimdi de sportif direktör olarak takımda bulunması sizi nasıl etkiliyor?</strong></p><p style="box-sizing: border-box;">Emre abi zaten büyük bir Fenerbahçeli. Fenerbahçe'nin çıkarları doğrultusunda elinden geleni yapıyor. Futbolculuk dönemiyle ilgili bir şey söylemeye gerek yok. Gerek Millî Takımımız için gerek kulüp takımları için çok fazla mücadele verdi. Şu anda da gayet başarılı bir şekilde devam ediyor hayatına… Kendisi zaten bir efsane, bir ekol.</p><p style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Erol Bulut önce Yeni Malatyaspor'da, ardından da Alanyaspor'da önemli işler yaptı. Şimdi de Fenerbahçe'nin başında. Erol Hocayı bugüne kadar çalıştığın diğer teknik direktörlerden ayıran en önemli özellik ne sence?</strong></p><p style="box-sizing: border-box;">Her hocanın kendine ait metotları, disiplin anlayışı ve çalıştırma biçimleri var. Erol Hocanın da farklı bir biçimi var. Sağ olsun abi-kardeş ilişkisi içerisinde bizlerle. Ersun Hocam da öyleydi. Yakın olmayı çok severdi. Doğrusu da bence bu. Sonuçta profesyoneliz. Herkes nerede ne yapması gerektiğini biliyor. Erol Hocam antrenör olarak geldiği camiada sorumluluklarının farkında ve en iyi şekilde ilerliyor. İnşallah yeni gelen oyuncularla birlikte yaptığımız idmanlar sonucunda Fenerbahçe'mize yakışan bir oyun sergileriz. Herkes emek veriyor. Herkes mücadele ediyor. İnşallah herkesin mutlu olacağı bir sezon geçiririz.</p><p style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Bu sezon önündeki savunma dörtlüsünde Gökhan Gönül ve Caner Erkin gibi Türk futbolunun son 10 yılına damga vuran isimlerin yanı sıra iki de yabancı stoper var. Yepyeni ama tecrübeli bir savunma kurgusu... Kenarda da Novak, Nazım Sangare gibi isimler bekliyor. Bu konuda neler söylersin?</strong></p><p style="box-sizing: border-box;">Geçen sene bu konuyla alâkalı çok fazla sıkıntı yaşadım. Sakatlıklar oldu. Sezon öncesi düşündüklerimizi sezon içinde uygulayamadık. Mevkii olmadığı halde bazı oyuncular mecburiyetten stoperde oynadı. Burada kimseye bir suç atamaz ya da eleştiri yapamazsınız. Çünkü mevkiinde değil. Yeri geldi orada Jailson oynadı, Gustavo oynadı, Ozan oynadı. Bu sene yenilenen bir defans dörtlüsü var. Herkes iyi niyetli. Zaten Gökhan abi ile Caner abi yıllardır Türk futboluna hizmet ediyorlar. Onlar da elinden geleni yapıyorlar takım için. Şu anda açıkçası ben savunma dörtlüsüyle daha iyi anlaşabilen bir konumdayım çünkü herkes mevkiinde oynuyor.</p><p style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Çok etkileyici bir fiziğin var. Son dönemdeki genç kalecilere baktığımda hepsinin gerçekten çok iyi fizikleri olduğunu görüyor ve mutlu oluyorum. Bir kaleci için oyunu doğru okuma, çabukluk, doğru yer tutma gibi konular önemlidir. Sen kendini geliştirmek için ne gibi çalışmalar yapıyorsun?</strong></p><p style="box-sizing: border-box;">Her idmandan önce fitness'a giriyorum. Ama çok fazla da kas kütleni arttırmaman lâzım. Sonuçta biz futbolcuyuz. Güreşçi ya da dövüşçü değiliz. Estetik esnekliği bozmadan gerek saha çalışmaları, gerek dışardaki çalışmalarla hocalarımızın verdiği programlar çerçevesinde antrenmanlarımı sürdürüyorum.</p><p style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">2014 yılından bu yana U17, U19, U20, U21 takımlarında millî formayı terlettin. Ümit Millî Takımımızın kalesini korudun ve son olarak da A Millî Takım kadrosuna davet edildin. Millî forma hakkında bize neler söylersin?</strong></p><p style="box-sizing: border-box;">Millî forma hakkında söylenecek bir şey ne olabilir. Bence bir şey olamaz. Çünkü millî forma bir duygudur, hissiyattır. Söz olarak söyleyebilecek şeylerle bitiremezsin Millî Takım'ı… Söz konusu Millî Takım olunca benim için hiçbir yaş kategorisinin önemi yok. Dün U7, U19'daydım. Ümit Millî Takım'ın kalesini korudum. Yarın şans geldiğinde A Millî Takım'da oynarız. Önemli olan kategori değil, formada ay-yıldızın bulunması. Gerisi hikâye… </p><p style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Kendine hangi kalecileri, hangi özellikleriyle örnek alıyorsun? Ülkemizde ve dünyada hangi kalecileri beğeniyorsun?</strong></p><p style="box-sizing: border-box;">Avrupa standartlarında birçok kaleci var. Fakat ben "Bir ismi örnek alıyorum, onun yolundan gideceğim" diye bir söz söylemem. Çünkü herkesin kendi yolu, herkesin bir ismi var. Avrupa'da Keylor Navas, Buffon, De Gea var. Onlar olmuş isimler. Ben de kendi yolumdan gidiyorum. Ülkemizde birçok değerli kaleci var. Allah herkesin yolunu açık etsin. Biz kendi işimize bakacağız. Ama dediğim gibi tek bir isim söyleyemem. Üst düzey ligleri izleyip, oradaki kalecilerin ne yaptıklarına dikkatle bakıyorum. Yaptıkları doğrulara ve yanlışlara bakıyorum ve idmanlarımda çok çalışıyorum.</p><p style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">İstanbul'da nasıl bir hayatın var? Boş zamanlarında neler yaparsın? Hobilerin neler?</strong></p><p style="box-sizing: border-box;">Çok fazla dışarı çıkmam. Genelde evde takılırım. Ailemle birlikte olmayı çok severim. Çünkü en önemli değer, insanın ailesidir. Özellikle mevcut şartlarda çok önemli. Ben zaten çok fazla dışarıya çıkmayı sevmezdim. Gürültülü ortamlardan hoşlanmıyorum. Bende biraz yaşlı kafası var herhalde… Ailemle vakit geçireyim isterim. Resim yaparım, bol bol kitap okurum, sabahları mutlaka yüzerim. Çünkü yüzmenin de bize çok faydası var. Doğru zamanda tabiî ki... Antrenman yoksa… Onun dışında 2-3 tane çiçeğim var evde. Onlara bakıyorum. Yemek yapmayı çok severim. İnanılmaz tarhana çorbası yaparım. Hatta bir gün gelirsiniz, misafirim olursunuz, size de yaparım. Tarhanayı annem yapıp gönderiyor tabiî ki… Yemek yapmaya vakit ayırırım ama... Sabah idman oluyor. Akşam eve gidiyorum, yemek yok. Kendime güzelce yaparım. Zevk alarak yaparım. Bilmediğim yemekleri de tarifini açar bakar, öyle yaparım.</p></div></div></td></tr><tr style="box-sizing: border-box;"><td style="box-sizing: border-box; text-align: center;"><table style="color: black; font-size: 11px;"><tbody style="box-sizing: border-box;"><tr align="Center" style="box-sizing: border-box;"><td align="Center" style="box-sizing: border-box;"><a href="https://taraftarca.blogspot.com/" style="box-sizing: border-box; color: #e30a17; cursor: pointer; text-decoration-line: none;" target="_blank"><img alt="Orjinal boyutları için tıklayınız" border="0" src="https://www.tff.org/Resources/TFF/Auto/f83a97b9a6674a54bc3d79f17efc9af7_t.JPG" style="box-sizing: border-box;" title="Orjinal boyutları için tıklayınız" /></a></td></tr></tbody></table></td></tr></tbody></table>Dobrowskihttp://www.blogger.com/profile/05023889625761268815noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9180743315605422207.post-74438949116888327002021-02-22T12:22:00.003-08:002021-02-22T12:22:30.402-08:00Selim Ilgaz: Hatayspor'la birlikte büyüdü<p> <span style="background-color: white; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Çorum'dan Fransa'ya göçen dört çocuklu bir ailenin Paris doğumlu evladı… Sochaux'da başlayan kariyerini Türkiye'de Karagümrük ve Kayseri Erciyesspor'da devam ettirme çabaları dikiş tutmasa da Hatayspor'la sıfırdan çıktığı yolculukta hem kendisi büyüdü hem de takımını büyüttü. Güney ekibiyle 2. Lig'den başlayan yolculuğunu Süper Lig'de devam ettirirken, oynadığı futbolla dikkatleri üzerinde toplamayı başardı.</span></p><p><span style="background-color: white; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><br /></span></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">22 Haziran 1995 Montfermeil, Paris doğumlusun. Öncelikle aileni tanıyabilir miyiz? Ailen aslen nereli? Fransa'ya ne zaman ve nereden göçmüşler ve halen ordalar mı?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Ailem Çorumlu. Dedem Fransa'ya göç etmiş. Annem orada okumuş. Babam daha sonra annemin yanına Montfermeil'e gitmiş ve orada evlenmişler. Halen Montfermeil'de yaşıyorlar.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Kardeşlerin var mı? Varsa ne işle meşguller? Neler yapıyorlar?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Biz dört kardeşiz. 7 yaşındaki kardeşim okula yeni başladı. İki kardeşim de okuyor. Bir ağabeyim var, o da elektrikçilik yapıyor.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Montfermeil, Paris'in beldelerinden bir tanesi. Orada nasıl bir yaşam var? Nasıl bir çocukluk geçirdin? Bize futboldan öncesini, çocukluğunu anlatabilir misin?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Küçüklüğümden beri futbolu çok seviyorum. Her dışarı çıktığımda futbol oynuyordum. Ailemi baya bir zorladım beni futbola yazdırsınlar diye. Paris'te yaşamak çok güzel. Çünkü her türlü imkân mevcut. Her milletten insan var. Kozmopolit bir yer. Arkadaşlarım da beni hemen kabul etmişlerdi. Başka ülkelerde bu konularda sıkıntılar yaşandığını görüyorduk ama bizim orada öyle bir durum yoktu. Küçüklükten beri arkadaşlıklarımız hep sağlamdı.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><a href="https://taraftarca.blogspot.com/" style="box-sizing: border-box; color: #e30a17; text-decoration-line: none;" target="_blank"><img align="left" alt="" border="0" src="https://www.tff.org/Resources/TFF/Images/TamSaha/kapak-194-180.jpg" style="box-sizing: border-box; height: 219px; width: 180px;" /></a><strong style="box-sizing: border-box;">Futbola FC Sochaux'ta başlamışsın. Sendeki futbol yeteneğini ilk kim keşfetti ve seni bir futbol kulübünün kapısından içeri soktu?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Yeteneğimi keşfeden ailem oldu. Antrenmanlarımı seyretmeye gelirlerdi. Bu da beni hep motive ediyordu. Devam etmek istedim hep… Ve böyle devam etti. Futbolcu yeteneğimi babam gördü. Zaten hep devam etmemi istedi.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Seninle birlikte futbola başlayan birçok arkadaşın bugün futbolcu olamadı. Ama sen performansını hep yukarıya taşımaya devam ediyorsun. Geriye dönüp baktığında, futbolcu olamayan arkadaşlarına göre neleri farklı yaptın da bugün bu seviyeye gelebildin?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Altyapıdayken işler gerçekten kolay değildi. Çünkü haftada sekiz idman yapıyorsun. Ailenden uzaksın. Gerçekten çok zor. Mental olarak çok güçlü olman gerekiyor. Tabiî ki iyi çalışman lâzım. Antrenmanlar dışında da ekstra çalışmalısın. Ekstra çalışmazsan eksik kalırsın diye düşünüyorum.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Fransa'da 9 yaşından itibaren çocuklar yeteneklerine göre bir spor dalına yerleştiriliyor. Senin hikâyen nasıl? Fransa'da nasıl bir altyapı eğitimi aldın? Bize detaylıca anlatabilir misin?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">8 yaşındayken Montfermeil'de amatör bir kulübe girdim. 15 yaşıma kadar burada oynadım. Benimle çok güzel ilgilendiler. Birçok turnuvaya katıldık. 15 yaşındayken Sochaux'nun scout ekibi beni gördü ve üç gün denemeye aldılar. Bu deneme sürecinde her şey çok güzel ilerledi. İmza atmadan Monfermeil'de oynamaya devam ettim. Aileme PSG ve Sochaux'dan iki teklif geldi. Ben Sochaux'yu tercih ettim. Çünkü orada daha çok şansım vardı diye düşünüyordum. Profesyonel olarak imza atmak adına Sochaux'da daha yüksek şansım vardı. Çünkü PSG'ye yeni yıldızlar gelmişti. Öyle düşünmüştük ailemle.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Geçmişe dönüp baktığında Fransa'da altyapıda en çok hangi kriterlere dikkat ettiklerini söylersin?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Tabiî ki stajlar boşa yapılmıyor. Karakterine bakıyorlar, seninle futbol dışındaki konularda da konuşuyorlar. Okuldaki derslerine bakıyorlar. İyi çalışıyor musun, çalışmıyor musun diye seni kontrol ediyorlar. Sadece futbol önemli değil. Karakterin de çok önemli. Sıkıntı yaşadığın an seni gönderiyorlar. Bunlara çok dikkat ediyorlar.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">2012'den 2015'e kadar FC Sochaux'da forma giydiğini, sonra da Karagümrük'e transfer olduğunu görüyoruz. Ancak Karagümrük'te 1 ay kalmış ve sonrasında Kayseri Erciyesspor'a kiralık olarak gönderilmişsin. Fransa'dan neden ayrıldın? Bize Türkiye'ye geliş kararını ve sürecin ilerleyişini anlatır mısın? </strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">19 yaşındayken Fransa'daki son sezonum istediğim gibi geçmemişti. Sezon içerisinde Fransa'da yaşayan bir Türk menajer beni buldu ve "Seni Türkiye'ye göndereyim" dedi. Ben de, "Tamam olur" dedim. Çünkü baktım Sochaux'da profesyonel imza atamayacağım. Ben de Türkiye'de denemek istedim şansımı. Çoğu arkadaşım futbolu bıraktı. Ben de ilk olarak Karagümrük'e imza attım. Oradan Kayseri Erciyesspor'a kiralandım. Orada bir sezon geçirdikten sonra Karagümrük'e geri döndüm ve oradan da Hatayspor'a imza attım.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">2015-2016 sezonunda Kayseri Erciyesspor'da TFF 1. Lig'de 16 maçta forma giyiyorsun. İlk sezonunda iyi bir istatistik yakalıyorsun. O sezon senin açından nasıl geçti?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">İlk sezonum gerçekten çok zordu. Kayseri Erciyesspor çok sıkıntılı bir dönemden geçiyordu. O sene küme düştük. Ama benim açımdan iyi bir tecrübe oldu. Türkiye'de ilk sezonumda böyle sıkıntıların içine girmek çok şey kazandırdı bana.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Hatayspor'a transfer sürecinde neler yaşandı ve transfer nasıl gerçekleşti?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Kayseri Erciyesspor'dan ayrıldıktan sonra Fransa'ya döndüm. İki ay boyunca menajerlerin aramasını bekledim. Çok uzun sürdü. O bekleyiş döneminde yerimde duramıyordum. Sonunda aradılar ve "Hatayspor var" dediler. Daha önce Hatay'a hiç gitmemiştim. Hemen kabul ettim. Maç oynamam gerekiyordu. Hiç düşünmeden kabul ettim.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Hatayspor'da 2016-2017 sezonunda 2. Lig'de 33, play-off'larda iki, Türkiye Kupası'nda da bir maçta forma giyiyor ve resmen rüştünü ispatlıyorsun. Sonraki sezonda kazanılan şampiyonlukta ligde 31, Türkiye Kupası'nda bir maçta forma giyiyorsun ve bu başarıda önemli pay sahibisin. Bu iki sezonu nasıl anlatırsın? </strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Hatayspor'da büyük hedefler var. Geldiğimden beri şampiyonluk hedefleri var. Bu gerçekten benim için çok iyi bir şey. Her maç kazanmak için sahaya çıkınca olaylar farklı oluyor. Gol atmak istiyorsun, asist yapmak istiyorsun. Gerçekten burada aile gibi olduk. Geldiğimden beri hiçbir sıkıntı yaşamadım. Hep profesyonelce davrandım. Hiç kimseyle bir problem yaşamadım. Hep işime odaklandım ve takımım için oynadım.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Başarılı grafiğini 2018-2019 sezonunda da sürdürüyorsun. 32'si TFF 1. Lig olmak üzere 41 maçta forma giyiyorsun. Hatayspor seninle birlikte başarı üstüne başarı yaşıyor. Geçen sezon kazanılan şampiyonluğa 33 maçta 2427 dakika forma giyerek katkıda bulunuyorsun. Hem senin hem takımının bu yükselen grafiğini nasıl yorumlarsın? Şampiyon olarak Süper Lig'e çıkmak nasıl bir duyguydu?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Bu başarı aslında bir sezonda gelmedi. Geldiğim ilk günden beri bunu hedefliyorduk. En yükseğe çıkmak için çalışıyorduk. Bu kadar dakika oynamak profesyonelliği de getiriyor. Futbol dışında kendime çok dikkat ediyorum. İyi çalışıyorum. Bu yüzden gerçekten hedeflerime ulaştığım için çok mutluyum.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Takım içindeki arkadaşlık ortamı nasıl?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Arkadaşlık inanılmaz önemli futbolda. Yoksa her türlü problem çıkabilirdi. Bu arkadaşlık ortamı olmasa buraya kadar gelemezdik diye düşünüyorum.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Gelelim bu sezona… Başakşehir galibiyetiyle Süper Lig'e "Merhaba" dediniz. Röportaj yaptığımız bu tarihe kadar dört galibiyet, üç beraberlik, bir mağlubiyetle 15 puan topladınız. Öncelikle Süper Lig'in, diğer oynadığın liglerden farkı nedir?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Tabiî ki Süper Lig'de daha zor, daha güçlü rakipler var. Kolay bir lig değil. Her maç çok zor. Ama kendi adıma daha fazla boşluklar bulabiliyorum alt liglere göre. Kendi mevkiime göre daha avantajlıyım diyebilirim. Süper Lig'de daha iyi hazırlanmak zorundasın. Kendine daha iyi bakman lâzım. Bence bunlar çok önemli. İnşallah böyle devam ederiz. Bence çok iyi gidiyoruz. </p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Bu sezonki tabloyu nasıl değerlendiriyorsun? Takımın durumu ve havası nasıl? Lig sonu için nasıl bir hedef ve hayaliniz var?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Sezon başladığında öyle bir hedefimiz yoktu. Bazı insanlar, "Yeni çıkmış. Ligde kalsın yeter" der. Bence yanlış bunlar. Oynadıkça hedefler ortaya çıkar. Bence şu an iyi gidiyoruz. İlk 6-7 neden olmasın?</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Bütün dünya çok zor bir süreçten geçiyor. Bu hastalık hepimizi çok zorluyor. Sen neler yaşıyorsun ve bu hastalıkla ilgili senin düşüncelerin neler?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Dışarı çıkmamak gerçekten kolay değil bazen. Buna ihtiyacımız var çünkü. Ama çok dikkatli olmak zorundayız çünkü ailelerimiz var. Ama tabiî ki eski günleri özlüyoruz.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Henüz 25 yaşındasın ve sezon sonunda Hatayspor ile olan sözleşmen bitiyor. Kendine nasıl bir kariyer planı yaptın? Bizimle yakın, orta ve uzun vadeli planlarını paylaşabilir misin?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Uzun vadeli bir hedef koymadım kendime. Ben bugüne bakarım. Her maç takıma katkı sağlamak istiyorum. Benim için bunlar çok önemli. Maç maç düşünürüm ben. Uzun vadeli düşünmem. Ama bir gün Millî Takım neden olmasın? İnşallah bir gün gururla o formayı taşımak isterim.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Avrupa doğumlu bir oyuncusun. Avrupa'da hangi ligleri beğeniyor ve kendi stiline yakın hissediyorsun? Futbolda en büyük hayalin nedir? Kendini hangi ligde ve takımlarda görmek isterdin?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">İspanya'da oynanan futbolun benim stilime uygun olduğunu düşünüyorum. La Liga'yı çok yakından takip ediyorum. Beğenerek izlediğim bir lig. Barcelona neden olmasın? Küçüklüğümden beri Barcelona'yı tutarım. Ronaldinho'dan dolayı Barcelonalı olmuştum, onu çok severek izlerdim. Rivaldo'nun da videolarını seyrediyorum. Gerçekten çok sevdiğim bir kulüp.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Forvetin kanatlarında ya da santrfor arkasında oynayabiliyorsun. Kendini en iyi ifade ettiğin mevki hangisi?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Kendimi sağ kanatta rahat hissediyorum ve daha iyi buluyorum. Solda da bir sıkıntı yaşamıyorum. Ben gerçek anlamıyla bir kanat oyuncusuyum.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Bugüne kadar ne Fransa'nın ne de Türkiye'nin millî takımlarında forma giymişsin. Sanıyorum bir kez Fransa U17 Millî Takım kampına davet edilmişsin. Millî Takım konusu hakkında neler söyleyeceksin?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">U17'de Fransa Millî Takımı'na çağrıldım. Orada arka adalemi yırttım ve devam edemedim. Turnuvadan çıktım. Türkiye'de 18 yaşındayken U19 Millî Takımı'nın hocası gelmişti beni izlemeye. "Seni çağıracağız" demişlerdi. Konuşmuştuk maçtan sonra. Ama listeye baktığımda yoktum. Çok üzülmüştüm.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Halen genç ve şu sıralar formunun zirvesinde yer alan bir oyuncusun. Millî Takım kariyeri için bundan sonraki düşüncelerin neler?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Millî Takım'da oynamak hayallerimi süslüyor. Önümüzde bir Dünya Kupası var. En büyük hayalim orada oynamak. 2022'de umarım orada ben de olurum. Neden olmasın? Her şey olabilir futbolda. Ben her zaman kendimi hazır tutarım. Skor yapmam lâzım. İstatistikler çok önemli. İnşallah o formayı taşımak isterim.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Kendine örnek aldığın futbolcu ya da futbolcular var mı? Varsa kimler?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Eden Hazard var. Çok güçlü bir futbolcu. Çok çabuk. İyi şut çeken, çok beğendiğim bir futbolcu.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Hocaların senin en çok hangi özelliklerini beğeniyor? Sen kendinde hangi eksiklikleri görüyor ve bunları gidermek için neler yapıyorsun?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Hocaya bir sorayım (gülüyor)… Hocalar defans arkasına koşularımı beğeniyor. Her an bir şeyler yapabileceğimi biliyorlar ve bu sebeple bana güveniyorlar. Benim eksik bulduğum yönüm ise kafa topları… Bazen kaleye arkam dönük top aldığımda da biraz sıkıntı yaşayabiliyorum.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Bugüne kadar çalıştığın teknik adamlar içinde sana en çok katkı veren teknik adamlar kimlerdi?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Tüm hocalarımı çok seviyorum. Ayırt edebileceğim bir hocam yok. Kendim gibi oynuyorum.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Birlikte oynadığın oyuncular arasında profesyonel hayatı ve çalışkanlığı ile seni en çok etkileyen oyuncu kimdi?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Takım kaptanımız Mesut Çaytemel… Kendisi büyük bir profesyonel. Bu yaşta hâlâ çok yüksek bir dayanıklılığı var. Kendisine çok iyi bakıyor. Örnek aldığım oyuncuların başında geliyor.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Hatay'da nasıl bir hayatın var? Hobilerin ve fobilerin neler?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Bu aralar hiçbir şey yapmıyorum. Evdeyim. Hatay'da yemekler, mezeler çok güzel. Arkadaşlarla maçtan sonra yemek yemeye gideriz. Yabancı arkadaşlarımızla da çok yemek yeriz. Takıma adaptasyonlarını kolaylaştırmak için için onları yalnız bırakmıyoruz. Bunlar çok önemli biliyorsunuz.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Bizim unuttuğumuz, senin eklemek istediğin bir şey var mı? </strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">TamSaha Dergisi'ne çok teşekkür ediyorum. Türkiye Futbol Federasyonu'na çok teşekkür ediyorum. Mutlu yıllar diliyorum.</p>Dobrowskihttp://www.blogger.com/profile/05023889625761268815noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9180743315605422207.post-58171500349148382052020-06-08T00:10:00.000-07:002020-06-08T00:10:03.075-07:00Danijel Aleksic: "Yetenek yetmez profesyonel olmak lâzım"<span style="background-color: white; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Önce Yeni Malatyaspor'da şimdi de Başakşehir'de keyifle izlenen bir oyuncu… Erken yaşta Genoa'ya yaptığı yanlış transferin beş yılına mal olduğunu söylerken, kendisini öne çıkaran özelliklerin yetenek, odaklanma ve ciddiyet olduğunu söylüyor. "Gittiğim her takımda örnek aldığım, çalışma etiğine saygı duyduğum ve pek çok şey öğrendiğim oyuncular oldu. Onlardan öğrendiğim şey, ne kadar yetenekli olursanız olun profesyonel olmak zorunda olduğunuz, vücudunuza iyi bakmanız, beslenmenize dikkat etmeniz, antrenmandan önce ve sonra fazladan çalışmanız gerektiğiydi" diyen Sırp oyuncu, kariyer hikâyesini paylaşıyor.</span><div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjt1t4KpXmAIAS8Uc2ggb6_My4e4LeooHp4uGrVzBR-9TgvEs0rNNAQ45tbeMJ9PTy-7_YM9dLv8p93QS5eLDGsZifn7HGxv2fKubt-PrhKA1I5Ltnf4ctMBkBLNtIWYhKQavTdYn6C4ak/s570/aleksic.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="570" data-original-width="570" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjt1t4KpXmAIAS8Uc2ggb6_My4e4LeooHp4uGrVzBR-9TgvEs0rNNAQ45tbeMJ9PTy-7_YM9dLv8p93QS5eLDGsZifn7HGxv2fKubt-PrhKA1I5Ltnf4ctMBkBLNtIWYhKQavTdYn6C4ak/s320/aleksic.jpeg" /></a></div><span style="background-color: white; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><br /></span></div><div><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Önce Yeni Malatyaspor, ardından da Başakşehir formalarıyla âşina olduğumuz Danijel Aleksic'i yakından tanımak istiyoruz. 30 Nisan 1991 Pula Sırbistan doğumlu olduğunu biliyoruz. Nasıl bir çocukluk geçirdiğini öğrenerek başlayalım istersen…</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Çok normal bir çocukluk geçirdim diyebilirim. Günümüz çocukları gibi internet, elektronik eşyalar, bilgisayar, akıllı telefon gibi şeyler yoktu zamanımda. Bu yüzden vaktimizin büyük bir kısmını dışarıda oyun oynayarak, futbol topunun peşinden koşarak geçirdim. Yedi yaşımda futbol oynamaya başladım. Ondan sonra zaten hayatım futbol oldu.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Ailende senden başka sporcu var mı?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Ailemde profesyonel olarak spor yapan kimse yok. Okul takımlarında farklı spor dallarında yer aldılar ancak profesyonel olarak spor yapan biri yok ailemde. Tek profesyonel spor yapan benim. Çocuklarımın ise gelecekte ne yapacağını göreceğiz.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><br /></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Futbola olan yeteneğini ilk kim keşfetti ve seni bir takımın kapısından içeri soktu?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Yaşadığımız kentin bir takımında yedi yaşımdan 11 yaşıma dek futbol oynamaya başlamıştım. Antrenörler sahip olduğum yeteneği görünce 15-16 yaşlarımda Vojvodina ile ilk sözleşmemi imzaladım. Benim için büyük bir onurdu ve çok mutlu olmuştum. Çocuk yaşlarda ilk futbol oynamaya başladığımda futbola olan sevgim çok saf ve temizdi. Genç yaşlarda futbol oynamaktan muazzam bir keyif alıyorsunuz. Fakat profesyonel futbolcu olduğunuzda artık bu sizin için bir hobi olmaktan çıkıyor, mesleğiniz oluyor. Yaptığınız şeyden tabiî ki keyif alıyorsunuz ama çocukken yaşadığınız hissiyat maalesef olmuyor.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Ulaşabildiğimiz kayıtlarda futbola FK Veternik takımında başladığını görüyoruz. Ardından Vojvodina takımına geçiyorsun. Sırbistan'da nasıl bir altyapı eğitimi aldın?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Evet, Veternik doğduğum ve büyüdüğüm yer. Futbola ilk adımlarımı zaten çok küçük yaşta bu kulüpte attım. Ardından bahsettiğim gibi çok genç yaşta Vojvodina'ya geçtim. Orada da çok güzel altı-yedi sene geçirdim diyebilirim. Benim için çok güzel bir deneyimdi. Her gün antrenman yapıp hafta sonunun gelmesiyle maça çıkmak için sabırsızlanıyordum. O yaşlar benim için çok özeldi. Her hatırladığımda yüzüm gülümsüyor.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Seninle birlikte futbola başlayan birçok arkadaşın bugün futbolcu olamadı ama sen başardın. O arkadaşlarına göre neleri farklı yaptın?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Pek çok arkadaşım hâlâ farklı düzeylerde futbol hayatını Sırbistan'da ve Sırbistan'a yakın ülkelerde sürdürüyor. Fakat beni onlardan biraz daha iyi bir seviyeye getiren şeyin Tanrı'nın bana verdiği yetenek olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte futbola ilk başladığım zamanlardan itibaren çok ciddiydim. Gelecekte bir futbolcu olmak istediğimi her zaman biliyordum. Futbolcu olmak benim için okuldan bile daha önemliydi. Büyüdüğümde yapmak istediğim şeydi. Arkadaşlarım ise futbolu benden biraz daha eğlence için oynuyordu. Sanırım bunlar benimle arkadaşlarım arasındaki farkı yaratan faktörler oldu.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><font color="#a52a2a" style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Genoa transferi benim için çok erkendi</strong></font></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Kariyerine baktığımızda tam bir futbol seyyahısın. Yurt dışında ilk adımını İtalya'nın Genoa takımına atıyorsun ancak Seri A'da yalnızca bir maçta üç dakika oynayabiliyorsun. Bunun sebebi neydi?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Genoa, Sırbistan dışında transfer olduğum ilk kulüptü. O zamanlar 18 yaşımdaydım ve gerçekten çok gençtim. Benim için çok iyi bir dönem olduğunu söyleyemem çünkü Genoa'ya transferim yüzde yüz kendi isteğimle gerçekleşen bir transfer değildi. Küçük kulüplerde nasıl olur bilirsiniz, bir kararı tek başınıza veremezsiniz. Genoa'dan kulübe iyi bir teklif geldi ve oraya transfer olmamın daha iyi olacağı söylendi. Benim için çok önemli bir tecrübe oldu fakat gerçekten İtalya ve o seviye için henüz çok gençtim. Öyle bir kulüpte olmak için çok erkendi. Altı ay sonra ayrılmak istedim çünkü işler hayal ettiğim gibi gitmedi.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">2010-2011 sezonunda Bundesliga 2 ekiplerinden Greuther Fürth takımına transfer oluyorsun. Burada forma şansı buluyorsun ve kendini gösterebiliyorsun. Almanya günlerini nasıl anlatırsın?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Evet, Almanya İkinci Ligi takımlarından Greuter Fürth'te bir sezon geçirdim ve çok güzeldi. Forma şansı yakaladım, yeni bir ülkeyi tanıma fırsatı buldum. Almanya gerçekten harikaydı. İkinci ligde oynamamıza rağmen gittiğimiz her stadyumda dolu tribünler karşısında oynuyorduk ve stadyumlar küçük de değildi. İnsanlar futbolu gerçekten seviyordu ve benim için orada oynamak büyük bir keyifti. Kariyerim adına da attığım iyi bir adımdı. Dönüp baktığımda kendi adıma iyi bir deneyim olduğunu düşünüyorum.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Sonraki dönem senin için adeta kayıp yıllar olarak göze çarpıyor. Fransa 1. Lig ekibi Saint-Ettienne'de iki sezonda sadece üç maçta forma giyebiliyorsun. Ardından Fransa 2. Lig takımı Arles'e transfer oluyorsun ve burada da bir sezonda bir maçta oynuyorsun. 2014-2015 sezonunda Polonya'da Lechia Gdansk takımında dört, İsviçre'de St. Gallen'de de dört maçta forma giyebiliyorsun. Bu kayıp yılları bize nasıl anlatırsın? Sebebi neydi?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Almanya'dan sonra işler benim için kötü gitti. Genoa ile sözleşmem devam ediyordu. Almanya'da sezonu tamamladıktan sonra beni Yunanistan'da bir takıma altı aylığına kiralık gönderdiler. Transfer sezonunun sonlarına yaklaşıyorduk. Üç hafta antrenmanlara çıktık fakat kulübün başkanı yasa dışı işler sebebiyle tutuklandı. Takım da beşinci lige düşürüldü. Genoa'yla konuştuğumda ise bana "Evine git, ara transfer sezonunda karar vereceğiz" dendi. Benim için gerçekten çok kötü bir dönemdi. Bir kez yanlış bir adım attığınızda geri dönmek çok zor oluyor. Genoa'ya transferim futbol hayatımda dört-beş seneye mal oldu. Dönüp baktığımda pişmanlık duyduğum şeylerden biri.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><font color="#a52a2a" style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Türkiye'de olmamı St. Gallen'e borçluyum</strong></font></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">İsviçre kelimenin tam anlamıyla sana ilaç oluyor ve kendini buluyorsun. 2015-2016 sezonunda St. Gallen'de 33 maçta oynuyor, 12 gol atıyorsun. İstikrarın sonraki iki sezonda da 25 ve 30 maçta forma giyerek devam ediyor. Bu patlama yıllarını nasıl anlatırsın?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">St. Ettienne'le deneme idmanlarına çıkmıştım. Beni beğendiler ve takıma aldılar. Fakat yanlış zamanda doğru yerdeydim. Henüz 20 yaşımdaydım ve onlar inanılmaz bir takıma sahipti. Pierre-Emerick Aubameyang, şu an Wolfsburg'da oynayan Josuha Guilavogui, Brandao, Kurt Zouma gibi kaliteli oyuncular kadrodaydı ve benim bu kadroda forma şansı yakalamam çok zordu. Ardından Arles-Avignon'a kiralandım. Arles Avignon'un da benim için iyi bir deneyim olduğunu söyleyemem. Benim için kayıp yıllardı diyebilirim. St. Ettienne ise çok büyük bir kulüptü, kötü bir düşüncem yok fakat o düzeyde bir kulüpte oynamak için yeterli tecrübeye sahip değildim. Bu fırsat şu an elime gelmiş olsa farklı şekilde değerlendirebilirdim. Şu anki aklım olsa kesinlikle farklı kararlar verirdim. Ancak İsviçre'de St. Gallen'de muhteşem üç sezon geçirdim. Orada yeniden kendimi bir futbolcu gibi hissetmeye başladım. Her ne kadar geçmişte yaşadıklarımdan biraz pişmanlık duysam da St. Gallen'de sürekli oynuyordum. St. Gallen benim Sırbistan'dan ayrıldığımdaki ilk kulübüm olmalıydı diye düşünüyorum. İsviçre, kariyerim adına gerçekten iyi bir dönemdi. Pek çok yeni arkadaş edindim. Şu an Türkiye'de olmamı ve mutlu olmamı o zamana borçluyum.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">2018-2019 sezonunda yolun Türkiye ile kesişiyor. Yeni Malatyaspor'a transfer oluyorsun. Transferin nasıl gerçekleşti? Sırbistan, İtalya, Almanya, Fransa, Polonya, İsviçre'den sonra Türkiye'yi nasıl buldun?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Beni Malatyaspor'da görmek isteyen kişi teknik direktör Erol Bulut oldu. Yardımcı antrenör Serhat Umar beni İsviçre'de izlemişti. Serhat Umar'ın beni izlediği maçı 3-0 kaybetmiştik. Maçta gayet iyi oynamama rağmen 60-70. dakikalar arasında oyundan alınmıştım. Serhat Umar döndüğünde de benimle ilgili olumlu rapor vermiş. Beni takımda görmek istiyorlardı. Onlara beni Malatya'ya getirdikleri ve güvendikleri için gerçekten büyük bir teşekkür borçluyum. Güzel bir dönemdi benim için. Türkler ve Sırpların mantalitesi birbirine çok benziyor. Nazik ve saygılıysanız aynı nezaketi ve saygıyı görüyorsunuz. Bunu gerçekten seviyorum. Bu ülkede olduğum için gerçekten çok mutluyum. </p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><font color="#a52a2a" style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Malatya'da güzel anılar biriktirdim</strong></font></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Yeni Malatyaspor'da istikrarını devam ettirdin. 32 Süper Lig maçında 10 gol attın. Altı Türkiye Kupası maçında da dört golün var. Malatya günlerini nasıl anlatırsın?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Daha önce bahsettiğim gibi Malatya'da geçirdiğim günler harikaydı. İyi bir takıma sahiptik. Malatya için tarihi bir sezon geçirdik. Avrupa'ya gitmek için mücadele ettik ve bunu başardık. Çok güzel zamanlardı. Malatya'da sadece güzel anılar biriktirdim. Ne oynarken ne de ayrılırken bir kez bile sorunla karşılaşmadım, her şey çok güzeldi. Taraftarlar çok iyiydi, teknik direktörümüz çok iyiydi. Kulüpteki herkesle iyi ilişkilerim vardı. Yeni arkadaşlar edindim. Malatya şehri ve Malatyaspor'la çok güzel anılarım var.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Malatya'dan sonra çok radikal bir karar alıyor ve Suudi Arabistan'a transfer oluyorsun. Al Ahli Jeddah takımında yalnızca üç maçta forma giyiyorsun. Bu kararı neden aldın ve neden bu kadar az maçta forma giydin?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Bu konu hakkında 20 dakika konuşabilirim ancak söylemek istediğim şeyler için doğru zaman değil. Malatyaspor iyi bir sezon geçirmişti ve değerim yükselmişti. Al Ahli Jeddah'ın bana verdiği teklifi o dönem Türkiye'de verebilecek bir takım yoktu maalesef. Herkes için verilebilecek en mantıklı karardı diyebilirim. Benim için iyi bir kontrattı, Malatyaspor'un finansal durumu için de iyi bir teklifti. Başarılı bir sezonun ardından herkesin iyi bir şey elde edebileceği bir fırsattı. Ardından asla hayal edemeyeceğim şeyler yaşadım. Sadece üç maça çıktım. İlk iki maç Asya Şampiyonlar Ligi maçıydı. Bir önceki sezon bu turnuvayı kazanan takım olan Al Hilal'a karşı kaybetmiştik. Kötü bir sonuç değildi. Ardından ikinci maçı kazandık. Yeterli sonuçlar değildi fakat durum kötü de değildi. Sonrasında ligde kendi sahamızda ilk maçımıza çıktık. 1-1 berabere kaldık ve golü de ben attım. Fakat saat sabah üçte Instagram'dan kulübün benim için gelecek tekliflere açık olduğunu öğrendim. Sebebini anlamamıştım. Bana hiçbir açıklama da yapılmamıştı. Fakat bunun sayesinde şu an harika bir kulüpteyim. Sözleşmem feshedildi ve buraya geldim. Sebebini açıklayamadığım bir olay yüzünden… Benim için kötü bir deneyimdi fakat ne mutlu ki bu durum beni tekrar Türkiye'ye getirdi.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><font color="#a52a2a" style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Başakşehir birinci önceliğimdi</strong></font></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Başakşehir'e transferin nasıl gerçekleşti?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Sözleşmem feshedildiğinde serbest oyuncu olduğumu Türkiye'de bilenler vardı. Bu yüzden Türkiye'den teklifler aldım. Birkaç kulüpten teklif almak benim için mutluluk vericiydi ve Malatya'da iyi bir performans sergilediğimin göstergesiydi. Başakşehir'in benimle ilgilendiğini öğrendiğimde menajerime birinci önceliğimin Başakşehir olduğunu söyledim ve ardından transferim çok kısa bir sürede gerçekleşti.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Suudi Arabistan'ı saymazsak istikrarının Başakşehir'de de devam ettiğini görüyoruz. Bu sezon 17 lig maçında dört gol attın. UEFA Ligi'nde altı maçta oynadın, bir golün var. Türkiye Kupası'nda dört maçta bir gol kaydettin. Lige verilen araya kadar olan bu performansını nasıl değerlendirirsin?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Şu ana kadar iyi bir sezon geçirdiğimizi düşünüyorum. Trabzonspor'la aynı puandayız ve zirvedeyiz. Şampiyonluk için iyi bir şansımız var. Türkiye Kupası'nda şanssız bir şekilde elendik. Kendi sahamızda son dakika golü yedik ve deplasmanda gol atmayı başaramadık ne yazık ki. Kötü bir sonuçtu fakat Avrupa Ligi'nde iyi gidiyoruz ve ligde de şansımız yüksek. Ben ise bireysel performansımdan çok memnun değilim. Ancak iki ay sakatlığım sebebiyle sahalardan uzak kaldım. Üstelik tam formumu yakalamaya başladığım bir dönemde talihsiz biçimde kolumu kırdım. İki ay sahalardan uzak kaldığınızda iyi bir şekilde geri dönmek için zamana ihtiyacınız var. Lige verilen aradan önce Kopenhag'ı kendi sahamızda mağlup etmeyi başardık. Trabzonspor karşısında da deplasmanda kabul edilebilir bir sonuç aldık. İlk 11'de istikrarlı bir biçimde şans bulduğum için çok mutluyum. Daha iyi olabileceğimi biliyorum ve fiziksel olarak güçlenmek için her şeyi yapıyorum. Çok daha iyi performans sergileyebileceğimi bildiğim için şu anki performansımdan çok mutlu değilim fakat bundan daha iyi olabileceğimi biliyorum. Ancak en önemlisi şampiyonluk için elimizde büyük bir fırsat var ve Avrupa Ligi'nde bir üst tura çıkmak için şansımız yüksek. Takım olarak başarılı olmamız benim bireysel performansımdan daha önemli.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Başakşehir sistematik ve son yıllarda yakaladığı başarılarla kendisini taraflı-tarafsız herkese çok sevdirmiş bir takım. Bu sezon da lige verilen araya kadar 53 puan topladı ve zirveyi Trabzonspor ile paylaşıyor. 53 puanlık bu periyodu bize nasıl anlatırsın?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Daha önce bahsettiğim gibi takım olarak çok iyi bir performans sergiledik. İyi oynadık ve insanlar buna saygı duyuyor. Takımı ve kulübü sorduğunuzda çok güzel cevaplar alıyorsunuz. Çok kaliteli bir teknik direktör ve çok kaliteli futbolculara sahibiz. Ligde iyi bir konumdayız. Hepimiz katkı sağlamak için çok çaba harcıyoruz. Şu an sağlıklı kalmak, çok çalışmak ve şampiyonluk yarışına iyi bir şekilde geri dönmek öncelikli amacımız.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;"><font color="#a52a2a" style="box-sizing: border-box;">Duruma uyum sağlayan başarılı olacak</font></strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Ligin tamamlanmasına 8 hafta var ve Başakşehir de uzun yıllardır kovaladığı şampiyonluğa bu kez kavuşmak istiyor. Sence kalan 8 hafta nasıl geçer ve neler olur?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Sonuçları öngörmek çok zor. Sekiz maç kaldı fakat bu sekiz maçı hangi şartlar altında oynayacağımızı bilmiyoruz. Oyuncuların döndüklerinde form durumlarının nasıl olacağı konusunda bir fikrimiz yok. Umarım yaşanmaz ancak döndüğümüzde sakatlık riskimiz çok fazla. Şampiyonluğa ulaşacak takım, daha az sakatlık yaşayan takım olacak gibi görünüyor. Yaşadığımız bu duruma en hızlı şekilde uyum sağlayan başarılı olacak. Salgın sebebiyle verilen aradan önce iyi bir grafiğimiz vardı. Umarım bu aradan sonra takım olarak hazırlıklı bir şekilde döneriz. Umuyorum maçlar başlamadan önce hazırlanmamız için de yeterince süre olur.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Okan Buruk genç ve başarılı bir teknik adam. Kendisiyle nasıl bir ilişkin var?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Çok iyi ve geleceği parlak bir teknik direktör. Gelecekte çok iyi bir kariyere sahip olacağını düşünüyorum. O kaliteye sahip biri. Futbolu biliyor ve büyük bir futbolcuydu. İyi bir ilişkimiz var, birbirimize çok saygı duyuyoruz. Bir teknik direktör, oyuncusunun çabaladığını gördüğünde ve istediklerini yerine getirdiğinde hiçbir zaman sorun yaşanmaz. Umarım birlikte çalıştığımız süre içerisinde aramızdaki ilişki bu şekilde devam eder. </p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Dünya şu an Covid-19 virüsüyle büyük bir savaş halinde. Hayatı durduran bu virüsten sen nasıl korunuyorsun? Evde günlerin nasıl geçiyor? Hobiler edindin mi? İzlediğin filmlerden hangilerini beğendin? Hangi kitapları okudun?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Evde günlerim iyi geçiyor. İki buçuk yaşında oğlum ve iki ikiz kızım var. Ailem de burada. Sıkıcı olmasına imkân yok. Sürekli yapacak bir şeyim oluyor ve tabiî ki her gün antrenmanım var. Günler hızlı geçiyor. Sadece uzun bir süre içeride kalmak canımı sıkabiliyor. Ancak yapacak bir şey yok. Bu durumun sona ermesi için dua ediyoruz. Üzücü haberleri görmek kolay değil. Pozitif olmaktan başka çaremiz yok. Televizyon ve dizi izlemek için vaktim olmuyor. Üç çocukla televizyon izlemek için vakit bulmak kolay değil.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><font color="#a52a2a" style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Burada kendimizi güvende hissediyoruz</strong></font></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Birçok yabancı oyuncunun bu günlerde ülkelerine dönmek istediğini biliyoruz. Sen hangi fikirdesin, Türkiye'de kalmak mı geri dönmek mi?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Biz geri dönmek istemedik. Çünkü burada güvende hissediyoruz. Ayrıca küçük çocuklarımla bu zamanda seyahat etmek akıllıca bir fikir gibi gelmedi. Ailemi risk altında bırakmak istemedim. Ülkemde evde kalmakla burada evde kalmak aynı şeyler. Ailem de burada ve daha rahat, güvende hissediyoruz, hep beraberiz. Ben bu süre içinde burada kalmayı tercih ettim ve pişman değilim.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Başakşehir ile 2022 yılına kadar sözleşmen var. Bir futbol seyyahı olarak kendine nasıl bir kariyer planı yaptın? Hayallerin, hedeflerin neler?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Geleceği şu an çok düşünmüyorum. Günden güne gelebileceğim en üst seviyeye ulaşmak için çabalıyorum. Önceliğim sağlıklı kalmak ve Başakşehir'e katkı sağlayabilmek, bu takımla başarılı olmak. Siz mutluysanız, kulüp de mutluysa her şey yolunda gider.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><font color="#a52a2a" style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Boşa giden yıllarımı unutamayacağım</strong></font></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Dünyayı futbolla gezmiş bir oyuncu olarak futbolla ilgili hiç "keşke"lerin var mı?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Daha önce bahsettiğim gibi kötü anılarım ne yazık ki var. İsviçre'den beri kendimi gerçekten bir futbolcu gibi hissediyorum. Genç yaşta oynayamadığım maçlar ve boşa giden senelerimi hayatım boyunca unutmayacağım. Ancak belki de yaşadıklarım sayesinde şu an bulunduğum seviyedeyim. Şu an bulunduğum konumdan da mutluyum. Eğer yaşadıklarımı yaşamasaydım şu an burada oynayacak gücü elde edemeyebilirdim. Ne olacağını asla bilemeyiz. Fakat umarım boşa giden senelerimi ve oynayamadığım maçları telafi edecek zamana ve şansa sahip olurum. </p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Tecrübeli bir oyuncu olarak bugüne kadar Sırbistan Millî Takımı'nda yalnızca iki kez forma giyebildin. Sence bunun sebepleri neler? Millî takımla ilgili düşüncelerini öğrenebilir miyiz?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Sırbistan Millî Takımı her zaman iyi futbolculardan oluşur. Önceden de oynama şansı buldum. Ancak millî takıma çağrılmadan önce şanssız bir biçimde kolumu kırdım. Yine çağrılmak istiyorum ancak önümüzdeki günler neler getirecek hep birlikte göreceğiz. Genç yaşlarda U15, U17, U19, U21'de pek çok kez forma şansı yakaladım ve kaptan oldum. Fakat kaybettiğim yıllarda ne yazık ki şans bulamadım. Tekrardan millî takıma seçilebilmek için her zaman çok çabalayacağım. Çünkü millî takımda oynamak her zaman bir onurdur. Umarım yeniden elime fırsat geçer.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Türk Millî Takımı'nı nasıl buluyorsun? Gelecek yıla ertelenen 2021 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda sence Türkiye neler yapar?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Türk Millî Takımı gerçekten harika diyebilirim. Çok iyi oyunculara ve çok iyi taraftarlara sahipler. Uzun bir zaman var fakat gelecek sene Avrupa Futbol Şampiyonası'nda da iyi bir sonuç elde etme şansları yüksek. Kaliteli oyuncuların yanında çok iyi genç oyunculara da sahip bir takım Türk Millî Takımı.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><font color="#a52a2a" style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Visca ve İrfan Can'ı çok beğeniyorum</strong></font></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Ligimizde en çok hangi oyuncuları beğeniyorsun? Seni en çok hangi oyuncular zorluyor?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Ligde beğendiğim oyuncuların çoğunluğu takım arkadaşım. Fakat Süper Lig'de pek çok futbolcuya saygı duyuyorum. Çünkü her takım çok yetenekli oyunculara sahip. Ancak takım arkadaşlarımdan bazıları şu an ligde pozisyonlarının en iyileri o yüzden kendi takım arkadaşlarımı başka oyunculara değişmem. Edin Visca bunlardan bir tanesi. Sadece takımımızın değil ligin en iyi oyuncularından. İstatistikler bunun kanıtı. İrfan Can Kahveci de çok yetenekli ve en çok beğendiğim isimlerden biri. Onunla oynamak ve onu izlemek gerçekten çok keyifli.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Kariyerinde kendine örnek aldığın oyuncular var mı? Varsa hangileri?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Küçükken çok fazla idolüm vardı. Ancak profesyonel futbolcu olduğumda, gittiğim her takımda örnek aldığım, çalışma etiğine saygı duyduğum ve pek çok şey öğrendiğim oyuncular oldu. Onlar idollerim oldu. Onlardan öğrendiğim şey, ne kadar yetenekli olursanız olun profesyonel olmak zorunda olduğunuz, vücudunuza iyi bakmanız, beslenmenize dikkat etmeniz, antrenmandan önce ve sonra fazladan çalışmanız gerektiğiydi. Millî takımda da böyle isimler vardı. Bunları uyguladığınızda zamanla sonuçlarını alıyorsunuz. Verebileceğim spesifik isimler yok. Küçükken çok fazla idolüm olan oyuncu vardı fakat sonradan idolüm olan oyuncular birlikte oynadığım ve pek çok şey öğrendiğim oyuncular oldu. Artık bunu önemsiyorum.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">İstanbul'da nasıl bir hayatın var? Boş zamanlarını nasıl değerlendirirsin?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">İstanbul'da günlük hayatım şu anki duruma benzer aslında. Üç çocuğum var. Antrenman olduğunda tesislere gidiyorum, döndüğümde çocuklarımla vakit geçiriyorum. Eşime yardımcı oluyorum, evde olmadığım sürede çocuklarla doğal olarak o ilgileniyor. Vakit bulduğumuzda eşimle yemeğe çıkıyoruz. Güzel bir yerde yaşıyorum, İstanbul'da olmanın her anından keyif alıyorum. İkiz bebekler yürümeyi öğrendiğinde İstanbul'u daha fazla keşfetmek için zaman ve fırsat olacak.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">UEFA Uluslar Ligi'nde Türkiye ve Sırbistan'ın aynı grupta olması hakkında neler düşünüyorsun?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">UEFA Uluslar Ligi'nde Türkiye ve Sırbistan'ın aynı grupta olduğunu biliyorum. Fakat bu şu an çok uzakta ve şimdiden bir şey söylemek çok zor. Şu an bu maçları ne zaman göreceğimizi bilmiyoruz. Kaliteli oyunculara sahip iki takımın maçı olacağı kesin. İki takımın da yüzde 50 kazanma şansı var diyebilirim. Ancak maçlar hakkında daha iyi yorum yapabilmek için öncelikle içinde bulunduğumuz durumdan çıkmamız gerek. Sorularınız için de çok teşekkür ederim. Umarım istediğiniz cevapları almışsınızdır.</p></div>Dobrowskihttp://www.blogger.com/profile/05023889625761268815noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9180743315605422207.post-69439370367960452382020-06-04T23:17:00.001-07:002020-06-04T23:17:41.306-07:00 Erol Bulut: "İşin sırrı hedef ve vizyon"<span style="background-color: white; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Futbol sevdası yüzünden 37 yaşına kadar yeşil sahalardan kopamadı. Türkiye'de Fenerbahçe, Yunanistan'da da Olympiakos'ta şampiyonluklar yaşadı. Bu iki ülkenin yanı sıra Almanya ve Ukrayna liglerinde de top koşturdu. Futbola olan aşkını teknik direktör olarak sürdürürken önce Yeni Malatyaspor, şimdi de Alanyaspor'daki başarısıyla dikkatleri üzerinde topluyor. Genç teknik adamla futbolculuk geçmişini, teknik direktörlük günlerini ve hayallerini konuştuk….</span><div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKiBb08WiewDlHitD8yHceozy9dvpiqd414PgGp03i7uHoec8c8BWKyNq5s0WCKyumTfX4Eo-2KmxC0LBGtgwGnHFSpa_iNWZZdS_gq_Oh9yrVHFbplB6pWwWL6ZES0C_E7d2G9F3GyD4/s6720/erol-bulut.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4480" data-original-width="6720" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKiBb08WiewDlHitD8yHceozy9dvpiqd414PgGp03i7uHoec8c8BWKyNq5s0WCKyumTfX4Eo-2KmxC0LBGtgwGnHFSpa_iNWZZdS_gq_Oh9yrVHFbplB6pWwWL6ZES0C_E7d2G9F3GyD4/s320/erol-bulut.jpeg" width="320" /></a></div><span style="background-color: white; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><br /></span></div><div><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Hocam 31 Ocak 1975 Bad Schwalbach / Almanya doğumlusunuz. Futboldan önce Almanya'da nasıl bir çocukluk geçirdiniz?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Çocukluğum aslında çok güzel geçti. Okul ve sporla geçtiğini söyleyebilirim. Okula da çok ilgim vardı. Çok iyi bir öğrenciydim. Aynı zamanda okuldan eve geldiğimizde kendimizi direkt top oynarken bulurduk. Evimizin önü çok genişti. Hemen hemen her gün futbolla geçiyordu. Evin önünde arkadaşlarımla, kuzenlerimle futbol oynuyordum. Zaten futbola da 5 yaşında başladım. Oturduğumuz yerde 20 senemiz geçti.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Sizdeki yeteneği ilk kim keşfetti ve sizi bir kulübün kapısından içeri soktu?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Babam… Söylediğim gibi evin önünde her gün futbol oynuyorduk. Babam da futbola çok düşkündü. Beni 5 yaşında yeşil sahalara götürdü. Hiç kimse 5 yaşında bir çocuk için, "Bundan futbolcu olacak" diyemez. Babam tamamen futbolu sevdiğinden dolayı beni bir futbol takımına yazdırdı. Böylece futbola başlamış oldum.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;"><font color="#a52a2a" style="box-sizing: border-box;">Tek düşüncem profesyonellikti</font></strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Sizinle birlikte futbola başlayan birçok arkadaşınız futbolcu olamadı ama siz bunu başardınız ve bugün de yolunuza başarılı bir teknik adam olarak devam ediyorsunuz. Siz o arkadaşlarınıza göre neleri farklı yaptınız da yeşil sahaların içerisinde her dönem başarılı olarak kalabildiniz?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Şöyle söyleyeyim; futbola başladığım arkadaşlarımla bir seviyeye kadar birlikte geldik. Eyalet karma takımlarına katıldık. O arkadaşlarım arasında benden biraz daha erken millî takıma seçilenler oldu. Benden önde olanlar da vardı genç yaşlarda. Ama 16 yaşına geldiğimizde ben bir adım öne geçtim. 17 yaşımda Eintracht Frankfurt'ta profesyonel oldum. Benim tek düşüncem vardı; profesyonel olabilmek için yaşıyordum. Hem futbolu hem okulumu aynı anda ilerletmeye çalışıyordum. Tabiî ki kolay olmuyordu. Çünkü derslerimi bazen otobüste, bazen arabada, maçlara giderken, idmanlara giderken çalışmak zorunda kalıyordum. Ama bir seviyeye geldikten sonra üniversite ile futbol arasında bir tercih yapacaksınız. Ben tercihimi futboldan yana kullandım. Bugünkü duruma baktığımda doğru kararı verdiğimi düşünüyorum.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Futbola Eintracht Frankfurt'un altyapısında başladığınızı görüyoruz. O dönem nasıl bir altyapı eğitimi aldınız. Bugün teknik adam gözüyle baktığınızda bize aldığınız altyapı sistemi hakkında biraz bilgi verir misiniz?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Bu soru çok güzel bir soru. Altyapıya girdiğiniz zaman geçmişten günümüze kadar bilgi vermemiz gerekiyor. Onun için şimdi detaylı açıklamış olsam zamanımız yetmez. Kısa söyleyeyim. Ben direkt Eintracht Frankfurt altyapısından yetişmedim. Ondan önce başka altyapılarda da çalıştım. Aynı zamanda eyalet karmasında olduğumdan özel olarak haftanın bir günü gelen hocalarımız vardı. Bizi özel olarak çalıştırıyorlardı. Elit futbolcuları alıp eğitiyorlardı. Oraya gidip antrenmanlara katılıyordum. Bu şekilde gerçekleşiyordu. Ama detaylı olarak konulara girersek zaten zamanımız yetmeyebilir.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;"><font color="#a52a2a" style="box-sizing: border-box;">Burnumun kırıldığını anlamadım!</font></strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">1995-1996 sezonunda Fenerbahçe'ye transfer oldunuz ve dört sezon boyunca sizi sarı-lacivertli formayla izledik. İlk yılınızda şampiyonluk yaşadınız; TSYD Kupası, Atatürk Kupası ve Başbakanlık Kupası şampiyonlukları gördünüz. Fenerbahçe'de geçen dört sezonu bugün nasıl hatırlıyorsunuz?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Hatırladığım çok güzel anılarım var. Klasik olacak belki ama nereye gitsem, Trabzonlu kardeşlerimle bile karşılaştığımda ki kendim de Trabzonluyum biliyorsunuz; her zaman 1995-1996 sezonunun Trabzonspor maçını hatırlatıyorlar bana. Orada Aykut Kocaman'a yaptığım asisti hatırlatıyorlar. Şampiyonluğun geldiği maçtı biliyorsunuz. Kariyerimde çok önemli yeri var. O maçı söyleyebilirim. Onun dışında Manchester United'a karşı Old Trafford'da 1-0 kazandığımız maç var. 40 yıl sonra kazanan bir Türk takımı oldu. O da Fenerbahçe oldu. O anılarım var. Kazandığımız çok güzel diğer maçlar; dört sene boyunca Galatasaray'a karşı kaybetmediğimiz, sürekli kazandığımız maçlar var. Büyük takımlardan Beşiktaş'a attığım kafa golü var. Burnum kırılmıştı. Onu da çok güzel hatırlıyorum. O an burnumun kırıldığını anlamamıştım hatta… Sevinçten dolayı taraftara koşmuştum. Sıcaklık hissettim ve elimi yüzüme götürdüm. Bir anda ellerim kanla doldu. Böyle güzel maçlarımız ve anılarım var.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Fenerbahçe'den sonra tam anlamıyla futbol seyyahına dönüştünüz. Eintracht Frankfurt, Trabzonspor, Adanaspor, Panionios, Bursaspor, 1860 Münih, Olympiakos, Metalurh Donetsk, OFI Girit ve Veria takımlarında forma giydiniz. Bu yılları nasıl anlatırsınız?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Çok takım değiştirdim, evet. 12-13 takım olması lâzım. Fenerbahçe'den ayrıldıktan sonra Frankfurt'a gittim. Oradan geri döndüğümde olaylar istediğim gibi gelişmedi. Yunanistan'a transfer oldum. Yunanistan'da çok iyi bir dönüş oldu. Çünkü orada gerçekten iyi bir performans gösterdim. İki sene üst üste yılın en iyi yabancı oyuncusu seçildim. Teklifler de geldi. İtalya'dan teklifler vardı futbolculuk dönemimde. Olympiakos'ta oynadım. İki sene üst üste şampiyonluğumuz var. Kupayı kazandık. Şampiyonlar Ligi'nde yer aldık. Olympiakos'un tarihinde en güzel goller arasında Real Madrid'e attığım gol de halen yer alıyor. O da sevindirici bir olaydı benim için. Olympiakos'tan sonra Ukrayna'da Metalurh Donetsk maceram oldu. İyi başladı ama iyi bitmedi. Çünkü çapraz bağ ameliyatı yaşadım. Yine Yunanistan'a dönüp, 4 yılı orada geçirip futbolu Selanik takımı olan Veria'da tamamladım.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Futbolculuk döneminizde kendinize örnek aldığınız oyuncu ya da oyuncular kimlerdi?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Örnek aldığım oyuncu yoktu. "Bunun gibi oynayayım; böyle yapayım" dediğim bir oyuncu hiçbir zaman olmadı. Ama beğendiğim, takdir ettiğim futbolcular oldu tabiî. Zidane mesela, çok beğendiğim oyunculardan birisiydi. Benim dönemimde benden biraz daha küçük de olsa Brezilyalı Ronaldo çok iyiydi. Çok klas futbolcuydu. Ama dediğim gibi "İlla bunun gibi olayım" diyeceğim bir oyuncu hiç olmadı.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><font color="#a52a2a" style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Allegri, Conte ve Klopp</strong></font></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Teknik adamlık döneminde kendinize örnek aldığınız isim ya da isimler kimler?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Örnek aldığım değil de beğendiğim, takip ettiğim isimler oldu. Bunların başında Juventus'un eski hocası Massimiliano Allegri geliyor. Kendisini çok beğeniyorum. Ayrıca Antonio Conte'yi çok beğeniyorum. Jürgen Klopp çok değerli bir teknik adam. Bu isimleri takip ediyorum. Oynattıkları futbol çok hoşuma gidiyor.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Futbola nokta koyduktan sonra teknik adamlık konusunda nasıl karar aldınız? Yeşil sahalarda yeniden olma, meydan okuma dürtüsü mü futbolu bırakan futbolcuları harekete geçiriyor?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Teknik direktörlüğe geçiş yapma konusu her zaman aklımda vardı. 2009 yılında UEFA A lisansımı elde ettim. Futbol oynadığım dönemde o imkânım vardı. Hazırlığımı zaten 2009 yılından itibaren yavaş yavaş yapmaya başlamıştım. 2012 yılında futbolu noktaladım ve Özcan Kızıltan ile birlikte Kartalspor'da yardımcı antrenör olarak başladım. Oradan Yeni Malatyaspor'a gittim. Orada 3-4 ay çalıştığım güzel bir dönem oldu. Süper Lig'de Elazığspor'da yardımcı antrenör olarak çalıştım. Olympiakos'taki eski teknik direktörüm Trond Sollied hoca olmuştu. Onun yanına yardımcı olarak gittim. Ondan sonrasını biliyorsunuz. Abdullah Avcı ile birlikte Başakşehir'de yardımcılık yaptım 3 sene. Ama benim zaten kafamda teknik direktör olma isteği vardı. Yardımcılıkta hedefim 5 sene kalmaktı. Sonra teknik direktör olmak istiyordum. Tam tesadüf, 5 yılımı doldurup Yeni Malatyaspor'a teknik direktör oldum. Orada da Allah'a şükürler olsun ilk yılımız başarılı; ikinci yılımız daha da başarılı geçti. Yeni Malatyaspor'u Avrupa kupalarına taşıma fırsatı buldum. </p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><font color="#a52a2a" style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Abdullah Hocaya müteşekkirim</strong></font></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Yardımcı hoca olarak uzun bir süre (148 maç) Başakşehir'de çalıştınız ve Abdullah Avcı ile beraber çok önemli başarılara imza attınız. 2014'ten 2017'ye kadar geçen Başakşehir serüveninde neler öğrendiniz, neler yaşadınız?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Ben her zaman söylüyorum… Futbolda elde ettiğim deneyimler sırasında çalıştığım teknik direktörlerden her zaman bir şeyler kaptım. Kendi sisteminizi yavaş yavaş kafanızda kurmaya çalışıyorsunuz. Başakşehir'de de Abdullah Hoca ile başladığımızda kendisinin vizyonunu gördüm ve kendi vizyonumu da ona anlattım. Böyle bir başlangıç yaptım. Abdullah Hocaya her zaman teşekkür ediyorum. Bana güvenip, takımın antrenmanını bana uygulattığı bir dönem oldu. Ben kendimi o üç senede gerçekten çok iyi geliştirdim. Nitekim bugünkü durumlara geldik.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Almanya futbolu, Türk futbolunun ve Millî Takımlarımızın altyapısı gibi... Bizim burada 85 milyonluk nüfusla başaramadığımızı Almanlar orada 2.5 milyonluk Türk nüfusla nasıl başarıyor?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Disiplin… Sistem… Yine detaya girmem gerek; buna zamanımız yetmez. Oturup bunun geniş konuşulması gerekiyor. Adamların kurduğu bir sistem var. Almanya'da 360 nokta var. Futbol Federasyonu kurdu bu sistemi. Ben daha 12-13-14 yaşlarında eyalet karmasındaydım. Her hafta pazartesi günü özel idman yapıyorduk. Almanya Futbol Federasyonu tarafından uygulanan bir sistemdi. O eyaletin elit futbolcularını alıp, haftada bir kere bir program üzerinden çalıştırıyordu. Adamların böyle bir sistemi vardı. Bizim Türkiye'de maalesef böyle bir sistem yok. Kulüplerimize baktığımızda kim var? Altınordu var çok iyi yapan… Trabzonspor var altyapıdan iyi futbolcular çıkartan. Galatasaray biraz var. Zamanında Bursaspor vardı. Onun dışında yetersiz hepsi. Bu konuyu muhakkak geliştirmemiz gerekiyor. </p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Millî Takım'da ve liglerde unutulmaz maçlarınız hangileriydi?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Demin açıklamıştım. Fenerbahçe döneminde güzel maçlarım vardı. Millî Takım'da olan maçlarımı iyi düşünmem lâzım. Tam hatırlamıyorum ama güzel maçlarım var. Ümit Millî Takım'a ilk çağırıldığım zaman çok iyiydi. Rahmetli Erdoğan Arıca teknik direktörümüzdü. Letonya'ya karşı Balıkesir'de oynadığımız bir maç vardı. Benim ilk Ümit millî maçımdı. 4-1 kazanmıştık. O çok güzeldi. Türkiye'de ilk o taraftarın içinde oynayıp; o heyecanı yaşamıştım. İlk maçımın galibiyetle sonuçlanması çok güzel olmuştu.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Abdullah Avcı'nın yardımcılığını yapanlardan Okan Buruk, Tayfun Korkut ve siz hep iyi noktalara geldiniz. Bu işin sırrı nedir?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Bu işin sırrı kendinize koyduğunuz bir hedef ve vizyon… Yardımcı olarak çalışırken bu vizyonunuz daha da gelişiyor. Ondan sonra kendi takımınızı devraldığınızda o vizyonunuzu kendi oyuncularınıza en doğru şekilde aktarmanız… Ben elimden geldiği kadarıyla beynimdeki düşüncelerimi, vizyonumu oyuncularıma aktarmaya çalışıyorum. Bunu da ekibimle birlikte iyi yaptığımızı düşünüyorum. Futbolcu da çok önemli. Futbolcu bunu çabuk algıladığı zaman sahada uyguladığında ortaya güzel bir fotoğraf çıkıyor. </p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Ligimizden takımınızda görmek istediğiniz üç oyuncunun ismini istesek...</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Mevkiye göre değişebilir (gülüyor)… Çok oyuncu var beğendiğim. İsim söylemeyeyim ben…</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Bir teknik adam olarak ideal oyun sisteminiz nedir? Takımınızın en üst seviyede nasıl bir oyun oynamasını hayal ediyorsunuz?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Bizim oynadığımız sistem 4-2-3-1 sistemi… Ama zaman zaman bu 4-3-3 oluyor. Rakibe yönelik olabiliyor. Bazen beşliye dönebiliyoruz. Bu sistemleri ben denedim ve çalıştım. Ama en doğru oynadığımız sistem 4-2-3-1…</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><font color="#a52a2a" style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">O sezon üzerine kitap yazabiliriz</strong></font></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">2017-2018 sezonunda teknik direktör olarak ilk görevinizi aldınız ve sizi Süper Lig'de Yeni Malatyaspor'un başında izledik. 6. haftada takımın başına geçtiniz ve 28 maçta 9 galibiyet, 9 beraberlikle ligi 43 puanla 10. sırada bitirdiniz. Teknik adam olarak ilk sezonunuzu nasıl yorumlarsınız?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Üzerine kitap yazabiliriz aslında… Öyle söyleyeyim… Gerçekten dışarıdan gözüktüğü gibi değil her şey… Dışarıdan güzel bir fotoğraf gözükebiliyor. Ama içine girdiğiniz zaman gerçek sıkıntılarla, sorunlarla karşılaşabiliyorsunuz. Ama Malatya'da sıkıntılarla karşılaşmamıza rağmen her şeyi pozitife çevirerek güzel bir sezon yaşadığımızı düşünüyorum. Çok çalıştık ekibimle birlikte. Uyumadığımız günler de oldu. Biz elimizi değil, gövdemizi taşın altına koyduk. Ama Allah'a şükürler olsun ki o sezonu ilk 10 içinde bitirebildik.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">İkinci sezonunuzda 29 maçta 10 galibiyet, 8 beraberlik elde ettiniz ve Yeni Malatyaspor sezon sonunda UEFA Avrupa Ligi'nde ön eleme oynama hakkı kazandı. Geçen sezon hakkında neler söylersiniz?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Orada da sezon bizim adımıza aslında çok iyi başlamadı. İstediğimiz transferler biraz gecikti. Hazırlık döneminde transferlerin geç gelmesinden dolayı eksik çalıştık. Bazı sıkıntılar yaşadık. İlk maçımıza Göztepe'ye gittik. 13-14 sağlam oyuncuyla gittik. İlk maçımızı deplasmanda 3-1 kazandık. Ondan sonra o iyi başlangıçla gidişatımız da çok iyi oldu. İlk yarıyı ikinci sırada tamamladık. Müthiş bir gidişat oldu. Orada futbolcularımla gerçekten övünmem lâzım. Çok iyi bir çıkış gösterdiler.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Bu sezon başında yolunuz Alanyaspor ile kesişti. Liglere ara verilene kadar 26 maçta 12 galibiyet, 7 beraberlikle 43 puan topladınız ve 6. sıradasınız. Tüm dikkatleri üzerinize çektiniz. Öncelikle bu tablo hakkında yorumunuz nedir?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Malatyaspor'dan ayrıldığımda birkaç teklif vardı. Bunlardan birisi Alanyaspor'du. Alanyaspor'u seçmemin nedeni en azından bir iskelet takım vardı. "O iskelet takımın üzerine birkaç transfer yapabilirsem iyi bir yerlere getirebilirim" diye düşünüyordum. Başkanımız Hasan Çavuşoğlu'na, yöneticilere çok teşekkür ediyorum. İstediğimiz transferleri en kısa sürede takıma kattılar. O bizim çok büyük avantajımız oldu. Futbolcuların erken gelmesi ve takıma erken uyum sağlamaları bize ligde güzel bir başlangıç yaşattı. İlk yarıya baktığımızda zaten 10 hafta lider olarak götürdük. Sonra düşüşümüz nasıl oldu? Gol yollarında yakaladığımız pozisyonları iyi değerlendiremedik. Kazanmamız gereken maçları berabere tamamladık. Veya penaltıdan kaybettiğimiz maçlar oldu. Şu an baktığımızda rahatlıkla lider de olabilirdik. Ama futbol bu. Atamadığınız zaman ilk sırada olamıyorsunuz. Şu an 6. sıradayız ve kupada yarı final ilk maçını kazandık. İnşallah final olur ve kupa olur. Şu an iyi bir gidişatımız var.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><font color="#a52a2a" style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Kupayı istiyoruz</strong></font></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Covid-19 sebebiyle liglere verilen aradan sonra önünüzde 8 maç var. Zirvenin 10 puan gerisindesiniz. Sizce dönünce neler olur ve sezon sonu için hedefiniz nedir?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Bu hastalık bütün dünyayı büyük sıkıntıya soktu. Herkes nasibini aldı Covid-19'dan. Ara verildi mecburen. İlk hazırlık dönemi gibi bir dönem yaşıyoruz. Futbolcular sıfırdan başladılar. Biz antrenmanlarımıza gruplar şeklinde 4 Mayıs'ta başladık. Üç grup şeklinde idman yaptık. Şu an tam takım halinde çalışıyoruz. Zaten ligler de 12 Haziran'da başlıyor. İyi bir durumda olacağımızı düşünüyorum. Takım çok iyi çalışıyor. Oyuncularım çok konsantre olmuş durumda. Ne istediğimizi biliyoruz. Bizim istediğimiz; ben olayım, futbolcular olsun, kulüp olsun; kupada final oynayalım ve kupayı Alanya'ya getirelim… Bu demek değil ki ligde son 8 maçı bırakacağız… Son 8 maçta en iyisini yapıp bulunduğumuz yerde veya yukarıda bitirmek istiyoruz. Çünkü bazı takımlar bence iyi başlangıç yapamayacak. Belki liderlik değişecek, sıralama değişecek. Biz elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağız.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><font color="#a52a2a" style="box-sizing: border-box;"><strong style="box-sizing: border-box;">Benim de hedeflerim var</strong></font></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">İsminiz zaman zaman büyük takımlarla anılıyor. 45 yaşında, genç bir teknik adamsınız. Yabancı dillere hâkimsiniz. Yurt dışında birçok yerde yaşadınız. Futbol dilini iyi biliyor ve gayet de başarılı gidiyorsunuz. Tüm bunların ışığında kendinize nasıl bir kariyer planı yaptınız?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Daha önce bir sorunuza cevap verirken kendimi zaten 2009'da hazırlamaya başladığımı söylemiştim. Hedef zaten teknik direktörlüktü. Ben kendimi anlatayım; yeşil sahalardan ayrılmak istemeyen bir karakterim. Zaten 37 yaşında futbolu bıraktım. Yeşil sahalardan hiçbir zaman uzak kalmak istemiyordum. Bu yüzden teknik direktörlük koltuğunu seçtim. Futbolcunun nasıl bir hedefi varsa, teknik direktörün de var. Benim hedefim en üst seviyede hocalık yapabilmek, kupalar kazanabilmek… Bunun için elimden geleni yapmaya çalışıyorum ekibimle birlikte. Bugüne kadar iyi gittiğini düşünüyorum. Evet, yurt içi olsun, yurt dışı olsun teklifler var. Sezon sonunda Alanyaspor ile sözleşmem sona erecek. Gelecek teklifleri kulübümden olsun, diğer takımlardan olsun, en iyi şekilde değerlendireceğimi düşünüyorum.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Sizin oynadığınız dönemle bugünkü futbolu karşılaştırdığınız zaman neler değişti?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Bugünkü döneme baktığınızda, daha atletik futbolcular var. Temposu ve koşu mesafeleri daha yüksek, sprint sayısı daha fazla olan oyuncular var. Her şeyiyle değişti. Kurallar değişti. VAR geldi. O dönemler bunlar yoktu. Oyun daha da hızlandı.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Teknik direktör Erol Bulut olarak baktığınızda futbolcu Erol Bulut'a neler söylemek isterdiniz?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Oraya girmeyelim (gülüyor)… Teknik direktör Erol Bulut, futbolcu Erol Bulut'a çok nasihat edebilirdi. Yaptığımız yanlışlar oldu futbolculuk dönemimizde… Ama sonuçta bazı şeyleri yaşayarak görüyorsunuz. Ben yaşadım. Hatalarımız oldu. O hataları şu anki futbolcularıma en iyi şekilde aktarmaya çalışıyorum. Aynı hataları yapmasınlar diye çok konuşuyorum.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Gelişime çok açık bir teknik adamsınız. Bu yolda yürürken gelişmek için neler yapıyorsunuz? Takip ettiğiniz yayınlar ya da katılmak istediğiniz kurslar var mı?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Takip ettiğim siteler var. Zaten Alman Futbol Federasyon sitesi ile bağlantım var. Oradan her ay dergiler adresime geliyor. Kitaplar okuyorum. Yurt dışı futbolu takip ediyorum. Takımları, kulüpleri takip ediyorum. Nasıl gelişmişler diye araştırıyorum. Biz de kulübümüze bazı şeyleri katmaya çalışıyoruz. Oradaki imkânlar maalesef burada fazla yok. O yüzden bazı yerlerde eksik kalabiliyorsunuz. Her şey adım adım… İnşallah önümüzdeki periyotta doğru şekilde katkı sağlamaya çalışırız.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Korona günlerinde boş vakitlerinizde neler yaptınız? Yeni hobiler edindiniz mi?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Evden çıkamadık ki… Boş vakit vardı ama fazla bir şey yapamadık. Ailemle vakit geçirdim. Bilgisayar önünde bol bol dizi ve film izledik. Bol bol maç izledik; futbolcu izledik. Sonuçta hazırlığımızı da yapmamız gerekiyor gelecek sezon için… Elinizde portföy oluşması gerekiyor. O hazırlığımızı da yaptık.</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;">Alanya'da nasıl bir hayatınız var? Futboldan arta kalan zamanlarda kafanızı boşaltmak için neler yaparsınız?</strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><strong style="box-sizing: border-box;"></strong></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Şöyle söyleyeyim… Alanya bir futbolcu, bir teknik direktör için gerçekten çalışılabilecek en güzel yerlerden birisi. Her oyuncu, her teknik adam burada çalışmak ister. Bu söylediklerim sadece şehrin konumuyla ilgili değil. Başkanımız ve yönetimimizle iyi bir ilişkimiz var. Her konuda istişare ediyoruz. Her teknik adam böyle bir başkanla çalışmak ister. Sonuçta transferleri hızla gerçekleştiren, hızlı çalışan bir yönetim var. Bu da bir teknik direktör için çok önemli. Çalışmak için çok güzel bir yerdeyim.</p></div>Dobrowskihttp://www.blogger.com/profile/05023889625761268815noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9180743315605422207.post-7839695758397496652020-04-22T03:32:00.000-07:002020-04-22T03:32:35.192-07:00Şota Arveladze'den Sörloth'a övgü dolu sözler<h2 style="background: 0px 0px rgb(255, 255, 255); border: 0px; box-sizing: border-box; color: #383838; font-family: "Roboto Condensed"; font-size: 24px; line-height: 52px; margin: 0px 0px 0px 10px; outline: 0px; overflow: hidden; padding: 0px; vertical-align: baseline; width: 555px;">
ŞOTA'DAN AÇIKLAMALAR</h2>
<div>
<br /></div>
<div>
<span style="background-color: white; font-family: OpenSans, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16px;">Trabzonspor'un eski futbolcusu ve eski teknik direktörü Şota Arveladze, bordo-mavililerin gündemi ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Trabzonspor'un yıldızları Nwakaeme, Sörloth ve Uğurcan Çakır ile ilgili de konuşan Gürcü teknik adam, Sörloth ile ilgili flaş ifadeler kullandı. İşte Şota'nın açıklamaları...</span></div>
<div>
<span style="background-color: white; font-family: OpenSans, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16px;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJUp3o0KkMg-eacKCv-2j25lUbTe2nfGyhmxzyJPgzplG6kXSlrYmLDUgLfQJmKA4977kZDVMrcGeztYvKWINURRZnrfo5lVG9xRoz952BY8LkL7jvdBIq5Kc1-qe5YL4metg946VCEds/s1600/sota_arveladzeden_sorlotha_54ddb_800.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="486" data-original-width="716" height="217" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJUp3o0KkMg-eacKCv-2j25lUbTe2nfGyhmxzyJPgzplG6kXSlrYmLDUgLfQJmKA4977kZDVMrcGeztYvKWINURRZnrfo5lVG9xRoz952BY8LkL7jvdBIq5Kc1-qe5YL4metg946VCEds/s320/sota_arveladzeden_sorlotha_54ddb_800.jpg" width="320" /></a></div>
<div>
<span style="background-color: white; font-family: OpenSans, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16px;">Trabzonspor'un efsane isimlerinden Şota, bordo-mavililerde hem antrenörlük, hem de futbolculuk yıllardan yaşadıklarını anlattı. Spor Yazarı ve Spor Programı Yapımcısı Hakan Yoloğlu'nun canlı yayın konuğu olan Şota Arveladze, corona virüsü nedeniyle ertelenen liglerin yeniden başlaması durumunda Trabzonsporlu futbolcuların sürece alışmasının uzun sürüp sürmeyeceğini değerlendirdi.</span></div>
<div>
<span style="background-color: white; font-family: OpenSans, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16px;"><br /></span></div>
<div>
<span style="background-color: white; font-family: OpenSans, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16px;">Şota, "Eğer her şey biterse, o zaman çabuk alışırlar. Sonucunda tekrar dönecekler, futbol oynamaya başlayacaklar ve ister arzu daha fazla olur. Ancak aşı bulunmadan bu iş çok zor olacak. Çünkü bu olayın bir daha olması, her şeyi tekrar geriye götürür. Sonucunda bu futbol, evde kal, dokunma işi olmaz. Futbolcular 1,5 - 2 metre mesafede nasıl oynayacak?" diye sordu.</span></div>
<div>
<span style="background-color: white; font-family: OpenSans, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16px;"><br /></span></div>
<div>
<span style="background-color: white; font-family: OpenSans, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16px;">Trabzonspor'un Şampiyonluk şansının yüksek olduğunu ifade eden Şota, "Trabzonspor çok iyi gidiyordu, çok atan ve birleşmiş bir takım fotoğrafı veriyordu. Taraftarda destek veriyordu. Ancak maalesef bu ara Trabzonspor'a zarar verebilir.</span></div>
<div>
<span style="background-color: white; font-family: OpenSans, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16px;"><br /></span></div>
<div>
<span style="background-color: white; font-family: OpenSans, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16px;">Trabzonspor lider, şu anda kalan maçları kazandığında şampiyon olacak. Trabzonspor'un bir çok maçını izledim. Ama bence taraftar, Avrupa'da oynadığı gibi bir takım görmek istiyor. İleriye giden, atak yapan, goller atan bir takım görmek istiyor" dedi.</span></div>
<div>
<span style="background-color: white; font-family: OpenSans, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16px;"><br /></span></div>
<div>
<span style="background-color: white; font-family: OpenSans, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16px;">Bordo-mavililerde Nwakaeme ile ilgili yönetimin kendisi ile irtibat kurduğunu doğrulayan Şota, "Başkan ile konuştum. Beni aradılar sordular. Zaten Nwakaeme'yi İsrail'de çalışırken tanıyordum, bende iyi oyuncu olduğunu söyledim" diye konuştu.</span></div>
<div>
<span style="background-color: white; font-family: OpenSans, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16px;"><br /></span></div>
<div>
<span style="background-color: white; font-family: OpenSans, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16px;">Trabzonspor'un yıldız forveti Sörloth için de övgü dolu ifadeler kullanan Şota, "Sörloth için zaten hep söylüyorum, "Son vuruşları iyi" ancak herkes biraz ağır olduğunu zannediyordu.</span></div>
<div>
<span style="background-color: white; font-family: OpenSans, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16px;"><br /></span></div>
<div>
<span style="background-color: white; font-family: OpenSans, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16px;">Bence çok çabuk bir oyuncu. Çabuk hareket ediyor ve çabuk karar veriyor. Görüyor kimin nerede olduğunu. Trabzon'a gelmek, lider olmak çok kolay değil. Çok kişi görmedik Türkiye'ye gelip bu kadar kolay şekilde başarılı olan bir santrfor. Az kişi hatırlıyorum" dedi.</span></div>
<div>
<span style="background-color: white; color: #383838; font-family: "Roboto Condensed"; font-size: 24px;"><br /></span></div>
<div>
<span style="background-color: white; color: #383838; font-family: "Roboto Condensed"; font-size: 24px;">ONUR İLE YAŞADIĞI SÜREÇ</span></div>
<div>
<span style="background-color: white; font-family: OpenSans, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16px;"><br /></span></div>
<div>
<span style="background-color: white; font-family: OpenSans, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16px;">Onur ile yaşadığı süreci üstü kapalı olarak paylaşan Şota, "Onur, Trabzonspor'u çok seviyordu. 9 seneden fazla oynadı. İyi sezonlar oynadı. Aslında çok sorun yaşamadım. Sadece bütün bunları anlatmak orada zor oluyor. Hocalık yapanlar karar vermek zorunda kalıyor.</span></div>
<div>
<span style="background-color: white; font-family: OpenSans, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16px;"><br /></span></div>
<div>
<span style="background-color: white; font-family: OpenSans, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16px;">Onu da anlamak lazım, 9 sene 10 sene bir yerde oynadığın için orada kendine göre hareket edebilir. Sadece iki defa çapraz bağ sakatlığından döndü.. Bir defa antrenmandan önce sakattı, maç oynamadı. İkinci oldu, 3. defa oldu. Trabzonspor'dan ayrıldıktan sonra Onur ile ilgili ne ben konuştum ne de Onur..</span></div>
<div>
<span style="background-color: white; font-family: OpenSans, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16px;"><br /></span></div>
<div>
<span style="background-color: white; font-family: OpenSans, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16px;">Onur top tutamayınca ben zarar görüyordum. Ben ona niye karşı çıkacağım. Kim gider, Türkiye'nin en iyi kalecilerinden birisine karşı çıkar. Çünkü o </span><span style="background-color: white; font-family: OpenSans, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16px;">tutacak, takım atacak ve bende kazanacağım. Biz hata yapmıyoruz demiyoruz ki..</span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEherpQ3h88vWjYe7ItoG9Q3GtXZMNSyyF5B_6KMDdjsu1WiUBo6QAWpXQTdzU2IJkyFWTCjNOh0Gj3XZ4khDkLwCUgF4h4kS9cUUdALGRc5g2aycqImO8RqA3H__qt8Smo1UiAZcb0vfI4/s1600/sota_arveladzeden_sorlotha_17a88_800.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="486" data-original-width="864" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEherpQ3h88vWjYe7ItoG9Q3GtXZMNSyyF5B_6KMDdjsu1WiUBo6QAWpXQTdzU2IJkyFWTCjNOh0Gj3XZ4khDkLwCUgF4h4kS9cUUdALGRc5g2aycqImO8RqA3H__qt8Smo1UiAZcb0vfI4/s320/sota_arveladzeden_sorlotha_17a88_800.jpg" width="320" /></a></div>
<div>
<span style="background-color: white; font-family: OpenSans, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16px;"><br /></span></div>
<div>
<h2 style="background: 0px 0px rgb(255, 255, 255); border: 0px; box-sizing: border-box; color: #383838; font-family: "Roboto Condensed"; font-size: 24px; line-height: 52px; margin: 0px 0px 0px 10px; outline: 0px; overflow: hidden; padding: 0px; vertical-align: baseline; width: 555px;">
"UĞURCAN'I İLK OYNATTIM"</h2>
</div>
<div>
<span style="background-color: white; font-family: OpenSans, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16px;">Uğurcan oynadı 1 maç. Avrupa maçıydı ve ilk defa kaleye geçti. Sanırım daha 17 yaşındaydı, ve onu ilk ben oynattım.</span></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9180743315605422207.post-63900294008740771142020-04-17T00:00:00.001-07:002020-04-17T00:00:33.622-07:00Jean-François Domergue: Altyapı ustasının sırlarıAntalya'da düzenlenen UEFA Gelişim Turnuvası için ülkemize gelen UEFA Oyuncu Gelişim Direktörü, TamSaha'ya çarpıcı açıklamalar yaptı. EURO 1984'te Avrupa şampiyonu olan Fransa Millî Takımı'nın sol beki, şampiyonluğun anahtarını "mantalite, takım ruhu, kalite ve tecrübe" olarak sıralarken, Fransa'nın altyapı sistemini ve genç oyuncu yetiştirmenin püf noktalarını da detaylı biçimde anlattı.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjXF5Gc3JX9LEYWabGuJtkgtBMhpjM_zJnCQrITfv0MG5tvyIbO9w-zQfdzUvipXm6T8CbWRp8aPH8jmNjlcMuCdQvKHu3lHTIxtvAJuQpu8u9-xJdwit8y0aSopmmh72BD4p5wOtRY13Y/s1600/Jean-Fran%25C3%25A7ois+Domergue.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="320" data-original-width="480" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjXF5Gc3JX9LEYWabGuJtkgtBMhpjM_zJnCQrITfv0MG5tvyIbO9w-zQfdzUvipXm6T8CbWRp8aPH8jmNjlcMuCdQvKHu3lHTIxtvAJuQpu8u9-xJdwit8y0aSopmmh72BD4p5wOtRY13Y/s320/Jean-Fran%25C3%25A7ois+Domergue.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Bay Domergue, EURO 1984'te ilk Avrupa şampiyonluğunu yaşayan Fransa Millî Takımı'nın sol bekiydiniz ve Bordeaux, Lille, Lyonnais, Toulouse, Marsilya, Caen takımlarında forma giydiniz. Bize futbolculuk geçmişinizin kulüp takımları kısmını özetleyebilir misiniz?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
İlk kulübüm Bordeaux'ydu. Zaten orada doğmuştum. Futbol hayatınıza başlangıç yaptığınızda her zaman ilk profesyonel maçınız aklınızda olur. Benim için çok büyük bir hediyeydi. 1983'ten 1990'a kadar Marsilya'da oynadım ve kaybettiğimiz çok zamanlar da oldu. Toulouse'da da aynı şekilde kaybettiğimiz maçlar oldu. Caen takımı benim için büyük bir maceraydı. Takım çok iyi değildi. İçimizdeki savaş içgüdümüzle hareket ettik ve orada çok başka bir atmosfer vardı. İlk sezonumuz çok güzeldi. 1. Lig'de kaldık. Daha sonra kariyerime son verdim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Kariyeriniz boyunca ülkenizde forma giydiniz. Neden hiç Fransa dışına çıkmadınız?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
O yıllarda Bosman Kuralı yoktu. Bu kural 1995'te geçerli olmaya başladı. Yani bir oyuncu istediği ülkeye gidip futbol oynayamıyordu. Ben de futbol kariyerime 1991 yılında son vermiştim. Bu sebeple Fransa dışına çıkamadım. Fransa'dan sadece Michel Platini, 1982'de Juventus'a gitti. Bir de Didier Six önce Belçika'ya, ardından Almanya'ya gitmişti. Sonra Türkiye'de de oynadı.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<span style="box-sizing: border-box; color: brown;"><strong style="box-sizing: border-box;">Doğum günümde tarihi iki gol</strong></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<span style="box-sizing: border-box; color: brown;"><strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">1984 yılına geri dönelim. O yıl Avrupa Şampiyonası ülkenizde düzenlendi ve Fransa da tarihinin ilk şampiyonluğunu orada kazandı. Portekiz'e iki gol attınız. O günleri nasıl anlatırsınız?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Toulouse'da iyi skorlar elde etmiştik. O dönem Fransa Millî Takımı Teknik Direktörü Henri Michel beni yakından takip etmişti. Sonrasında da beni millî takıma seçti. Bu grupta olmaktan gerçekten çok mutluydum. 1984 Avrupa Şampiyonası bizim için fantastikti. Tüm oyuncular birlikteydi. İnsan ilişkileri ve atmosfer bakımından her şey çok farklıydı. Benim hayatımın değiştiği zamanlardı. Profesyonel bir oyuncuydum zaten. Bu turnuva sonrasında artık uluslararası bir oyuncu oldum. Danimarka ile olan ilk maçımızda savunmanın ortasında oynayan Yvon Le Roux sakatlanmıştı. Teknik direktörümüz Michel onun yerine geçmemi söyledi. Maçı 1-0 kazandık. Bu maç sırasındaki en büyük olay Manuel Amaros'un kırmızı kart görüp üç maç boyunca cezalı duruma düşmesiydi. Belçika maçında onun yerine ben oynamaya başladım. Savunmada üç kişiydik; ben, Maxime Bossis ve Patrick Battiston… Orta sahada Luis Fernandez, Jean Tigana, Michel Platini, Alain Giresse ve Bernard Genghini'den oluşan bir beşli ve önde de Didier Six - Bernard Lacombe ikilisi… Bu kadroyla maçı 5-0 kazanmıştık. Yugoslavya'ya karşı oynadığımız maçta yine üçlü savunmanın solundaydım. 3-2 kazandık. Ancak Yugoslavya gerçekten çok yetenekli bir takımdı. Sonrasında ise yarı finallerde Marsilya'da Portekiz'e iki golüm var. O gün doğum günümdü. Benim için inanılmazdı. Oyun muhteşem, atmosfer de mükemmeldi. Doğum günümde iki gol atarak Portekiz'i yenmiş olmanın büyük mutluluğu vardı üzerimde. Maç sonrasında teknik direktörümüz beni hep sol bekte tutmaya devam etti. Sonra finalde İspanya'ya karşı oynadık ve yendik onları… Hayatımın en inanılmaz zamanlarıydı. Toulouse'a geri döndüğümde artık her şey çok farklıydı. Havalimanına gittiğimde birçok insan benimle konuşmaya çalıştı. Taksiye bindim. Taksici benimle çok konuştu. Çok güzel anlar yaşadım. Benim en iyi zamanlarım olduğunu söyleyebilirim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><span style="box-sizing: border-box; color: brown;">Şampiyonluğun dört anahtarı</span></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">1984'ten itibaren çok sayıda turnuva izlediniz. Dünya Kupası, Avrupa Şampiyonası gibi prestijli turnuvalarda bir takım olarak şampiyonluğa giden yol sizce hangi önemli virajlardan geçiyor?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Mantalitenin çok önemi var. Takım ruhunun çok önemi var. Ve tabiî ki deneyim çok önemli. 1984'te bir deneyimimiz oldu. Başarılı da oldu. Bizim için ilk kez olan bir başarıydı. 1982'de Almanya ile Dünya Kupası'nda yarı final oynamıştık ve onlar penaltılarla kazanmışlardı. 1984'te ise biz yendik. Ama 1986 yılında Brezilya'yı çeyrek finalde yenip yarı finalde yine Almanya'ya kaybettik. Ben kadroda değildim. Teknik direktör değişikliğinden dolayı takıma seçilmemiştim. Daha sonrasında futbolcular için bu hayat değişiyor malum… Kriter olarak benim için mantalite, takım ruhu, takımdaki oyuncuların kalitesi ve deneyim çok önemli diyebilirim…</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Neredeyse doğduğunuz günden beri futbolun içindesiniz. Dünya futbolundaki değişimi en iyi gözlemleyenlerden birisiniz. Sizce futbol zaman içerisinde hangi yöne evrildi? Futbolu geçmişten bugüne nasıl yorumlarsınız?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Her şey artık çok farklı. Benim için önceki jenerasyon ve şimdiki jenerasyon adına konuşmak çok zor olacak. Teknik olarak daha önceden çok daha iyiydi. Şimdiki oyuncular çok daha hızlı, çok daha güçlü, fiziksel olarak tamamen hazırlıklılar… Oyunun içerisinde çok fazla hız ve akış var. Bu çok büyük bir fark… En büyük fark bence bu…</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<span style="box-sizing: border-box; color: brown;"><strong style="box-sizing: border-box;">Montpellier'de futbol şehri kurduk</strong></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Bir dönem teknik direktörlük yaptınız. 2000-2004 yılları arasında Le Havre'ı, 2004-2007 yılları arasında Montpellier'i çalıştırdınız. Teknik direktörlük tecrübenizi bize anlatabilir misiniz? Ayrıca kariyerinize neden teknik direktör olarak devam etmediniz?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Kariyerimi bitirdiğimde teknik direktörümle bir problemim oldu. Futbol için çok yaşlandığımı düşünüyordu. Beni yedek bırakmak isteyince futbol kariyerimi sonlandırdım Caen'de… O dönemki başkan beni takımda tutmak istedi. Sportif alanda görev almamı istedi. Hem bilgi hem futbol eğitimindeki bilgi akışında benim de olmamı istedi. Üç ay bunu çok düşündüm. Futbolu bırakmaya karar verdim ve başkana tamam dedim. Bütün stratejiyi ve metodolojiyi oluşturdum. Futbolda politik anlamdaki yapıyı oluşturdum. Yukarı çıkmaya başladık. Sezon sonunda görevi bıraktığımda Paris Saint Germain'den bir telefon aldım. İdari direktör olarak iş teklif ettiler. Tamamen farklı bir şeydi. Fakat benim gelişimim için de çok iyi bir fırsattı. PSG'ye gittim. 10 yıl boyunca bu kulüpte kaldım. Üç ay idari direktör olarak görev yaptım. Sonraki dört ay genel direktör olarak yükseltildim. Bundan sonraki süreçte PSG'nin bir başkan vekili, Fransa'nın ünlü televizyon kanalı Canal +'ın sahibiydi. Avrupa Ligi'nde, Şampiyonlar Ligi'nde birçok turnuva kazandık. UEFA'da birçok maç organizasyonlarında yer aldım. O dönemki PSG Başkanı Michel Denizot bıraktıktan sonra yeni bir başkan geldi ve daha sonrasında kafamda birçok şey oluştu. Yeniden sahaya dönmek istedim. 2000-2001 döneminde PSG'den ayrıldım. Üç-dört ay hiçbir iş yapmadım. Le Havre'dan bir telefon aldım. Teknik direktör olmamı istediler. O dönem 2. Lig'deydiler. Aralık'ta başladım. ProLisans aldım. Tıpkı İngiltere'deki gibi bir menajer oldum. Arsene Wenger gibi, Guardiola gibi, Mourinho gibi bir menajer oldum.<br style="box-sizing: border-box;" /><br style="box-sizing: border-box;" />Koyu mavi ve koyu yeşil renklere sahipti Le Havre kulübü. İngiliz mantalitesiyle bir bağlantısı vardı. Oxford ve Cambridge Üniversiteleri'ni temsil ediyor gibiydi. Bu yüzden hem menajer hem teknik direktör olmamı teklif ettiler. Oyuncularımı da alabilme yetkisi verdiler. Ben kendi takımımı oluşturdum orada… Son 6 ay 2. Lig'de kaldık. İlk geldiğimde takım 18. sıradaydı. Sezonu 11. bitirdik. İkinci sezon genç oyuncularla başladık. Yetenekli futbolcular vardı. Kazandık ve 1. Lig'e yükseldik. Çok mutluydum. Oyuncular, tüm kadro mutluyduk. İkinci sezon her şey güzeldi. Genç oyuncular artık iyi oynuyordu. Üç ay sonra 9. sıradaydık. Ancak bir problem çıktı. Liverpool'un menajeri iki oyuncumu almak istedi. Florent Sinama Pongolle ve Anthony Le Tallec'i transfer ettiler. 1.5 yıl boyunca Liverpool'da kaldılar ve bir daha da geri gelmediler. Çok karışık bir durumdu bizim için. Bu oyuncular gittikten sonra takım düşmeye başladı ve biz 2. Lig'e geri döndük. O zamanlar 17 oyuncunuz vardı. 25 ya da 30 değil. Sadece 17 oyuncunuz olabiliyordu. İki iyi oyuncumuzu verince her şey karmaşıklaştı. Başkanla konuştum ve ayrıldım. Daha sonra Montpellier'e gittim. İki yıl teknik direktörlük yaptım. Başkan daha sonra görevime son verdi. Ancak ProLisansım olduğu için kulüpte kalmamı istedi.<br style="box-sizing: border-box;" /><br style="box-sizing: border-box;" />Yeni gelen teknik adamın ProLisansı olmadığı için beni orada tutup, yeni hocayı benim lisansım üzerinden çalıştırmak istedi. Bu süre zarfında 7 sene boyunca akademilerin başına geçtim. Montpellier'in stratejisini, metodolojisini belirledim. Bunu üç aşamada belirledik. U16'dan U12'ye kadar okul futboluna önem verdik. Her Cumartesi oyunları izlemeye gittik. Her hafta toplantı yaptık. İkinci aşama U14-U15'ti… Bu oyuncuların seçmelerini kendi ekibimle birlikte yapıyordum. Takım seçmelerini yaparken takımın yüzde 60'ını okul futbolundan gelen çocuklar oluşturuyordu. Yüzde 40'ını da bölgemizin dışında ama bize yakın olan iki bölgeden oluşturuyorduk. Bunu yapma amacımız da bir problem yaşandığında ailelerin çabucak gelebilmesi ve müdahil olabilmesiydi. Bu şekilde ilerledik. Çok gelişmiş bir spor kompleksi geliştirdik. Bir tesise profesyonelden U19'a, U12'ye kadar bütün kategorileri yerleştirdik. Sonrasında ilkokulu da buraya getirdik. Küçük oyuncular bu aşamalardan geçerek profesyonel olacaktı. Yani futbolla ilgili küçük bir şehir kurduk. U19 Kupası'nı kazandık. Fransa Şampiyonası'nda iki kez şampiyon olduk. U19 turnuvasında 4 gruplu, 12 takımlı bir turnuva yaptık. Fransa'yı dörde böldük. Bu dört bölgeden takımlar oluşturup bu şekilde bir turnuva hazırladık. Her bölgenin birincileri, değişik bir bölgede yarı finaller oynuyor. Montpellier iki kez böyle turnuvalarda kupa kazandı. Bu takımdan 8 oyuncu şu an A takımda profesyonel olarak forma giyiyor. Felsefemizin ne kadar doğru olduğu şuradan ortaya çıkıyor. Bu profesyonel olan 8 oyuncu; demin size söylediğim yüzde 60 okul futbolundan gelen çocuklardan oluşuyor… Bu felsefenin ne kadar doğru gittiği de buradan ortaya çıkıyor.<br style="box-sizing: border-box;" /><br style="box-sizing: border-box;" />Ben başladığım an bir slayt şov hazırladım. Bu anlattığım kişilerin hepsi gelişimle ilgili kişilerdi. Teknik direktörler, doktorlar, fizyoterapistler, aşçılar, araba şoförleri dâhil bütün bu ekiplerle birlikte bunu hazırladık. Tüm bunların sonunda bir soru geldi. Bu soru da otobüs şoföründen geldi. Otobüs şoförü dedi ki, "Ben gerçekten çok heyecanlandım. Montpellier'de yıllardır çalışıyorum. İlk defa böyle bir şey gördüm. Çok heyecanlandım. Sizinle beraber olmak istiyorum" dedi. Çok etkilenmiş. Çünkü yıllardır orada çalışıyor ve böyle bir şey görmemiş. Böyle bir şey görünce çok mutlu olmuş ve "Ben de olmak istiyorum" diyor. Ben de bunun sonunda, "Otobüs şoförü buna dâhil. Bizimle birlikte. Siz ne yapıyorsunuz?" dedim. Onlar da hep birlikte ayağa kalktı ve "Biz de varız" dediler. Çok duygusal bir andı benim için. Ağlamaya başlamıştım.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Şu an Antalya'da düzenlenen UEFA U16 Gelişim Turnuvası'nda sizinle birlikteyiz. UEFA Oyuncu Gelişim Direktörü olarak görev yapıyorsunuz. Bize UEFA'da yaptıklarınızdan biraz bahseder misiniz?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Tüm bu olayların sonucunda 2014-2015 sezonu sonunda Michel Platini beni aradı ve "Seni UEFA Gelişim'de istiyoruz" dedi. Biliyorsunuz UEFA Başkanı'nın her zaman bir vizyonu vardı. Beni çağırdığı zaman doğru yolda olduğunu da biliyordu. Şu anda 6 yıl oldu ve UEFA Gelişim Departmanı'nda tüm gelişimden sorumluyum. </div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<span style="box-sizing: border-box; color: brown;"><strong style="box-sizing: border-box;">Para en büyük problem</strong></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Sizce dünya futbolunda yer almak isteyen genç oyuncular, gerçek bir futbolcu olabilmek için en çok nelere dikkat etmeli? Gerçek bir futbolcu olabilmek için altın anahtarlar nedir?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Şu anda oynanan futbolda çoğu şey değişmiş durumda. Bu şevki, bu ruhu yakalamaları için iki şey söyleyeceğim. Bizim zamanımızda ve daha sonrasında çocuklar sokaklarda futbol oynardı. Sahalarda, toprakta, çimende, okulda, her yerde futbol oynardık. Şimdi ise çocuklar hiçbir şey yapmıyorlar. Sadece oturuyorlar; ellerinde Play-Station var. Telefonlar var. Bunları oynadıkları zaman kendilerini gerçekten yetenekli bir futbolcu gibi görüyorlar. İkinci nokta ise futbolcuların etrafındaki yaşam değişti. Aileler ve futbolcu menajerleri sadece para konuşmaya başladı. Para çok önemli oldu. Aile için de menajerler için de oyuncular için de öyle… Bu en büyük problem… Metodolojinin değişmesinin en önemli sebebi de bu… Bu sebeplerden dolayı sahada analitik olarak kalmanın çok bir gerekliliği de kalmadı. Çok değişti. İdman sırasında çok fazla konsantre kalamamaları bu yüzden… Bir oyuncunun konsantre biçimde kalması en fazla 32 dakikadır. O yüzden oyunculara iyi bir metodoloji aktarabilmek çok önemli. Isınma, teknik hareketler, küçük bölgeler halinde teknik ve taktik çalışmaları ve antrenmanı bir maçla bitirmek… 1 saat 15 dakika veya 1 saat 20 dakika sürer. Fiziksel performanslara bu zamanda çok önem verildiği için bu antrenmanlar sırasında fiziksel gelişimlerine dikkat etmek gerekiyor. Onlara da önem vermek gerekiyor.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<span style="box-sizing: border-box; color: brown;"><strong style="box-sizing: border-box;">En önemli nokta okul futbolu!</strong></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Fransa, 2018 yılında Dünya Şampiyonu oldu. Bugün ülkenizde nasıl bir altyapı sistemi var? Genç oyunculara neler öğretiyorsunuz? En çok hangi noktalara dikkat ediyorsunuz?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
En önemli nokta profesyonel ve amatör kulüplerde okul futbolunun olması ve bu okul futbolunun 6 yaş altından 13'e kadar yer alması… Onun yanında da iyi teknik direktör ve iyi yapılaşmanın olması… Fransa'da en çok bunlara dikkat ediyoruz. Her kulübün kendi değerleri ve kendi stilleri var. Ama en önemli şey bunları ufak yaşlardaki oyunculara aktarabilmeleri. 6 ve 13 yaş arasındaki bu periyot futbolun eğlence kısmını oluşturuyor. Amatör takımlarda ve bölgelerde çok yetenekli oyuncular var. 6 yaşındaki oyuncular 13 yaşına geldikleri zaman örnek veriyorum 24 tane bölge var. 24 bölgede de bu gruptan sorumlu teknik adamlar var.<br style="box-sizing: border-box;" /><br style="box-sizing: border-box;" />Yani bir bölge bir lig gibi düşünün. 24 amatör lig var bu bağlamda… Her ligde de 4-5-6 departman yer alıyor. Ve bunların her birisinin içinde teknik departmanlar var. Bazen altı bölge için üç teknik departman da olabiliyor. Bir departman iki bölgeye bakabiliyor. Bunlardan sonra teknik gözlemci gibi olan kişiler bu sisteme kimlerin yetenekli olup olmadıklarını giriyor. Hangi oyuncular yetenekliyse bunların bilgilerini giriyorlar. İkinci adım bu… Üçüncü adım… Fransa'da 22 akademi var. Bunlarla birlikte devlet de devreye giriyor. Okul problemi, eğitim problemi olduğu için 6 ile 13 yaş arasında buna çok fazla önem verilmiyor. Daha sonraki aşamada da çok fazla önem verilmiyor. Ama bu oyuncular bir yerlere gelmeye başlayınca eğitimleri de önem kazanıyor. 22 akademinin tümü Fransa Futbol Federasyonu'na ait. Bunun yanında devlet de devreye giriyor dediğim gibi… Spor Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığı ortak bir çalışma yapıyor. 14 ve 15 yaş grubu için özel sınıflar var. Sabah gidiyorlar 08.00 civarı… Dört saat eğitim alıyorlar. Sonra akademiye geri dönüyorlar. Yemekten sonra 16.30'dan 18.00'e kadar antrenmanları var. Bu antrenmanları pazartesi rejenerasyon gibi yapıyorlar. Salı, Çarşamba, Perşembe ve Cuma idmanlarını yapıyorlar. Cumartesi kendi kulüplerine geri dönüyorlar. Orada da eğitimlere devam ediyorlar. Pazar günü de maçlarını yapıyorlar. Program bu şekilde işliyor. Tamamen disiplinli ve eğitim odaklı… Tamamen göz önünde olarak...<br style="box-sizing: border-box;" /><br style="box-sizing: border-box;" />6 yaşından başlamamız çok büyük önem taşıyor. 6 yaşında bu sistemle başlamak ve eğitimlerini bu şekilde yapmak Fransa'ya başarı getiriyor. Ama buna baktığınız zaman bu 45 yıllık bir hikâye. 1975'te Stefan Kovacs zamanında başladı. Fransa'nın şu anki oyununa baktığınız zaman bu metodolojiyi kolaylıkla anlayabiliyorsunuz. Montpellier, Toulouse ve Marsilya'da 2 akademi daha var. Benim scoutlarım oyuncuları izlemeye gidiyorlar. İlk aşamada Toulouse ve Marsilya'da mart ve nisan aylarında maçlar ayarlıyorlar. Ben kendi ekibimle gidiyorum. U14, U15 ve U16'nın maçlarını izliyoruz. Notlar alıyoruz. Ertesi gün bir toplantı yapıyoruz. Montpellier'e gelmesini düşündüğümüz oyuncuları tartışıyoruz. Hangi oyuncuyu alırız, hangisini alamayız diye aramızda konuşuyoruz. Dışarıdan aldığımız oyuncuları da bu şekilde alıyoruz. Bu iki şehirde 10-12 profesyonel kulüp var. Bu oyuncuların hangisini profesyonel yapabiliriz, bunları tartışıyoruz. Daha sonra oyuncuların aileleri ile ilgili strateji ne olabilir konusunu kulüplerle de tartışıyoruz. Ailelerle görüşüyoruz. Daha sonra akademiye davet ediyoruz. Birlikte geziyoruz. Hocalarını çağırıyorum. Nasıl ilerlediğimizi anlatıyoruz. Beni zaten tanıdıkları için benim gelmemden ve bunları söylememden çok gurur duyuyorlar. Geldikten sonra, turu attıktan sonra, her şey bittikten sonra okey derlerse sözleşmemizi imzalıyoruz. Daha sonra hazırlattığım tişörtleri hediye olarak veriyorum. Bazen imza atmasalar da veriyorum. Bu şekilde ilerliyoruz. </div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<span style="box-sizing: border-box; color: brown;"><strong style="box-sizing: border-box;">6 yaşında başlamak çok önemli</strong></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">2020 Avrupa Şampiyonası elemelerinde Konya'da Dünya Şampiyonu Fransa Millî Takımı'nı yakından izleme fırsatı bulduk. Bizim için çok güzel bir maçtı çünkü kazandık. Ancak bir husus çok dikkatimi çekti. Oyuncularınızın neredeyse tümü resmen birer demir adam… Hepsi çok atletik. Bugün bunun örneklerini futbolda gelişmiş diğer ülkelerde de görüyoruz. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Az önce dediğim şeyden kaynaklı. Yani Fransa'daki oyuncuların demir gibi olması, diğer futbolculardan farkının olması biraz önce anlattığım okul futbolundaki farktan geliyor. Sizin futbola başlama yaşınız kaç? Biz 6 yaşında başlıyoruz. 6 yaşta her şeyi yapmaya başlıyoruz. 14-15'e geldikten sonra spor programları ve teknikleri devreye giriyor. Biz belli bir seviyeden sonra bilimsel yaklaşmaya başlıyoruz. Bir oyuncu ne kadar sıkılır; maksimum testleri yapıyoruz. Setler veriyoruz oyunculara. Kas gelişimi anlamında yaptığımız programlar var. Belli bir aralıkta 4x6 sette yüzde 85 performansla yaptığı bir hareketi 3 ay sonra 4x8 yapıp yüzde 60 performans kullanarak yapılacak bir hale düşürüyoruz. Daha sonrasında 5x10'la yüzde 90'a yükseltiyoruz. Bu şekilde 14-15 yaş aralığından 16'ya geldiği zaman oyuncu Fitness Center'a gidiyor. Hocalarla birlikte kaslar için hareket yaparken ağırlık kullandırmadan yapıyoruz. Önemli olan hareketi en doğru nasıl yapacağını görüp; o şekilde eğitmek… Ağırlığı daha sonra yüklüyoruz. Esas temel olay bu işe erken başlamak. Diğer kulüpler ya da millî takımlar gibi 10'lu yaşlarda başlamıyoruz. Küçük de olsa dört yıl çok büyük fark katıyor oyuncuya. Bunu anlayabilirsiniz. Sebebi bu… Nabız için maçlardan üç gün önce çok sıkı çalışmalar olur. Toplu ya da topsuz çok güç gerektiren çalışmalar yapılır. Yüzde 100 eforla bu işlerin yapıldığını siz nasıl anlıyorsunuz? Anlayamıyorsunuz. Ama bunların testleri var. Bunları yapabiliyoruz. Bir oyuncunun yüzde 100 gücünü harcayabildiğini; yüzde 65 gücünü harcayabildiğini verilerle hesaplayabiliyoruz. Şöyle bir şey var. Fizyo hocasını serbest bırakıyoruz biz. Çünkü ben fizyo hocama güveniyorum. Ne yapması gerektiğini iyi biliyor. Her oyuncuyu teker teker testlere tâbi tutuyoruz. Yapabildikleri maksimum performansları görüyoruz. Oyuncuları gruplara bölüyoruz. Çalışmalarla ve takiple yüzde 14 olan performanslarını yüzde 16'ya taşıyabiliyoruz. Oyuncuları üç grup halinde bölüyoruz. Üç grup halinde olması her açıdan çok iyi. Türkiye'de böyle bir duruma maalesef şahit olmadım. Yüzde 14'ü yüzde 16'ya taşıyorsanız bu başarıdır. Testlerin şekli çok önemlidir. Bu testlerde oyuncuların gerçek performansları ortaya çıkar. Bu testler çok karmaşıktır aynı zamanda. Temel olarak her hocanın her oyuncu ile bire bir bilimsel verilerle çalışması gerekmektedir. Bunu sizin ülkenizde ne kadar yapıyorlar; bu soruyu kendinize de sorun... Vizyonla alâkalı bir durum bu… Örnek vermek gerekirse Belarus oyuncuların Antalya'da kano çektiklerini gördüm. Mesela bu nasıl bir tekniktir çok anlam veremedim ama tabiî ki kendi tercihleri… </div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<span style="box-sizing: border-box; color: brown;"><strong style="box-sizing: border-box;">Kulüpleriniz genç oyunculara şans vermiyor</strong></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Türk futbolunu da yakından izlediğinizi biliyorum. Futbolumuz ve oyuncularımız hakkında neler düşünüyorsunuz?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Kulüpler bazında baktığım zaman kulüplerin genç oyunculara fırsat verdiğini düşünmüyorum. Genç oyuncular A takımlarda yeteri kadar süre alamıyor. Bu benim için gelişimle alâkalı bir sorundur. Almanya, Fransa, İspanya için konuşacak olursak bu ülkelerde genç, yetenekli ve başarılı oyunculara A takımlarda oynama şansı veriliyor. Buralarda oynatılıyorlar. Fransa'da 17, 18, 19 yaşındaki oyuncuların A takımlarda oynamaya başladıklarını görüyoruz. Hem lig hem oyuncular hem de kulüpler için iyi bir şey bu. Kulüpler için şu bakımdan iyi, gelişimler için zaten para harcıyorlar. Daha sonra bu oyuncuları başka bir kulübe de gönderebilirler. Veya yurt dışında başka kulüplere gönderebilirler. Bunun verimini alabiliyorlar.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<span style="box-sizing: border-box; color: brown;"><strong style="box-sizing: border-box;">Kulüplerinizin gitmesi gereken çok yol var</strong></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Başakşehir'in altyapılarını gezdiniz ve bilgi sahibisiniz. Bize gördüklerinizi anlatır mısınız? Kulüplerimizin altyapıları size göre ne durumda?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Galatasaray ve Fenerbahçe'nin sadece iki maçını izledim. Çok şeye ihtiyaçları olduğunu tespit ettim. Teknik yeteneklerle ilgili daha gitmeleri gereken çok yol var. Fiziksel olarak kendilerini geliştirmeleri için çok yol var. Her yaş kategorisinde belirli bir program üzerinde gitmeleri gerekiyor. Görebildiklerim bunlar. Kulüplerle bu gelişim üzerine konuştuğum zaman; konuştuğum kişilerin futbol gelişimi ile ilgili ne yapılması gerektiğini bildiğini ya da beni anladıklarını pek düşünmüyorum. Bu da benim en önemli gördüğüm olaydı.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Futbolun çok büyük bir ekonomiye ve dev bir endüstriye dönüşmesi konusunda ne düşünüyorsunuz? Borçlanmalar çok arttı ve maalesef ülkemizdeki takımlar da çok sıkıntılı. Sizce neler yapılmalı?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Sizin ülkenizdeki kulüplerde üst sıralarda yer alan takımlarla alt sıralarda yer alan takımlar arasında uçurumlar var. Fransa'da da bunu gözlemliyorum. Bütçeler çok farklı. Ama tabiî burada farklı olan şey, strateji anlamında futbolda büyük bir bütçeniz var. Bunun ileriye dönük olarak gelecekte çok büyük bir sıkıntı doğuracağı kesin. Çünkü çok borçlanma var. Kulüplerin gelecekte bunların üstesinden gelebilmeleri için öncelikle stratejilerini belirlemeleri gerekiyor. Altyapıdan gelecek futbolcuları düşünerek bütçe aktarmaları gerekiyor. Ya da şu anda transfer mi yapacaklar? Çok fazla yurt dışından gelen oyuncularınız var. Bunların tamamı para için geliyor. Ülkenize gelen yabancılara baktığımızda yaş aralıklarının 22-23 olmadığını görüyoruz. Genelde 30'lu yaşlar civarında oyuncular geliyor ve bu çok büyük bir yanlış. Kulüplerin geleceği düşünerek bir strateji belirlemesi gerekiyor.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<span style="box-sizing: border-box; color: brown;"><strong style="box-sizing: border-box;">Millî Takımınız, Konya'da mükemmeldi</strong></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Türk Millî Takımı, EURO 2020 elemelerinde Fransa'dan 4 puan aldı. İki maçta da ortaya konulan performanslar hakkında neler söylersiniz?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
İlk maç için Türkiye gerçekten mükemmeldi. Stadyumun atmosferi, oyuncuların istekleri üst düzeydeydi. İyi bir takımın gerektirdiği şeyleri barındırıyorlardı. Ama Fransa daha düşük bir seviyedeydi. Ruh olarak sanki sahada yoklarmış gibi bir oyun sergilediler. Fransa'daki maçta da Türkiye'nin iyi oynadığını düşünüyorum. Fransa çok fazla değişikliğe gitmedi. Yani Türkiye için 4 puan almak çok iyi bir şeydi. Fransa oyunu kabullenmiş gibi oynadı.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Siz bir defans oyuncusuydunuz. Bugün dünya futbolunda defansta ve hücumda hangi oyuncuları beğeniyorsunuz?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Gençliğimde aslında daha çok orta saha oyuncusu gibiydim. Ama millî takımlarda sol bekteki oyuncu sakatlandığı için o mevkide oynadım. Almanya'dan Toni Kroos'u çok beğeniyorum. Forvet olarak da Edinson Cavani'yi söyleyebilirim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Sizin dönemin en iyi oyuncuları kimlerdi? En çok kimlerle veya kimlere karşı oynamaktan keyif aldınız?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
İki kişiyi söyleyebilirim; Johan Cruyff ve Michel Platini…</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Ailenizde sizden başka sporcu var mı?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
27 yaşında bir oğlum var. Beinsports'ta çalışıyor. Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi gibi maçlarda anlatımcı olarak görev alıyor. Futbola ilgisi çok. Genetik olarak oğluma futbolu vermişim… Kızım da voleybol oynuyordu, fakat eğitiminden dolayı sonlandırmak zorunda kaldı. Şu an lisansını aldı ve fizyoterapist olarak görev yapıyor. O da sporla iç içe… Benim için en önemli olan şey ailem ve iyi dostlarım… Futbolun şevkini ve ruhunu yaşamak benim için her zaman çok önemli…</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Bizim unuttuğumuz, sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Uzun yıllardır bunlardan bahsetmiyordum. Bana bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Bu sorularla çok uzun yıllardır karşılaşmıyordum. Bu soruları duymak ve tekrar cevaplamak beni çok mutlu etti. Futbolu çok seviyorum. Şu an sizinle birlikte UEFA U16 Gelişim Turnuvası sebebiyle Antalya'dayız. Gerçekten bu tip organizasyonlara gitmekten çok memnuniyet duyuyorum. Bu turnuvada teknik direktörlerle ve sizlerle oturup konuşabilmek, bunları tartışabilmek gerçekten beni çok mutlu ediyor. Benim için önemli olan şey, bir şeyleri paylaşmak. Sizlere çok teşekkür ediyorum. Burada genç oyuncuların gelişimi adına bir operasyonun olması; sizlerle beraber olunca çok güzel bir hale geliyor.</div>
<br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9180743315605422207.post-46262209622599119332020-04-13T22:34:00.001-07:002020-04-13T22:34:40.221-07:00Maradona<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj7cQgUc5do6_j00A1y_hQtB16W6BPrtQ5Os6CmMfCQY5b6ozU2eGGTMENzfo1sbOOgbf1hoerQnGGaXA-MuNJ45C2jmVzt-9PKxLwh7iImwUrmwK3IpKjTh2te5nqOqMmQvQouirDfC9Y/s1600/maradona.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="400" data-original-width="300" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj7cQgUc5do6_j00A1y_hQtB16W6BPrtQ5Os6CmMfCQY5b6ozU2eGGTMENzfo1sbOOgbf1hoerQnGGaXA-MuNJ45C2jmVzt-9PKxLwh7iImwUrmwK3IpKjTh2te5nqOqMmQvQouirDfC9Y/s320/maradona.jpg" width="240" /></a></div>
<br />Dobrowskihttp://www.blogger.com/profile/05023889625761268815noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9180743315605422207.post-8713621762682935742020-04-09T12:05:00.000-07:002020-04-09T12:05:01.615-07:00Cristiano Ronaldo<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEilRAU7olErwP4OMi0WNS7Tv18OTqLdLMwodb9yWTIMzBIamo60RVW5hncCDZLDANXoZiHwXr-USi_sHo8zIy0lofCVTNsTs-_DFG2MKrLsAh1H9uCF0lJgb_6uqn4PNxMJkYFBQINoWuc/s1600/c.ronaldo.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="364" data-original-width="500" height="232" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEilRAU7olErwP4OMi0WNS7Tv18OTqLdLMwodb9yWTIMzBIamo60RVW5hncCDZLDANXoZiHwXr-USi_sHo8zIy0lofCVTNsTs-_DFG2MKrLsAh1H9uCF0lJgb_6uqn4PNxMJkYFBQINoWuc/s320/c.ronaldo.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhz6Uh80h1SNUl7F8ompz7gvbhXd2NLAjw_GO-IkIDPj-KD8S6xsARayGS0k5Hzk7dRbqzqs3YtIYDG9BPrwCjDYakr1sLOUNGUuOs7D_KWLFs_DkIExayhwGksaYsV-RNTSdqnyyjMlTM/s1600/c.ronaldo1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="318" data-original-width="500" height="203" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhz6Uh80h1SNUl7F8ompz7gvbhXd2NLAjw_GO-IkIDPj-KD8S6xsARayGS0k5Hzk7dRbqzqs3YtIYDG9BPrwCjDYakr1sLOUNGUuOs7D_KWLFs_DkIExayhwGksaYsV-RNTSdqnyyjMlTM/s320/c.ronaldo1.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiREiFD_KOo52qB5M9K-axCsRldHWqI37EoTKsJwGqx1mb-fVh2jQK_Ypi-d12OYxInNkR6DFRsyejK1KikoLDT4CAom1qO9CPU5Ofpa76B1w2QJEiI-knE73URHeoDQtiClUEjbEJIt3M/s1600/c.ronaldo2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="470" data-original-width="311" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiREiFD_KOo52qB5M9K-axCsRldHWqI37EoTKsJwGqx1mb-fVh2jQK_Ypi-d12OYxInNkR6DFRsyejK1KikoLDT4CAom1qO9CPU5Ofpa76B1w2QJEiI-knE73URHeoDQtiClUEjbEJIt3M/s320/c.ronaldo2.jpg" width="211" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
Cristiano Ronaldo</div>
<br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9180743315605422207.post-34789883953060662342020-04-09T11:42:00.000-07:002020-04-09T11:42:00.137-07:00Rüştü Reçber: "Barcelona beni sürekli aradı"<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhoLhiyFu-ggqXOe9MNlzvxvTwPgTCRFdm9c3idEadwDIaeK1JNFnmj0PXdl8PvSyFdvskoc9wH3-AiC4W1tB-SrdRv_Wb-TnrzIYfG1NOBTI9134kFCGd6e3Kc0x4OKcIgcwSlpTf9Z8E/s1600/rustu.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="496" data-original-width="847" height="187" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhoLhiyFu-ggqXOe9MNlzvxvTwPgTCRFdm9c3idEadwDIaeK1JNFnmj0PXdl8PvSyFdvskoc9wH3-AiC4W1tB-SrdRv_Wb-TnrzIYfG1NOBTI9134kFCGd6e3Kc0x4OKcIgcwSlpTf9Z8E/s320/rustu.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
Covid-19 (koronavirüs) ile enfekte olduğu için bir süre hastanede tedavi gören Rüştü Reçber, açıklamalarda bulundu.<br />
<br />
Şu anda kendisini çok iyi hissettiğini belirten eski milli file bekçisi, "Allah'a şükür kurtardık. Çok iyi hissediyorum. Evde, karantina dönemindeyim. İlginizden dolayı çok teşekkür ederim. Arayan soran herkese teşekkür ederim. Ama bir uyarım var. Bu işin şakası yok. Hangi yaş gurubunda olursanız olun, bu tehlike ile karşı karşıyasınız. O nedenle herkes kendisine dikkât etmek durumunda. Genç, yaşlı dinlemiyor. Beş yıldır sigara içmiyorum. Sigara içerseniz bu hastalık karşısında durumunuz çok zor olur." dediUnknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9180743315605422207.post-70381468551763500612020-04-07T12:15:00.000-07:002020-04-07T12:15:39.087-07:00Papiss Demba Cissé: "Her zaman 'hazır ol'da yaşadım"<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Senegal'de başlayan kariyerini Fransa, Almanya, İngiltere ve Çin liglerinin ardından Süper Lig'de sürdürüyor. Alanyaspor formasıyla attığı gollerle parmak ısırtan 34 yaşındaki golcü, kendisini 20 yaşında gibi hissettiğini söylüyor. Sülalesi profesyonel asker olan Senegalli, her zaman 'hazır ol'da yaşadığını, ailesinin verdiği eğitim sayesinde doğru yoldan hiç sapmadığını ve bunun karşılığını aldığını anlatıyor. İngiltere'den Çin'e gidişini "Senegal'deki fakir insanlara yardım için yatırım yapmak istedim" diye açıklayan usta golcü, "Biz inanan ve insanlara yardım etmeyi seven insanlarız. Sanırım bu tarz ameller bizi sportif anlamda da başarıya ulaştırıyor" diyor ve penaltı atmaya da devam edeceğini belirtiyor.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjn_tzPw68uUjWD6JuufdEKGmZGrfT26ibHtWXXxTFfvTClIDQ8OfUy1ltRr8v47-tqiC1QLciJPNsTP0rvvqfcRC_yc2EVAV-BWKkt3-czhtLgbgnuR2vyBH0bsCqdDJ5p3B97XgZHTw0/s1600/8b9662dd616e4bcd80cbae9b1adcdcab_t.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="380" data-original-width="570" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjn_tzPw68uUjWD6JuufdEKGmZGrfT26ibHtWXXxTFfvTClIDQ8OfUy1ltRr8v47-tqiC1QLciJPNsTP0rvvqfcRC_yc2EVAV-BWKkt3-czhtLgbgnuR2vyBH0bsCqdDJ5p3B97XgZHTw0/s320/8b9662dd616e4bcd80cbae9b1adcdcab_t.jpeg" width="320" /></a></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">3 Haziran 1985 Dakar doğumlusun. Her şeyden önce Senegal'de nasıl bir çocukluk geçirdin? O yılları nasıl hatırlıyorsun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Çok mutlu, aktif bir çocukluğum oldu. Afrika'da ailem vardı her şeyden önce. Bu bizim için çok önemliydi. Annem, babam sağlıklı ve hayattaydı. Afrika'daki her çocuk gibi biz de sokaklarda koşar, oynardık. Ekonomik durumumuz çok çok iyi değildi ama Afrika'da alışılagelmiş fakir yaşam hayatımız da yoktu çok şükür. Babam her zaman benim süper kahramanımdır. Çünkü bizi doyurmak, iyi imkânları sağlamak için her zaman elinden geleni yaptı. O yüzden o benim süper kahramanım. Dediğim gibi, güzel bir çocukluğum oldu Dakar'da… Çok mutluydum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Aileni tanıyabilir miyiz? Annen, baban, varsa kardeşlerin neler yapıyor? Ne işle meşguller?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
İki kız, iki de erkek kardeşiz. Annem ev hanımı, babam askerdi. Farklı şehirlerde görev yapıyordu. Biraz önce bahsettiğim gibi, bize her türlü imkânı sağlamak adına askerliğin yanı sıra farklı işlerde de çalışırdı. Benden büyük bir ablam var. Ben ailenin ikinci çocuğuyum. Ama babam iki kadınla daha evlendi sonrasında. Onlardan da kardeşlerim var. Dediğim gibi, güzel bir çocukluğum oldu. Babam sürekli şehir dışındaydı. Eve bizi görmek ve kazandığı parayı getirmek için gelirdi.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<span style="box-sizing: border-box; color: red;"><strong style="box-sizing: border-box;">Bütün sülalem asker</strong></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Ailende senden başka sporla ilgilenen birileri var mı? Sendeki yeteneği ilk kim keşfetti ve futbolcu olman için seni bir kulübün kapısından içeri soktu?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Ben ailenin sporla ilgilenen tek üyesiyim. Bizim bütün aile bireyleri profesyonel asker… Amcalarım, dedelerim, herkes asker… Sadece şimdi en ufak kardeşlerimden biri futbolcu olmaya çalışıyor. Onun dışında bizden başka kimse yok sporla ilgilenen… Biz küçükken sokaklarda futbol oynardık. Bunu eğlence amaçlı yapardık. Fakat çevremdeki insanlar sürekli beni futbola yönlendirdi. Tek bir kişi yok aslında beni futbola yönlendiren ya da yeteneğimi keşfeden… Biz Dakar'ın biraz daha iç kısımlarındaydık. Herkes bana, "Dakar'a git. Futbol kulüplerine git… Akademilere git…" diye tavsiyelerde bulunuyordu. 2000 yılında Dakar'da akademiye gittim. Deneme süreci oldu. İşler yaver gitti ve şimdi buradayım…</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Futbola Generation Foot takımında başladığını görüyoruz. Oradan da AS Douanes takımına geçtiğini görüyoruz. Senegal'de nasıl bir altyapı eğitimi aldın? Neler yaşadın?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Bahsettiğiniz gibi futbola orada başladım ama ben Dakar'a geldikten sonra orada şöyle bir anlaşma yapmıştık: Ben burada üç ay futbol oynayacağım, üç ay içinde onlar bana Avrupa'dan bir takım bulacak. Eğer bulamazlarsa ben bu üç aylık süreçte sözleşmemi istediğim gibi feshedebilir ve bulduğum takıma gidebilirdim. Sağ olsun onlar da iyi iş çıkardı. FC Metz'e transferimi yaptılar. Benim orada çok ekstra bir altyapı çalışmam olmadı. Çok kısa bir süre oynadım ve Fransa'ya, Metz kulübüne transfer oldum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">FC Metz'de B takımda başlayıp A takıma yükseldin. Sonrasında FC Metz seni AS Cherbourg, LB Chateauroux takımlarına kiraladı. Fransa günlerin nasıl geçti?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Her Afrikalı futbolcu ya da Afrikalı insan olarak bizim için o değişim çok zor oldu. Çünkü 35-40 derecelik bir havadan; bir anda -10'a, -15'e geliyorsunuz. Bizim için hiç kolay olmadı. Tabiî Afrika'daki kültürü, alışkanlıklarımızı bırakıp, bir anda Avrupa'ya gelmek hiç kolay değil aslında. Başlangıçta çok zordu. Futbol anlamında da bir noktada sakat gelmiştim oraya. Tedavi süreci geçirdim. Sizin dediğiniz gibi B takımındaydım. Daha sonra son 12 maçta 9 gol attım ve Metz'le profesyonel sözleşme imzaladım. Sonrasında dediğiniz gibi beni sürekli kiralık olarak gönderdiler. Gittim, geldim, gittim, geldim… Kiralık gönderiyorlardı, tekrar dönüyordum ve bir daha kiralık gidiyordum. Daha sonra Metz 2. Lig'e düştüğünde orada oynadım. Takımı 1. Lig'e çıkarttıktan sonra beni tekrar kiralık gönderdiler. Döndüğümde sözleşmemin bitmesine iki yıl vardı sanırım. Yarım devre oynadıktan sonra Almanya'ya, Freiburg'a transfer oldum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<span style="box-sizing: border-box; color: red;"><strong style="box-sizing: border-box;">Doğru yoldan hiç sapmadım</strong></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Seninle birlikte Senegal'de futbola başlayan birçok arkadaşın futbolcu olamadı ama sen inanılmaz işler başardın ve bugün buradasın. O arkadaşlarına göre neleri farklı yaptın da bugün bu kariyere sahipsin?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Şimdi biliyorsunuz her ülkede her kültürde çocuk yetiştirme şekilleri vardır. Ailelerin çocuklara verdiği terbiye, eğitim, kültür vardır. Diğer arkadaşlarımda o eksikti demeyeceğim. Fakat beni sürekli motive eden, amacıma ulaşmamda yardımcı olan şey, ailemin bana verdiği eğitimdi. Ailemden ayrı kaldığım zaman beni motive eden, başarıya ulaşmamı sağlayan en büyük etken, ailemin bana öğrettikleriydi. Şu ana kadar da o eğitimi üzerimde tutuyorum. Doğru yoldan hiç ayrılmadım, hiç sapmadım. Sapmalar olmadı benim hayatımda. Ama birçok arkadaşımda bunu gördüm. O yaşanan sapmalar aramızdaki farkı oluşturdu. Şu an bu konumdayım ve mutluyum. Gerçekten de aileme minnettarım. Az önce söylediğim gibi benim ailemde herkes asker. Ben öyle bir eğitim aldım. Evde sürekli hazır ol pozisyonundaydık. Bu bana avantaj sağladı.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<span style="box-sizing: border-box; color: red;"><strong style="box-sizing: border-box;">"Papiss uçuyorsun"</strong></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Freiburg'a transfer olduktan sonra adeta kendini buluyorsun. Freiburg ile bir tam, iki yarım sezonda 37 gol atma başarısını gösteriyorsun. Almanya sana neler kattı?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Kariyerimi gözümün önüne getirdiğim zaman; ülke ülke, dönem dönem, yıl yıl gerçekten bazen gülümsüyorum. Fransa'dan Almanya'ya transferimde birçok kişi, "Yapamazsın. Çok zor. Çok dikkatli ol" gibi şeyler söylediler. Oraya devre arasında gittim ve o yarım sezon çok hızlı geçti. Tam bir adaptasyon süreciydi ama çok hızlı geçti. İkinci sezonda sizin de dediğiniz gibi kendimi buldum. "Papiss uçuyorsun" dedim kendi kendime… Gerçekten Almanya bana çok şey kattı. Farklı tecrübeler edindim. Çünkü oradaki kalite ve disiplin gerçekten yüksek. Mücadele daha da yüksek. Gerçekten Almanya bana büyük katkıda bulundu.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Büyük başarın sonrası 13.5 milyon euro bedelle İngiltere kapıları sana açıldı ve Premier Lig ekibi Newcastle United'a transfer oldun. İngiliz ekibinde çok başarılı sezonlar geçirdin. Premier Lig günlerini nasıl anlatırsın?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Aslında hikâye Fransa'dan Almanya'ya olan transferimle hemen hemen aynı. Arkadaşlardan, "Çok zor olacak. Yapamazsın" mesajları… Daha sonra dedikodular, "Papiss şimdi faka bastı. Kesin olmayacak. İngiltere… Premier Lig… Zorluk derecesi çok yüksek…" Ama bu tarz şeyler beni motive eden unsurlardı. Gerçekten beni başarıya odaklayan, beni konsantre eden unsurlardı. Onlara çok teşekkür ederim ayrıca. Dediğim gibi, şu an kariyerime dönüp baktığım zaman gerçekten çok güzel anılarım var. Çok eğlenceli anlarım oldu. İngiltere'de futbol oynamak her futbolcunun isteğidir. Orası bana hem futbol adına hem de hayat adına çok şey kattı. Şu anda buradayım. Dediğim gibi, geriye dönüp baktığımda kariyerim başarılarla dolu. Her futbolcunun oynamak istediği bir ligde oynadım.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<span style="box-sizing: border-box; color: red;"><strong style="box-sizing: border-box;">Çin'e Senegal'e yardım için gittim</strong></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">2016 yılında futbol hayatına çok değişik bir yön verdin ve 7.5 milyon euro transfer bedeli karşılığında İngiltere'den Çin'e transfer oldun. Shandong Luneng tercihini nasıl yaptın ve Çin'de neler yaşadın?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Aslında bu kararı almak çok zor oldu benim için. Neden zordu? Çünkü artık İngiltere'deydiniz. Afrika'dan Fransa'ya gidişim kadar zor oldu. Ama oraya gitmek zorundaydım. O kararı çabuk almıştım. Fakat bu kararı almak benim için hiç kolay olmadı. Çünkü İngiltere'desiniz. Farklı bir yaşamınız var. Bir anda Çin'e gitmek çok sağlıklı bir karar olmayacaktı. Biliyorsunuz Newcastle United o zamanlar Premier Lig'den düşmüştü. Ben orada kalıp takımı Premier Lig'e çıkartmak istiyordum. Fakat birlikte çalıştığımız insanlar, kulüp tarafı, menajerlerim böyle bir karar aldık. Ben geriye dönüp bir baktım. Nereden geldiğimi hatırladım. Oradaki insanların yardıma muhtaç olduklarını düşünerek, İngiltere'den ve Çin'den kazanacağım parayı hesaplayarak, aradaki farkla Senegal'de bir yatırım yapmayı düşündüm. Öyle bir karar aldım. Senegal'de yardıma ihtiyacı olan insanlara, işe ihtiyacı olan insanlara iş kapısı sağlamak adına oradan kazandığım parayla yatırım yaptım. Bu karar beni motive etti. İşimi kolaylaştırdı. Daha sonra Çin'e gittim. Ama şu dönemde Çin'de geçen yıllarımı düşündüğüm zaman hiç de pişman değilim. Orada çok güzel günler geçirdim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Tam da bu soruyu soracaktım ben de… Çin'de iki yıl geçirdin ancak istatistiklere baktığımızda performansının altına düştüğünü görüyoruz.</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Shandong Luneng kulübü gerçekten çok güzel insanların olduğu bir kulüptü. Ben oraya giderken iki yıllık sözleşmem vardı. Kendi kendime, "Gideyim, iki yıl oynayayım, sonra döneyim" dedim. Böyle bir planım vardı. O plan doğrultusunda hareket ettim. Orada gerçekten çok iyi insanlar vardı. Teknik ekip, personel, kulüp çalışanları herkes çok iyiydi. Hatta sözleşmemin bitmesine 6 ay kala yeni iki yıllık sözleşme teklif ettiler ama ailem İngiltere'de olduğu için onları çok özlüyordum. En azından, "Avrupa'ya yakın bir ülkeye gideyim" diye düşündüm. O yüzden oradan ayrılmak zorunda kalmıştım. Ama dediğim gibi, hiç pişman değilim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<span style="box-sizing: border-box; color: red;"><strong style="box-sizing: border-box;">Ezan sesini duymak beni mutlu ediyor</strong></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Geçen sezon yolun Alanyaspor ile kesişti. Transferin nasıl gerçekleşti? Çin'den Türkiye'ye gelme kararını nasıl aldın? Türkiye hakkında bilgin var mıydı? Burada nasıl bir ülke ve lig buldun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Çin'den döndükten sonra İngiltere'ye gittim. Orada bir takımla idmanlar yapmaya devam ettim. Oradaki hoca da sözleşme imzalamamı ve takımda kalmamı istedi. Transferimin bitmesine 15 gün kala biz sürekli Bursaspor ile dirsek temasındaydık. Ama Bursaspor olmadı. Son ana kadar konuştuk. Transferin bitmesine üç gün kala Alanyaspor teklifte bulundu. İngiltere'deydim. Menajerimle otururken ben birden, "Tamam ya Alanya'ya gidelim o zaman" dedim. Çok çabuk oldu. Onlar bile şaşırdı. "Emin misin?" dediler. Böyle bir karar verdik. Hızlı bir karardı. Transferin bitmesine iki gün vardı. Geldik bir anda. Şehri gördüm, başkanla tanıştım, kulübü gezdim. Sözleşme imzalama kararı aldım. Türkiye'yi daha önce duymuş, Türk kulüplerinden transfer teklifi de almıştım. Bir tanesi Sivasspor'du. Newcastle'da oynarken beni istemişlerdi. Fakat o zamanlar orada oynuyordum. Kariyerimi farklı bir ülkede geçirmek istemediğim için ilgimi çekmemişti. Türkiye'ye gelmeden önce elbette araştırma yaptım. Sonuçta dini İslam olan bir ülkeye geldim. Her şeyden önce bu beni mutlu ediyor. Burada iyi hissetmemi sağlıyor. Sokakta yürürken etrafınızda aynı dine mensup kişilerin olması, günde beş defa ezan sesini duymak beni gerçekten sakinleştiriyor ve mutlu bir insan yapıyor. Hayatınızı idame ettirirken aynı zamanda o mutluluğa da sahip olmak, vicdani mutluluğa da sahip olmak farklı bir durum. Avrupa'da uzun yıllar yaşayan bir insan olarak söylüyorum bunları. Burada gerçekten çok mutluyum. Türkiye çok güzel bir ülke... Yaşadığımız şehir çok düzgün. Kulübümüz çok düzgün. Bir futbolcu daha ne isteyebilir ki?</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Geçen sezon 26 lig maçında 16 kez fileleri havalandırdın ve herkesin dikkatini üzerine çektin. Bu sezon da röportaj yaptığımız bugüne kadar 19 lig maçın ve yine 16 golün var. Performansın yine yukarı çıktı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Cevaplarıma başlamadan önce şunu belirtmek istiyorum. Türkiye'ye geldiğim için çok mutluyum. İyi ki bu kararı vermişim. Elbette dediğiniz gibi işler yolunda gitti. Alıştım bir anda. Alışık olduğum ve istediğim bir çevre vardı etrafımda. Bu gerçekten beni mutlu etti. Performansım da yukarı çıktı. Sanırım Allah'ın sevdiği kuluymuşum. Elhamdülillah işler de yolunda gidiyor. Tabiî biz inanan insanlarız. İnsanlara yardım etmeyi seven insanlarız. Sanırım bu tarz ameller bizi sportif anlamda da başarıya ulaştırıyor. Dediğim gibi Türkiye'ye geldiğim için çok mutluyum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<span style="box-sizing: border-box; color: red;"><strong style="box-sizing: border-box;">Türk futbolu çok iyi seviyede</strong></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Senegal, Fransa, Almanya, İngiltere ve Çin'den sonra Türkiye Süper Ligi'ni nasıl yorumlarsın?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Baktığınız zaman farklı kültürler, farklı ligler… Fakat gerçekten oynadığımız şey sadece futbol. O topla birlikte belli teknik, taktik anlayışın etrafında toplanıp mücadele ediyoruz. Modern futbolda ülkeler arasında çok farklılık yok. Sadece futbolcuların yetenekleri, konsantrasyon ve hızdan sonra yoğunluk anlamında bir fark var. O yoğunluk, antrenman şiddeti, maçın içindeki tempoda farklılıklar var. Onun dışında modern futbolda teknolojinin gelişmesiyle birlikte herkes bir noktaya odaklanabiliyor. Doğrular etrafında toplanıyor. O doğrular etrafında çalışıyor. Dışarıdan bakılınca Çin Ligi basit geliyordur. Ama anlatamam… Orada olmanız lâzım. Ama dışardan ilk baktığımda benim için orası çok basit geliyordu. Avrupa'daki oyuncular için de Türk Ligi basitmiş gibi gözüküyor. Ama ben oynadığım bu iki sezon içerisinde aslında bunun ne kadar yanlış bir varsayım olduğunu anladım. Gerçekten Türkiye Ligi'nin mücadele gücü, tempo yoğunluğu çok yüksek. Aslında kalite yüksek. Türk futbolu gerçekten çok iyi bir seviyede. Ama insanların öngörüleri, önyargıları, farklı bakış açıları var. Fakat o ligde oynamadan, o anı yaşamadan anlamıyorsunuz tabiî ki.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Sezon doludizgin devam ediyor ve Alanyaspor başarısıyla dikkat çekiyor. Sezon sonu için nasıl bir hedefiniz var? Sence neler olur? Takımın havasını bize biraz anlatır mısın?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Bizler inanan insanlarız, az önce de bahsettim. Kadere inanan insanlarız. Sonunda nerede olacağımızı Allah bilir. Onun takdiri. Biz oyuncular olarak sahaya çıkıp elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Her ülkenin futbol kulüpleri var. Futbol kulüplerinin seviyesi ve bu seviyede hedefleri var. Gördüğüm kadarıyla Türkiye'de büyük takımların haricinde bütün takımlar ligde var olma adına mücadele eder. Az önce de bahsettiğim gibi, mücadele oranı çok yüksek. Bu noktada biz şu an takımımızı ligde tutmuş durumdayız. Bundan sonrası bizim için bonus… Biz hangi puanı alırsak o bizim için ligde bir üstte olmak adına bonus olacak. Biz zaten maç maç düşünüyoruz. Havaya girme durumunda değiliz. Belki de bu bizim işimizi kolaylaştırıyor. Umarım ligin sonunda iyi bir yerde oluruz. Çünkü çok iyi bir futbolcu grubumuz var ve çok iyi şeyleri hak ediyoruz.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<span style="box-sizing: border-box; color: red;"><strong style="box-sizing: border-box;">Erol Hocanın çok farklı motivasyon araçları var</strong></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Teknik direktör Erol Bulut çok başarılı sezonlar geçiriyor. Kendisiyle nasıl bir ilişkin var?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Takımla beraber Erol Hoca da çok parıltılı bir hoca haline geldi. Ama hocanın bunu kesinlikle hak ettiğini düşünüyorum. Sezon başladığı zaman kendisinden çok yakın bir hissiyat aldım. Zaten kendisi futbolculara çok yakın. Gerek iletişimi gerekse yabancı dillere hâkim olması işimizi kolaylaştırıyor. Onun yanı sıra bizi aksiyona ve hedeflere motive etmesi gerçekten çok önemli. Değişik, farklı ve güzel motivasyon araçları var. Bu bizim sırrımız olsun. İçimizde kalsın. Bizi hedefe ulaştıran bu motivasyon araçları. Gerçekten çok önemli unsurlar. İyi çalışıyoruz. Erol Hoca da bunu kesinlikle hak ediyor.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">34 yaşında tecrübeli ama güçlü ve formda bir futbolcusun. Önündeki kariyer planını nasıl yapıyorsun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Kariyerimin nasıl ilerleyeceği konusunda söyleyeceğim tek şey, "Bakalım nasıl olacak?.." Çünkü gerçekten farklı ülkelerde farklı tecrübeler edindim. Acaba sırada beni ne bekliyor diye ben de düşünüyorum. Düşünürken "Şu olsun, bu olsun" demiyorum, inanın bana. Benim yaptığım tek şey sahada yüzde 100'ümle çalışmak, elimden gelenin en iyisini yapmak ve Allah'ın bana takdir ettiği şeyi sezon sonunda almak. Benim yapabileceğim şey bu. Tabiî 34 yaş dediniz. Yaş benim için sadece bir sayıdan ibaret.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<span style="box-sizing: border-box; color: red;"><strong style="box-sizing: border-box;">Kendimi 20 yaşında hissediyorum</strong></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Güçlü ve formunda derken aslında yaşın önemli olmadığını vurgulamak istemiştim.</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Dediğim gibi, yaş benim için sadece bir sayıdan ibaret. Ben hâlâ kendimi 20 gibi hissediyorum. 20'li yaşlardayım hâlâ. Çok çalıştığım için belki de bu kadar iyi hissediyorum. Antrenmanlarda olsun, maçlarda olsun elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Hocanın ve takımın beklentilerini karşılamak için çalışıyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Bu sezon bir istatistiğin çok konuşuluyor. Bugüne kadar sekiz penaltı kullandın, sadece ikisini gole çevirebildin. Bu durumu nasıl yorumluyorsun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Ben profesyonel bir futbolcuyum, elbette bu soruya cevap veririm. Kaçınacağım bir konu yok. Aslında sanırım penaltı konusunda Türkiye'de şanslı değilim. Penaltıyı kaçırmak için değil, elbette gol atmak için kullanıyorum. Fakat Türkiye'de çok başarılı değilim. Ne oluyor, ne olmuyor hiç anlamış da değilim… Çünkü daha önce çok gol attım penaltıdan. Sürekli bu şanssızlığı kırma adına deniyorum aslında. Takım arkadaşlarım da dikkat ederseniz topun başına geçtiğimde reaksiyon göstermez, topu benden almaya çalışmazlar. Bu şanssızlığı kırma adına bana yardımcı oluyorlar. Penaltıyı kaçırdıktan sonra kendime kızıyorum aslında. Arkamda maçı kazanma adına mücadele eden 10 kişi daha var. Onlar sahada gerçekten ekstra işler yapıyor, ekstra çalışıyorlar. Penaltıyı kaçırınca kendime kızıyorum. Hatta bizim futbolcu grubumuz var. Orada "Cisse sen ne kadar zor ve güzel goller atıyorsun. Atmaya devam et. Bırak penaltıyı diğer arkadaşlar kullansın" diye şaka yapıyoruz.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">VAR ülkemizde çok tartışılıyor. Senin VAR'la ilgili görüşlerin neler?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Elbette teknolojinin gelişmesiyle birlikte futbol da bundan payını aldı. VAR'la alâkalı farklı görüşler var. Bir takım insanlar geleneksel futbolu destekliyor. Bir kesim ise teknolojinin futbolun içinde olması gerektiğini, adaletin gerçekten sağlanması gerektiğini düşünüyor. Sahanın içinde çok farklı duyguları bir anda yaşayabiliyoruz. Aslında biz de yaşıyoruz o duygu değişimlerini. Golü atıyorsunuz, 10 saniye sonra golün iptal olması insana mutsuzluk veriyor. Ya da tam tersi olabiliyor. Biz de aslında sahanın içinde taraftarlarla birlikte o stresi ya da heyecanı yaşıyoruz. Ben geleneksel düşünen insanlar gibiyim. Akışın hızlı olması, natürel olmasından yanayım. Devam etmek bence daha sağlıklı. Fakat dediğim gibi, teknolojinin gelişmesiyle VAR'a ihtiyaç duyan bir kesim de var. Onlara da saygı duymak lâzım. Ama ben tamamen gelenekselciyim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<span style="box-sizing: border-box; color: red;"><strong style="box-sizing: border-box;">Burak Yılmaz'ı çok beğeniyorum</strong></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Ligimizde en beğendiğin golcüler kimler?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Burak Yılmaz'ı çok beğeniyorum. Ligin iyi bir golcüsü. Aynı zamanda Çin'de de karşılıklı oynadık. Şanghay derbisinde iki kez karşılaştık. Zaten Türkiye'de kendisini kanıtlamış, ekstra bir şey göstermesine gerek yok. Sahada yaptıkları çok hoşuma gidiyor. Oyun stili çok iyi.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Ligimizde seni en çok zorlayan oyuncular kimler?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
90 dakika ensenizde birinin nefesini hissetmek, sürekli sizi bozmaya çalışan birisiyle boğuşmak kolay değil. Arkanızda sürekli en az 1.80, 1.90 boyunda birisi var. Zorlanıyoruz tabiî ki. Türkiye'de beni zorlayan çok oyuncu var. Hiçbirisine karşı kolay bir mücadele vermedim. Direkt şu oyuncu diyemem. Gerçekten herkes oynadığı maçın hakkını verdi. </div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Kariyerinde en çok hangi oyunculardan etkilendin?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Hatem Ben Arfa… Onun yetenekleri beni gerçekten etkilemişti.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<span style="box-sizing: border-box; color: red;"><strong style="box-sizing: border-box;">Türkiye EURO 2020'de güzel işler yapacak</strong></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Önümüzde Avrupa Şampiyonası var ve Türkiye de turnuvanın açılışını yapacak. Ülkemizde forma giyen bir golcü olarak Millî Takımımız sence bu turnuvada neler yapar?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Elbette bu turnuvada olmak, oraya katılma hakkını kazanmak gerçekten takdire şâyân. Orada mücadele etmiş bütün futbolcuları tebrik etmek lâzım. Özellikle Türkiye'nin zorlu bir gruptan çıkmış olması büyük başarı. Orada iyi işler çıkaracaklarına inanıyorum. Keza bizim takımımızdan da bir arkadaşımız var. Merih var biliyorsunuz. Çok yetenekli oyuncular var. Mutlaka orada güzel işler başaracak Türk Millî Takımı…</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Alanya'da nasıl bir hayatın var? Boş zamanlarında neler yaparsın? Hobilerin ve fobilerin neler?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Alanya küçük, şirin bir şehir. İhtiyacınız olan her şeyi bulabilirsiniz. Deniz kenarında olmasından ötürü güzel mekânlar var. Güzel restoranlar, şık yerler var. Bizim de elbette gittiğimiz belli başlı yerlerimiz var. Toplanırız, şakalaşırız. Güzel ve eğlenceli geçiyor günlerimiz.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Hobilerini ve fobilerini soralım…</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Ben sakin bir insanım. Hayatımı relaks yaşıyorum. Film izlemeyi çok severim. Yıllardır aileme uzak olduğum için ailemle konuşarak vakit geçiriyorum. İdmandan önce ve sonra ekstra çalışırım. Aslında günün 5-6 saati kulüpte geçer. Belli başlı bir fobim de yok.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">İki erkek çocuğun var. Golcü bir baba olarak oğullarına ne gibi tavsiyelerde bulunuyorsun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Tabiî dışarıdan bakınca kazancımızdan dolayı çok şaşaalı bir hayat yaşadığımızı düşünüyor insanlar. Fakat içeride ne kadar çok çalıştığımızı ne kadar zor bir iş yaptığımızı öngörebilir ama tam olarak anlayamazlar. Çünkü hem mental hem fiziksel olarak günün her anında hazır olmak gerçekten çok kolay bir iş değil. Vücudunuzu yıllarca üst seviyede tutmak, onu antrene etmek çok zor. Dışarıdan çok güzel gözüküyor fakat bu gerçekten de zor bir iş. Ben futbol oynadığım için oğullarım da oynamak istiyor. Benim attığım gollerden sonra gol sevinçleri yapıyorlar. Hatta benim hiç hayatımda yapmadığım gol sevinçlerini yapıyorlar. Bir yerlerden görmüşler, bunu kendilerine entegre etmişler. Güzel oluyor. Tabiî bizim şu an tek amacımız, olarak onların rahat etmesi ve iyi bir pozisyonda olması. Şimdi futbolcu olmak istiyorlar ve karar onların. Becerebilecekler mi, göreceğiz…</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Bizim unuttuğumuz senin eklemek istediğin bir şey var mı? </strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Ben şimdi buradan bir kez daha şükürler olsun demek istiyorum. Yüce Rabbim bana bu pozisyonu bahşetti. Sizin aracılığınızla genç oyunculara çağrım olacak. Kesinlikle çok çalışsınlar. Hedeflerinden bir an bile olsa vazgeçmesinler. Kendilerini sürekli motive etsinler, güçlü tutsunlar. Futbolcu olmak aslında yetenekli insanlar için çok da zor değil. Sadece çok çalışıp beklesinler. Gerisi kader. Size de çok teşekkür ediyorum</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9180743315605422207.post-54075766539091727522020-01-12T03:27:00.003-08:002020-01-12T03:27:59.329-08:00Beyza Kara: "Ay-yıldızlı formayı giymek büyük bir onur"<span style="background-color: white; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Henüz 16 yaşında Kadın A Millî Takımımızın kampına katılan gurbetçi forvet, Almanya'nın Harburger Turnerbund takımında forma giyiyor. Almanya'nın da millî takımı için kıskaca aldığı genç oyuncu, futbolcu bir babanın kızı. Spor okulunda eğitimini sürdüren ve polis olmak isteyen Beyza Kara'nın rol modeli ise Dzsenifer Marozsan.</span><br />
<span style="background-color: white; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><br /></span>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEga4pIhZ9DvhFGfa1KYRDYecK9FYVGsZhmEfpFwrZt95h6mze6lkbqTeDD57nmMbOjOlipnjsbkhOLsgFPGO0VcHLTit9G9yhRsIP2XfXnk6TlFq_BWEGve_Sxy_ZnWIrMpytX_JhFmip8/s1600/e4402f7d050f4249b8d7d37457b9e7a4_t.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="380" data-original-width="570" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEga4pIhZ9DvhFGfa1KYRDYecK9FYVGsZhmEfpFwrZt95h6mze6lkbqTeDD57nmMbOjOlipnjsbkhOLsgFPGO0VcHLTit9G9yhRsIP2XfXnk6TlFq_BWEGve_Sxy_ZnWIrMpytX_JhFmip8/s320/e4402f7d050f4249b8d7d37457b9e7a4_t.jpeg" width="320" /></a><br />
<span style="background-color: white; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><br /></span>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">2 Haziran 2003 Reinbek doğumlusun. Öncelikle nasıl bir çocukluk geçirdin öğrenebilir miyiz?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Okulda dördüncü sınıfa giderken erkeklerle birlikte top oynamaya başladım. Daha sonrasında onlarla oynaya oynaya futbolu çok sevdim ve lisans çıkartıp futbolcu oldum. Güzel bir çocukluk geçirdim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Peki, aileni bize anlatabilir misin? Annen, baban, varsa kardeşlerin ne işle meşguller?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
İki kız kardeşiz. Bir ablam var. Babam Türkiye'de doğmuş ama nerede doğduğunu bilmiyorum. Annem Almanya doğumlu bir Türk… 30 sene önce Almanya'ya gelmişler. Babam fabrikada çalışıyor. Annem öğretmen ve aynı zamanda okulun kütüphanesinde görevli.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Senin eğitim düzeyini öğrenebilir miyiz?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Şu an spor okulundayım. Sonra ise polis olmak istiyorum. Almanya bu konuda çok iyi. Orada daha çok yabancı uyruklu olanları polis olarak istiyorlar. Alman vatandaşı olmana gerek yok. Onlar özellikle Türklerin daha çok polis olmasını istiyor. Bunun da sebebi şu; yabancılar daha çok olaya karışıyor ve bu sebeple dil bilen yetenekli insanları polis yapmak istiyorlar. Onlarla daha iyi iletişime geçeceğimizi düşünüyorlar. Benim çok arkadaşım var bu şekilde polis olan. Ayrıca sporcu olunca polislik daha kolay oluyor.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Ailende daha önce böyle sporla uğraşan birileri var mıydı?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Ablam herhangi bir sporla ilgilenmiyor ama babam profesyonel bir oyuncuydu. Almanya 3. Ligi'nde forma giydi.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Ailenden destek alıyorsun sanırım futbol konusunda…</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Evet, beni destekliyorlar. Babam beni idmanlara götürüp getiriyor. Ara sıra beraber futbol oynuyoruz. Babam iyi bir defans oyuncusu. Stoper oynuyor. Ben ise forvetim. Beni bu konuda çalıştırıyor. Bana yardımcı oluyor.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Profesyonelliğe geçiş nasıl oldu? Nasıl oldu da bir kulübün kapısından içeri girdin?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Hem okuldan arkadaşlarım hem de öğretmenlerim benim yetenekli olduğumu düşünüyor ve "Sen futbolcu olmalısın" diyorlardı. Özellikle öğretmenim çok ısrarcı oldu. Beni hep futbola yönlendirdi.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Seninle birlikte pek çok arkadaşın futbolcu olmaya çalıştı ancak başaramadı. Sense A Millî Takım'a kadar yükseldin. Arkadaşlarına göre neyi farklı yaptın?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Takım antrenmanlarının dışında bireysel olarak çok çalıştım. Hep idman yaptım. Ayrıca futbolcu olacağıma çok inandım. Bunu başarmak için her şeyi yaptım. Hiçbir zaman pes etmedim. Hâlâ çok çalışmaya devam ediyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Harburger Turnerbund takımında forma giyiyorsun. Biraz takımından ve liginden bahseder misin?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Harburger Turnerbund; Almanya U17 Ligi'nde mücadele veren bir takım. Yani ben U17 Ligi'nde oynuyorum. Bu sene U17'de oynama hakkım, yaşım sebebiyle bitiyor. Almanya'da bölgelere göre teknik direktörler oluyor. Bana transferim konusunda yardımcı olacaklar. Hedefim Almanya 1. Ligi'nde mücadele eden takımlardan birisine transfer olabilmek…</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Kendine futbolda kimleri örnek alıyorsun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Dzsenifer Marozsan diye bir oyuncu var. Onu örnek alıyorum. Kendisi Almanya Kadın Millî Takımı'nın 10 numaralı formasını giyiyor ve takım kaptanı. Önce Frankfurt'ta oynadı, ardından Lyon'a transfer oldu. Fransa'da bu sene "En iyi oyuncu" seçildi. Karakter olarak inanılmaz bir insan. Aslen Alman değil. Macaristan kökenli… Kendime en çok onu örnek alıyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Seni Türk Millî Takımlarına ilk kim çağırdı? Nasıl bir kontak kuruldu?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Beni ilk Begüm Üresin Hocamız gördü. Benimle temas kurdu ve ilgilendiğini söyledi. Almanya'daki hocam ise, "Buna sen karar ver. Ailene danışma. Hangi ülkeyi istiyorsan onu seç" telkininde bulundu. Ama yine de Begüm Hoca babama sordu. Alman Millî Takımı da beni istiyor.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">İki takımdan birisini seçeceksin. Bu süreç nasıl işliyor şu an?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Beni önce Türkiye çağırdı. Sonra Almanya da beni istediğini söyledi. 2020'ye kadar Almanya Millî Takımı'na gitme hakkımı kaybettim. Çünkü Türkiye forması ile maçlara çıktım. Bu kural yeni çıktı. U17'de ay-yıldızlı formayı giydiğim için 2020 yılına kadar ceza aldım Almanya'da… Sonra yine karar verme hakkım olacak.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Türkiye ile bir bağlantın var mı? Tatil için geliyor musun ülkemize? Türkiye hakkında neler düşünüyorsun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Antalya Side'ye tatile gelmiştim. Çok sıcak, çok güzel, cennet gibi bir ülke Türkiye… Benim için gerçek bir ev diyebilirim. Türkçem maalesef çok zayıf. Türkçeyi anlıyor ama konuşamıyorum. Niyetim var öğrenmeye…</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Türk Millî Takımlarına geldiğinde nasıl bir ortamla karşılaştın?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Düşündüğüm gibi oldu her şey… Gerçekten ay-yıldızlı forma altında mücadele etmek gurur verici. Çok mutlu oldum ilk bu formayı giydiğimde… Millî Takım formasını taşımak çok gurur verici gerçekten.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">2020 kararını verdin mi? Yoksa halen düşünüyor musun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Bekleyeceğim biraz daha… Benim açımdan ilerlemem nasıl olacak; bunu düşünüyorum. Sportif düşünüyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Peki, EURO 2020 finallerine kalan A Millî Takımımızın maçlarını izliyor musun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Erkek futbolunu hiçbir şekilde izlemiyorum. Yalnızca kadın futbolunu izliyorum. Eskiden izliyordum ama şimdi sadece kadınları takip ediyorum. Yalnızca son birkaç maçı izledim. Özellikle Fransa maçlarını takip ettim. Avrupa Şampiyonası'nı izlemek istiyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Türk futbolu ile Alman futbolu arasındaki farklar neler?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Almanya'da daha çok disiplin var diyebilirim. Çok daha sıkı çalışıyoruz. Sert ve sistematik bir sistem var. Hem dışarıda hem futbolda çok disiplin var. Türkiye'de ise böyle değil. Taraftar konusunda ise Türkiye uzak ara önde. Çünkü Türkler takımlarına daha çok düşkün. Bayraklar, tezahüratlar, coşku kesinlikle çok daha fazla Türkiye'de… Almanya'da böyle değil. Almanlar daha çok sessiz, sakin maç izliyor.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">2020 Avrupa Şampiyonası'nda açılış maçını İtalya ile oynayacağız. Böylesine büyük bir turnuvada Türkiye'nin mücadele etmesi konusunda neler düşünüyorsun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Dediğim gibi Millî Takımımızın son maçlarını izledim. Gayet istekli, tuttuğunu kopartan bir Millî Takım var. Avrupa Şampiyonası'nda çok daha güçlü ve renkli bir performans sergileyeceğimizi düşünüyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Almanya'daki tesisler ile Türkiye'deki tesisler arasında ne gibi farklar var?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Aynı düzeyde bence… Almanya'da bölgesel tesisler var. Belirli bölgelerde millî takımlar için belirli tesisler var ve hepsi standart, aynı düzeyde. Mesela örnek vermek gerekirse bizim Riva'daki tesislerimizin aynısı Ankara'da, Gaziantep'te, Antalya'da da var. Her Çarşamba günü Hamburg bölgesinin en iyi oyuncuları o kampa gidiyor. Mesela dört komşu şehrin en iyi 30 oyuncusu her pazartesi bu tesislerden birisine idmana gidiyor. O idmanda seçilen 15 oyuncu ise çarşamba günü millî takım idmanına gidiyor. Böyle bir düzen var.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Millî Takım'daki arkadaşlık ortamını nasıl buldun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
U17'de Almanya'dan gelen arkadaşlarım vardı. İlk günler onlarla iyi anlaştım. Ancak kampın sonuna doğru herkesle kaynaştım. A takımda da işler daha kolay. Yine Almanya'dan birkaç kişi olduğu için her şey daha kolay oluyor. Yaşça büyük oyuncular da bize yardımcı oluyor.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9180743315605422207.post-81259674374566902752019-11-21T05:03:00.001-08:002019-11-21T05:03:19.075-08:00Çağlar Söyüncü: "Liderlikten başka senaryo düşünmedik"<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Millî Takımımızın giderek olgunlaşan genç stoperi, UEFA'ya verdiği röportajda, Leicester'deki hayatından Millî Takım'daki atmosfere, gruptaki şansımızdan teknik direktörümüz Şenol Güneş'e önemli açıklamalarda bulundu. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEja8iZUJaiFgDXKNY1tW0XV612Eitj3xG6ReN06FuMh4bkFkmo4vRCaPvxfcrEGWhxMvr-uiEdcng0xNIfp0-iFrQ-fgWz6cZup3_vM6UMEg_gwqDwCfkHWfpUT6xUDAXiLn3rcsOUKAGw/s1600/%25C3%25A7a%25C4%259Flar+soyuncu.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="319" data-original-width="570" height="179" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEja8iZUJaiFgDXKNY1tW0XV612Eitj3xG6ReN06FuMh4bkFkmo4vRCaPvxfcrEGWhxMvr-uiEdcng0xNIfp0-iFrQ-fgWz6cZup3_vM6UMEg_gwqDwCfkHWfpUT6xUDAXiLn3rcsOUKAGw/s320/%25C3%25A7a%25C4%259Flar+soyuncu.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Çağlar, Leicester'da yaşam nasıl gidiyor? Leicester gibi büyük bir kulüpte oynamak sana ne hissettiriyor?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Leicester çok güzel insanların yaşadığı, çok güzel bir şehir. Açıkçası Almanya'da iki buçuk sene yaşadığım için, yurt dışında yaşamaya dair biraz tecrübeliyim ve buraya uyum sağlamak konusunda da bir sorun yaşamadım. Yalnızca burası çok yağış alan bir bölge olduğu için, başlarda bunun sıkıntısını biraz yaşadım ama bu alışılmayacak bir şey değil, ben de alıştım. Takım için her şey güzel gidiyor. Takım arkadaşlarım, teknik ekip, kulüp çalışanları; kısaca herkes bana ilk günden bu yana çok iyi davranıyor ve bunun için minnettarım. Genç bir takımız, takım arkadaşlarımla birbirimize yakın yaşlardayız ve bunun avantajını da yaşıyorum. Ligde de iyi bir konumdayız ve bunu ligin sonuna kadar, elimizden geldiğince devam ettirmeye ve formumuzu korumaya çalışacağız.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Topla ilişkinizin iyi olması gerekiyor</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Peki, takımın ve senin oyun tarzın hakkında ne düşünüyorsun? Topla oynamayı seven bir defans oyuncususun…</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Modern futbolda, artık defans oyuncularının da topla ilişkilerinin çok iyi olması gerekiyor; özellikle de dünyanın en iyi liginde oynuyorsanız. Ben dünyanın en iyi, en mücadeleci liginde oynadığıma inanıyorum. Burada çok fazla kaliteli takım ve çok kaliteli oyuncular var. Biz defans oyuncularından da burada topla iyi oynayarak oyuna katkı yapmamız isteniyor ve bekleniyor.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Altınordu'da yetiştin ve Sait Altınordu'dan çok uzun yıllar sonra kulübün ikinci millî oyuncusu oldun…</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Bu seviyelere gelebildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum ve yetiştiğim kulübe minnettarım. Altınordu'dan daha fazla oyuncunun da bu seviyelere geleceğine inanıyorum çünkü kulübün hem altyapılarda hem de A takımda çok iyi işleyen, başarılı bir yapısı var. Altınordu'nun sisteminin Türkiye'nin 1 numarası olduğunu söyleyebilirim. Genç oyuncular için, yurt dışından birçok takımla erken yaşta karşılaşmak ve uluslararası tecrübe edinmek büyük şans. Ben bu sayede daha fazla genç oyuncunun Millî Takım seviyesine ulaşacağına inanıyorum. Bana gelecek olursak, beş senedir Millî Takımlar için oynuyorum. Bu şansın herkese nasip olmadığının bilincindeyim ve bu fırsatı her antrenmanda, her maçta en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyorum. Millî formayı giydiğiniz zaman bir başka hissediyorsunuz.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Çocukken hayranı olduğun, örnek aldığın futbolcular kimlerdi?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Futbola forvet mevkiinde oynayarak başladım. O yüzden en beğendiğim oyunculara örnek vermem gerekirse Ronaldinho ve Ronaldo diyebilirim. Ama beğenimi yalnızca bu isimlerle kısıtlayamam. En üst seviyede oynayan bütün futbolcuları izlemekten çok keyif alıyordum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Sadece hedefe odaklandık</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">A Millî Takım EURO 2020 Elemeleri'ne çok iyi bir başlangıç yaptı. Grubunuzdaki mevcut durum için ne düşünüyorsun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Millî Takım'da şu an çok güzel bir arkadaşlık ortamımız var. Çok iyi bir jenerasyon geliyor. Yanımızda da bize örnek ve destek olan tecrübeli abilerimiz var. Onların bize katkılarıyla iyi işler yaptığımıza inanıyorum. Biz rakibimizin kim olduğuna bakmaksızın, her rakibimizi eşit derecede ciddiye alıyoruz. Biz sadece hedeflerimize ulaşmaya ve başarılı olmaya odaklandık.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Cenk Tosun'la aynı ligde mücadele ediyorsunuz. Farklı şehirlerde yaşamanıza rağmen görüşme şansı bulabiliyor musunuz?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Buraya geldiğim ilk günden beri Cenk abi hep yanımda oldu. O, benden daha tecrübeli bir oyuncu ve bana her zaman yardımcı oldu. Ona minnettarım. Elbette farklı şehirlerdeyiz; üstelik maç ve antrenmanlar derken çok yoğun programlarımız var. Bu yüzden her zaman görüşme fırsatı bulamayabiliyoruz ancak sıklıkla telefonda konuşuyoruz. Ama hem boş günlerimizde hem de Millî Takım kamplarında beraberiz.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Şenol Hocayla çalışmak bir şans</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Peki, Millî Takım'daki teknik direktörün Şenol Güneş hakkında neler söylemek istersin?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Şenol Güneş, çok tecrübeli bir insan. Biz genç oyuncular için, onun gibi hem Millî Takım'da hem de kulüplerde bu kadar başarılı olmuş bir hocayla çalışmak çok büyük bir şans. Ondan sürekli yeni bir şeyler öğreniyoruz, bize çok yardımcı oluyor. Burada onunla olmaktan ötürü çok mutluyuz. Umuyorum Şenol Hocayla birlikte bu başarılı başlangıcımızı devam ettiririz. Bunu yapabileceğimize inanıyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Önünüzde çok önemli bir İzlanda maçı var. Bu maçla ilgili düşüncelerin neler?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Burası Millî Takım. Elbette beklentiler de daha farklı. Buna bağlı olarak da hem biz oyuncular hem de insanlarımız, taraftarlarımız için tansiyon daha yüksek oluyor. Bu da çok normal. Çünkü burada duygular çok daha yoğun. Burası bütün duyguların birleştiği yer. İzlanda maçının güzel bir maç olacağını düşünüyorum. İzlanda karşısına da elbette her maçta olduğu gibi kazanmak için çıkacağız. Elimizden gelenin en iyisini yapacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Gruptaki ilk iki takım Avrupa Şampiyonası'na direkt katılma hakkı kazanacak. Bu iki takımdan biri olamama fikri, üzerinizde bir baskı oluşturuyor mu?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Bence bu durum, takımımızın ve grubumuzun durumuna bağlı. Bizim şu an birbirine kenetlenmiş, kuvvetli bir takımımız var. Bu konuyu takım arkadaşlarımla spesifik olarak konuştuğumuzu hatırlamıyorum ama kendimize güvenimizin çok yüksek olduğunu biliyorum. Biz bu grubu lider tamamlamak istiyoruz ve bunun için çalışıyoruz. Bundan başka bir senaryoyu hiç düşünmedik. Eğer bu konuyu aramızda konuşuyor olsaydık, evet, o zaman üzerimizde belki de bir baskı oluşabilirdi ama biz bunu hiç konuşmuyoruz. Umuyorum ki grubumuzu lider tamamlayacağız.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Başarıyı yeniden tattırmak istiyoruz</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">EUR0 2008 oynanırken henüz 12 yaşındaydın. O turnuva Millî Takım için birçok hikâye ve başarı barındırıyordu. Sizin için bu ruhu yeniden oluşturmak ve o başarının bir tekrarını yenilemek mümkün olacak mı?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Evet, EURO 2008 sırasında ben biraz daha gençtim. "Daha küçüktüm" demek, belki de daha doğru olacak. O dönem, benim için futbol heyecanının başladığı zamana denk geliyor. Küçük bir çocukken, böylesine iyi bir takım, böylesine güzel bir turnuva izlemek, futbolu daha çok arzulamanızı, daha çok önemsemenizi sağlıyor. Millî formanın önemini ve sizi nerelere taşıyabileceğini net bir şekilde algılıyorsunuz. Bu turnuva benim için çok önemliydi. Hem ülkem hem Millî Takım adına çok özel, çok mutlu günlerdi. Bu dönemdeki birlikteliği ve başarıları yakalamak elbette hedefimiz. Ülkemiz, milletimiz bunu hak ediyor. Ve onların bu başarıları tekrar tatmalarını sağlayacağımıza inanıyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">EURO 2020 Türkiye için ne ifade ediyor?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Elbette çok önemli. Avrupa'da yaşayan Türkler için de çok şey ifade ediyor. Herkesin gözü bu turnuvada olacak. Bizim için, takım olarak da çok önem arz ediyor. Ben, çok başarılı olacağımıza inanıyorum. Hem takım hem de ülke olarak buna ihtiyacımız var. İyi sonuçlar, iyi oyun; bunlar herkesin keyif alacağı şeyler. Oraya gideceğiz ve ülkemizi en iyi şekilde temsil edeceğiz. Ülkemiz bunu hak ediyor. Bütün destekçilerimize takımımız adına çok teşekkür ediyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">18 yaş altına maçları ücretsiz yapardım</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Futbol aracılığıyla dünyayı daha iyi bir hale getirmek için bir dilek hakkın olsa, bu ne olurdu?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Futbol adına konuşacak olursak, ben olsam 18 yaş altına maçları ücretsiz yapardım. Daha önce de söylediğim gibi, 2008'i düşündüğümde orada ne kadar çok olmak istediğimi hatırlıyorum. O anın hayalini kuruyorsunuz. EURO 2008 oynanırken 12 yaşındaydım ve tribünde olmanın hayalini kuruyordum. Arkadaşlarımızla konuştuklarımızı hatırlıyorum… "Bugün böyle iyi oynadık, bugün maçta bunları yaptık…" Giderek hevesleniyorsunuz çünkü oradaki futbol ortamının bir parçası gibi hissetmeye başlıyorsunuz. Ve kendinize bir hedef belirliyorsunuz. Ben de o dönemde kendime futbol için bir hedef koydum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Bu yolla hayal kurabilmek daha mümkün bir şey haline gelir sanırım…</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Evet. Her insanın koşulları aynı olmuyor. Bazı insanların şartları diğerlerine göre daha zor. Bu insanlar için bir şeyleri daha mümkün kılmak değerli olurdu. Ben de bu konuda örnek teşkil etmekten ötürü mutlu olurum.</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9180743315605422207.post-76189692489345646382019-11-21T05:01:00.001-08:002019-11-21T05:01:42.757-08:00Cenk Tosun: "Futbolcu olduğumu EURO 2016'da anladım"<span style="background-color: white; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Millî Takımımızın Everton'lı golcüsü, UEFA'ya verdiği röportajda "Böylesine önemli bir turnuvanın, böylesine büyük bir organizasyonun bir parçası olduğumu idrak edince futbolcu olduğumu hissettim. Bu hissiyatı tekrar tecrübe etmek, bu turnuvada daha fazla maç oynamak ve goller atmak istiyorum " diyor. İşte tecrübeli golcünün basketbolla başlayıp futbolla devam eden röportajı…</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQMFMsxk3earLRztez4O2KlJ4GIhYstdufC3Rb3Dslxib6rKJm16xjXdPf6VcKyr7Jj7M2Pog-7JHo2T4jnP91qvkiTucz2eQUdzAHHDFC1ulAz45yIE5aUD4T29qPGwR6SbzC0GEzBvo/s1600/cenk-tosun.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="720" data-original-width="480" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQMFMsxk3earLRztez4O2KlJ4GIhYstdufC3Rb3Dslxib6rKJm16xjXdPf6VcKyr7Jj7M2Pog-7JHo2T4jnP91qvkiTucz2eQUdzAHHDFC1ulAz45yIE5aUD4T29qPGwR6SbzC0GEzBvo/s320/cenk-tosun.jpg" width="213" /></a></div>
<span style="background-color: white; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><br /></span>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Bu sohbetimize basketbolla başlamak istiyorum... Basketbol sence Türkiye'de ne ifade ediyor? Türkiye'de basketbol ne kadar seviliyor?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Türkiye'de basketbol çok seviliyor ve izleniyor. Benim için, basketbol futbolun ardından en çok izlenen ve takip edilen spor. Basketbolda son yıllarda ülkece kazandığımız başarılar sayesinde, bu ilgi daha da arttı. Elbette Fenerbahçe'nin EuroLeague'deki başarıları ve Millî Takımımızın turnuvalarda yaptıkları çok etkili oldu. Basketbol Türkiye'de hâlâ gelişiyor.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Türkiye'de basketbol ve futbol tutkusu arasında sence nasıl farklar var?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Bence arada bir fark yok. Hem futbol hem de basketbol; ikisi de tutkulu, heyecanlı sporlar ve ateşli destekçileri var. Basketbolu gerçekten çok seviyorum ve mümkün olduğunca izliyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Hangi Türk takımlarını takip ediyorsun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Genel olarak söylemek gerekirse EuroLeague'i takip ediyorum. Türkiye Basketbol Ligi'ndeki maçları çok takip edemiyorum çünkü kendi maçlarım gibi onlar da hafta sonunda oynanıyor. EuroLeague'i ise hafta içinde izleme şansım oluyor. Fenerbahçe, Anadolu Efes, Daçka (Darüşşafaka)… Bunlar takip ettiğim takımlar.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">NBA'deki temsilcilerimizi izliyorum</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">NBA'i takip ediyor musun? Desteklediğin bir takım var mı?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Şöyle açıklayayım; herhangi bir takımı desteklemiyorum. NBA'de ülkemizi temsil eden ve bizi gururlandıran genç ve tecrübeli kardeşlerimiz var. Onların maçlarını izlemeye çalışıyorum. Cedi'yle (Cedi Osman) arkadaşız. Onun maçlarını mutlaka izliyorum. Elbette Ersan İlyasova ve Furkan Korkmaz'ın maçlarını da kaçırmamaya çalışıyorum. İngiltere'yle Amerika arasında zaman farkı olduğundan bazı maçlar benim için çok geç saatte başlamış oluyor. Bazı maçlar akşam saat on veya on bir gibi başlıyor, ben de o maçları izleyip öyle uyuyorum. Oradaki temsilcilerimiz iyi oynadıkça ben de gururlanıyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Türk temsilciler dışında beğendiğin NBA oyuncuları kimler?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Bence James Harden çok farklı bir oyuncu. Onu çok beğeniyorum. Elbette, Stephen Curry, Kevin Durant. Bu oyuncular çok farklı oyuncular.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Peki ya sen? Sence iyi bir basketbol oyuncusu musun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Kötü olmadığımı düşünüyorum. İdare eder diyeyim. Arkadaşlarımla birlikte oynuyoruz ve bence iyi oynuyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Hangi pozisyonda oynuyorsun peki?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Boyum basketbol için çok uzun olmadığı için (1.83m) en çok oyun kurucu olarak oynuyorum. Pota altında oynamak biraz zor. Aslında basket oynarken pozisyonlara, numaralara çok takılmadan oynuyoruz. Herkes, her pozisyonda oynayabiliyor. Ama dediğim gibi, basketbolu severek oynuyor ve izliyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Babamın hakkı ödenemez</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Peki, basketbolu bir kenara bırakalım… Ailenin senin hayatında çok önemli bir yeri olduğunu biliyorum. Aile hakkında neler söylemek istersin? Sana özellikle babanı sormak istiyorum bu noktada.</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Şöyle söyleyeyim… Kariyerimde bu noktaya gelebildiysem eğer, bunu mümkün kılan en önemli faktör ailemdi. Babam hakkında özellikle konuşmak istiyorum; futbola karşı çok büyük bir tutku ve sevgi besliyor, futbol oynamışlığı da var. En uzaktaki deplasman maçınızı düşünün… Katar'da bir millî maça çıkacağınızı hayal edin, oraya gelir ve sizi destekler. Hiçbir maçımı asla kaçırmaz. Frankfurt'un biraz dışında yaşadığımız dönemde, henüz bir sürücü belgem yoktu ve beni her gün 35km'lik mesafedeki antrenman tesislerine götürürdü. Böylesi bir ilgiye paha biçilemez… Bunların hakkı ödenmez. İşte bu yüzden babam hakkında özellikle konuşmak istedim. Ve şunu bilmenizi isterim ki aile, bir futbolcunun hayatında çok büyük bir öneme sahip. İşler iyi giderken hâlihazırda iyi hissedersiniz ve aslında bir başkasına ihtiyaç duymazsınız. Ama hayat sadece iyi zamanlardan ibaret değil, aile burada devreye girer. Size sağladıkları destek ve motivasyon, performansını birebir etkiler ve ayağa kalkmanızı sağlar.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Millî Takım'a nasıl hayır denilebilir ki?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Futbol hayatına Almanya'da başladın ve genç takımlar seviyesinde Almanya Millî Takımı için oynadın. Sonrasında ise Türk Millî Takımı'nı tercih ettin. Bu karar dönemi senin için nasıl gelişti? Bu süreçte neler hissettin?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Evet, Almanya Millî Takımı için oynamaya başladım,15, 16, 17, 18, 19, 20 ve 21 yaşlarım boyunca oynadım. Bazı yaş gruplarında takım kaptanlığı dahi yaptım. Bir Türk olarak, bu elbette benim için çok kolay bir şey değildi. Ama kendimi çok iyi adapte ettiğimi düşünüyorum. Gaziantepspor'a transfer olduğum yıl çok iyi bir sezon geçirdim ve sadece yarım sezonun ardından o dönemdeki teknik direktörümüz Guus Hiddink beni Millî Takım'a davet etti. Ah, pardon, beni önce Okan Buruk aradı, o dönem yardımcı antrenördü. Beni aradı ve "Guus Hiddink seni görmek istiyor" dedi. Ardından bir araya geldik. Bu, çocukluğumdan bu yana hayalimdi. Buna nasıl hayır diyebilirdim ki? Biz zaten milliyetçi bir aileyiz. Bayrağımızı ve ülkemizi çok seviyoruz. Bir saniye bile tereddüt etmeden, "evet" dedim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Biraz da EURO 2016'dan konuşalım istiyorum… Hem sen hem de takımın adına, EURO 2016 nasıl geçti dersin?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Öncelikle şunu belirtmem gerekir ki, EURO 2016'da zor bir gruba düştük ve bu açıdan biraz şanssızdık. Turnuvaya ise biraz geç adapte olabildik. İlk maçımız Hırvatistan'a karşıydı ve iyi bir maç çıkarmadık. İspanya'ya karşı daha iyi oynadık ancak İspanya'nın nasıl kaliteli bir takım olduğu da ortadaydı… Grubun son maçında gücümüzü bulduk ve Çek Cumhuriyeti'nden üç puanı aldık. Ama bundan sonra, sanırım İtalya ile İrlanda maçıydı... İrlanda'nın İtalya'yı mağlup etmesinin ardından turnuvadan elendik. Çok üzgündük, hatta yıkılmıştık. Turnuvaya tam da yeni adapte olmuşken elenmiştik. Ama EURO 2020'ye katılma hakkı kazanırsak, bu turnuvanın bizim için çok daha iyi olacağını düşünüyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Millî Takım'da dengeyi tutturduk</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">EURO 2020 Elemeleri'ne de çok iyi başladınız ve şu an grupta işler sizin için oldukça iyi gidiyor. Bu konuda ne söylemek istersin? Takım içindeki ortam ne durumda?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Takımda atmosfer çok iyi. Birkaç tecrübeli arkadaşımızın yanında birçok genç oyuncudan oluşan bir takıma sahibiz. Bu bağlamda iyi bir denge tutturduk. Tecrübeli arkadaşlarımız genç arkadaşlarımıza yardımcı oluyor ve genç arkadaşlarımız tecrübelilere büyük saygı duyuyor. Sağladığımız uyumu sahaya yansıtmayı da başardık. Şu an gruptaki durumumuz da oldukça iyi ama geri kalan maçlarımızı kazanmazsak bunun hiçbir önemi kalmaz. O yüzden kalan maçlarımızda çok iyi mücadele ederek iyi sonuçlar almak istiyoruz. Avrupa Şampiyonası çok önemli bir turnuva. Ben EURO 2016 sırasında futbolcu olduğumu anladım desem yanlış olmaz. Böylesine önemli bir turnuvanın, böylesine büyük bir organizasyonun bir parçası olduğumu idrak edince futbolcu olduğumu hissettim diyebilirim. Bu hissiyatı tekrar tecrübe etmek istiyorum. Bu turnuvada daha fazla maç oynamak istiyorum. Bu maçlarda goller atmak ve bu sayede takımımın daha üst turlara ilerlemesine katkıda bulunmak istiyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">İzlanda karşısında son yıllardaki hataları tekrarlamayacağız</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">İzlanda'ya karşı bir nevi final maçı oynayacağız. Bu konuda ne düşünüyorsun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
İzlanda karşısında son yıllarda yaptığımız hataları tekrarlamayacağız. Son yıllarda İzlanda'yla birçok defa karşılaştık ve çoğunlukla kaybettik. Selçuk (İnan) kardeşimin serbest vuruştan bulduğu golle 1-0 kazandığımız ve Avrupa Şampiyonası'na gitmeye hak kazandığımız bir maçımız da var. İzlanda karşısında, kendi sahamızda, taraftarlarımızın önünde üç puanı alan biz olmak istiyoruz. Kazanmak ve Avrupa Şampiyonası Elemeleri'ne katılma hakkını elde etmek istiyoruz.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Bildiğin gibi, gruptaki ilk iki takım Avrupa Şampiyonası'na direkt katılma hakkı kazanacak. İlk iki takımın dışında kalmak fikri, üzerinizde bir baskı oluşturuyor mu?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Hayır, bu bizim üzerimizde bir baskı oluşturmuyor. Biz kendimizi tamamen grupta ilk ikide olmaya hazırladık. Üzerimizde bu açıdan bir baskı yok.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Harika bir jenerasyona sahibiz<br style="box-sizing: border-box;" /> <br style="box-sizing: border-box;" />2002 Dünya Kupası oynanırken 11, EURO 2008 sırasında ise 17 yaşındaydın. Bu dönemleri düşününce aklına neler geliyor? Sence takım olarak o dönemdeki başarıları tekrarlayabilecek misiniz?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Bence bizim sıkıntımız, şampiyonalara katılma hakkı elde etme kısmında. Genelde gruplara iyi başlamıyoruz, daha sonra form tutuyoruz ve neredeyse iş işten geçtiğinde işleri yoluna koymaya çalışıyoruz. Gittiğimiz şampiyonalarda ise harika işler başarıyoruz. Bu elemelere ise çok iyi başladık. Bu formumuzu devam ettirmemiz gerekiyor. Eğer Avrupa Şampiyonası'na gidersek çok başarılı olacağımıza inanıyorum çünkü harika bir jenerasyona sahibiz.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">EURO 2020'de yer almak Türkiye için ne ifade ediyor?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Avrupa'nın bütün büyük takımları orada olacak, biz de bayrağımızın bu takımların yanında dalgalanmasını istiyoruz. O yüzden orada olmak bizim için çok şey ifade ediyor. Çok güzel bir ülkemiz var; ülkemi çok seviyorum. Zaman zaman zor dönemlerden de geçebiliyoruz; dolayısıyla böylesi bir turnuvaya katılmak ülkedeki havayı da değiştirebilir.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Çağlar'ı çok parlak bir gelecek bekliyor</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Sana Çağlar'ı (Söyüncü) sormak istiyorum. Aynı ligde oynuyorsunuz, elbette farklı şehirlerde yaşıyorsunuz. Çok sık görüşme şansı bulamadığınızı tahmin ediyorum. Neler söylemek istersin?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Evet, elbette çok yoğun programlarımız var. Ama neredeyse her gün telefonda konuşuyoruz. Çağlar'ı kendime bir kardeş kadar yakın görüyorum. Aslında birbirimizden o kadar da uzakta değiliz. Leicester ile Liverpool bir buçuk-iki saat mesafede. Çok genç bir oyuncu ve öğrenmeye çok açık. Altınordu'da genç yaşta oynamaya başladı ve yıllar içerisinde kendini çok geliştirdi. Freiburg'a gittikten sonra da kendini geliştirmeye devam etti. Leicester'da ilk sene biraz zorlandı. Bu noktada teknik direktörlerin de önemine dikkat çekmek isterim. Harry Maguire'ı Manchester United'a sattıktan sonra Çağlar'a güvendiler ve formayı verdiler. Çağlar şu an ligdeki en iyi defans oyuncularından biri. Bence onu çok parlak bir gelecek bekliyor. Umarım kendini geliştirmeye devam eder ve Leicester City'deki performansı sayesinde daha da iyi yerlere gider.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Şenol Hocanın oyuncularla bağı çok kuvvetli</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Peki, Şenol Güneş hakkında neler söylemek istersin? Senin için özel bir insan olduğunu düşünüyoruz.</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Şenol Hocayla iki sezon birlikte çalıştık ve ikisinde de şampiyon olduk. Sonrasında ben Everton'a transfer oldum. Şenol Hocanın benim hayatımda gerçekten çok önemli bir yeri var. Everton'a transfer olmamda babamın ardından en büyük etken kendisidir. Aramızdaki ilişki bir antrenör oyuncu ilişkisinden ziyade baba-oğul ilişkisi gibi. Eski bir öğretmen olduğu için mi bu kadar başarılı bilmiyorum ama Şenol Güneş'in oyuncularıyla arasındaki bağ çok kuvvetli. Sadece ben değil, diğer arkadaşlarımla da diyaloğu öyle. Ülkemiz için büyük bir kazanç, çok önemli bir değer olduğunu düşünüyorum. Onunla çalışmayı çok seviyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Babanızla Şenol Hocanın isimlerinin aynı olması hoş bir tesadüf olsa gerek.</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Kesinlikle. Bundan bir defa daha söz etmiştim. Hayatımda iki Şenol'un çok büyük yeri, önemi var. Birisi babam, diğeri de Şenol Hoca. Evet, büyük tesadüf…</div>
<div>
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9180743315605422207.post-87987034306794112862019-10-25T05:33:00.001-07:002019-10-25T05:33:19.077-07:00Rasim Kara: "Amatör ruh biterse her şey biter"<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Türkiye'nin 1975'te SSCB'yi 1-0 yendiği karşılaşmanın uzatma anlarında "Bu maçı kazanalım, ölürsem öleyim" diye dua eden Rasim Kara, "Sporda büyümenin anahtarı amatör ruhtur. O kaybolduğunda her şey sona erer" diyor. Kara, Türk futbolunun geleceğinin altyapı yatırımlarına bağlı olduğunu da sözlerine ekliyor.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8K4eca9rkcw2O0dpEmSIplCvgbWdTYXweWWGcJD9ch0wI_KSNFaKrGJrZNdhpzaeMmEIKs8q8KcrsfuauZ4dCXhUM-HaGM0XtMWtk5Ts-q_UGtQwCp1xOA9R2K-l55mJue6sntIpZ8ks/s1600/29d1abbb1d714737a6786003efbcf3c7_m.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="320" data-original-width="480" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8K4eca9rkcw2O0dpEmSIplCvgbWdTYXweWWGcJD9ch0wI_KSNFaKrGJrZNdhpzaeMmEIKs8q8KcrsfuauZ4dCXhUM-HaGM0XtMWtk5Ts-q_UGtQwCp1xOA9R2K-l55mJue6sntIpZ8ks/s320/29d1abbb1d714737a6786003efbcf3c7_m.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Eskişehir'in Eğriöz Köyü'nden A Millî Takımımızın kalesine kadar uzanan bir başarı öyküsünün adıdır Rasim Kara... Lunaparkta penaltıları karşılarken keşfedilen, Alman efsanesi Beckenbauer'i beyaz noktadan soğutan, şimdilerde ise kendini gençlerin eğitimine adayan Rasim Kara ile Türk futbolunu değerlendirdik. Gençlere kendi geçmişinden kesitlerle harmanladığı tavsiyelerde bulunan "Rasim Hoca" ile yaptığımız ders niteliğindeki söyleşide herkese göre bir kıssadan hisse var. Türk futboluna hizmetlerini Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Gelişim Direktörlüğü Antrenör Eğitimcisi olarak sürdüren Kara'ya biz sorduk, o anlattı…</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Futbola nasıl adım attığınızdan başlayalım önce. Biraz da çocukluğunuza inelim...</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
1950 Eskişehir doğumluyum. İlkokulu köyde (Eğriöz) okudum. Top nerede o dönemlerde... Atların kuyruklarından, yelelerinden top yapar oynardık. Sonra Vanlı bir Nevzat Hoca geldi. Para toplayıp bir top aldı. Kendi aramızda maç oynamaya başladık. Nedense hep kaleye geçerdim. Demek ki ilgim vardı. Ortaokul da aynı şekilde geçti. Lisedeyken futbol yasaktı. Ama kaçak da olsa oynuyorduk. Tabiî sahalar toprak o zamanlar. Ben yine kaledeyim. Lise 2'de Tuncer diye bir arkadaşım vardı. Bir gün bana gelip, "Ben 2. Amatör Küme'de santrfor oynuyorum. Bizim kaleci bazen antrenmanlara, hatta maçlara gelmiyor. Seni götüreyim mi?" dedi. Koşa koşa gittim. Orada (Işıkspor) ilk lisansım çıktı ve oynamaya başladım. 1.5 sezon sonra 1. Amatör Küme'den Çimentospor'a transfer oldum. 200 lira da transfer parası almıştım. O para bir işçinin, memurun yarı maaşı gibiydi. Bütün maçlarda oynadım. Lise bittikten sonra Eskişehir Ticari İlimler Akademisi'nin sınavlarını kazandım.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">"Lunaparktan Eskişehir Demir'e"</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Akademiye başlamadan önce önümde üç aylık ölü dönem vardı. O zamanlar Porsuk'un kenarında lunapark kurulurdu. Bir gün arkadaşlarla oraya gittik. Lunaparkta penaltı bölümü vardı. Üç penaltı atışını da gole çeviren bir paket sigara alıyordu. İster istemez ayaklarımız oraya gidiyordu. İşletmecisi de rakibimiz Fatihspor'un santrforuydu. Beni görünce, "Rasim gel, kaleci yok" dedi. "Tamam, ama ne zaman geleceğim, ne zaman gideceğim, kaç para vereceksin?" diye sordum. "Akşam 6'da burada olacaksın, gece 12.00'de filan bitiyor. Hafta sonları öğlen geleceksin, gece 12.00-01.00 gibi gideceksin" dedi. Önce cazip geldi ve kabul ettim. Ama okul arkadaşlarımın ve kafayı çeken zengin çocukların gelmesi zamanla beni rahatsız etmeye başladı. Sonra bir gün Eskişehir Demirspor'un yöneticisi rahmetli Cemboy Yüksel geldi. Beni kulübe davet etti. Eskiden müessese takımlarına girmek çok önemliydi. Özellikle yaşı ilerleyen futbolcular iş sahibi oluyordu. Sigortası, ikramiyesi, emekliliği cezbediciydi. Müdürle görüşmeye gelenler arasında en genç bendim. En son da beni aldılar içeri. Müdür, bana iş vereceklerini ama artık lunaparka gitmeyeceğimi söyledi. Ben de "Ailem köyde, çalışmam lâzım" dedim. Bana 500 lira maaş bağlandı.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">"Coşkun Özarı 'Böyle devam et' dedi"</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Demirspor'da oynarken Bölgesel Gençler Ligi kuruldu. Eskişehirspor o zaman 1. Lig'deydi. Zaten Süper Lig yoktu. Biz 3. Lig'deydik. Bursaspor, Zonguldakspor, Boluspor ve Uşakspor ile aynı gruptaydık. 18 yaşından büyük iki oyuncu oynatma hakkı vardı. Ben de 19 yaşına girmiştim ama bu haklardan biri bana verildi. O dönem Uşak'a maça gittik. Yenildik ama ben çok iyi oynamıştım. O dönem 2. Lig'de mücadele eden Uşakspor'dan teklif aldım. Kabul ettim ve 30 bin liraya profesyonel oldum. O sene Ümit Millî Takım'a seçildim. O dönem Fatih (Terim) Hoca ile Güvenç Kurtar da Ankara'ya seçmelere gelenler arasındaydı. Doğan Andaç vardı. Rahmetli Coşkun (Özarı) ağabey A Millî Takım hocasıydı. Hazırlık maçı sırasında Coşkun ağabey bana, "Böyle oynamaya devam edersen seni A Millî Takım'a alacağım" dedi. "İnşallah Hocam" dedim.<br style="box-sizing: border-box;" /><br style="box-sizing: border-box;" />Aynı yıl Bursapor'a transfer oldum. Osman Hüseyin Uçaner adında çok iyi bir kaleci ağabeyim vardı. Kıbrıs uyruklu olduğu için Türk Millî Takımı'nda oynayamıyordu. Bana çok katkısı olmuştu. Teknik direktörümüz Kaloperoviç'ti. Rahmetli Metin Oktay da menajerdi. Yedinci hafta filandı sanırım. Mersin'de ilk 1. Lig maçına çıktım. 0-0 berabere kaldık ve bütün karmalarda ben varım. Sonraki hafta içeride oynayacağız. Kaloperoviç akşam odama geldi, "Sen gençsin, istikbalin parlak. Osman yaşlı, çalışmayı bırakır" dedi. Ben durumu anladım. "Hocam sen istediğin kaleciyi oynat, ben her zaman hazırım" dedim. O sezon 9 maç oynadım.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">"Osman ağabey statta esir tutuldu!"</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Osman ağabey Limasolluydu. Sezon bitince Limasol'a gitmişti. 1974'te Kıbrıs'a çıkarma olunca Rumlar Türkleri toplayıp bir statta esir ettiler. Osman ağabey de o grubun içindeydi. Biz sezonu açtığımızda Osman ağabey hâlâ esirdi. Sonra kurtuldu geldi ama o dönemde ben iyi maçlar çıkarmıştım. Takım da çok iyiydi. Avrupa'da İrlanda'nın Finn Harps takımını, ardından da İskoçya'dan Dundee United'ı eledik. Çeyrek finalde o dönemin en iyi takımları arasında yer alan Dinamo Kiev'e (SSCB) elendik. O sezon A Millî Takım yolum da açıldı. Gençliğimde ne için okuduğumu ya da neden futbol oynadığımı bile bilmiyordum. Büyük beklentilerim de yoktu. Aile terbiyemiz çok sağlamdı ve ne yaparsak yapalım en iyisini yapmak için çabalıyorduk. Bileklerimi güçlendirmek için kendi uydurduğum aletlerle çalışan bir gençken hem ligin en sağlam fiziğe sahip oyuncularından biri haline gelmiş hem de Millî Takım'a yükselmiştim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Ders gibi penaltı golü</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Duygusal kırılmalar yaşadığınız bir maç oldu mu?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Bursaspor'da oynarken kupada Eskişehir Demirspor ile eşleştik. Bu eşleşme benim için ayrı bir önem taşıyordu. Eskişehirli olduğumdan değil tabiî... O zaman Demirspor'u, bileklerim zayıf olduğu gerekçesiyle beni takımına istemeyen Zekai Hoca çalıştırıyordu. 3. Lig takımını nasıl olsa yeneriz diye sahaya ikinci takımla çıkmıştık. Ama maç penaltılara gitti. Bir penaltı kurtardım, bir tane de gol attım. Hocaya gidip "Geçmiş olsun" dedim. O da beni tebrik etti. O zamanlar böyle tatmin oluyordum. Zekai Hoca bir sene sonra Eskişehirspor'un başına geçti. Bursa'daki maçta 80. dakikada penaltı kazandık. Şu anda TFF'de bölge antrenörü olarak görev yapan Sinan Bür o zaman kaptan. Penaltıyı da o atacak. Antrenöre koştum, "Hocam ben atayım" dedim. Eskişehirliyim, kaçırsam dedikodu yaparlar. Kaleden çıkıp git, bir de penaltıyı kaçır... Tabiî o zaman hiç aklıma öyle bir şey gelmedi. Ben sadece hocamın penaltı attığımı görmesini istiyorum. "Git at" dedi. Sinan topu dikti. Koşarak gittim, "Hoca benim kullanmamı istiyor" dedim. Hocaya baktı, 'bırak' işaretini alınca çekildi. Topu 90'a attım ve maçı 1-0 kazandık. Bu arada topu elle santraya gönderiyorum. Degajım rakip ceza alanına iniyor. Bunların hepsini Zekai Hoca kollarımın zayıf olduğunu söylediği için yapıyorum... Benim yerimde bir başkası olsa küsüp futbolu bırakabilirdi. Ama benim için itici güç oldu.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">"Beckenbauer'in penaltısını kurtardım"</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
İlk A millî maçımı İrlanda'ya karşı oynadım. 74'te Yasin Özdenak'ın yerine oyuna girdim, 88'de penaltı kurtardım. A millî formayı üçüncü giydiğimde Federal Almanya maçında Beckenbauer'in penaltısını kurtardım. Lunaparkta penaltı pavyonunda çalışmış olmak başlarda zoruma gidiyordu ama bana çok katkısı oldu. Dört sene Bursaspor'da oynadıktan sonra Beşiktaş'a transfer oldum. Orada da penaltıları atmaya başladım. 25'in üzerinde penaltı golüm var. Sadece bir penaltı kaçırdım. O da Bursaspor'a karşı. Beşiktaş'ta 8 yıl oynadım. 15 yıllık şampiyonluk hasreti de benim kaptanlık yaptığım dönemde bitti. O süreçte iskeleti altyapıdan gelen oyuncular oluşturuyordu. Ben, Mehmet Ekşi, Necdet (Ergün), Samet (Aybaba)... Sonra Rızalar (Çalımbay), Ziyalar (Doğan), Fikretler (Demirer), küçük Haluklar (Duranoğlu) filan geldi. Feyyazlar (Uçar), Aliler (Gültiken), Gökhanlar (Keskin) derken üst üste şampiyonluklar geldi.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Sizin döneminiz ile bugünün şartlarını kıyaslamanızı istesek...</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Biz çok çileler çektik. Yaklaşık 20 yıl futbol oynadım. Ama doğru dürüst bir çim sahada kaleci antrenmanı yapamadan bıraktım. Şeref Stadı vardı şimdi Çırağan Oteli'nin olduğu yerde. Orası da toprak sahaydı. 1984'te Beşiktaş'ta jübile yaptım. Yeniköy'de Ritz Carlton Otel vardı. Sonra yıkıldı. Orada dostlarıma ve medyaya yemek vermiştim. Benden anılarımı anlatmamı istediler. Bende iz bırakan şeyleri anlattım. Sonra da "Öldüğümde mezar taşıma 20 sene kalecilik yaptı ama doya doya bir çim sahada kaleci antrenmanına çıkamadı" diye yazın dedim. Şimdi bakıyorum; kaleciler antrenmanda, maçta kısa kollu forma ile oynuyor. Biz astronot gibi giyinirdik. Formaya, eşofmana battaniye, yorgan gibi ilâveler koyardık. Yaralar yapıştığı için yatakta dönemezdik. 1 sene hiç kapanmazdı yaralarımız. Ama hiç şikâyetçi değildik. Bize kimse bir şey göstermedi. Kendi kendimize kaleye geçtik ve oynamaya başladık. Deneme yanılmayla öğrendik her şeyi. Ama köyde yürümeye başladığımız andan itibaren sokaktaydık. Çelik çomak, birdirbir, uzuneşek, yakan top, seksek oynardık. Şimdi bunu profesyonel kulüplerde merdiven çalışması, koordinasyon çalışması olarak yapıyorlar.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Kaleci antrenörlüğünü başlattık</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Futbolu bıraktıktan sonra antrenör kurslarına gitmeye başladım. Antalya'da bizim altyapı hocamız olan Serpil Hamdi Tüzün vardı. Adnan Dinçer de onunla birlikteydi. Bir gün Adnan Dinçer'i aradım. Okumayı çok severdi. Ondan kitap istedim. Antrenör kursuna gideceğimi söyledim. "Gel beraber çalışalım o zaman" dedi. Kalktım Antalya'ya gittim. O zamanlar 1. Lig, 2. Lig ve 3. Lig vardı. Antalyaspor 2. Lig'deydi. Orada yardımcı antrenör oldum. Takım o sezon 1. Lig'e çıktı. Yine 2. Lig'de Uzunköprüspor'da çalıştıktan sonra yarım sezon da Antalyaspor'da teknik direktörlük yaptım. Sonra Federasyona geldim. Tamer Hoca (Güney) vardı o zaman Şenes Erzik yönetiminde. Piontek Millî Takım'ın başında, Derwall danışman, Fatih Hoca (Terim) Piontek'in yardımcısı. Tamer Hocaya gittim, "Ben Türk kaleciliği için bir şey yapmak istiyorum" dedim. "Ne gibi?" diye sordu. "Kaleci antrenörlüğü yok mesela" dedim. Sonra Fatih Hocaya bahsettim. O da destekledi. Şenes (Erzik) Bey de destek verdi. Bu vesileyle hem yardımcı antrenörlük hem de kaleci antrenörlüğü müessesini kurduk.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">"12 takımın kalesi Türk'e emanet"</strong><br style="box-sizing: border-box;" /> <br style="box-sizing: border-box;" />Şenes Bey geçen sene Futbol Vakfı'nın yemeğinde bir grupla konuşurken beni çağırdı. "Rasim Hoca biliyor musun dünyada ilk kaleci antrenörü kursunu sen açtın" dedi. Bunu ben de bilmiyordum. Avrupa'da 2-3 günlük seminerlerle sertifika programları yapıldı. Biz 33 günle başladık, sonra 18 güne indirdik. Çok kaliteli işler çıkardık. Şu anda UEFA kaleci antrenörü kurslarına da el atıyor. Geçen sezon Süper Lig'de banko oynayan üç yerli santrfor yoktu. Sadece Burak (Yılmaz) ve Umut (Bulut) vardı. Banko oynayan üç yerli stoper yoktu. Ama 12 takımın kalesi yerli kalecilere emanet edildi. Bunların beşi 20, 21, 22 yaşında. Altay 21 yaşında Fenerbahçe'ye geldi, oynuyor. Trabzonsporlu Uğurcan 22 yaşında, o orada oynuyor. Okan'ı Galatasaray aldı Bursaspor'dan. Muhammed Şengezer var. İleride Avrupa'da oynayan kalecilerimiz de olacak. Mesela Uğurcan Çakır... Bence son derece yetenekli. Altay da iyi. Muhammed Şengezer de çok iyi.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Beşiktaş teknik direktörlüğünden ayrılışınız çok konuşuldu ama siz sustunuz. Bunun özel bir nedeni var mı?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
1996'da Fatih Hoca ile Millî Takım'ı tarihinde ilk kez Avrupa Şampiyonası finallerine götürdük. Gitmeden önce Fatih Hoca Galatasaray ile anlaştı. Ben de Beşiktaş'la. Hatta Fatih Hoca ayrılınca yöneticilerden biri bana, "Prosedüre göre yardımcısı devam eder, sen kal" dedi. Kabul etmedim. "Fatih Hoca ile geldik, beraber gideriz. Bize yakışmaz" dedim. Sonra Beşiktaş'ta çok başarılı bir sezon geçirdik. Bariz hakem hatalarıyla puanlar kaybettik. Mesela Van'da Sergen'in (Yalçın) frikiğinde smaç yapıldı. Penaltıyı vermedi hakem. VAR sistemi uygulansa Beşiktaş açık ara şampiyon olurdu. Ama ikincilikle yetindik. Galatasaray ipi göğüsledi. Beşiktaş'ın tarihinde 88 gol yok, benim zamanımda atıldı. Artı 62 averaj yakaladık. Rum Kesimi'nden Apoel'in Türkiye'ye gelmemesi ile Avrupa'da tur geçen Beşiktaş, benim dönemimde dördüncü turda Valencia'ya elendi. Hiç derbi kaybetmedik. TSYD Kupası'nı kazandık. Fair Play de benim için çok önemliydi. En az kart gören takım olduk. Rahmetli Süleyman ağabey başkandı o zaman.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">"Kulüp zarar görmesin diye…"</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Çok önemli ama anlatamayacağım konular var. Onlar yüzünden ayrılmak zorunda kaldım. 400 bin dolar tazminatım ve iki senelik kontratım vardı. Hepsini bırakıp gittim. Bu tavrım nedeniyle Süleyman ağabey bana teşekkür bile etti. Bazı yaşlı yöneticiler ile anlaşmazlık yaşadım ama kulüp zarar görmesin diye sustum. Sonra Bursaspor ile anlaştım. Orada da başarılı olduk. Sonra Çanakkale Dardanelspor, Yimpaş Yozgatspor, Kocaelispor… Rizespor'u 2. Lig'den 1. Lig'e çıkarttık. Kanada'da Ottawa Wizards takımını çalıştırdım. Orada şampiyonluk yaşadım. 4.5 sene Azerbaycan'da Hazer Lankeren ve Karabağ'da görev yaptım. O sıralar zor dönemler yaşıyordu Karabağ. Ermeniler işgal etmiş, oradan kaçanlar bir takım kurmuş filan… 30-35 yaş ortalamasına sahip bir takım aldık. Takımın yaş ortalamasını ben düşürdüm. Şu an Azerbaycan'ın en iyi takımı. Şampiyonlar Ligi'ne filan gidiyor. Yaklaşık 10 yıldır da TFF'de çeşitli görevlerdeyim. Yaklaşık 1000 kaleci antrenörü mezun olmuş toplamda. Bunlar hem bir meslek sahibi oldular hem de kaleciler yetiştirdiler. Bugünkü başarıda bizim açtığımız kursların etkisi büyük.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">"Bu maçı kazanalım, ölürsem öleyim!"</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Gençler sahip olduklarının kıymetini bilmeli. 1975'te İzmir'de Sovyetler Birliği'ne karşı oynadım. O dönem henüz bölünmemişti. Çok iyi bir kadrosu vardı Sovyetlerin. Dinamo Kiev takımı, millî takım olarak çıktı sahaya. Ben de Bursaspor'dayken Dinamo Kiev'e karşı iki defa oynamıştım. Valeri Lobanovski adında çok iyi bir antrenörleri vardı. Hem Dinamo Kiev'i hem de millî takımı çalıştırıyordu. Maç öncesi 5-6 fark yiyeceğimizi düşünüyorlardı. 1-0 öne geçtik. Hava yağmurluydu. Yerler vıcık vıcık. Ruslar bastırıyor... Ben bir degaj yaptım, Gökmen aşırttı, Ali Kemal ortaladı, Fenerbahçeli Cemil kafaya çıktı ama golü kimin attığı belli değil... Bakıyorum Atatürk Stadı'nın skorbordunda "Türkiye: 1 - SSCB: 0" yazıyor. Dakika 88. "Allah'ım gol yemeyeyim, maçtan sonra kolum kırılsın" diye dua ediyorum. 90'ıncı dakikada skor hâlâ 1-0. "Allah'ım maç böyle bitsin, bacağım da kırılsın" diyorum kendi kendime. Uzatmalar oynanıyor. "Bu maçı kazanalım da ölürsem öleyim" demeye başladım. Bunu canı gönülden söylüyorum. İçimdeki amatör ruh söyletiyor bunu. Şimdi daha iyi anlıyorum. Bütün büyük sporcular amatör olarak başlıyor, sonradan profesyonel oluyor. Michael Jordan, Magic Johnson, Messi, Ronaldo... Bunlar amatör ruhla büyüyen sporcular... Çünkü içindeki amatör ruhu kaybettiğin anda ilerlemen de sporculuk hayatın da bitiyor.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Kaledeyken sizi en çok zorlayan oyuncu kimdi?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Aslında pek zorlanmıyordum ama Fenerbahçeli Cemil çok süratli bir oyuncuydu. Şu anda oynasa çok yüksek paralar kazanırdı. Fatih Hoca iyi futbolcuydu. Trabzonspor'da Ali Kemal vardı... Cemil hep sol taraftan gelirdi. Onu çok iyi biliyordum. Maçları akşamdan zihnimde oynardım.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">"Spor rakibi aldatma sanatıdır"</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Kaleci antrenörlüğü ağırlık noktam. Diğer antrenör kurslarına da gidiyorum. 10 senedir kulüplerde çalışmıyorum. Bu kendi tercihim. Çalışmayı severim. Kendime has metotlarım vardır. Mesela eskiden internet yoktu. Almanya'da yayınlanan Football Training diye bir aylık dergi vardı. O dergiye aboneydim ve 22 yıl boyunca hep okudum. Oralardan antrenman teknikleri çıkarırdım. Temelde bütün oyunlar rakibi aldatmaya dayalıdır. Sistemler önemli. Şu anda genelde 4-2-3-1 oynuyorlar. Yorumcuları izliyorsunuz; çift santrforla maçı kaybetmişse "4-2-3-1 oynasaydı maçı kazanırdı" diyorlar. Aslında hiç alâkası yok. Beş tane hücum prensibi, beş tane de savunma prensibi var. Top sendeyken ya da rakipteyken ne yapacağını biliyorsan hangi sistemle oynarsan oyna fark etmez.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">"Asla sistemin esiri olmadım"</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Mesela hücumda genişliğine ve derinliğine göre oynamak. Oyun sıkışmış ve takım pas yapamıyor. Pas ve destek uygulaman lâzım. Top sendeyken pas vereceksin, yön değiştireceksin. Hareketli oynayacaksın, kreatif oyuncuları devreye sokacaksın. Bu beş hücum prensibinin karşılığında da beş savunma prensibi var. Baskı var, kademe var; ortaya, şuta mani olmak var. Bugün bakın maçlara… Yapılan ortaya müsaade etmekten, koşan adamı takip etmemekten ya da ters kademeye girememekten savunma zaafları yaşanıyor… Basketboldan örnek vereyim… Rakibin üçlük atıyor, onu rahat bırakırsan isabet bulma şansı artar. Futbolda da şut atılırken baskı yapmazsan gol olma ihtimali yükselir. Bunları antrenmanlarda defalarca çalışmak lâzım. Ben çok yerde çalıştım ama hiç sistemlerin esiri olmadım.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-L19XD5DhGwzDPMh8HBg7noBtoVSd4QNUqe7kWBesrzwPEUI9Xi5HOoxahLgbnT_vAeEUlZw9_ORgfIfWj9l2uYA6YmnMQ6snMClX7whcWsx87xUFVL5ithxM017HEg9JIxXYjYp1gmk/s1600/5ab36cfe53ed41b9b632edc3bcc608b8_m.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="405" data-original-width="480" height="270" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-L19XD5DhGwzDPMh8HBg7noBtoVSd4QNUqe7kWBesrzwPEUI9Xi5HOoxahLgbnT_vAeEUlZw9_ORgfIfWj9l2uYA6YmnMQ6snMClX7whcWsx87xUFVL5ithxM017HEg9JIxXYjYp1gmk/s320/5ab36cfe53ed41b9b632edc3bcc608b8_m.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">En beğendiğiniz teknik direktörler kimler?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Türkiye'de iyi hocalar var. Fatih Hocanın gözle görülür bir başarısı var. Şenol Hocanın yaptıkları ortada. İkisi de çok iyi dostum. Gençler geliyor alttan. Sergen Yalçın, Bülent Korkmaz... Gençlere fırsat vermek lâzım. Ben en verimli çağımda, 2-3 milyon kazanacakken TFF'de maaşlı çalıyorum. Bir genç kaleci yetiştirmek benim için parayla pulla ölçülebilecek bir mutluluğun ötesinde.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">"Gelen yabancı millî olmalı"</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Artık futbolda dönen paralar inanılmaz boyutta. Bizim 20 senede aldığımız para şimdi bir sezonda kazanılıyor. Kulüplerimiz de buna çanak tutuyor. Bir başka mesele de Türkiye'ye gelen yabancılar. 14 yabancı serbest diye kontenjanı doldurmanın ne anlamı var? Üç büyüklerde oynayacak oyuncunun ülkesinin millî takımında yer alması lâzım. Ben Beşiktaş'ı çalıştırırken üç yabancı hakkı vardı. Mrmiç, Hırvat Millî Takımı'nın kalecisiydi. Iankov, Bulgar Millî Takımı'nın orta saha oyuncusuydu. Amokhachi, Nijerya Millî Takımı'nın forvetiydi. Bugün astronomik paralarla sıradan oyuncular alınıyor. Daha az paralarla daha kaliteli yabancılar getirilebilir. Yöneticiler kulüpleri de aile şirketleri gibi yönetmeli. Bu konuda Dernekler Yasası büyük sıkıntıya neden oluyor. Kulüpler her ne kadar A.Ş. olsa da seçimler Dernekler Yasası'na göre yapılıyor. Bugün takımı batağa sürükleyen bir yönetici ceketini alıp gidiyor. Borçlar yeni yönetime kalıyor. Beşiktaş'ı, Fenerbahçe'si, Galatasaray'ı, Trabzonspor'u, Bursaspor'u, Eskişehirspor'u bu yüzden zor durumda. Altyapılara gerektiği kadar önem verilmiyor. Oysa Beşiktaş, Serpil Hamdi Tüzün zamanında da bizim kaptanlık yaptığımız dönemde de alttan gelenlerin katkıları ile iyi işler yaptı.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Altyapıların kulüpler için taşıdığı önemden bahseder misiniz?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Kulüpler geleceği için altyapıya yatırım yapmak zorunda. Bütçesiyle, hocasıyla, tesisiyle ayrı bir yapılanma lâzım. İyi sporcu yetiştirmek için yeterli tesis ve iyi eğitilmiş antrenör olmazsa olmazdır. UEFA Jira Komisyonu'na girdikten sonra bizde de eğitim kalitesi çok yükseldi. Almanya'da, İngiltere'de, İspanya'da, İtalya'da neler aktarılıyorsa biz de aynılarını yapıyoruz. Kulüpler TFF ile diyalog içinde çalışmalı, iyi koordine olmalı ve yetenekli gençleri bulmalı. Öğrenciler 16.30'da okuldan çıkıyor, aynı anda tesise gidiyor. Beşiktaş'ın bir sahası var diyelim. Galatasaray'ın, Fenerbahçe'nin 1.5 sahası var (bir büyük bir küçük). Bir sahayı dörde bölüyorlar. Küçükler çeyrek, büyükler yarı sahada çalışıyor. 50'şer dakikalık idmanlar yapılıyor. Buradan bir şey çıkmaz. Açılım basit; yatırım yapmazsan, üretmezsen kâr edemezsin... Türk genci inanılmaz yetenekli. Bakın bugüne kadar çeyrek sahalarda çalışarak geldiler. Hollanda'da bir amatör takıma gidiyorsun 8-10 tane sahası var. Bizim büyük takımların ise 1-1.5. Bu inanılır gibi değil. Üretimin yükselmesi için yatırımın artması lazım. </div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">"Altınordu iyi bir örnek"</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Daha önce de söyledim. Çok yetenekli oyuncularımız var. Mesela Altınordu iyi bir örnek. Gelişim liglerinden sorumluyken Altınordu'ya gittim. Seyit Mehmet Özkan başkanla görüştüm. Torbalı'da, Selçuk'ta, İzmir'de, Kuşadası'nda tesisleri var. Başkan çocukların okullarından, velilerin işlerine kadar ilgileniyor. Sonuç olarak U14'ten U21'e kadar her millî takımda Altınordu'dan mutlaka üçer, dörder, beşer oyuncu var. İşte Cengiz Roma'da, Çağlar önce Almanya'ya, sonra Leicester City'e gitti. Bu çocuklar fidan gibi. Dikeceksin, sulayacaksın, bakımını yapacaksın, toprağına gübreyi vereceksin ve meyveyi alacaksın. Hiçbir şey yapmadan çocuklardan verim almak çok zor. O yüzden Spor Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, kulüpler ve TFF el ele seferber olmalı. Türk futbolu ancak böyle kurtulur.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Yarınlara yönelik önemli projeler var mı?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Evet var. Ama önce Milli Eğitim'in sporcu açısından düzenleme yapması gerekiyor. Sabahçı, öğlenci uygulamasında daha çok fayda görüyoruz. Sahalardan daha rahat istifade edilebiliyor mesela. Beşiktaş ilçe hudutları içinde bir tane saha yapacak boş arazi yok. Ajax'ta sadece altyapının yan yana 14 sahası var. Çatalca'da, Gebze'de boş araziler var ama bu çocuklar okuldan sonra oraya nasıl gidip gelecek? Okulu da içinde olan bir yapılanmaya gitmek gerek.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">"Çocuklar şahsiyetli yetişmeli"</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Bizim zamanımızda futbolculara kız vermiyorlardı. Bir de popçulara... Şimdi tam tersi oldu. Ekonomik sebeplerle herkes çocuğunun futbolcu olmasını istiyor. Avrupa'daki gençlerle ülkemizdeki gençler arasında yetişme tarzı açısından büyük fark var. Hâlâ çocukları konuşturmayan, hatta şiddet uygulayan aileler var. Oyuncularına şiddet uygulayan yetersiz antrenörler var. Bunlardan kurtulmak gerek. Türkiye'de 12-13 bin amatör takım var. Bunlara hizmet götürmek kolay değil. Avrupa'da küçük yaştan itibaren çocuğun kapısında sütü var. Çocuk kişilikli ve şahsiyetli olarak yetiştiriliyor. Sahaya çıktığı zaman, "Acaba büyüdüm mü, konuşabilir miyim?" diye kaygılanmıyor. Sahada kendi kararını kendisi verebiliyor. O nedenle komple bir eğitime ihtiyaç var.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Unutulmaz bir anınızı anlatır mısınız?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Beşiktaş'ta oynadığım dönemde idman için Şeref Stadı'na gittik. Çırağan Sarayı yanmış, döküntü halde. Kulüp binamız yok, orayı tutmuşlar. Rüzgârlı havalarda taşlar iniyor kafamıza. Çırağan Otel inanılmaz durumda. Bir kalabalık var o gün. Spotlar falan yanıyor. İçeriye girdim. Önce Kartal Tibet'i gördüm. "Gol Kralı"nı çekiyorlarmış. Başrolde rahmetli Kemal Sunal oynuyor. Beşiktaş'a denenmeye gelmiş bir oyuncuyu canlandırıyor. Bir ara soyunma dolabımın yanına gittim. Masaj tahtamız orada. Masör Necati birisine masaj yapıyor. Kameralar orada. Masadaki Kemal Sunal'mış. Sonra ısınmaya çıktık. Kemal Sunal da bizle birlikte koştu. Sonra hazırlık maçı oynanacak. Isındıktan sonra bana, "Kemal Sunal sana penaltı atacak. Topu sola gönderecek, sen sağa gideceksin" dediler. "Tamam" dedim. Hayatımda ilk defa şike yaptım. Bir de gol yedikten sonra 'bravo' dedim. Çünkü bana öyle söylediler.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">"Aile terbiyesi her şeyin başı"</strong><br style="box-sizing: border-box;" /> <br style="box-sizing: border-box;" />İnsanın kendi kendine yetişmesi, tek başına mücadele etmesi kolay değil. Benim ailem futbola çok yakın değildi. Ağabeylerim vardı, 6 kardeşin en küçüğü bendim. "Beşiktaş'a gidiyorum, Bursaspor'a gidiyorum" dediğimde bile, "İyi, sen bilirsin" derlerdi. Fikirlerini sormazdım. Çünkü bana çok güveniyorlardı. Bu benim için çok önemliydi, gurur kaynağıydı. Yanlış yapmayacağımı biliyorlardı. Aile terbiyesi her şeyin başı.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">İçinizde kalan bir ukde var mı?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Beşiktaş'ta teknik direktörlüğe devam etseydim birkaç şampiyonluğu daha olurdu. Çünkü öyle bir hava yakalamıştık. Hoca olarak orada şampiyonluk yaşayamamak içimde ukde kaldı.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">"Elinizden tutulmasını beklemeyin"</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Son sözlerim yine gençlere. Onlara tavsiyem, "Torpilim yoktu da olmadı" gibi düşüncelerden uzak dursunlar. Ben 20 sene futbol oynadım. Sıfırdan başladım. Bir köyden çıkıp ilerledim. Bütün liglerde oynadım. 25 sene de antrenörlük yaptım. Kimse elimden tutmadı. Futbol sahada oynanıyor ve orada ne yaptığınıza bakıyorlar. Ben hem oyunculuğumda hem de antrenörlük hayatımda hep "Elimden geleni yaparım, beğenirlerse alırlar" zihniyetinde oldum. Hiçbir zaman destek beklentisi içinde olmadım.</div>
<div>
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9180743315605422207.post-36412497293599470462019-06-28T10:42:00.000-07:002019-06-28T10:42:10.816-07:00Ryan Babel: "Hep var olabilmek için mücadele ettim"Ryan Babel'in Galatasaray'a transferinin açıklanması ardından 2015 başında yapılan Babel röportajını paylaşmak istedik.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhGypK4_018pL2_cBAQXfg49XICGdlShscjHw8e4Ur7D5e4eHANaKFIjnMrwVgrym4rVJPSWi6xWhpgS9muQu7BVyGJXr3gWRR3EGfCVPPwhpLaNdTOivjzDvakOn-UZ5hLjSNy13X5yp1c/s1600/ryan-Babel-4.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="263" data-original-width="260" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhGypK4_018pL2_cBAQXfg49XICGdlShscjHw8e4Ur7D5e4eHANaKFIjnMrwVgrym4rVJPSWi6xWhpgS9muQu7BVyGJXr3gWRR3EGfCVPPwhpLaNdTOivjzDvakOn-UZ5hLjSNy13X5yp1c/s1600/ryan-Babel-4.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Kasımpaşa'nın Hollandalı forveti, geçmişte Avrupa futbolunun önemli yıldızları arasına ismini yazdıranlardan birisi. Ajax'ta başlayan kariyerini Liverpool ve Hoffenheim'de sürdürdükten sonra geçtiğimiz sezon ligimize Kasımpaşa formasıyla giriş yaptı. Tecrübeli yıldızla kariyerinden Türk futbolunun durumuna, Kasımpaşa'daki rolünden EURO 2016 elemelerindeki rakibimiz Hollanda'ya uzanan bir yelpazede konuştuk.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Ajax'ın Avrupa futboluna kazandırdığı önemli yıldızlardan birisin. Bu ekibin altyapısından yetişmiş bir oyuncu olarak, Ajax'ın altyapı sistemini ve bu sistemden devamlı başarılı genç oyuncuların çıkmasının sırrını bizlerle paylaşabilir misin?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Ajax, oyuncularını çok küçük yaştan itibaren programlı bir şekilde yetiştirmeye başlar. Oyuncularına küçük yaştan itibaren disiplinin ne olduğunu öğretir. Kulübün hem saha içinde hem de saha dışında değişmez belirli kuralları vardır ve oyuncu ne kadar başarılı olursa olsun muhakkak o kurallara uymak durumundadır. Bu nedenle Ajax'ta yetişen oyuncular küçük yaştan itibaren disiplinli olmaya kolay bir şekilde adapte olur. İşte Ajax'tan yetişen oyuncuların futbol arenasında önemli yerlere gelmesinin asıl nedeni budur. Mesela şu anda takımın teknik direktörü Frank De Boer; her yıl, her yaş kategorisinde yer alan takımları A takım da dâhil olmak üzere bir araya getiriyor. Ayrıca da genellikle küçük yaş gruplarını çalıştıracak antrenörleri eski futbolculardan genç yaşta olanlar arasından seçmeye de özen gösteriyorlar. Bence Ajax'ın altyapı başarısının sırrı bu temellere dayanıyor.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Peki, senin Ajax'ta geçirdiğin süreçte gerek alt yaş kategorilerinde gerekse de A takımda gelişimine en çok katkıda bulunan isimler kimlerdi?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Ajax'ta geçirdiğim 9 senede birçok farklı antrenörle çalıştım. Şu isim şöyle yaptı ya da bu isim bunları kazandırdı demek hiçbir şey ifade etmez. İsimler önemli değil, benim gelişimime en çok katkıyı veren kulübün sistemiydi. İsim olarak ise altyapıda Danny Blind, Marco Van Basten gibi eski oyuncularantrenörlüğümü yaptı diyebilirim. Ancak tüm hocalardan sistematik bir şekilde farklı kazanımlar elde ettim. Bu da benim gelişimime toplu bir şekilde katkıda bulundu.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Ajax'ta başarılı sezonlar geçirip, Avrupa futbolunda tanındıktan sonra 2007'de Liverpool'a transfer oldun. İngiltere'de Premier Lig'de forma giymek sana neler kazandırdı?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Bana göre Premier Lig son derece tutku içinde oynanan ve birçok yıldızın yer aldığı, dünyanın en başarılı ve en zorlu ligi. O ligde ancak belirli bir seviyeye ulaşmış, yüksek kalitedeki futbolcular forma giyebilir. Aynı zamanda İngiltere'de oynamak, çok yoğun bir maç temposuna da ayak uydurmak anlamına gelir. Bu tempodan dolayı dinlenmek ya da tatil yapmak için fazla vakit bulamazsınız. Bildiğiniz gibi yılbaşında bile lig maçları oynanmakta orada. Bana göre bir oyuncunun İngiltere'de forma giyebilmesi için kendini orada oynamaya tamamen hazır hissetmesi gerekli. Ben Premier Lig'e genç yaşta gittim. Aslında gittiğimde bu ligde devamlı oynayabilmek için tam anlamıyla hazır değildim. Ancak zamanla oynanan futbola adapte oldum. Liverpool'da bulunduğum 4 senenin büyük bir kısmında teknik direktörümüz RafaelBenitez'di. İngiltere'de Liverpool formasıyla iyi bir kariyer geçirdiğimi ve önemli maçlarda güzel işler yaptığımı düşünüyorum.Dolayısıyla İngiltere'de geçirdiğim yıllar benim için iyi bir dönemdi.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Liverpool'daki ilk sezonunda UEFA Şampiyonlar Ligi'nde yarı finale yükseldiniz. Bu sonuç senin kariyerinde bu kupada yükseldiğin en üst seviyeydi. O sezondan biraz bahseder misin?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Bahsettiğiniz 2007-2008 sezonunda çok iyi bir performans göstermiştik. İyi bir takımdık ancak yarı finalde Chelsea'ye uzatmalar sonunda kaybetmiştik. Hatta yarı finalin Londra'da oynanan ikinci maçında uzatmalara giden mücadelede bir gol de kaydetmiştim ancak kalemizde iki gol gördüğümüz için finale yükselememiştik. O sezon Şampiyonlar Ligi'nde toplam 5 gole imza attım. Kariyerimdeki önemli sezonlardan biriydi.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Liverpool'dan sonra 2010-11 sezonunun devre arasında Hoffenheim'a transfer oldun ve 1.5 sezon forma giydin. Premier Lig'le Bundesligaarasında bir kıyaslama yapabilir misin?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Bundesliga da oldukça zorlu bir lig ancak Premier Lig'e oranla buraya daha çabuk adapte olunduğunu söyleyebilirim. Bundesliga'da yer alan takımların çoğu savunma ağırlıklı oynamak yerine topu kontrol etmeye yani futbol oynamaya çalışıyor. Ancak bu da tempoyu düşürüyor. Bana göre Premier Lig'in Bundesliga'dan daha zor olmasının en önemli nedeni oyunun ağırlıklı olarak uzun toplara dayalı olması. Oyun içinde daha çok uzun pasyapıldığı için tempo daha yüksek oluyor ve bu da ligi daha zor hale getiriyor. İki ligin arasındaki fark da buna dayanıyor. Ancak Bundesliga da son dönemlerde oldukça ivme kaydetti ve bana göre şu an Premier Lig'den sonra dünyanın en iyi ligi konumunda.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Bundesliga günlerinden sonra Ajax'a geri döndün. Tekrar evde olmak nasıl bir duyguydu?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Ajax'a geri dönmek benim için çok özeldi gerçekten. Eskisine göre daha farklı ve tecrübeli bir oyuncuydum oraya geri döndüğümde. Bildiğiniz gibi Ajax genelde kadrosunu genç oyunculardan oluşturur ancak o sezon kadroda bana da yer vermeyi uygun buldular. Ajax'ın sistemi içinde genç yeteneklerle bir arada oynamak benim için oldukça anlamlıydı. Ben de bu fırsatı iyi değerlendirerek ve ligi şampiyon bitiren ekibin bir parçası olarak güzel bir sezon geçirdiğimi düşünüyorum. Ayrıca kariyerimdeki ilk şampiyonluğumu da yaşamış oldum. Ajax'ta ilk profesyonel olduğum 2003-04 sezonunda da takım ligi şampiyon bitirmişti ancak ben o dönemde ligde sadece 1 maçta forma giymiştim. Aslında altyapının oyuncusuydum. Dolayısıyla 2012-13 sezonunda kazandığımız şampiyonluk, benim kariyerimdeki ilk lig kupası oldu diyebilirim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Kariyerinde en başarılı olduğun sezon hangisiydi sana göre?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Kariyerimdeki en başarılı sezon, Liverpool'a transfer olmadan önce Ajax'ta geçirdiğim 2006-07 sezonuydu. Çünkü kariyerimde en istikrarlı şekilde oynadığım ve düzenli olarak maçlara çıktığım dönem bu sezondu. Çok iyi bir performans sergilemiştim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Kasımpaşa'ya transfer olmadan Türk futbolu hakkındaki düşüncelerin nelerdi?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Açıkçası Kasımpaşa'ya transfer olmadan önce<a href="https://www.blogger.com/u/2/null" name="_GoBack" style="box-sizing: border-box; color: #e30a17;"></a> Türkiye'deki futbolun seviyesi hakkında fazla bilgiye sahip değildim. Ancak Türkiye'de oynamakta olan dünyaca ünlü oyuncuları biliyordum tabiî. Bu isimlerden vatandaşlarım olan Kuyt ve Sneijder, Türkiye'ye gelmem konusundaki karar sürecinde bana çok yardımcı oldu. Kasımpaşa'ya transfer olduktan sonra ise burada oynanan futbolun kalitesi hakkında çok pozitif düşüncelere sahip oldum. Ayrıca stadyumların ve zeminlerin kalitesinin de iyi olduğunu gördüm. Türkiye'ye transfer olmadan önce bu alanlardaki şartların iyi olabileceğini beklemiyordum açıkçası.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Sana göre Spor Toto Süper Lig'in kalite bakımından artı ve eksi yönleri neler?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Eksi yönlerden en önemlisi, stadyumların boş kalması. Stadyumların boş kalmasının ligde oynanan futbolun kalitesini düşürdüğü görüşündeyim. Türk futbolunun dünyanın en üst düzeydeki ligleriyle rekabet edebilmek için önemli bir potansiyeli var. Ancak bunun için stadyumların dolması dışında da bir takım değişikliklere ihtiyaç var. Örneğin; ligde daha fazla yabancı oyuncunun oynamasından yanayım. Kulüplerin önemli yabancı isimleri alabilecek bütçesi var, bu yüzden de daha fazla yabancı transfere izin verilmesi gerekiyor. Bu durum oluşursa, ligin daha üst seviyeye ulaşacağı düşüncesindeyim. Diğer taraftan; bazen hakem hataları da skora etki edebiliyor. Tabiî ki dünyanın en iyi ligi diye adlandırdığım İngiltere'de bile birçok hakem hatası oluyor sezon içinde. Bu da futbolun bir parçası.Nasıl bizler hata yapıyorsak, hakemler de hata yapabilir.Ancak bu hataların biraz daha aza inmesi Türk futbolunu daha iyiye götürür diye düşünüyorum. Bunun dışında Spor Toto Süper Lig'de oynanan futbolun fiziğe dayalı olduğunu söyleyebilirim. Ancak fiziğe dayalı futbol had safhada olsa da taktiksel anlamda eksiklikleri var takımların. Bu durum da takımların oyun disiplininden kolay kopabilmesine ve farklı mağlubiyetler almalarına yol açabiliyor.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Kasımpaşa'daki rolünü tanımlar mısın? ŞotaArveladze'nin senden bekledikleri neler?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Tecrübelerimi aktararak takımın önceden bulunduğu konumdan daha üst seviyelere ulaşmasına katkıda bulunmak için buradayım. Bu yüzden geldiğim günden beri elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Bir Messi ya da Ronaldo değilim. Bu isimler takımlarının yüklerini önemli ölçüde çeken isimler. Bense takımıma katkıda bulunabilirim.Kariyerim boyunca da amacım bu olmuştur. Bahsettiğim gibi, şu an takım kadrosundaki en tecrübeli oyunculardan biriyim. Dolayısıyla takımın daha başarılı olabilmesi için bu tecrübelerimi aktarmaya çalışıyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">"Bir Messi ya da Ronaldo değilim" dedin ancak özellikle genç yaşlarında Avrupa futbolunun önemli yıldızlarından ve herkesin başarılar beklediği oyunculardan biriydin. Geri dönüp baktığında kariyerinde kendince belirlemiş olduğun hedeflere ulaşabildiğini düşünüyor musun?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Genç yaşlarda önemli bir yetenek olduğumu ve insanların benden çok şey beklediğini biliyordum. Ancak ben her zaman "var olabilmek" için mücadele ettim. Bu yüzden "Şunu yapacağım ya da şuraya gideceğim" gibi belirli bir hedefim olmadı hiç. Kariyerimde zorlu ve kaliteli liglerdeki önemli takımlarda forma giydiğimi düşünüyorum. Ancak zamanında yeteneğimin ortaya çıkması ve Avrupa futbolunda tanınmam, beklediğimden bir süre daha sonra gerçekleşti diyebilirim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Kasımpaşa geçen sezon Avrupa kupalarına katılma şansı kazansa da kulüp UEFA Lisansı'nı alamadığı için uluslararası arenada boy gösterememişti. Bu sezonki hedefiniz de Avrupa kupası vizesi almak mı? Bunun için takım olarak neler yapmanız gerekli sana göre?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Evet, hedefimiz geçen sezon olduğu gibi bu sezonu da Avrupa kupaları potasının içerisinde bitirmek. Ancak bunun için istikrarlı bir şekilde ilerlemek gerekiyor. Bu da takım olarak bizim için önemli bir test; aynı zamanda da zorlu bir mücadele. Bu nedenle, hedefimize ulaşmak için yüksek mücadele sergilememiz gerekli.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Spor Toto Süper Lig'de en çok beğendiğin oyuncular kimler?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
En çok şu ismi beğeniyorum gibi bir düşüncem yok.Ancak bazı takımların oyun stilleri hoşuma gidiyor. Örneğin Beşiktaş'ın oyun tarzını ve mücadelesini çok beğeniyorum. Hani her şeyden biraz vardır ya bazı ekiplerde. İşte Beşiktaş da Spor Toto Süper Lig'de o takımlardan biri bana göre. Forvette DembaBa gibi bir yıldızları var. Ancak takımın geri kalanı çalışmasa, o da başarılı olamaz. Ba'nın arkasında çok çalışan ve ona pozisyon hazırlayan bir topluluk var. Bu da onun golleri daha rahat atmasını sağlıyor. Diğer taraftan da takımlarda Ba gibi golcüler olmasa, verilen mücadele skorlara bu kadar yansır mıydı, onu da düşünmek lâzım</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Türkiye ile Hollanda, 2010 Dünya Kupası elemelerinde sonra EURO 2016 elemelerinde de aynı grupta yer alıyor. Şu an iki takım arzuladıkları konumda değil. Bu sonuçları neye bağlıyorsun?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Türkiye'de gördüğüm sıkıntı şu… Ligde başarılı olan takımlar, Avrupa kupalarında aynı sonuçları elde edemiyor. Millî Takım için de aynısı geçerli bence. Millî Takım'ı oluşturan isimlerin çoğu ligdeki üst düzey oyunculardan oluşsa da aynı başarıyı uluslararası arenada gösteremiyor. Bu durum bence ligdeki yabancı oyuncu azlığından kaynaklanıyor. Ligde şu an daha fazla yabancı olsaydı, yani yabancı sınırı olmasaydı, gelecek yeni yabancı oyuncular kadroya girme konusunda Türk oyuncuların üzerinde daha fazla baskı oluşturabilirdi. Bunun üzerine de Türk futbolcular formayı kaptırmamak için şimdi gösterdiklerinden daha fazla performans göstermek durumunda kalırdı. Bu da rekabeti, dolayısıyla da ligin kalitesini arttırırdı. Çünkü şu anda yabancı sınırından ötürü Türk oyuncular, kötü oynasalar bile bir sonraki hafta yine kadroda yer alma ihtimallerinin yüksek olduğunu biliyor. Aksi bir durumda ise oyuncunun daha çok çalışması, antrenmanlarda daha fazla gayret göstermesi gerekir. Çünkü bahsettiğim gibi, oyuncu bu tarz durumlarda üzerinde baskı hisseder. Bu da rekabeti arttırır. Rekabetin artması, kaliteyi beraberinde getirir. Dolayısıyla ligdeki Türk oyuncular yüksek performans gösteremese bile düzenli olarak oynayabiliyor. Düzenli oynayan oyuncular da Millî Takım'a seçiliyor doğal olarak. Ancak bu durum o oyuncuların performans olarak uluslararası arenada başarılı olabileceğinin kanıtı olmuyor. Türk Millî Takımı'nın da şu anda potansiyeline göre arzu ettiği konumda olamaması bu temellere dayanıyor bana göre. Hollanda ise teknik direktör değişikliğinin dışında Dünya Kupası'ndan sonra EURO 2016 elemelerinde de hemen hemen aynı kadroyla mücadele ediyor. Bu durum teknik direktör değişikliğinden mi kaynaklanıyor bilemiyorum ancak şunu ifade edebilirim ki takımlar artık Hollanda'nın oyun stilini çözmüş gibi. Dolayısıyla Hollanda bir değişikliğe gitmezse ya da oyununu geliştirmezse, başarısız sonuçlar devam edebilir. Artık takımlar uyumuyor, rakiplerini çok iyi gözlemliyorlar. Hollanda da herkesin mağlup etmek istediği bir takım. Rakipler de dolayısıyla bize karşı daha motive olarak çıkıyor sahaya. Ancak Hollanda'nın bazı değişiklikler yaptığı takdirde, grubu lider tamamlayacak potansiyele sahip olduğuna inanıyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Hollanda 70'lerde total futbol kavramını oluştururken de Gullit, Rijkaard, Van Basten'le o geleneği devam ettirirken de Dünya Kupası'nı kazanamamıştı. Ancak daha kontrollü, savunma ağırlıklı oynadığı ve tâbiri caizse göze hoş gelen bir futbol sergilemediği 2010 Dünya Kupası'nı ikinci, 2014 Dünya Kupası'nı ise üçüncü olarak bitirdi. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsun?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Zaman ilerliyor ve düzen değişiyor. Artık dünya futbolunda çok aşağı seviyede takım yok. Takımların arasındaki güç farkı eskiye oranla oldukça azaldı. Bu yüzden artık takımlar daha gerçekçi olmalı ve ona göre oyun tarzlarını belirlemeli. Artık bir takımın 90 dakikaya yakın bir süre boyunca topu kontrol etmesi mümkün değil. Aynı zamanda defans yapmak da gerekiyor. Dolayısıyla günümüz futbolunda savunma yapmak daha önemli hale geldi ve savunmayı iyi kurgulayıp, oyunu tuttuktan sonra yakaladıkları ani gol fırsatlarını sonuca çevirebilen takımlar başarılı olmaya başladı. Hollanda'nın son iki Dünya Kupası'nda bu sonuçları almasını da bu sebeplere bağlıyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">2010'da Güney Afrika'da düzenlenen Dünya Kupası'nda Hollanda, ilk Dünya Kupası şampiyonluğuna seneler sonra bir kere daha çok yaklaşmıştı ancak finalde uzatmalarda İspanya'ya kaybederek zirveye ulaşamamıştı. Sen de o bu Dünya Kupası'nda kadroda yer alan oyunculardan biriydin. O turnuvadaki anılarından bahseder misin biraz bize?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Kariyerlerimiz için hem çok önemli bir tecrübe hem de büyük bir başarıydı Dünya Kupası finaline yükselmek. Finaldeki rakibimiz İspanya, o dönem dünyanın en iyi millî takımı konumundaydı. Aslında, bize kupayı getirecek pozisyonlar da bulmuştuk finalde ama Robben'in o gün şans yanında değildi. Daha sonra İspanya bize göre sakin kalan takım oldu ve yakaladığı fırsatı gole çevirince kupaya uzandı. Tabiî ki çok üzülmüştük ancak dediğim gibi finale çıkmak aynı zamanda bizim için başarıydı. Turnuva sonunda da ülkede alkışlarla karşılandık.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Yaklaşık 3 yıldır Hollanda Millî Takımı'nda kendine yer bulamıyorsun. Takıma tekrar çağrılmayı bekliyor musun?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Açıkçası beklemiyorum çünkü benim oynadığım pozisyonda takım içinde biraz politika dönüyor diyebilirim. Kariyerim boyunca medyadan hiçbir zaman tam anlamıyla destek göremedim. Bu da otomatik olarak taraftarlar tarafından tam olarak benimsenememek demek. Çünkü genelde taraftarların algısı medyanın yazdıklarına ya da gösterdiklerine göre şekillenir. Eğer medya da sizin hakkınızda fazla bir şey yazmaz ya da göstermezse, taraftarlar da hakkınızda fazla bir şey bilemeyebilir.Bahsettiğim gibi bu kariyerim boyunca maruz kaldığım bir durumdu ve şu dönem millî takıma yeniden çağrılmamın tek yolu her oynadığım maçta 3 gol atmaktan geçiyor! O zaman beni çağırmak durumunda kalırlar kesinlikle işte! Ancak iyi performans sergilesem bile; her maç gol atamazsam ya da asist yapamazsam, bu performansımı görmeleri mümkün değil! Ne zaman bir sezonda 40 gol atarım, o zaman beni kadroya almaktan başka çareleri kalmaz! Ancak bu durumlar gerçekleşmediği sürece kadroya çağırılacağımı hiç sanmıyorum</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-9180743315605422207.post-49236993076064634182019-04-29T23:45:00.001-07:002019-04-29T23:45:13.779-07:00Dorukhan Toköz: Son joker<span style="background-color: white; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Beşiktaş'ın sezon başında Eskişehirspor'dan transfer ettiği 23 yaşındaki oyuncu, orta sahanın her bölgesinde oynadığı gibi sağ bek ve stoper olarak da imdada yetişiyor. Koşu mesafelerinin yüksekliği, ikili mücadelelerdeki üstünlüğü ve oyunu iki yönlü oynayabilmesi onu ön plana çıkaran özellikler. Şan, şöhret, makam ve mevki için "Hepsi geçici" diyen genç oyuncu Millî Takım'da görev yapmakla ilgili olarak ise "Bu forma için sahada canını versen, arkandan şehit derler. Öyle güzel bir makam. Hepsi geçer de bu formayı giymek bir ömür boyu kalır" görüşünde.</span><br />
<span style="background-color: white; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><br /></span>
<span style="background-color: white; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><br /></span>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Yakından ilgilenenler için bilinen bir oyuncusun ama Türk futbolseverlerin çoğunun hayatına bu sezon aniden girdin. Beşiktaş seni transfer ettiğinde gelecek için yatırım gibi görülürken, bir anda takımın banko isimlerinden birine dönüşüverdin. Seni daha yakından tanımak adına, en başa dönenerek ne zaman, nerede dünyaya geldiğin ve futbol topuyla ne zaman tanıştığınla başlayalım.</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
21 Mayıs 1996 Eskişehir doğumluyum. Ailem Eskişehirli. 1993 doğumlu bir abim var. Babam önceleri İstanbul'da bir firmanın pazarlama müdürlüğünü yapıyordu ama daha sonra Eskişehir'e döndü. Osmangazi Üniversitesi'nin karşısında güzel bir büfemiz var. Annem ve babam birlikte çalışıyor. Abim üniversitede İstatistik Bölümü'nde okuyor. Okuldan çıktıktan sonra büfede anneme, babama yardımcı oluyor. Benim futbolla tanışmama gelince; küçükken futbola çok meraklıydım. Babam ve dedem benim iyi bir futbolcu olabileceğimi düşünüp ESKİ Spor'a vermişti. Eskişehirspor da beni ESKİ'de antrenman yaptığım dönemde görüp beğendi ve çok küçük yaşta altyapısına aldı. O zaman 9 yaşındaydım. Eskişehirspor'da bütün yaş kategorilerinde oynadım.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrjyk_QvuaY5cTxtI_mtN9w2b0ueZt9Ayk-ZXEp_M4WT-egETh_0lczHrQGqInX94lmtM9wwBjJ0y8gyFvnnAes8uzugItb2skBDq-nhSs-xdCbEKNZLsdGjp6BD1IAOICjONLqYShQ5c/s1600/dorukan.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1067" data-original-width="1600" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrjyk_QvuaY5cTxtI_mtN9w2b0ueZt9Ayk-ZXEp_M4WT-egETh_0lczHrQGqInX94lmtM9wwBjJ0y8gyFvnnAes8uzugItb2skBDq-nhSs-xdCbEKNZLsdGjp6BD1IAOICjONLqYShQ5c/s320/dorukan.JPG" width="320" /></a></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Futbolcu olabilme süreci fedakârlık isteyen bir süreç. Birçok zorluğa göğüs germek gerekiyor. Sen bu süreçte nasıl zorluklar yaşadın?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Ben yaşadığım zorlukları çok fazla anlatmak taraftarı değilim. Her insan gibi benim de hayatımda yaşadığım zorluklar oldu elbette. Daha çok küçüksünüz ve sabahın altısında kalkıp yürüyerek okula gidiyorsunuz. Oradan çıkıp yürüyerek antrenmana gidiyorsunuz. Arada yokluklar oluyor. O süreçte siz de aileniz de fedakârlıklar yapıyorsunuz. Zaten o günleri hep aklınızın bir köşesinde tuttuğunuz için bugünlerin kıymetini daha iyi anlıyorsunuz. O günlerden itibaren hep daha iyi yerlere gelmeyi hedefliyorsunuz.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Futbolculuğu bir meslek olarak seçmeye ilk olarak ne zaman karar verdin?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
13-14 yaşlarındaydım. Babamın işleri bozulmuş ve İstanbul'dan dönmüştü. İki çocuk büyütüp aileyi geçindirmek kolay iş değildi. Bunun okulu ayrı masraf, antrenmanı ayrı masraf. Çocuklar bir şey gördüklerinde istiyor. Ben de meselenin farkına o yaşlarda varmış, futbolcu olmam gerektiğini anlamıştım. Kendi kendime, "Ailem benim için bunca fedakârlık yapıyor, benim de onlara destek olmam gerekiyor" demiştim. Küçücük yaşta bunları düşünmeye başlayınca çocukluk dönemim çok hızlı geçti. O yaşlarda "İnşallah futbolcu olurum" niyetiyle çok fazla çalıştım.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Profesyonel futbolcu olunca hayatınızda neler değişti</strong>?</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Yaşadığımız hayat aynı aslında. Dört sene önce de büfemiz vardı, hâlâ var. Dört sene önce abim oradaydı, hâlâ orada. Hayatımdaki tek fark, benim Eskişehir'de değil de İstanbul'da yaşıyor olmam. Zaten Eskişehir'deyken de bir süre tesislerde kalmış son senemde ise ayrı eve çıkmıştım.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Peki, eğitimini nereye kadar sürdürebildin?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Anadolu Lisesi'nden mezun oldum. İngilizcem fena değil. Üniversiteye açıktan kaydoldum çünkü devam edemeyeceğimi biliyordum. Rahat olduğum bir dönemde sınava girip, üniversiteye de devam edeceğim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Türk futbolunun kilometre taşlarından birisi olan Eskişehirspor'un senin için ne anlam ifade ettiğini anlatır mısın?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Eskişehirspor tarihi, başarıları ve örnek taraftarıyla bence Anadolu'nun en büyük kulübü. Ben de o taraftarın arasından geldim. Babam tribünlerde yer almış, Eskişehirspor camiasında çok sevilen birisidir. Bazen onunla, bazen de onun beni emanet ettiği abilerle birlikte deplasmanlara giderdim. Deplasmanlarda çok fotoğrafım vardır. Eskişehirspor'un bendeki yeri çok ayrıdır. Buralara geldiysem de 9 yaşından bu sezonun başına kadar formasını giydiğim Eskişehirspor sayesindedir.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Üzerinde emeği olan teknik adamlara gelirsek…</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Serkan Topkaya, Emre Özbayer, Berkant Ongan Hocalarımızın üzerimdeki emeği çoktur. Yaş kategorilerinde sürekli takım kaptanlığı yaptığım için kendileriyle çok yakın diyaloglarım olurdu. Hâlâ da görüşmeye devam ediyoruz. Benimle ilgilenmeyi sürdürüyorlar. Altyapıdan A takımlara çıkmak gerçekten çok zor bir iştir ama sağ olsunlar o süreçte ellerini omuzumuzdan hiç eksik etmediler. Ben de onları mahcup etmediğimi düşünüyorum. </div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Altyapıdan çıkmak zor dedin. Gerçekten de öyle… Futbola birlikte başladığın pek çok oyuncu bugün futbol sahnesinden çekilmiş durumda ama sen hem Beşiktaş'ta hem de Millî Takımlarımızda forma giyiyorsun. Seni diğerlerinden ayıran ve bugüne taşıyan farklar nelerdi?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Bence futbolcu olabilmenin yüzde 90'ı çalışmak… Çalışırken asla pes etmemek, hayatından fedakârlıklar yapmak, mesela arkadaşların gezip tozarken bile işine odaklanmak veya dinlenmek… Ben böyle bir çocuktum. </div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">O yaşta bunu nasıl idrak edebiliyordun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Futbolcu olmam gerektiğini düşünüyordum ve küçük yaşlarda A takımla idmanlara çıkmaya başlamıştım. Abilerimiz bize öğütler veriyordu. Onların hayatlarını takip ediyordum. Okuduğum kitaplardan, izlediğim televizyon programlarından da nasıl yaşamam gerektiğini biliyordum. Sağ olsun babam da bu konularda bilgilidir. Bana her zaman çalışmanın, beslenmenin ve dinlenmenin ne kadar önemli olduğunu anlatırdı. Evet, çocuksunuz ve arkadaşlarınız gezerken veya oynarken siz de onlarla birlikte olmak istiyorsunuz ama diğer yandan da meslek olarak seçtiğiniz futbolun gereklerini yerine getirmek zorundasınız. Ama altyapıdan çıkmanın asıl zorluğu başka. Hak edenden çok hak etmeyenlerin değer gördüğü zamanlara çok şahit oldum. Sen ne kadar iyi olursan ol, bir başkası önüne geçebiliyor. Dışarıdan para ödenerek getirilen oyuncu ne yazık ki altyapıdan yetişen bir oyuncuya tercih ediliyor. Bunu neredeyse bütün kulüplerde görüyoruz. Mesela ben 16-17 yaşlarında A2'de oynuyor, A takımla idmanlara çıkıyordum. O dönemde A takımda oynayabilecekken, bahsettiğim bu mesele nedeniyle forma giymem bir sezon ileriye atmıştır.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Eskişehirspor'la çıktığın ilk Süper Lig maçını hatırlıyor musun? O maç öncesinde neler hissetmiş, nasıl hazırlanmış ve maç içinde neler yaşamıştın?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Başakşehir maçıydı… Samet Aybaba Hocamız zaten öncesinde kupa maçlarında beni oynatmıştı. İlk geldiği günden beri bana, "Çalışmana dikkat et, kendine iyi bak, her an oynayabilirsin" demişti. Başakşehir maçında böyle bir fırsat geldi. Maç benim için çok iyi geçmişti. O gün oyuna ikinci yarıda giren Emre abiye (Belözoğlu) karşı oynamıştım. İlk yarıyı 1-0 önde kapatmıştık ama Emre abi oyuna girdikten sonra bir asist yapıp penaltıdan bir gol atınca 2-1 yenilmiştik. Maçtan sonra Emre abinin formasını almıştım. Zaten bir tek onun forması vardır bende.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Söz Samet Aybaba'dan açılmışken soralım… Teknik adamlıktaki alâmeti farikası genç oyuncuları vitrine çıkarmak olan Samet Hoca senin için ne anlam ifade ediyor?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Benim için çok ayrı bir anlamı var. Sadece Samet Hoca da değil, ekip olarak Selçuk Hoca, Yılmaz Hoca, Ersin Hoca benim futbol hayatımda çok önemli. Benim gelişimime özel çalışmalarla büyük katkı sağladılar. Daha önce birçok teknik adam bana "Seni oynatacağım" demişti ama Samet Hoca "Oynatacağım" dedikten hemen sonra oynattı. Üstelik de takım çok kritik bir dönemden geçiyordu ama buna rağmen bana güvenip şans verdi. Buradan kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Seni bir joker gibi görüyoruz. Göztepe ile oynanan son Süper Lig maçının ikinci yarısında stoper olarak görev yaptın. Futbola başladığında hangi mevkide oynuyordun? Sonrasında nerede görev yapacağın konusu nasıl şekillendi?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Futbola santrfor olarak başladım. Zaten genelde böyledir. ESKİ Spor'dayken gol kralı olmuştum. Eskişehirspor'a da santrfor olarak geldim. Sonra orta sahaya çekildim ve ilk maçımda bir gol bir asist yapınca 8 numara pozisyonunda kaldım. Ertesi sezon 6 numaraya çekildim ve orada oynamaya başladım. Samet Hoca döneminde A takımda da 6 numara pozisyonunda oynamayı sürdürdüm. Ertesi sezon Alpay Özalan Hoca döneminde ise Kamil Ahmet abi orta sahada, ben sağ bekte oynadım. İkimiz de yeni mevkilerimizde iyi performans göstermiştik. Sonra Mustafa Denizli Hoca geldi ve beni yeniden orta sahaya aldı. Geçtiğimiz sezon ise ağırlıklı olarak sağ bekte görev aldım. Takımın transfer yasağı olduğu için beni sağ bekte değerlendirdiler. İyi de bir sezon geçirdim. Birkaç gol attım, çok sayıda asist yaptım. Eskişehirspor'da stoper oynadığım maçlar da oldu.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Bir yerin oyuncusu olmak mı daha iyi yoksa her yerde görev yapabilmek mi?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Bu konuyu hocalarımız daha iyi bilir. Ben en iyi oynadığım mevkilerin 6 ve 8 olduğunu düşünüyorum ama sağ bek de stoper de oynayabiliyorum. Beşiktaş'ta da Şenol Hocamız bazen 10 numaraya ya da Burak abiye yardım etmem için beni biraz daha ileriye atıyor. Nerede görev alırsam alayım yüzde 100'ümü verip görevimi yerine getirmeye çalışıyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Her oyuncuya da "Bugün stoper oyna, yarın orta sahada, öbür gün sağ bekte oynarsın" demiyorlar. Beşiktaş'ta bu tip oyuncular olarak seninle birlikte Medel, Necip ve Adriano var. Jokerlik için nasıl özelliklere sahip olmak gerekiyor?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Sanırım koşu mesafesi yüksek, ikili mücadeleden kaçmayan, iki yönlü, dinamik oyuncular farklı görevler için tercih edilebiliyor.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">6 ve 8 pozisyonlarında görev yapan oyuncularını rakip ceza sahasına daha fazla yaklaştırabilen takımlar avantaj sağlıyor. Şenol Hocanın takımları genellikle böyledir. Üst üste üç maçta gol atan bir oyuncu olarak bu konuda neler söylersin?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Taktik çalışmalarda ilk topları Atiba alıyor ve Şenol Hocamız benim daha ileride bekleyip rakip ceza sahası içine koşular yapmamı istiyor. Bu koşularda topla buluştuğum zaman gol olabiliyor. Ama tabiî bir o kadar da aynı tempoyla geriye koşmak gerekiyor.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Bu tempoyu koruyabilmek için neler yapıyorsun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Beslenmeme ve uykuma dikkat ederim ama asıl ekstra yaptığı şey çalışmak. Akşam antrenman varsa sabah, sabah antrenman varsa akşam mutlaka kendim idman yaparım. Core antrenmanları, güç antrenmanları, idman sonrasında şutlar, saha içinde yüzde 100'ümü vereceğim koşular gibi… Sahaya çıktığınızda yüksek tempoya hazır olmanız için bunları yapmak zorundasınız ve ben çoğu futbolcunun da bu özel antrenmanları yaptığını düşünüyorum. Beslenmeme dikkat ettiğimi söylemiştim. Zaten iki öğünü kulüpte yiyorum. Düzenli yaşıyorum. Öyle çok dışarı çıkma meraklısı birisi değilim. İzin günlerimde takım arkadaşlarımla ya da İstanbul'da okuyan Eskişehir'den arkadaşlarımla buluşup bir şeyler yapıyorum. Diğer zamanlarım dinlenerek geçiyor.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">İstanbul'a gelip Beşiktaşlı Dorukhan olduktan sonra Eskişehir'den eski arkadaşlarınla irtibatı koparmaman güzel…</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Bu dünyada şan-şöhret, mevki-makam geçici... İstediğiniz kadar güzel yerlere gelin, isteğiniz kadar yükseklere çıkın, bir gün gelir tepetaklak oluverirsiniz. Çok para kazanırsınız, kariyerinizi çok iyi noktalara taşırsınız ama hepsi geçici. İnsanlar sizi bunlarla değil kişiliğinizle, karakterinizle hatırlayacak. Nereden geldiğimi hiç unutmadan, çocukluk arkadaşlarımla dostluğumu sürdürmem de çok normal.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">İdollerin kimler?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Xabi Alonso'yu çok beğenirdim. Yine aynı tarzdaki Gerrard'ı çok beğenerek izliyordum. Futbolda hem defans hem ofansı bir arada yapmak gerçekten zor ama bunu yapabilirseniz ortaya güzel şeyler çıkıyor. Xabi Alonso ve Gerrard bence oyunun iki yönünü de çok başarıyla oynayabilen oyunculardı.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Eskişehirspor'da oynarken Ümit Millî Takım'dan davet aldın ve arka arkaya çıktığın dokuz maçla dikkatleri üzerine çektin. Ümit Millî Takım'a ilk davet edildiğinde neler hissetmiştin? Ay-yıldızlı formayı giymek sende nasıl duygular uyandırıyor?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Siz de görüyorsunuz, boynumda bayrağımızın döğmesi var. Vatanımız, milletimiz için canımızı veririz. Bunu zaten bütün Türk evlâtları yapar. Bugün 18 Mart ve röportajı da Çanakkale Zaferimizin yıldönümü olan çok özel bir günde yapıyoruz. Bu forma için sahada canını versen, arkandan şehit derler. Öyle güzel bir forma. Öyle güzel bir mevki, makam. Hepsi geçer de bu formayı giymek bir ömür boyu kalır. Ona yakışır davranmak gerekiyor. Bir de hiç unutmamak gerekiyor; ileride çocuklarıma anlatacağım en önemli hatıralardan biri.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Beşiktaş'a transferinin hikâyesini anlatır mısın? Seni isteyen başka kulüpler de var mıydı ve sen neden Beşiktaş'ı tercih ettin?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Beni isteyen, menajerimle görüşüp konuşan çok sayıda kulüp vardı. Ama ben böyle işlerin içine girmeyi çok sevmiyorum. Beşiktaş'tan teklif geldiğinde ise çok heyecanlandım. Çünkü Beşiktaş iki sene üst üste şampiyon olmuş bir takımdı, çok büyük oyuncuları ve Şenol Güneş gibi çok değerli bir teknik direktörü vardı. Bir de ben Eskişehirspor gibi güçlü bir taraftar topluluğu olan takımda yetiştiğim için taraftarın gücü de tercihimde önemliydi. Beşiktaş gibi Türkiye'nin en güçlü taraftarının önünde oynamak beni çok heyecanlandırmıştı. Tabiî ki Beşiktaş'a gelip oynamak da kolay değildi. Çünkü bir alt ligden geliyorsunuz, insanların çoğu sizi iyi tanımıyor… Gerçekten zor bir karardı. Belki bu kararı veremeyecek çok kişi vardır. Aileme ve menajerime şunu söyledim, "Ben Beşiktaş'ın kapısından girdikten sonra çalışıp formayı alırım." Tabiî ki formayı hocalarımız veriyor ama ben de çok çalışıp formayı alana kadar elimden geleni yapacağımdan emindim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Zaten Beşiktaş'a ilk geldiğin dönemde yedek kulübesindeydin. Takımın orta sahasında Atiba'lı, Medel'li, Tolgay'lı, Oğuzhan'lı, Necip'li zengin bir kadrosu vardı. O dönemde sıranı beklerken kafandan neler geçiyordu? </strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Ne olursa bir futbolcu hep sahanın içinde olmak ister. Tabii ki insan yedek beklerken psikolojik açıdan zor günler geçiriyor. Ama ben geldiğim yerin farkındaydım. Nasıl büyük bir camiaya geldiğimi biliyordum. Hep daha çok çalıştım ve kendimi asla salmadım. Her hafta "Şimdi oynayabilirim" diye düşündüm ve kendimi hep hazır tutmaya çalıştım.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Zaten formayı bir kere giydikten sonra da bir daha çıkarmadın.</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Formayı ilk olarak Genk deplasmanında oyuna sonradan girerek giydim ve yavaş yavaş oynamaya başladım. Sağ olsun bizim takımdaki oyuncuların hepsi iyi insanlar. Bana sahip çıktılar, destek oldular ve ben de verilen şansları iyi kullanmaya çalışarak, bana güvenen, destek veren insanları mahcup etmemeye gayret ettim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Beşiktaş'taki ilk lig maçına Sivasspor karşısında Vodafone Park'ta çıktın. O taraftarın önüne çıkarken neler hissettiğini anlatır mısın?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Taraftarına âşık olduğum bir camiadayım. Sivasspor maçından önce UEFA Avrupa Ligi'ndeki Partizan maçının son 10 dakikasında oyuna girmiş ve asıl büyük heyecanı yaşamıştım. Taraftarın önüne ilk kez çıkıyordum. Allah'a şükür o maç da benim için iyi geçmişti.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Taraftarın gücü bir şehir efsanesi değil, öyle mi?</strong><br style="box-sizing: border-box;" /> <br style="box-sizing: border-box;" />Elbette değil. Top karşı takımın ayağındayken taraftar ıslıklamaya başladığında, ne kadar yorgun olursanız olun, içinizden bir baskı yapma isteği yükseliyor. Bu ıslıklar karşı takımı da mutlaka olumsuz etkiliyordur. Veya taraftar "Gol, gol" diye bağırdığında, daha çok atak yapasınız, daha çok bastırasınız geliyor. Bu normal.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Beşiktaş'taki teknik direktörün Şenol Güneş'le Millî Takım'da da birliktesin. Şenol Hoca elinin değdiği oyuncuların performansını birkaç gömlek yukarı taşır. Senin üzerindeki Şenol Güneş etkisini nasıl anlatırsın?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Şenol Hoca oyuncusuna güveniyor ve bunu da karşısındakine hissettiriyor. Benim için öyle oldu. Bana güvendiğini hissettim ve özgüvenim yükseldi. Bir-iki hata yapsam da beni tolere ediyor. Bunu beni sevdiği veya genç olduğumu düşündüğü için yapmıyor. Bana inandığı ve saygı duyduğu için hatalarımı tolere ettiğini hissediyorum. Üçüncü hatayı da yapsam dördüncüyü yapmamak için elimden geleni esirgemeyeceğimden emin ve bu duygusunu bize de geçiriyor. Bu davranışı bizi moral açıdan da üst seviyeye taşıyor. Antrenmanlarda ya da antrenmanlar dışında yaptığı konuşmalarda kendimizi geliştirmek için yaptıkları ve söyledikleri bir yana, hocanın en büyük artısı bizim için hep pozitif şeyler düşünmesi. Oyundan alınsak bile bir art niyet olmadığını çok iyi biliyoruz. Ya da o hafta oynamadığımız zaman "Hocanın bir bildiği veya bizim bir yanlışımız vardır" diye düşünüyoruz. O yüzden hep içimiz rahat. Çalışanın formayı giydiğini biliyoruz ve o rahatlıkla mesaimize devam ediyoruz. Şenol Hocama bir kez daha teşekkür ediyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Şenol Hocanın Millî Takım'a nasıl bir etkisi olacak sence?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Bence çok pozitif bir etkisi olacak. Öncelikle takımdaşlık duygusunun çok yüksek olacağını düşünüyorum. Zaten Şenol Hoca buraya geldiğimizde yaptığı ilk konuşmada genç veya tecrübeli bütün oyuncularla konuştu. Onun takımdaşlık duygusunu en yüksek seviyeye çıkartacağından eminim. Bir de Şenol Hocamızın farklı antrenmanları var. Bu antrenmanların da takıma büyük katkısı olacağını düşünüyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Şenol Hocanın oyun felsefesi, futbolcunun oynadığı oyundan keyif alması üzerine kurulu… Bu da önemli bir avantaj olmalı…</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Evet… Şenol Hoca her zaman topun bizim ayağımızda olması gerektiğini söyler. Futbolcu da top ayağındayken keyif alır. Top rakipteyken de bir an önce geri alabilmek için baskı yaptırır. Dar alanda baskı yapıp topu kazanmak ve yeniden hücum yapmak da oyuncuya keyif veren bir şeydir.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">A Millî Takım kadrosunda olmayı bekliyor muydun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Buna cevap vermek kolay değil. Elbette bir oyuncunun en başından beri en büyük hayali Millî Takım'da oynamaktır. Ben de bu sezon Beşiktaş'ta bir seri yakalayıp oynadım ve iyi-kötü bir performans gösterdim. Kendi kendime "Belki gidebilirim" diye düşünüyordum ve iyi ki de buradayım. İlk defa A Millî Takım kampındayım ama hiç yabancılık çekmiyorum. Ben insanlarla muhabbet etmeyi seven birisiyim, girdiğim ortamlarda yabancılık çekmem. Bir de Ümit Millî Takım'dan burada 7-8 arkadaşım var. Gençlerin hepsiyle samimiyiz. Abilerimizin hepsi de çok iyi insanlar. Bize karşı son derecede sıcak ve samimi davranıyorlar.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Millî Takımımızın EURO 2020 grubunu ve şansımızı nasıl değerlendiriyorsun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Türk insanının yapamayacağı hiçbir şey yok. Buna eminim. Biz ne savaşlardan çıkmış, ne maçları döndürmüşüz. Tarihimiz destanlarla dolu. Tabii ki Fransa dünya şampiyonu ve çok güçlü bir takım. İzlanda, Arnavutluk ve diğerleri de küçümsenecek rakipler değil ama bizim yenemeyeceğimiz hiçbir takım, kazanamayacağımız hiçbir savaş yok.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Kendine örnek aldığın takım arkadaşların var mı?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Burak abi, Necip abi, Mustafa abi, Oğuzhan abi, hepsi kendilerine çok dikkat ederek yaşarlar. Bizim takımın geneli böyle zaten. Burak abi sağlığı ve beslenmesiyle ilgili çok hassastır. Necip abi uykusuna çok dikkat eder. Bazen Oğuzhan abiye giderim, mutlaka sporcu beslenmesine uygun yemekler yapar. Mustafa abiye giderim, o da yol gösterici konuşmalar yapar, tavsiyelerde bulunur.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">İstanbul'daki bir boş gününü nasıl değerlendiriyorsun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Eğer o hafta maçımızı kazandıysak dışarı çıkarım. Yenildiysek hiç tadımız-tuzumuz olmuyor. Ailem buradaysa onlar yanıma geliyor. Genellikle abim yanımda oluyor. Onunla birlikte kahvaltı yapıyoruz. Tesislere 10 dakika mesafede oturuyorum ve İstanbul'un trafiğini sevmediğim için yakınlarda bir yerlerde kahvaltıya gidiyorum. Bazen de birlikte akşam yemeğine çıkıyoruz. Zaman zaman Eskişehir'deki arkadaşlarımın Avrupa yakasındaki evlerinde buluşuyoruz.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Hobilerin var mı?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Erkek muhabbetlerini çok seviyorum. Arkadaşlarımla okey ve kâğıt oyunları oynamaya bayılıyorum. Caner abiyle dışarı çıkarsam güzel bir yerde çay içeriz. Oğuzhan ve Necip abiyle çıkarsam oyun oynarız. Mustafa abiyle çıkarsam özel bir yerde güzel yemekler yeriz. Bir de bilgisayar oyunlarını çok seviyorum. Küçüklüğümden beri 'Counter Strike' meraklısıyım.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9180743315605422207.post-9478468394110545002019-04-29T23:40:00.001-07:002019-04-29T23:40:39.974-07:00Efecan Karaca: "Geç kaldıysam hata bende"<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Galatasaray A Takımı ile kampa gidecekti, PAF Takımı'ndaki son maçının 90+2. dakikasında kolunu kırdı. Beş ay futbol oynamadı. Alt liglerde futbola tutunmaya çalıştı. Alanyaspor'la Süper Lig hayalini gerçekleştirdi ama yine kadroya giremedi. Pes etmedi ve 29 yaşında da olsa A Millî Takım'a çağrıldı. Tecrübeli sağ kanat oyuncusuyla, pes etmemek üzerine kurulu futbol serüvenini konuştuk.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgGRJXZBk28Fv54O-TbBBfndp-mw6ntXJjUl-AiZfi68P3lEy1aae4HOm7nmlDwsT9XIvGDfsO6AV5cawplEbstt8kdmV5K1YSmp6cu515ezlru_xNK7La1p3M3mkK2VhWTtFr53eycZF0/s1600/efecan.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1521" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgGRJXZBk28Fv54O-TbBBfndp-mw6ntXJjUl-AiZfi68P3lEy1aae4HOm7nmlDwsT9XIvGDfsO6AV5cawplEbstt8kdmV5K1YSmp6cu515ezlru_xNK7La1p3M3mkK2VhWTtFr53eycZF0/s320/efecan.jpg" width="304" /></a></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Galatasaray altyapısından yetişen ancak profesyonel hayatı uzun süre alt liglerde geçtikten sonra Alanyaspor'da değerini bulup 29 yaşında A Millî Takım'a seçilen Efecan Karaca'yı yakından tanımak istiyoruz. Nerede ve ne zaman dünyaya geldin, futbol topuyla ilk olarak nerede tanıştın?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
İstanbul doğumluyum. Sarıyerliyim. Annem ev hanımı, babam tekstilci… Anne tarafı, Rize kökenli... Baba tarafı, Sivas ama İstanbul doğumlu, Sarıyer Yenimahalle'den… İki kardeşiz, bir de erkek kardeşim var. Haliç Üniversitesi'nde Spor Akademisi'nin antrenörlük bölümünü bitirdi. O da futbol oynadı, yetenekli ama üşengeç. Dedem, annemin babası, futbol oynamış. Annemin amcası da Sarıyer'de, Altay'da futbol oynamış; Mikro Mustafa (Pırnal)… Fenerli Mikro değil ama… Babam da amcam da futbol oynamış ama amatör. Futbola Sarıyer'de başladım. Sokakta oynuyorduk. Topumuz denize kaçardı, kayıkların bağlandığı halatlarla almaya çalışırdık.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Galatasaray için seni ilk keşfeden kimdi?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Kireçburnu altyapısında başladım. Babam amatör takımda antrenörlük yaptığı için orada başladım. Babam, Kireçburnu'nda bir yıl antrenörlük yapmış. Babamın adı Serhat, "Sarı Serhat" derlerdi. Sonra Sarıyer'de oynadım. Kireçburnu'nda Fatih Hoca vardı, Sarıyer'in altyapısına aldılar. Galatasaray ile Florya'da hazırlık maçı yapıyorduk. O zaman ilk defa görmüştük çim sahayı… Gol atmıştım ben de. Rahmetli Zafer Koç ile Sefer Karaer beni aldılar. 12-13 yaşındaydım. Hatta babamı aramışlardı, ben inanamamıştım. Fatih Hoca, demişti ki: "Baban beni arasın!" Aradı babam. "Galatasaray seni istiyor" dedi. Şoke olmuştum. 341T vardı o zaman halk otobüsü; onunla Cevizlibağ'a gidiyordum, oradan da minibüsle Florya'ya… Küçükken bazen annem, bazen babam, bazen de amcam 15 yaşıma kadar her gün beni götürüp getirdiler. Danone Kupası için Fransa'ya gitmiştik. İlk uluslararası tecrübem oradaydı.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Eğitimini nereye kadar sürdürebildin?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Ortaokula kadar Sarıyer'deydim. Sabah okula gidiyordum. Saat 1'de bitiyordu. İdmanlar da saat 4'te başlıyordu. 2'de yola çıkıyordum. İdmana 15 dakika kala Florya'da oluyordum. Liseyi Şehremini Lisesi'nde okudum. Bizim bütün Galatasaray altyapısı oradaydı. Çalışkan değildim ama efendiydim, usluydum. O yüzden de hocalar beni severdi. 14-16'da oynuyordum. Suat Kaya beni Süper Genç oynamadan PAF Takım'a çıkardı. O zaman PAF Takım'da oynamak çok zor. 86-87'liler oynuyor, ben 89'luyum. 2-3 yaş büyüklerle oynadım. Arda abiler vardı, Özgürcan'lar, Cafercan'lar, Mülayim abi, hepsi…</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Bize Galatasaray altyapısından söz eder misin? Orada nasıl bir eğitim aldın? Sana katkı sağlayan teknik adamlar kimlerdi?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Orada öncelikle iyi insan olmayı öğretiyorlar; iyi bir karakterinin olması, dürüstlük ve çalışkanlık… Nitekim geldiğim noktada bunların payı çok büyük. Orada her şey çok farklıydı. Şartlar da çok olumluydu. 13-14 yaşında halı gibi bir çim sahada idman yapıyorsunuz. Bu bir avantaj… Kendinizi havaya sokuyorsunuz. Bir de o zamanlar büyük takımdaki oyuncular hayaliniz. Çim sahada idman yapıyorsunuz, Galatasaray forması bir hava katıyor tabiî ki. </div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">İdollerin var mıydı? Hangi oyuncuları kendine örnek alıyordun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Şimdi Millî Takım arkadaşım, Emre Belözoğlu'nu kendime örnek alırdım. Çok hayal ettiğim bir şeydi Emre abiyle tanışmak, oynamak. Allah'ıma da binlerce şükürler olsun. Merhabamız vardı ama takım arkadaşı olmak, oturup sohbet etmek çok farklı. O da inanılmaz bir insan. Çok mütevazı. Bu kadar büyük futbolcu olup da bu kadar mütevazı olmak, ilk defa görüyorum! Emre abi ayrı bir kişilik diyebilirim. Çok şükür Allah da bana nasip etti, onunla takım arkadaşı olmayı, oynamayı… Bir de Okan Hoca, Okan Buruk… Onun da futbolunu çok beğeniyordum. Bir de boy olarak onların seviyesindeyim!</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Bugün çok yönü bir oyuncu olarak hem kanatlarda hem de orta alanda görev yapabiliyorsun. Başlangıçtaki mevkiin hangisiydi?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
İlk başlarda forvet oynuyordum. Santrfor oynuyordum bu boyla. O zaman daha da ufaktım. Şimdi de ufağım da o zaman belki de 1.50 falandım. Yavaş yavaş fizikler geliştikçe mecburen sağ kanada geçtim. Sol da oynuyorum. Suat Hoca beni ilk kez PAF Takımı'nda oynattığında 6 ile 8 oynuyordum. Orta saha oynuyordum. Sonra kanada çekti beni. Her yerde oynadım. 4-5 maç sağ bek bile oynattı beni.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Suat Kaya sende ne gördü de 2-3 yaş büyüklerle oynattı?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Süper Genç'te 89'lular oynuyordu. Ama benim B Genç'e de yaşım tutuyordu. Beni Süper Genç'e almamışlardı. "Sen aşağıda oyna" demişlerdi. 15-20 maç oynadım. Çok iyi oynuyordum. Halim Hoca (Fıçıcı) dedi ki: "PAF Takım'a gideceksin, yarın idmana çıkacaksın." Şoke olmuştum. A Takım'a çıkmak en üst seviye ama U21 de Arda'lar, Cafercan'lar, Mülayim'ler, Aydın Yılmaz'lar, Özgürcan'lar, Uğur Demirok'lar, anlatmakla bitmez. İlk maç kadroya girdim. Denizli maçıydı, hatırlıyorum. Arda abi oynuyordu. Suat Hoca, son 10 dakika oyuna aldı beni. Sonraki hafta Gençlerbirliği maçı vardı. Suat Hoca bana dedi ki, "Bundan sonra bizimle idmana çıkacaksın." 3 sene PAF Takım'da oynadım. A Takım'la idmanlara çıkıyordum. Hazırlık maçı yapıyordum. Devrenin son maçını Gençlerbirliği OFTAŞ'la oynuyorduk. Semih Kaya ile ben A Takım'a devre arası kampa gidecektik. Son maç 90+2'de kolum kırıldı. İki tane platin takıldı. İlk ameliyatımı oldum, yapamadılar. Sonra bir daha ameliyat oldum. 4-5 ay kaybetmiştim kolumdan dolayı.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">2006 yılında U18 Millî Takımımıza davet edilerek ay-yıldızlı formayla tanışıyorsun. Bize millî formayı ilk kez giydiğin dönemdeki duygularını anlatır mısın? O dönemde gelecekle ilgili nasıl hayaller kuruyordun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Ay-yıldızlı formayı giymek benim için bu vatanın evlâdı olarak en üst seviye diyebilirim. Tabiî ki millî duygular çok farklı. Kulüp de önemli ama Millî Takım en önemlisidir. Ay-yıldızlı formayı giymek büyük gurur. Aileme gurur verdi. İnanılmaz mutlu oldum. </div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Sendeki ışık henüz 17 yaşındayken keşfedilmiş ancak sonrasında hep alt liglerde forma giyiyorsun. Galatasaray'da yetiştikten ve daha 2006 yılında millî formayla tanıştıktan sonra bu alt liglere gidiş-geliş seni nasıl etkiledi? Büyük ümitler beslerken umduklarını bulamamak ümit kırıcı olmalı…</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Genç Millî Takım'a geldiniz, düşünüyorsunuz; "Büyük takımda oynar mıyım, oynamaz mıyım?" Süper Lig'de oynama hayalleri kuruyorsunuz. Tabiî ki de hayatta bazı şeyler var, kadere de inanacaksınız. Kader sizi bazı yerlere götürüyor. Ama demek ki o zamanlar ben elimden gelenin en iyisini yapmadığım için belki de bocaladım. Ben kimseye suç atmam bu hayatta. Demek ki geç kaldıysam hata bende. Demek ki ben bir şeyleri yanlış yapmışım. Demek ki ekstra çalışmadım. Yoksa kendime güvenim çok fazla yok muydu? Ya da hep böyle oynamadığım zaman karşımdaki hocalarımda buldum kabahati. Demek ki bunları yanlış yapmışım. Hoca sizi kaç maç yanlış oynatabilir ki? İki maç yanlış oynatabilir en fazla. İstediği kadar sevmesin, iki maç! Bindiği dalı keser mi hoca! Hayatta kesmez. Demek ki hata her zaman bende… Şapkamı önüme koyduğumda, ben hata yapmışım ki buraları geç yakalamışım. PAF Takımı'nda oynarken kolum kırıldığında sezon bitimine yakın 2-3 maç oynamıştım. Suat Hoca, PAF Takımı'ndan Gaziantep Belediye'ye gitmişti. Oraya transfer etti beni. Suat Hocanın katkısı bende çok büyüktür. Hep güvendi bana. PAF Takımı'ndan bir oyuncuyu, kolu kırılmış, 5 ay oynamamış bir oyuncuyu transfer etmek risk almaktır. Gaziantep Büyükşehir Belediyespor'da kupalarla birlikte 37 maç oynadım. Aslında orada sezon çok iyi geçti. Hatta Gaziantepspor da istemişti beni, Süper Lig'deydi. <br style="box-sizing: border-box;" /><br style="box-sizing: border-box;" />Sonra Galatasaray'a geri geldim. Kartal'a transfer oldum. Hocamız rahmetli Kadir Özcan, Şenol Güneş Hocamızın da takım arkadaşıydı. Allah rahmet eylesin, inanılmaz katkısı vardır bana. Çok iyi bir insandı. Çok severdi beni. Çok da iyi bir hocaydı. Kartal'dan sonra Süper Lig'e gidecektim ama bu sefer de menajerimin gadrine uğradım diyebilirim. Menajer şanssızlığı diyebiliriz. Oyaladılar bizi. Adanaspor'a gittim, yarım sezon oynadım. Oradan da ayrılmak zorunda kaldım. Adana Demirspor'da da yarım sezon oynadım. Oradan da ayrılmak zorunda kaldım, Sarıyer'e geldim. Sonra Kartal'a döndüm. Dönüm noktam da Kartal transferim oldu diyebilirim. Son 6 maçta takımın başına Mehmet Altıparmak gelmişti. Onun da bendeki yeri çok ayrıdır. Zaten küme düşmüş gibiydik. Üç tane maç kazandık. Mehmet Altıparmak gelmeden önce hiç oynamıyordum. Geldi, bana direkt dedi ki "Seni oynatacağım." Mehmet Hocayı hiç tanımam, o beni tanıyormuş. Güvendi bana, oynattı. Ben de çok iyi oynamıştım. Küme düştük ama 6 maçta 3 asist yaptım, 1 gol attım. Sağ kanat oynatıyordu beni. Sezon bitti, beni 1. Lig'den bir tek Fethiye istedi. Mehmet Hoca da 2. Lig'den Alanyaspor'a gitmişti. Beni aradı, "Gel" dedi. "Hocam, 1. Lig'den istiyorlar beni" dedim. Babamı bile aradı Mehmet Hoca. Allah razı olsun, iyi ki aramış. Babam dedi ki, "Git oğlum, görüş!" Sonra gittik, anlaştık. Çok güzel bir ortam. Kulüp gelişime açık. Daha yeni borçlarını bitirmiş bir Alanyaspor'du o zaman. Çok şükür ki şampiyon olduk. Emre Akbaba ile 4 sene beraber oynadık. Karakter olarak üst düzey bir insan, futbolcu olarak üst düzey bir futbolcu. 1. Lig'deki ilk sezonumuzda play-off oynadık ama kaçırdık.<br style="box-sizing: border-box;" /><br style="box-sizing: border-box;" />İkinci sezonumuzda da şampiyonluğu kaçırdık ama Allah'tan play-off'tan Süper Lig'e çıktık. Hocamız Hüseyin Kalpar, Sportif Direktörümüz Taner Savut, Başkanımız Hasan Çavuşoğlu, onlara da teşekkür ederim. Sayın Bakanımız Mevlut Çavuşoğlu'nun bana katkısı çok büyük. Her maçtan önce, her maçtan sonra arar beni. Millî Takım'a gelmeden önce de tebrik etti, başarılar diledi. Süper Lig'de 14 yabancı oyuncumuz vardı. Futbolda pasaportun değil de aslında sahaya yüreğini verenin, çok çalışanın oynadığını gösterdim diyebilirim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Alanyaspor'la Süper Lig'de geç de olsa oynamayı nasıl başardın?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Babam, ailem beni hep motive ediyordu. Bana hep, "Kendine güven, sen iyi bir futbolcusun. Yukarıdakiler kadar kendine güvenirsen sen de orada oynayabilirsin" derlerdi. Mehmet Hoca da "Kendine güven, sen yaparsın" diyordu. Demek ki özgüven ve tecrübeyle alâkalı. Yaşanması gerekiyordu, yaşamışız. İnşallah genç oyuncular erken idrak eder. Gençlere birinci tavsiyem dürüstlük ve çok çalışmak. İkincisi de sabır. Oynamadığın zaman suçu hocada değil de kendinizde aramalısınız. Hoca sizi en fazla iki hafta oynatmayabilir. Üçüncü hafta oynatır, çok çalışıyorsanız, pes etmiyorsanız, sabır gösteriyorsanız başarırsınız. Süper Lig'e çıktığımızda 10 maç kadroya girememiştim. Sabrettim. Hep çalışıyordum. 10 maçtan sonra kadroya girdim. Hüseyin Kalpar beni oyuna aldı 10 dakika. Hiçbir zaman inancımı kaybetmedim. Samsunspor'da oynayan Erhan (Kartal) var, "Abi" diyordu, "Ne işin var burada! Git 1. Lig'de para kazan." Ona, "Paradan daha önemli şeyler var. Benim Süper Lig'de oynama hayalim var. Bunu da gerçekleştireceğim" demiştim. Hiçbir zaman pes etmedim. Her zaman çalıştım. Hoca oynatmadı, kadroya almadı. Daha çok çalıştım. O 10 maçta kadroya giremediğimde, eşim o zaman kız arkadaşımdı, onun da inanılmaz katkısı oldu. Şimdi de Allah bize bir kız çocuğu nasip etti, bir aylık bir çocuğumuz var. Adı Defne… 10 maç kadroya giremediğim dönemde Tuğba ile tanışmıştım. Allah razı olsun, onun da bana katkısı çok büyük. Bu üç yıldaki yükselişimde, buralara gelmemde onun katkısı inanılmaz. Kötü zamanımda da iyi zamanımda da bana destek oldu.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">A Milli Takım'ı hayal etmeye ne zaman başladın?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Safet Susic gelmişti devre arasında. Yardımcıları Elvir Baliç, Emrah Eren ve Fevzi Layiç'ti. Emrah Hoca bana diyordu ki, "Millî Takım'a gidersin, Böyle devam et." O zamanlar, "Nerede hocam, yaş 27-28, çok zor" diyordum. Sergen Hoca (Yalçın) geldikten sonra "Aynen devam et böyle, Millî Takım'a gidersin" diyordu. İkinci yarı başladığından beri hissediyordum aslında. Şenol Hocaya (Güneş) da çok teşekkür ederim, 29 yaşımda bana bu fırsatı verdiği için. </div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Şenol Güneş, birlikte çalıştığı oyuncuları birkaç gömlek yukarı çıkarır. Sen ne umuyorsun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Benim anlatmama gerek yok, yakaladığı başarılarla Türkiye'nin en büyük hocalarından bir tanesi. Bizi ilk yanına çağırdığında inanılmaz güzel konuşmuştu. "Buraya yeni geldiniz, hoş geldiniz. Burası Millî Takım. Burada oynasanız da oynamasanız da her zaman hazır olmalısınız. Kendi kulüplerinizde de aynı şekilde. Ama Millî Takım, en üst seviye burası" demişti. O konuşma beni çok etkilemişti. Gerçekten, hocadan çok öğretmen... Şenol Hocanın ilk konuşmasından bile inanılmaz etkilendim. O yüzden her zaman kulağıma küpe o sözü. Ömrümün sonuna kadar aklımda kalacak.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Birlikte çalıştığın teknik adamlar senin en çok hangi özelliklerini beğeniyor?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Eskiden oyunu tek yönlü oynuyordum. Şimdi oyunumu geliştirdim. Sergen Hoca, bana çok katkı sağladı o yönden. Günümüzün kanat oyuncusunun defansa da yardım etmesi lazım. Her maç 11 kilometre üstü koşmam gerektiğini söyledi bana. Ben de 11-11.5 kilometre koşuyorum her maç. Çabukluğum, adam eksiltmem ve araya koşularım önemli. Sergen Hoca hep bana der, "Araya koş, seni kimse yakalayamaz. At pası koş, daha çok koş. Ya da orta saha ile göz göze geldin mi araya koşunu at. Stoperin arkasında seni yakalayamazlar." Ben de kendi özelliğime göre oynamaya çalışıyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Kariyer planlamanda bundan sonra neler var?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Hiçbir zaman hedeflerimi kaybetmeyen bir insanım. Hep hedef koyuyorum kendime. Şimdi Alanyaspor'dayım. Bir röportajımda "İnşallah Millî Takım'a giderim" demiştim. Millî Takım'dayım Allah'a çok şükür. Şimdi daha çok çalışmam lâzım. Kaç milyonun hayalini kurduğu yerdeyim. Büyük takımlar neden olmasın! Sonuçta 29-30 yaşından sonra da gidenler var büyük takımlara. Ama en önemli hedef, Millî Takım'da kalıcı olmak…</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Millî Takımımızın gruptaki şansını nasıl değerlendiriyorsun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Burada herkes çok iyi, çok mütevazı. Çok hızlı oynanan bir oyun var. İdmanda bile öyleydi, tempoluydu. Ben ilk defa bu kadar tempolu idman gördüm diyebilirim. Hatta ilk 10 dakikada bocaladım. Ben şansımızın çok yüksek olduğunu görüyorum. Başınızda Şenol Hoca varsa hedefiniz hiçbir zaman bitmez. Hep hedefiniz yukarıda olur. Avrupa Futbol Şampiyonası'na mutlaka gitmemiz lâzım. Bizim takım başarır. Çünkü çok yetenekli oyuncular var.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9180743315605422207.post-57819153756500232182019-03-21T07:08:00.000-07:002019-03-21T07:08:26.340-07:00Leandrinho: "Aslanı öldürmem gerekiyordu" <span style="background-color: white; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Futbol gezgini Brezilyalı golcü Leandro Barrios Rita dos Martires, beşinci sezonunu geçirdiği ülkemizde Denizlispor, Sivasspor ve Kardemir Karabükspor'un ardından hünerlerini Ümraniyespor'da sergiliyor. Benfica ve Portekiz Millî Takımı'nın kalesini koruyan bir büyükbabanın torunu olarak sağlam futbol genlerine sahip. Futsalla başladığı kariyerini 19 yaşından bu yana futbolla sürdüren ve hobi olarak gitar çalan Brezilyalı golcü, mesleğine bakışını, "Bazen bir kapı açılır, bazen kapanır. Her kapı kapandığında o kapıyı açabilmek için tekrar zorladım. Hiç bıkmadan, usanmadan devam ettim. Zamanı geldiğinde aslanı öldürmen gerekir. Ben de öyle yaptım" sözleriyle özetliyor.</span><br />
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgMf5nk61JKz-gCniPXtkGgA9c-3eTpp3V5VMpxKQwQAgh5uiE3TQYli1iDjezWCMLZm3OPRKB4N1lgBFjlXZOrymSxW1Kw6Kat92-scBx_5F4zaIk_oJRLiYtBo-TZH4mhbFxomSdTbq8/s1600/Leandrinho.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="642" data-original-width="480" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgMf5nk61JKz-gCniPXtkGgA9c-3eTpp3V5VMpxKQwQAgh5uiE3TQYli1iDjezWCMLZm3OPRKB4N1lgBFjlXZOrymSxW1Kw6Kat92-scBx_5F4zaIk_oJRLiYtBo-TZH4mhbFxomSdTbq8/s320/Leandrinho.JPG" width="239" /></a></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">6 Haziran 1986 Brezilya Cotia doğumlusun. Öncelikle nasıl bir çocukluk geçirdin. Cotia'da nasıl bir hayat yaşıyordun?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Bütün Brezilyalı oyuncular gibi ben de futbola sokaklarda başladım. Sokaklarda futbol oynayarak büyüdük. Kardeşlerim ve ailemle çok mutlu günler geçirdik. Çok rahattık, hiçbir sıkıntımız yoktu. Futbolu bana sokaklar öğretti diyebilirim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Aileni tanıyabilir miyiz? Annen, baban ve kardeşlerin ne işle meşguller? Ailende senden başka sporla ilgilenen birileri var mı?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Babam bir şirkette çalışıyor. Annem çalışmıyor. Şu an annemle babam birlikte değil. Üç erkek, bir kız kardeşim var. Kız kardeşim ekonomist. Erkek kardeşlerimden birisi bilgisayar şirketinde çalışıyor. Annemin yeni evlendiği eşinden de erkek kardeşlerim var. Birisi Brezilya'da futbol oynuyor, diğeri de elektronikle uğraşıyor.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Futbolcu genini annenden aldığını söyleyebilir miyiz?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Hayır. Büyükbabam çok büyük bir kaleciydi. Benfica'da oynadı ve Portekiz Millî Takımı'nda kalecilik yaptı. İsmi Jose Rita (Tam ismi José Bartolomeu Barrocal Rita dos Mártires). Eusebio döneminde tarih yazan Portekiz Millî Takımı'nın kalecilerinden birisiydi.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Brezilya'da neredeyse her çocuk futbolcu olarak doğuyor. Brezilyalılar için futbol bir çıkış kapısı. Sendeki futbol yeteneğini ilk kim keşfetti ve seni bir kulübün kapısından içeri soktu?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Brezilya'da futbola futsal ile başladım. Salon futbolu ilgimi çekiyordu. Orada beni aslen Brezilyalı ama Kosta Rika vatandaşı olan bir menajer keşfetti. Beni Kosta Rika'da bir takıma davet etti. 19 yaşındaydım. Lisanslı olarak futbol kariyerime Brezilya'da değil, Kosta Rika'da başladım.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Futbolcu olmasaydın hayatın nasıl bir yöne giderdi hiç düşündün mü?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Tabiî ki futbolla alakam olmasaydı her Brezilyalı gibi ben de müzikle ilgilenirdim. Müzikle ilgilenmeyi seviyorum. Gitar çalıyorum. Futbolla alakam olmasaydı kendimi müzikte geliştirirdim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Seninle birlikte futbola başlayan birçok arkadaşın bugün futbolcu olamadı ama sen başardın ve buradasın. O başaramayan arkadaşlarına göre neleri farklı yaptın?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Futbolculuk sadece sahaya çıkıp futbol oynamakla bitmiyor. Ben de bu şekilde yapmadım zaten. Devam etmelisin. Hiçbir zaman pes etmemelisin. Futbol böyledir. Bazen bir kapı açılır, bazen kapanır. Her kapı kapandığında o kapıyı açabilmek için tekrar zorladım. Hiç bıkmadan, usanmadan devam ettim. Önün kapanacak, önüne hep bir engel çıkacak. Ama zamanı geldiğinde aslanı öldürmen gerekecektir. Çok fazla futbolcu vardı etrafımda. Çok yetenekli oyuncular da vardı. Ama mantalite olarak zayıf oldukları için pes ettiler. Ben pes etmedim. Her zaman daha iyisini ve daha da iyisini yapabilmek için çalıştım. Her gün üstüne koyarak devam ettim. En büyük etkenlerden birisi de aileme yardım edebilmekti. Aileme, babama yardım edebilmek için bu işin ucunu asla bırakmadım ve hep devam ettim. Sonra da buralara kadar geldim.<b style="box-sizing: border-box;"></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Brezilya'da nasıl bir altyapı eğitimi aldın? Küçük çocuklara nasıl bir eğitim veriyorlar?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Brezilya'da takım seviyeleri oldukça yüksek. Çünkü orada bütün gençler futbolcu olma hayaliyle yaşıyor. Bazen dışarıdan test etmek için çocukları getiriyorlar. Her testte 70-80 genç oyuncu yer alıyor. Bunların içinden sıyrılıp, en iyisi olmanız gerekiyor. Sao Paolo, Corinthians gibi büyük kulüplerde 17 yaşına gelince profesyonel olacak şekilde eğitim alıyorsunuz. Bu yüzden aralarından sıyrılıp profesyonel olmak çok zor.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Kariyerine baktığımız zaman tam bir futbol seyyahı olduğunu görüyoruz. 14 farklı takım ismi saydım. Ve bunları sırayla anlatmanı isterim. Portuguesa B'den Kosta Rika takımı CS Herediano'ya transfer olduğunu görüyoruz. 2 yıla yakın bir zaman burada kalıyorsun. Kosta Rika günlerin nasıldı?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Kosta Rika'da bulunduğum zamanlar ilk başlarda güzeldi. Çünkü eski eşim oralıydı ve iki güzel kızımız vardı. Kosta Rika'dan Belçika'ya transfer oldum. Belçika'da bazı işler iyi gitmedi. Orada eski eşim ve çocuklarım mutlu olamadı ve geri dönmek istediler. Ben de futbol kariyerim hakkında bir seçim yapmak zorundaydım. Ya onlardan ayrılıp Belçika'da kalacak ya da onlarla beraber Kosta Rika'ya geri dönecektim. Kızlarımdan ayrılmak istemediğim için Kosta Rika'ya döndüm. Ama futbolda bazen iyi seçimler, bazen de kötü seçimler olabiliyor. Belçika'dan ayrılıp Kosta Rika'ya döndüm. Ama bugün kızlarımdan ve eski eşimden tekrar ayrıyım. Futbol böyle bir şey. Bazen seçimler değişebiliyor.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Belçika'da Zulta Waragen'den sonra Portekiz'e, Paços de Ferreira'ya gidiyorsun. Burada da çok az şans buluyorsun. Portekiz'de de işler iyi gitmedi sanırım?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Öncelikle Belçika'dan sonra Portekiz'e geçtim. Burada sakatlandım. Sakatlık sebebiyle çok fazla şans bulamadım çünkü kas sakatlığım vardı ve uzun sürdü. Sakatlığım tam iyileşmişken bir maça çıktım ve tekrar sakatlandım. Bazı kişisel sorunlar da üst üste geldi. Kosta Rika'ya dönmek zorunda kaldım. Kendimi toparlayıp elimden geleni yapmak istiyordum ki yaptım da… Kosta Rika'da bir takıma gittim ve ligin en çok gol atan oyuncusu oldum. Bunu yaptıktan sonra tekrar teklifler gelmeye başladı. Bu teklifler sonrasında İran'a geçtim. Çünkü oradan gelen teklif oldukça yüksekti.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Buradan sonrası tam bir transfer çılgınlığı şeklinde geçiyor. İran takımı Mes Kerman'a, 1 sezon sonra Suudi Arabistan takımı Al-Raed'e, 1 ay sonra Guatemala takımı CSD Municipal'a, 1 yıl sonra Kosta Rika'da eski takımın CS Herediano'ya, 1 yıl sonra bu kez Meksika takımı Atletico de San Luis'e transfer oluyorsun. Bu kadar yer değiştirmenin sebebi neydi?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
İran takımından sonra Al-Raed'e transfer oldum. Çünkü çok iyi bir teklif almıştım. Ancak o anda eşimle durumumuz cidden çok kötü bir seviyeye gelmişti. Boşanma işlemlerimiz devam ediyordu. Sona gelmiştik ancak ben kızlarımla beraber kalmak istiyordum. Ancak kızlarım annelerine verildi. Ben yine bir seçim yapmak zorunda kaldım. Ya kızlarımdan uzakta, Suudi Arabistan'da tek başıma futbol oynayacaktım ya da kızlarımla beraber olacak ama kötü bir takımda futbol oynayacaktım. Suudi Arabistan'daki iyi kontratımı bırakıp, Guatemala'ya, CSD Muinicipal'e transfer oldum. Takım hakkında hiçbir bilgim yoktu. Kötü bir takımdı. Kızlarımla beraber olabilmek için bu transferi yaptım. Orada çapraz bağlarım koptu. Bu nedenle 6 ay futbol oynayamadım. Kontratım da bitti. Orada hiçbir şey yapmadan durmamak için Kosta Rika kulübüyle anlaştım. Tedavilerim iyi gitti ve sonrasında Meksika'ya transfer oldum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Atletico de San Luis'de düzenli forma şansı bulduğunu görüyoruz. 23 maça çıkıyorsun ve dört gol atıyorsun. Meksika sana iyi geliyor. Toparlanma sürecini nasıl anlatırsın?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Meksika hayatı sizin de dediğiniz gibi benim için bir başlangıç oldu. Çok kötü zamanlar </div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
geçirmiştim. Kafamda bir sürü problemler vardı. Yeni boşanmıştım. Çapraz bağlarım kopmuştu. Sıfırdan başlamak zorundaydım. Ama Meksika'da şuna karar verdim. Artık futboldan başka hiçbir şey düşünmemem gerekiyordu. Eski eşimi unuttum. Sıkıntılarımı unuttum. Yeni bir sayfa açtım kendim için. Meksika bunu yapabilmem için çok güzel bir şans oldu. Bunu yapmamı sağlayan en önemli etken şuydu. Her zaman kızlarımla birlikte olmak istiyordum. Fakat şunu fark etmiştim. Eğer futbol oynamazsam, futbolda iyi olamazsam, iyi kontratlara imza atamazsam kızlarım için iyi bir gelecek sunamayacağım. Sırf onlar için yeni bir karar aldım. Belki onlardan sene boyunca uzak kalacaktım ama gelecek için bunları yapmam gerekiyordu. Şu an her boş zamanımda onları görmeye Kosta Rika'ya gidiyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Meksika'daki performansın sonrasında Türkiye günlerin başlıyor ve Denizlispor'a transfer oluyorsun. Öncelikle bu transfer nasıl gerçekleşti ve seni kim istedi?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Denizlispor'da bana kapıyı açan kişi Mehmet Altıparmak'tı… Beni izlemişti. Menajerimle görüşüp beni takıma davet eden kişinin o olduğunu düşünüyorum. Takıma adaptasyonumda da çok büyük rol oynadı. Takıma, şehre ve lige çok çabuk adapte oldum. Buralara gelmemi sağlayan kişi Mehmet Altıparmak'tı.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Türkiye günlerinde kelimenin tam anlamıyla sıçrama yapıyorsun ve istikrarı yakalıyorsun. Denizlispor'da ilk sezonunda 30 maça çıkıp, 17 gol atıyorsun ve dikkatleri üzerine çekiyorsun. Ertesi sezon yolun Sivasspor ile kesişiyor. Sivasspor'da ilk sezonunda 39 maça çıkıyorsun, 11 golün var ve takımınla TFF 1. Lig'de şampiyonluk yaşıyorsun. O günleri nasıl anlatırsın?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Çok güzel günlerim geçti Sivas'ta. Halk beni çok seviyordu. Başkan Mecnun Otyakmaz ile aram çok iyiydi. Sonrasında şampiyonluğu yaşadık ve Süper Lig'e çıktık. Zaten Türkiye'ye geldiğimde hedefimde Süper Lig vardı. Süper Lig'de oynayabilmeyi çok istiyordum. Bir gün nasip oldu. Süper Lig'de de oynadım. İkinci maçımda gol attım. Fakat teknik direktörümüz Samet Aybaba beni takımın dışında bıraktı. Gidip konuştum kendisiyle, sebebini sordum. "Seninle konuşmak istemiyorum" gibisinden bir cevap aldım. O zamanlar kadro dışı kaldım. Sebebini öğrenemedim. Halen de bilmiyorum. Benim için artık bu durum da geçmişte kaldı. Ben mazeretlerin arkasına sığınmam. Takılıp kalmam da… O zamanlar iyi oynadığım için her yerden teklif de geliyordu. Dubai'den teklifler alıyordum. Türkiye'den teklifler alıyordum. Dubai'ye transferime izin vermediler. Ben de Karabükspor'a transfer oldum.<b style="box-sizing: border-box;"></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Karabükspor'da yarım sezonda 13 maçta forma giyiyorsun ve ardından sezon sonunda Ümraniyespor'a transfer oluyorsun. Ümraniyespor'u nasıl buldun?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Hiçbir kulüp ve teknik direktör hakkında kötü konuşmak istemem. Bundan önce oynadığım kulüplerde de sıkıntılarım oldu. Fakat hiçbir zaman pes etmedim. Her zaman sahada yüzde 100'ümü vererek oynadım. Karabükspor'dan sonra seçim yapmam gerekiyordu. Başka teklifler de vardı. Ümraniyespor'u araştırdığımda burada iyi bir aile ortamı ve arkadaşlık ilişkilerinin olduğunu, buranın gelişmekte olan ve hedefleri doğrultusunda yürüyen bir kulüp olduğunu öğrendim. Bunlar beni buraya transfer olmaya itti açıkçası… Geldiğim zaman da güzel ve sıcak bir ortam buldum. Aile gibiyiz. Herkes arkadaşlıklarını samimi tutuyor. Gruplaşma yok burada… Hedefi olan, projesi olan bir takım. Ben de bu projenin içinde olmak istedim. Kulüp hem TFF 1. Lig'de, hem de Ziraat Türkiye Kupası'nda iyi işler yapıyor. Ben de elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Genç oyuncularımız var, yaşı olgun oyuncularımız var. Gençlere iyi örnek olmaya çalışıyorum. Arkamda olan Atabey olsun, Fuat olsun onlar için sahada ve saha dışında örnek olduğumu düşünüyorum. Hiçbir zaman pes etmiyorum. Futbolcularda karakteristik özellikler çok önemlidir. Ben de bu karakteristik özelliğimin çok iyi olduğunu düşünüyorum. Kafa olarak, mental olarak rahatım. Kendime iyi bakarım. Buraya gelirken, idmana çıkarken, eve giderken mutluyum. Hayat benim için burada çok iyi geçiyor. Bu yüzden Ümraniyespor benim için çok iyi bir tercih oldu diyebilirim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Ümraniyespor'da bu sezon çok iyi işler yapıyorsun. Röportaj yaptığımız bugüne kadar gayet istikrarlısın. Kupada Fenerbahçe'yi elediniz ve rövanştaki golü sen attın. Fenerbahçe maçları nasıl geçti ve bu sezonu nasıl değerlendirirsin?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Öncelikle Fenerbahçe ile eşleştikten sonra kendimi çok iyi hazırlamaya başladım bu maç için. Çünkü rakibimiz çok büyük bir kulüptü. O maçta gol atmak için elimden geleni yaptım. Takıma destek olmak istiyordum, başardım da… Bunu kendimi göstermek için değil, takımıma yardım etmek için yaptım. O golü attıktan sonra eve çok mutlu döndüm.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Takım olarak bu sezon Süper Lig hedefiniz var. Bu şansınızı nasıl değerlendiriyorsun?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Kendime bakacak olursam; kazanmak için doğduğumu düşünüyorum. Bu sene böyle ilerledik. Bütün takım kazanmak için çalışıyor; ben de bu şekilde mücadele ediyorum. Bundan da mutluluk duyuyorum. Bence bu sene Ümraniye için bir rüya yılı olacak. Bir tarih yazıyoruz burada… Kulübümüz adına… Bu rüyanın içinde olmak beni de çok mutlu ediyor.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Bu sezon Ümraniyespor ile sözleşmen sona eriyor. Kendine bundan sonrası için nasıl bir kariyer planı yaptın? Türkiye'de devam edecek misin yoksa başka bir durak mı seni bekliyor?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Açıkçası Türkiye'de devam etmek istiyorum. Eğer seneye de Türkiye'de kalırsam 5 seneyi tamamlamış olacağım. 5 seneyi tamamladıktan sonra da Türk pasaportu almak isterim. Türkçeyi gayet iyi bir şekilde anlayabiliyorum. Belki seneye çok daha iyi şekilde konuşabilirim. Kulübüm hakkında konuşmak şu an pek bana düşmez. Kulübüm seneye devam edip etmemem konusunda bir karar verir. Bana kalırsa, Türkiye'de kalmak istiyorum. Çünkü her şey çok iyi gidiyor. Çok mutluyum. Arkadaşlık ortamım ve hayatım burada çok güzel. Seneye ve devam eden yıllarda Türkiye'de kalmak isterim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Tam da bunun örnekleri var aslında. Mesela Brezilya asıllı Türk vatandaşı Mehmet Aurelio ve Mert Nobre gibi…</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Söylediğiniz gibi örnekler var. Ben burada çok mutluyum. Ümraniyespor da isterse seve seve kalmak isterim…</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Oynadığın tüm liglerle Türkiye'yi nasıl kıyaslarsın? Burada neler farklı?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Türkiye'de futbol adına her şey çok iyi. Tesisler, statlar, taraftarlar, kulüpler, kulüp çalışanları, oyuncular çok iyi… Tabiî ki La Liga, Bundesliga, Premier Lig, Avrupa'nın en üst ligleri. Bunlardan sonra benim için Türkiye geliyor. Türkiye de dünyanın en iyi liglerinden bir tanesi. Bence organizasyon ve bütçe konusunda bazı sıkıntılar olmasa Türkiye ilk beş içerisine girecektir.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Peki, her şey bu kadar güzelken neden Türkiye uluslararası alanda kalıcı başarılar elde edemiyor?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Dediğim gibi, her şey elinizde var. Ama bence buradaki sorun akademinin yani genç takımların biraz daha düşük seviyede kalması ve gençlere şans verilmemesi. Diğer liglere baktığınız zaman akademilere oldukça değer veriliyor. Maçlara gençler çıkartılıyor. Türkiye'de bu durum sıkıntılı. Türk Millî Takımı'nın da çok kaliteli oyuncuları var ama gençlere daha fazla önem verilmesi gerekiyor. Dünya çapında başarılı olan ülkelere baktığınız zaman hepsi akademilerine çok değer veriyor. Türkiye'ye ise dışarıdan çok fazla sayıda oyuncu geliyor. Ama akademiye el atılmazsa Millî Takım da kuvvetlenemez. Çünkü Millî Takım'a dışarıdan oyuncu alamazsınız.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Türkiye, Brezilyalı oyuncuları çok seviyor. Brezilyalılar da Türkiye'yi… Didi, Parreira, Alex, Roberto Carlos, Taffarel gibi unutulmaz isimler, ülkemizde derin izler bıraktı. Bu sevgiyi nasıl anlatırsın?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Çünkü Brezilya'daki hayatla Türkiye'deki hayat birbirine çok benziyor. Neredeyse aynı… O yüzden gelen herkes direkt adapte olabiliyor. İstanbul da mükemmel bir şehir. Dünyanın en iyi şehirlerinden bir tanesi… Brezilya'da da çok sayıda Türk var. Sao Paolo'ya giderseniz çok sayıda Türk görürsünüz. Ben annemi Türkiye'ye getirdim. 1 ay burada kaldı ve dönmek istemedi. O kadar çok beğendi burayı.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Futboldaki idollerin kimler ve Türkiye'deki Brezilyalılardan en çok hangilerini beğeniyorsun?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
İdolüm Ronaldinho… Ama Türkiye'ye bakıp, geçmişi de katarsak en iyisi Alex… Bu tartışmasızdır. Şu ana bakarsak söyleyeceğim kişi Robinho'dur… Santos'ta başladığı zamanlarda da idolüm olan oyuncuydu. Burada görüşüyoruz şu an… Başakşehir'de iyi hedefleri var ve bence başaracaklar.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Hobilerin ve fobilerini öğrenebilir miyiz?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Hobim gitarım. Evde rahatlamak için her zaman gitar çalıyorum. Fobi olarak korktuğum hiçbir şey yok</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-9180743315605422207.post-64486115053427278322019-02-28T23:24:00.001-08:002019-02-28T23:24:36.981-08:00 Syam Ben Youssef: "Sokakta yattım ama vazgeçmedim "<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYRnte8orkfPB2Caa4q0kMYjrlGdHApc6Rzscru9e-mYNcLtEJf6sTI2tIyUPLJCjZvh6QtKCVgwuNGqOak9wYorOMbjUJq5IMfeL7IRVodxTlkni1Ys4LBYD-E4JXRHR7p-61vEid6Wo/s1600/2297fc8ef372451fb019f369edd9c281_m.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="319" data-original-width="480" height="212" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYRnte8orkfPB2Caa4q0kMYjrlGdHApc6Rzscru9e-mYNcLtEJf6sTI2tIyUPLJCjZvh6QtKCVgwuNGqOak9wYorOMbjUJq5IMfeL7IRVodxTlkni1Ys4LBYD-E4JXRHR7p-61vEid6Wo/s320/2297fc8ef372451fb019f369edd9c281_m.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"><br /></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">31 Mart 1989 Marsilya doğumlusun. Tunuslu bir ailenin çocuğusun. Öncelikle aileni </b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">tanıyabilir miyiz?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Babam henüz 16 yaşındayken Marsilya'ya gelmiş. O dönemler inşaat işlerinde çalışıyormuş. Annemin ailesi de çok erken zamanlarda Marsilya'ya yerleşmiş. Annem de benim gibi Marsilya doğumlu. Daha sonra tanışıp arkadaş olmuş ve evlenmişler.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Marsilya, özellikle Afrika kıtasından göç almış bir Fransız sahil kenti. Orada nasıl bir çocukluk geçirdin?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Evet, dediğiniz gibi Marsilya çok kozmopolit bir yapıya sahip. Neredeyse her milletten insan yaşıyor. Özellikle Afrikalılar çoğunlukta. Orada çok mutlu bir çocukluk geçirdiğimi söyleyebilirim. Evet, belki yaşadığımız yerde çok fazla imkânımız yoktu ancak ailecek mutluyduk.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Futbolla nasıl tanıştın? Seni ilk kim keşfetti ve bir takımın kapısından içeri soktu?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Kendimi bildim bileli futbol oynuyorum. Ailemin futbola yatkınlığı var. Abim ve kardeşlerim de futbol oynuyor. Ben küçükken abim bir mahalle takımında oynuyordu ve ben de hep onu izlemeye gidiyordum. Sonrasında seçmelere katıldım ve antrenörler beni beğendi. 8 sene boyunca o mahalle takımında top oynadım.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Gençlik yıllarını Fransa'nın SC Bastia B takımında geçirdiğini görüyoruz. Orada nasıl bir altyapı eğitimi aldın ve neler yaşadın?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Mahalle takımından sonra SC Bastia'ya geçtim. Orası bir futbol akademisiydi ve benim gibi çok sayıda futbolcu adayı çocuk vardı. Futbolun taktiksel aşamalarını orada öğrendim. Evime çok yakın değildi ancak ben kendimi futbola adamıştım ve ısrarla devam ettim. Bastia'da futbolun temel kurallarını öğrendim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">SC Bastia'dan sonra genç yaşta Tun</b><b style="box-sizing: border-box;">us 1. Lig takımlarından Esperance'a transfer oluyorsun. Fransa'dan sonra Tunus'ta nasıl bir futbol ortamı vardı? Buradaki tecrübelerin neler?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;"></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Oynamak ve kendimi geliştirmek istiyordum. 16 yaşındayken Tunus'a tatile gitmiştim. Biliyorsunuz ki ülkemin denizleri çok güzeldir; tarihi yerleri harikadır. Orada tatildeyken kuzenimle konuştum. Tabiî ki ortak noktamız hep futboldu. Esperance takımının maçına gittik. Oradaki ortamı ve futbol şartlarını gördüm ve kuzenime, "Ben bu takımda oynayabilirim" dedim. Aradan bir yıl geçti. Yine bir gün Tunus'tayken Esperance kulübüne gittim ve "Bu takımda oynamak istiyorum" dedim. İdmanlara çıktım ve beni beğendiler. Sözleşme yaptık. Ancak Tunus'ta hiç beklemediğim, bilmediğim bir ortamla karşılaştım. Evet, orası kendi ülkemdi ancak ben Fransa'da doğup büyümüştüm. Tunus son derece sıcaktı. Gündüzleri 40 dereceyi aşan sıcaklıklar vardı. Ayrıca içilen suların tadı çok farklıydı. Önceleri çok zorlandım. Takımın içtiği sudan içemiyordum. Kendi suyumu getirmiştim. İdman aralarında suya ulaşmak benim için hiç kolay değildi. Çünkü herkes su içerken ben kendi suyumun olduğu yere gitmek zorundaydım. Babamla konuştuk ve bana, "Eğer bir şeyleri başarmak istiyorsan ülke şartlarına uyum sağlaman gerek. Beğensen de beğenmesen de o suyu sen de içeceksin" dedi. Babamı dinledim ve zor da olsa şartlara alışıp Esperance'de devam ettim.<b style="box-sizing: border-box;"></b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Seninle birlikte futbola başlayan birçok arkadaşın yolda kalırken sen ülkenin millî takımında oynayan bir oyuncu oldun. Onlara göre neleri farklı yaptın da bugünlere ulaştın?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Bu soruya kesin bir cevap verebilirim. Kesinlikle inat ettim. Benim için tek önemli olan şey futboldu. Çok çalıştım. Hiçbir zaman vazgeçmedim. Tunus'tan sonra Fransa'ya döndüğümde çok zor günler geçirdim. Bilmediğim bir şehirde, bilmediğim insanların arasındaydım. Kalacak yer bulamadım. Otele verecek para bulamadım ve sokakta yattım. Ancak futbolcu olmaktan bir saniye bile olsa vazgeçmedim. Benimle birlikte futbola başlayan arkadaşlarım şartlar gereği bırakmış olabilir ama ben futbolcu olduysam inadım sayesinde oldum. İnat ettim ve hiçbir zaman hedefimden vazgeçmedim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Tunus macerandan sonra İngiltere'ye gittiğini görüyoruz. İngiltere 1. Lig takımlarından Leyton Orient'e transferin nasıl gerçekleşti ve Ada'da neler yaşadın?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Aslında Nottingham Forest'a transfer olacaktım. Beni istiyorlardı. Fakat son anda takımda bir sakatlık yaşandı ve takımın teknik direktörü de transfer tercihini sakatlanan oyuncunun yerine yapmak zorunda kaldı. Çünkü elinde defans oyuncuları vardı ancak o mevki için oyuncu yoktu. Sonrasında hiç beklemediğim bir anda Leyton Orient'e transferim gerçekleşti. Yine de futbol kültürü açısından çok şey öğrendim. Taraftarlar çok iyiydi.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Fransa ve Tunus'tan sonra İngiltere futbolunu nasıl buldun? Oradaki temel farklar nelerdi?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
İngiltere'deki temel fark kesinlikle atmosferdi. Çünkü taraftarlar çok farklıydı. İngiltere'de taraftarlar oyuna çok fazla katkı sağlıyor. Seni her daim motive edebiliyorlar. Çok ateşliler. Futbol konusunda bilgileri var. Ancak Tunus'ta bu durum böyle değildi. Orada bir maçı kaybettiğiniz zaman bir hafta taraftarın yüzüne bakamazdınız. Çünkü taraftarlar size karşı çok öfkeli oluyordu. Bu durum değişik bir psikolojiyi de beraberinde getiriyordu. Fransa için ise iki ülkenin ortası diyebilirim. Ne çok fazla ne de çok az baskı var.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">İngiltere maceran kısa sürdü ve daha sonra Romanya 1. Lig takımlarından FC Astra'ya geçtin. Buraya transferin nasıl gerçekleşti?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Burada da çok ilginç şeyler yaşadım. Öncelikle kafamda Romanya ile ilgili çok kötü bir resim vardı. Romanya'yı farklı biliyordum. Bana çok yaşanacak bir yer gibi görünmüyordu. Ancak transfer teklifinden sonra bu ülkeye gittim, gezdim ve kafamdaki algının ne kadar yanlış olduğunu gördüm. Romanya çok güzel bir ülke. İlginçlikler bununla da bitmedi. Transfer oldum ancak takımın adı ve şehri değişti. Yani gezip gördüğüm yerle oynadığım yer bir anda farklılaştı. Yine de şanslıydım. Romanya'da çok güzel şeyler yaşadım. Güzel anılar biriktirdim. Kariyerime çok iyi etkisi oldu.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Romanya'da istikrarı yakaladığını görüyoruz. Üç sezonda lig ve kupalar dâhil 95 maça çıktın. Romanya Süper Kupası ve Romanya Kupası'nı kazandın. Hayatının bu bölümünü nasıl değerlendiriyorsun?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Evet, olgunluk dönemimi burada yaşadım. Zaten kendi potansiyelimin farkındaydım. Takımda da herkes bana çok yardımcı oldu. Kupalar kazandım, Avrupa Ligi'nde oynama tecrübesini yaşadım. Buradaki istikrarım beni Tunus Millî Takımı'na taşıdı. Romanya'dan güzel anılarla ayrıldım.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Romanya'daki başarılı günler seni Fransa'ya geri getirdi. Üç sezonun ardından Fransa 1. Ligi takımlarından Caen'e transfer oldun. Doğduğun topraklarda oynamak gibi bir hayalin mi vardı? Bu transfer nasıl gerçekleşti?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Evet, doğduğum topraklarda oynamayı çok istemiştim. Ama hayalimi sorarsanız bir gün Marsilya forması giymek derim. Fransa 1. Ligi'nde oynayabilecek kalitede olduğumu göstermek istiyordum. Böyle bir teklif gelince de kabul ettim. Ancak her şey güzel başlamasına rağmen güzel devam etmedi. İlk 8-9 hafta çok iyi gitti ve oynadım. Ama sonrasında teknik direktörle aramda sorunlar yaşandı ve takıma girememeye başladım. Bu süreç de beni deli ediyordu. Sürekli oynamaya alışmış bir oyuncuyken yedek kalmak bana göre değildi. Bu günler sıkıntılı geçti diyebilirim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Tüm bu dönem boyunca millî takım kariyerin de başarılı bir şekilde devam etti. Fransa doğumlu olmana rağmen Tunus'u seçtin. Öncelikle bu tercihi neden yaptın? Fransa'dan sana teklif mi gelmedi?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Açık konuşalım, Fransa Millî Takımı'ndan teklif gelebilmesi için şu anki performansımdan çok daha iyisini göstermem gerekirdi. Demek ki onların gözünde bu performansı gösterememişim. Ama Tunus'ta oynadığım için de mutluyum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Bugüne kadar 48 kez Tunus Millî Takımı formasını giydin. 2018 Dünya Kupası'nda da iki maçta oynadın. Millî takımla ilgili düşüncelerin nedir?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Dünya Kupası'nda oynamak çok farklı bir tecrübeydi. Ama açıkçası bizim için işler çok istediğimiz gibi gitmedi. İngiltere'den bir puan alabilecekken 90. dakikada Harry Kane'in golüyle son anda maçı kaybettik. Sonrasında bizim için işler daha da karmaşıklaştı. Belçika yenilgisinden sonra Panama'yı mağlup etsek de gruptan çıkamadık. Yine de Dünya Kupası tecrübesi yaşamak güzeldi.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Caen'den sonra Kasımpaşa'ya geldin. Seni bu kulüpte ilk kim fark etti ve transferin nasıl gerçekleşti?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Beni ilk keşfeden kişi o dönemki teknik direktörümüz Kemal Özdeş'ti. Ama açıkçası Kemal Hoca beni izlemek için gelmemişti. Mısır'daydık ve Kemal Hoca da Trezeguet'yi izlemeye gelmişti. Ancak benim de performansımı beğenmiş. Kasımpaşa'da oynamak isteyip istemeyeceğimi sordu. Ben de biraz düşünüp araştırdıktan sonra olumlu cevap verdim. İstanbul zaten çok güzel bir şehir. Gelip tesisleri gezdikten sonra da transfer teklifini kabul ettim. Kasımpaşa'nın tesisleri tek kelimeyle muhteşem.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Transfer olduğun günden beri uyum sorunu yaşamadığını görüyoruz. Kasımpaşa'da nasıl bir ortam buldun? Takımın havasını bize biraz anlatır mısın?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Evet, burada uyum sorunu yaşamadım. Takıma çok çabuk adapte oldum. Çünkü Kasımpaşa'daki her şey gerçekten muhteşem. Bir futbolcunun isteyebileceği her imkân var bu kulüpte. Tesisler muhteşem, teknik ekip çok iyi, çalışanlarla iletişimim harika. İstanbul çok güzel bir şehir. Taraftarlarımız bizi destekliyor ancak baskı yüksek değil. Bu bazen takım için iyi bir durum olabiliyor. Bu yüzden de Kasımpaşa'da bugün başarılı bir tablo sergiliyoruz. Ama bazen taraftar baskısını da özlemiyor değilim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Fransa, İngiltere, Tunus ve Romanya'dan sonra Süper Lig'i nasıl değerlendirirsin? Diğer liglere ve ülkelere oranla Türkiye'nin farkları nedir?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Türkiye'de futbol sadece atak üzerine kurulu… Tabiî herkesin kendi görüşü farklı olabilir ve şu an söyleyeceğim şeyde yanlış da anlaşılmak istemem. Ama ben hayatımda ilk kez bir hocadan, "Yediğimiz golden daha fazlasını atmamız gerekiyor" diye bir cümle duydum. Evet, çok gol atmak önemli ama taktiksel açıdan çok fazla varyasyon yok Türkiye'de… Ben bir defans oyuncusuyum ve öncelikle gol yememeyi düşünürüm. Bu açıdan bakınca burada durum farklı. Diğer ülkelerde daha çok taktiğe önem veriliyor diyebilirim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Kasımpaşa bugün beklentilerin ötesinde bir seviyede. Takımdaki gidişat sence nasıl?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
İyi oyunculardan kurulu bir ekibiz. Yapabileceklerimize inanıyoruz. Takımdaki ortamda her şey futbol oynamaya müsait. Tesisler, stat, taraftar, personel, yönetim gibi her etken aslında bizim iyi futbol oynamamız için dizayn edilmiş gibi. Bu yüzden de başarılı oyun ve iyi sonuçlar geliyor.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Mustafa Denizli ülkemiz için çok önemli ve çok tecrübeli bir teknik adam. Kendisiyle nasıl bir ilişkin var? Mustafa Hocayı birlikte çalıştığın diğer teknik adamlardan ayıran farklar neler?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Mustafa Hocanın gelişiyle birlikte takımda çok farklı bir hava yaşandığı kesin. Gerçekten çok tecrübeli ve ne istediğini bilen bir teknik adam. Sahada bir şey anlatırken vücut diliyle bile istediği mesajı oyunculara verebiliyor.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Mustafa Hocanın, "28-29. haftaya liderin 3-4 puan gerisinde girersek şampiyon oluruz" diye bir söylemi var. Bu sözlere ne diyorsun ve şampiyonluk konusunda senin görüşün nedir?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Bu kadar bilgili ve tecrübeli bir teknik adam bu sözü söylüyorsa tabiî ki derinlemesine düşünmek gerekir. Mustafa Hoca bizi şampiyon olabileceğimize inandırdı. Takıma bu inancı verdi. Bugün oyuncusundan personeline kadar herkes şampiyon olabileceğimize inanıyor. Ama tabiî bu çok kolay bir şey değil. Ligdeki büyük takımlar şu an için kötü durumda. Ama eminim ki ikinci yarıyla birlikte bu takımlar da çıkışa geçip, yarışa dâhil olacaktır. Lig uzun bir maraton ve bu maratondan başarıyla çıkabilmek için de büyük bir istikrar gerekiyor. Mustafa Hoca şampiyonluklara alışkın bir isim. Bu süreçle nasıl baş edeceğini biliyor. Bu bizim için büyük bir avantaj. Ligin ikinci yarısının çok daha zor ama bir o kadar da zevkli geçeceğini düşünüyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">İstanbul'da nasıl bir hayatın var?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Kesinlikle dünyanın en güzel şehirlerinden birisindeyim… İstanbul çok canlı. Her an, her saniye yapacak bir şeyler bulabiliyorsunuz. İyi yemek yiyebileceğiniz çok sayıda alternatif var. Ailemle vakit geçirmeyi seven bir insanım.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<b style="box-sizing: border-box;">Hobilerin neler?</b></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Sporun her dalı aslında benim favorim. Sporun her türlüsünü yapmayı severim. Denizde vakit geçirmeyi de çok seviyorum. Gerek Fransa, gerek Tunus'ta denizde çok vakit geçirdim. Teknede olmak bana huzur veriyor. İstanbul'da da zaman zaman tekne gezileri yapıyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-9180743315605422207.post-84953777020126406422018-12-01T05:18:00.001-08:002018-12-01T05:18:42.668-08:00Çağlar Söyüncü: "BAL'da piştim"<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Futbolcu fabrikası Altınordu'da yetişip A Millî Takımımızın formasını giydikten sonra Bundesliga'da Freiburg'da oynadı, ardından da İngiltere'nin sürpriz takımı Leicester'a rekor bir transfer yaptı. Çabukluğu, soğukkanlılığı, dinamizmi ve hücuma verdiği destekle basamakları çabuk tırmanan genç stoper, başarısının sırrını Bölgesel Amatör Lig'de yaşadığı iki yıllık tecrübeye bağlıyor ve "Ezilmeyi de gördüm, galibiyetin hazzını da yaşadım. Orada kafa olarak ayakta durabilmek herkesin harcı değildir. Benim için iyi bir okuldu" diye konuşuyor.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiC1crmtvyq2OOIQ20xKDYBz5hXaR_Ghq-jkw7abF45b6hvaEHXYfBxsAgHK3rHlw9XXFLXLOk1thX9MqjbuI6v5OSqhbkqh2keSsCTr7zNieGnJUo0ydZEvD2qH7cWsnNAfAIYUIX71gQ/s1600/caglar-soyuncu.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1067" data-original-width="1600" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiC1crmtvyq2OOIQ20xKDYBz5hXaR_Ghq-jkw7abF45b6hvaEHXYfBxsAgHK3rHlw9XXFLXLOk1thX9MqjbuI6v5OSqhbkqh2keSsCTr7zNieGnJUo0ydZEvD2qH7cWsnNAfAIYUIX71gQ/s320/caglar-soyuncu.jpg" width="320" /></a></div>
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Futbola Menemen Belediyespor'da başladın, Premier Lig'de Leicester City formasını giyiyorsun. Geriye dönüp baktığın zaman bugünlere ulaşabileceğini hayal ediyor muydun?</strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Futbola çok küçük yaşlarda başladığımda, aklımda sadece bulunduğum kulübün A takımında oynamak vardı. Tabiî hocalarımın tavsiyeleriyle bir yerlere gelmeye başladıktan sonra hedefler de büyüdü. Bucaspor'a gittiğimde hedefim A takıma çıkmaktı. Bucaspor'dan ayrılıp Altınordu'ya geçtiğimde de hedefim A takımda oynamaktı. A takıma çıkınca hedefimi daha büyük bir takıma gidebilmek ve en önemlisi A Millî Takım'da oynamak olarak belirledim. A Millî Takım'da oynayabilmek her futbolcuya nasip olmuyor. Çok şükür, bana nasip oldu. Takımlar değişir, hocalar değişir, bizler değişiriz ama Millî Takım her zaman bâkîdir. Sonra Bundesliga'ya gittim; orada da hedefimi yüksek tuttum. Aslında gittiğim her yerde aynı şeyi yapıyorum. Bulunduğum yerle yetinmemeye çalışıyorum.<br />
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Altınordu'nun tüm Türkiye'ye örnek olması gereken harika bir sistemi var. Sen de Cengiz Ünder'le birlikte bu sistemin en değerli ürünlerinden birisin. Altınordu gelecek zamanlarda Türk futbolu için neler yapacak; nasıl hizmet edecek?</strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Başkanımız Seyit Mehmet Özkan ve hocalarımızın bir planı var. Tamamen kendi altyapımızdan yerli oyuncularla oynamak istiyorlar. Bunu gerçekleştirdiği zaman, kardeşlerimiz A takıma ulaştıkları zaman ilk plan tamamlanmış olacak. Ondan sonraki hedefleri şampiyonluk; sonra Süper Lig olacak. Sistemi bildiğimden, bunun için biraz daha zamanları var diye düşünüyorum. Çünkü tamamen altyapıdan 11 oyuncu oynatmak çok zor bir iş. Çok tecrübeli oyuncular da var ama Altınordu gençler için çok büyük bir fırsat.<br />
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<a href="http://www.tff.org/Resources/Tamsaha/169/" style="box-sizing: border-box; color: #e30a17; text-decoration-line: none;" target="_blank"><img align="left" alt="" border="0" src="http://www.tff.org/Resources/TFF/Images/TamSaha/169kapak180.jpg" style="box-sizing: border-box; height: 219px; width: 180px;" /></a><strong style="box-sizing: border-box;">Çok genç yaşta Freiburg'a transfer oldun. TFF 1. Lig'den A Millî Takım'a yükselip Bundesliga'ya transfer olarak gerçekten büyük bir işi başardın. Bu transfer nasıl gerçekleşti?</strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Freiburg'daki hocam Christian Streich beni transfer etmeden önce oynadığım bütün maçları analiz etmiş. İmza atmadan önce Almanya'ya gittiğimde bana da izletti. Çok şaşırdım. Genç Millî Takım'la Almanya turnuvası vardı. Sanırım beni orada görüyorlar. Altınordu'yu araştırdıklarında Türkiye'nin en iyi altyapısına sahip takımı olduğunu anlıyorlar. Bunun için dikkatlerini çekiyorum. O zamanlar Altınordu'da oynarken büyük takımlardan da teklif geliyordu. Fatih Terim hocam da beni Altınordu'dan A Millî Takım'a çağırmıştı. Bu da büyük bir şanstı benim için… İzmir'den uzun yıllar sonra A Millî Takım'a giden oyuncuydum. Sanıyorum son oyuncu, ben doğduğum zaman gitmiş. Fatih Tekke o zaman Altay'da oynarken 1997-1998 sezonunda A Millî Takım'a çağrılmış. Kariyerim sürpriz olarak ilerlemişti ama bir noktadan sonra kendime inanmıştım. Çocukluk dönemini geçtikten ve kendimi bilmeye başladıktan itibaren hedefler koymuştum. Bir genç oyuncu için bence en önemlisi bu zaten… Tabiî ki hayal kurmak güzel ama çok da uçmamak lâzım… Kendini ne iyi göreceksin ne de kötü. Kendin hakkında her zaman doğru değerlendirmeler yapmaya çalışacaksın.<br />
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Bundesliga'da iki sezon forma giydin ve 55 maça çıktın. Uyum sorunu yaşamadan bu kadar istikrarlı oynamandaki en büyük etken neydi?</strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Freiburg'da o dönem A millî takımlarda forma giyen oyuncu yoktu. Genç millîler vardı ama A millî seviyesinde herhalde bir tek ben vardım. Bunun da takımda hemen ve sürekli şans bulmamda etkisi oldu. Tabiî teknik direktörümüz de bana çok destek verdi. İlk sezonumda çok net iki-üç hata yapmama rağmen bana şans vermeyi sürdürdü. Her zaman istatistiklere bakıyordu. "Hata yapmış olabilirsin ama istatistikler de çok önemlidir" diyordu. Sonrasında net hatalarımdan kurtuldum ve bu sayede iki sezon istikrarlı bir biçimde oynadım.<br />
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Süper Lig tecrübesi yaşamadan Bundesliga'ya gittin. Türkiye'den sonra Almanya'yı nasıl buldun? Ülkemizle Almanya arasında ne gibi farklar var?</strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Zor bir soru… Çünkü ben hiç Süper Lig'de oynamadığım için atmosfer nasıldır, maçlar nasıl geçer hiçbir yorum yapamıyorum. Türkiye şartlarıyla değerlendirirsek objektif de bakarsak Almanya'da futbol biraz daha ileride. Kalite konusunda biraz fark var. Her takımın kendisine göre yeterli olan bütçesi ve sürekli destek veren bir taraftar kitlesi var. Her takım maçlarını dolu tribünlere karşı oynuyor. Bu durum bir futbolcu için çok önemli. Çünkü taraftarın saha içine etkisi çok büyük. Bir de herkesin bildiği gibi disiplinliler tabiî ki… İş ahlâkları çok yüksek. Mesela gece 01.00'de maçtan dönüyor, sabah 08.00'de rejenerasyon idmanına çıkıyorduk.<br />
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Freiburg ile ilk sezonunda UEFA Avrupa Ligi'nde ön eleme oynadınız. İkinci sezonunda ise düşmekten neredeyse son anda kurtuldunuz. Ancak buna rağmen Premier Lig'e transferin gerçekleşti. Leicester City'ye transferini anlatır mısın?</strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Aslında Freiburg'daki ikinci sezonumda 10 maçlık bir yenilmezlik serisi yakalamıştık. Ligin ikinci devresiydi. Ancak yenilmediğimiz o maçların büyük bölümünde berabere kalarak puan kayıpları yaşadık. Büyük liglerde ligde kalıp kalamayacağınız kolay kesinleşmiyor. Son anda her şey değişebiliyor. İki-üç hafta puan alamayınca biraz stres yaşadık. Ama yine de ligde kalmayı başardık. Premier Lig'e transferim de yine çok araştırılarak gerçekleşti. Leicester City'nin yetkili isimleri Bundesliga'daki her maçımı canlı olarak izlemiş. Önce scout ekipleri gelmişti. Onlar memnun kaldıktan sonra hocalar, sportif direktör gelmeye başladı. Sonrasında bizimle görüştüler. Transferim böyle gerçekleşti.<br />
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Bundesliga tecrübesi futboluna ve oyuna bakışına neler kattı?</strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Bundesliga'da mücadele ruhu çok yüksek. Kaliteli oyuncular ve takımlar var. 90 dakika boyunca mücadele bitmiyor. Her an, her şey olabiliyor. Onun yanında bana iyi bir tecrübe kattığını düşünüyorum. Çok iyi maçlarım da oldu. Büyük bir ligde oynama tecrübesi edindim. En önemlisi buydu.<br />
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Seninle beraber futbola başlayan birçok arkadaşın bugün futbolcu olamadı. Seni diğer arkadaşlarından farklı kılan ve bugünlere gelmeni sağlayan özelliklerin nelerdi?</strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Çok değil, dört-beş sene önce BAL'da (Bölgesel Amatör Lig) oynuyordum. Seyit Mehmet Özkan Başkanımla bir değerlendirme yapıp maç eksiğimi kapatmak için Altınordu'nun BAL'daki pilot takımı Aliağaspor'a gitmiştim. Çok yetenekli ve benden daha önce çıkan oyuncular vardı ama o takımda sadece iki kişi oynuyordu. Bazı arkadaşlarım, "BAL'da mı oynayacağım?" deyip bırakmıştı kulübü. Benim için enteresan bir durum çıkmıştı ortaya. Çünkü Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş'a giden arkadaşlarım vardı. Benim de önümde iki seçenek duruyordu; BAL Ligi mi, Süper Lig takımlarının altyapısı mı? Zor bir karardı. Duygusal davrandım ve başkanımıza, hocamıza olan sevgimden dolayı BAL'a gittim. İyi ki böyle davranmışım. Cengiz ve ben devam ettik. İki sezon BAL'da oynadım. Süper Lig tecrübesine sahip oyuncular da vardı orada. Ezilmeyi de gördüm, galibiyetin hazzını da yaşadım. Benim için çok iyi bir okul oldu. Dediğim gibi herkes bunu kaldıramadı. BAL'ı futbol olarak herkes kaldırır ama kafa olarak ayakta durabilmek herkesin harcı değildir. Gittiğimiz deplasmanlarda çıktığımız maçlar da çok zordu. İki bin polis, beş bin taraftar var. Siz düşünün… Karşı takım da tecrübeli. Benim için çok iyi olmuştu. BAL'da piştim yani. İlk sene tecrübeli ağabeyler vardı; ikinci sene takım biraz daha gençleşti. Seyit Mehmet Özkan'a, üstümde emeği olan hocalarıma çok saygım var. Hepsiyle halen görüşüyorum. Çok güzel günlerdi.<br />
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Röportaj yaptığımız tarih itibarıyla Premier Lig'in ilk 12 haftasında Leicester formasını iki kez giyebildin. Forma şansı bu kadar az bulmanın sebepleri neler?</strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Leicester'a transferin son günü imza attım. O sırada Premier Lig'de üçüncü hafta geride kalmıştı. Almanya'da bir sakatlık yaşamış ve İngiltere'yi bir aylık antrenman eksikliğiyle gitmiştim. Üç hafta fizyoterapistle çalıştıktan sonra yavaş yavaş takım antrenmanlarına katılmaya başladım. Bu süreçte kendi isteğimle A2 takımında üç maça çıktım. Çünkü maç temposu kazanmalıydım. Aynı zamanda A Millî Takım'da oynuyordum. Hocalarımla konuştum ve A2 takımında oynamak istediğimi söyledim. Rekor transferle gittiğiniz kulüpte, A2 takımında oynuyorsunuz... Kendimi hazır tutmak için bunu yapmak zorundaydım. Yeni bir takıma gidiyorsunuz, orada oturmuş bir düzen ve o düzenin parçası olan eski oyuncular var. Buna saygı duyuyorum. Çok çalışarak şansımın gelmesini bekliyorum.<br />
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Çok akılcı bir karar olmuş.</strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Tamamen kendi isteğimle bu kararı aldım. Oradaki genç arkadaşlar da şaşırıyordu. A takımda düzen kurmamışken A2'de oynamak ilginç geldi herkese… A2'de maçlara kendi arabanla gidiyorsun. Çok uğraşmalı işler. Ama gittim işte… Sıkıntı yoktu benim için.<br />
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Teknik direktör Claude Puel ile nasıl bir ilişkin var? </strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Hocam bana çok destek oldu. Bunları konuştuk aslında. Geç geldiğimi, sakatlıktan yeni çıktığımı söyledi. Bugüne kadar benim için ağzından olumsuz tek kelime çıkmadı. Ben de elimden gelen her şeyi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. Çünkü Millî Takım oyuncusuyum. Ülkemi temsil ediyorum. İngiltere'de Cenk ağabeyle ben varım. Onun için hiçbir zaman olumsuz bakmıyorum. Elimden geldiği sürece insanları mahcup etmemeye çalışıyorum.<br />
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Ekim ayında çok kötü bir olay yaşadınız. West Ham maçından hemen sonra takımın sahibi Vichai Srivaddhanaprabha, geçirdiği helikopter kazası sebebiyle yanındaki dört kişiyle birlikte hayatını kaybetti. Bu acı olay takımı nasıl etkiledi?</strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Oynadığım ilk maçımdı maalesef… Bu acı hadise sadece takımı değil, bütün şehri kökten etkiledi. Milyarder başkanlar genelde maçlara ya da takımın yanına sık sık gelmez. Diğer takımların başkanlarını futbolcular çok görmüyor. Senede belki bir kere… Bense başkanımızı sezon başından beri dört-beş kez görmüştüm. Çoğu maça geliyordu. Gerçekten çok iyi bir insandı. "Bu kadar kısa sürede ne kadar tanıyabilirsin?" dersiniz ama yaptığı hareketlerden ve davranışlardan çok iyi bir insan olduğunu anlayabiliyorsunuz. Gönlü çok güzel bir insandı. Sadece kulübe değil, şehre de çok yardımı dokunuyordu. Onunla uzun yıllardır çalışanlar var takımda… Onlar için daha da zor. 8-10 yıl çalışıp kaybetmek çok üzücü… Ama hayat devam ediyor. Geride kalanlara Allah sabır versin.<br />
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Genç yaşına rağmen cesur ve kararlı adımlar atan, istikrarlı bir oyuncusun. Kariyerinin bundan sonraki planlamasını nasıl yapıyorsun?</strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
İlk hedefim oynayabilmek… Hiçbir zaman isimlere ya da şöhrete aldırmıyorum. Zamanı gelince her şey olur. Millî Takım oyuncusuyum. Benim için en değerlisi ülkem için futbol oynayabilmek; burada devam edebilmek. Ülkemi en iyi yerlerde temsil etmek istiyorum. İlk önce Leicester'da devam etmem gerekiyor. Oynadıkça hedeflere ulaşacağım. Uzun vadeli planlar yapan birisi değilim. Hayat bu. Her şey olabilir. O hafta hangi takımla oynuyorsak, o maçın planını yaparım. Çok uzun vadeli planlar yaptığın zaman tutmayınca etkilenebiliyorsun. Yurt dışında oynuyorsun. Tek başınasın. Ailen yok. Arkadaşların yok. Üç senedir Avrupa'dayım ama yine yalnızım. Çünkü ailem yok. Vize sorunları nedeniyle yanıma gelemiyorlar. Onun için daha kısa hedeflerim var. Hafta hafta bakıyorum. O haftaki rakip kimse onların hücum oyuncularına odaklanıyorum. Gece yattığım zaman tabiî ki kafamdan uzun vadeli planlar geçiyor ama bunun için kalpten oynamak daha iyi bence.<br />
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Belirli bir süre Premier Lig'de devam edeceksin değil mi? </strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Evet, imkân olduğu sürece devam etmek isterim. Kabul etmeliyiz ki Premier Lig, en iyi liglerden birisi… Nasıl söyleyeyim; yaşamadan anlatılmaz. Duygularımı ifade edemiyorum şu an… Futbol daha hızlı oynanıyor. Atmosfer çok değişik. Taç atmaya gidiyorsun, taraftar hemen arkanda. Korner atmaya gidiyorsun, taraftar seni motive ediyor. Onlarla uzaklığın kol mesafesinde. Dokunabiliyorsun. Yanlışlıkla çarpabiliyorsun. Bunlar çok etkileyici. A2 takımında oynarken bile 3 bin seyircimiz vardı.<br />
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">U18'den bu yana Millî Takımlarda görev yapan bir oyuncu olarak ay-yıldızlı formayı giymenin ayrıcalıklarını nasıl anlatırsın?</strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Millî Takım'a TFF 1. Lig'den geldim… Millî Takım'ın kariyerimde çok büyük etkisi var. Şan, şöhret değil ama futbol anlamında çok etkisi var. Burada çok tecrübeli insanlarla çalıştım. Fatih Hoca da Lucescu da çok tecrübeli teknik adamlar. Millî Takım oyuncusuyum ve herkes gibi sürekli burada olabilmeyi çok istiyorum. Adımlarımı da ona göre atıyorum. İnşallah bundan sonraki kulüp transferlerimde de önceliğim oynayabileceğim takımlar olacak.<br />
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Önümüzde 2020 Avrupa Şampiyonası var. Hırvatistan gibi bir ülkenin neler başardığını hepimiz gördük. Türk oyuncuların da kaliteleri, yetenekleri gerçekten dünya çapında. 2020 Avrupa Şampiyonası hakkında sen neler düşünüyorsun? Sence orada olabilecek miyiz?</strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
2020'ye çok gitmek istiyoruz. Yeni bir jenerasyon geliyor. Benim jenerasyonum geliyor. Şu an için zamana ihtiyacımız var. Çok tecrübeli rakiplerimiz var. En az 5-6 yıldır beraber oynuyorlar. Şu an mesela Cengiz, Roma'nın sempatik yüzü oldu. En sevilen oyuncu… Cenk ağabey, Enes, Okay, Hakan… Birçok arkadaşımız var. Burada yeni bir jenerasyon olduğumuzdan dolayı birlikte oynamamız lâzım. Burada iki idman yapıp, maça çıkıyoruz. Birlikte olamıyoruz fazla. Gençlere zaman lâzım. Hocamız doğru söylüyor; birlikte oynamak çok önemli. Takım halinde hareket edemezseniz en fazla 1 maç kurtarabilirsiniz. Bu bağlamda Avrupa Şampiyonası çok önemli. Jenerasyon 1 ay bir arada kalacak… Hedeflerimiz bütün turnuvalara gitmek. Ülkemizin, taraftarımızın buna ihtiyacı var. Taraftarımızdan Allah razı olsun. Bizi her maç destekliyorlar. Türkiye'nin her yerinde bizi destekliyorlar. Millî Takım çok seviliyor. Eleştiriler de oluyor. Ama futbol bu… Bunlar da işin içinde var. Biz saygı duymak zorundayız.<br />
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Mircea Lucescu, genç oyuncularla çalışmayı seven bir teknik adam ve Millî Takım'da da büyük bir gençleştirme hamlesine imza attı. Yeni oyun sistemi hakkında sen neler düşünüyorsun?</strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Bugün genç oyuncuyum ama sonuçta ben de buradan geçip gideceğim. Millî Takım ise kalıcı. Lucescu Hocamız eski dönemin sonlarına doğru geldi ve yeni bir sayfa açtı. O sayfada da bizim jenerasyonumuz var. Ben kendimi çok şanslı görüyoruz. Çünkü Fatih Hoca gibi, Lucescu gibi büyük hocalarla çalışıyorum.<br />
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Çalıştığın diğer teknik adamlarla kıyasladığında Lucescu'nun en ayırt edici özellikleri neler? Kendisiyle nasıl bir iletişimin var?</strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Lucescu Hocamız gençlere çok inanıyor. Her maçımızı izliyor. Öyle bir enerjisi var. Maçlardan sonra direkt arıyor. Şaşırıyorsun o aradığı zaman… Çünkü herkesin aynı gün maçı var. Ama hoca hepsini izliyor. İzleyemediğini izlettiriyor. Analizler yapıyor. Bizleri buraya davet ediyor. Genç oyuncu için en önemlisi güven. Sizlere güvendiler mi bu çok önemli. O güven geldiği zaman iyi oynamaya başlıyorsunuz.<br />
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Dil konusunda ne durumdasın? Özel bir eğitim alıyor musun?</strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Almancayı çok iyi öğrendim. Takımda Almanca bilen arkadaşlarla rahat iletişim kurabiliyorum. Muhabbetimiz güzel. İngilizceyi de yavaş yavaş öğreniyorum. Şakalaşmalarla birlikte takımın içine de daha iyi giriyorum. İngilizce hocam var ve ders alıyorum. Ayrıca Türkiye'de açıktan üniversiteye de devam ediyorum.<br />
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Almanya ve İngiltere ile Türkiye arasında kulüp-oyuncu, yönetici-oyuncu, taraftar-oyuncu, medya-oyuncu ilişkileri açısından nasıl farklar var?</strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Almanya'da bir yorumcu olsun, yönetici olsun hepsi futbolun içinden gelme kişiler. Bayern Münih'te mesela eski oyuncular çalışıyor. Futbolu bilenler çalıştığı için de başarılı oluyorlar. Sistemli oluyorlar. İngiltere'de herkesin size saygısı var ve bu saygı değişmiyor. Avrupa'da, "Bir maç kötü oynarsam taraftar bana ne der?" diye düşünmüyoruz. Kendi evimizde 3-1 yenildik; taraftar bizi alkışladı. Arabam stadın 50-100 metre dışındaydı. Gidene kadar 30 kişi fotoğraf çektirdi. İnsanlar sahada gördüğü mücadeleyi destekliyor. Sonuçta futbol bu... Ya yeneceksin ya yenileceksin. Her zaman yeneceksin diye bir şey yok. Oyundaki karakterini gördükleri için sana saygı duyuyorlar. Sonuçlar önemli olmayabiliyor. Skor ne olursa olsun, mücadeleni görüyorlarsa seni seviyorlar.<br />
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Kendine örnek aldığın oyuncular kimler ve hangi özelliklerini örnek alıyorsun?</strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Örnek aldığım pek çok oyuncu var. Kendi ligimizde oynayan, tanınmamış olsa bile iyi olan oyuncuları da örnek alabiliyorum. "İlla bunun gibi olacağım" dersiniz, olamazsınız. Herkes farklıdır. Herkesin bir oyun stili, karakter yapısı var. En önemli stoperlerden birisi Sergio Ramos diyelim… Ama sadece ondan değil, izlediğim her oyuncudan olumlu bir şeyler almayı seçiyorum.<br />
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Kendinde eksik gördüğün yönler neler ve bu eksikleri gidermek için neler yapıyorsun?</strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Stoper çok zor bir mevki… Belirli bir süre oynadıkça olgunlaşabiliyorsunuz. Pürdikkat istiyor. Dört dörtlük değilim. Hatalarım var. Bunun için sürekli hocalarımla konuşmaya çalışıyorum. "Nerede hatalarım var? Nasıl daha iyi olabilirim?" diye soruyorum. 35 yaşındaki adam bile hata yapabiliyor. Futbol hata oyunu zaten. Hataları en aza indirebilmek istiyoruz.<br />
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">İngiltere'de nasıl bir hayatın var?</strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Günlerim iyi geçiyor. İlk zamanlar değişikti. Her şey ters çünkü… Araba olsun, hava olsun ters. Sürekli yağmur var. Alışık değiliz. Almanya çok soğuktu. Ama arada değişiyordu. İngiltere'de ise hava hep kapalı. Türk oyuncuların yurt dışındaki en büyük sorunu yemekler. Alışılması çok zor bir şey yemek. Herkesin kültürü çok farklı. İlk önce bunlara alışmaya çalışıyordum. Almanya'ya ilk gittiğimde kendime yemek programı çıkardım. Takımla olduğum zamanlar çok yiyemiyordum. Yağlı, yağsız derken bana uymuyordu. Sosları farklı. Her şeyleri farklı… Çoğu kamp yemeğinde yemek yemeden çıkmışımdır. Çünkü her yerin kendine ait kültürü farklı. Maçtan bir gün öncesini sebzeyle geçirmeye çalışıyordum.<br />
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">İngiltere'de araba kullanıyor musun?</strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Evet, evet alıştım. Ama tabiî zor oldu. İlk zamanlar çok kafa kafaya geldiğim oldu. Biz sağdan dönüyoruz, onlar soldan dönüyor. Değişik tabiî. Almanya'dan arabamı da getirdim. Direksiyonum solda.<br />
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">E daha zor değil mi?</strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Biz zoru seviyoruz (gülüyor).<br />
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Boş zamanlarını nasıl değerlendiriyorsun?</strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
İlk önce kaldığım şehri öğrenmeye çalışıyorum. Gezilecek yerler nereler; nerelerde güzel yemekler var, öğrenmeye çalışıyorum. Restoranlara gidiyorum. Ama idmanlar ağır olduğundan, genelde evde dinleniyorum. Kitap okumak ve film izlemekten başka yapacak fazla bir şey yok. Çünkü tek başınızasınız. Aileniz, arkadaşlarınız yanınızda olmadığı için yapacak çok fazla bir şey kalmıyor.<br />
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Cenk Tosun'la bir araya gelebildiniz mi?</strong><br />
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Evet geliyoruz. En son geçen kamp beraber uçmuştuk. Cenk ağabeye ayrı bir parantez açmak isterim. Gittiğimden beri bana çok yardımcı oldu. Zoru başardı. Gittiğinden beri iyi işler yapıyor. İngiltere'de ismi olan bir oyuncu. Leicester'da rakip analizi yaparken, sürekli Cenk ağabeyin üzerinde durduk. Bu durumdan gurur duydum. Çok keyif verici bir şeydi…</div>
Unknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-9180743315605422207.post-78010967827054769412018-06-22T22:43:00.002-07:002018-06-22T22:43:25.051-07:00Tarkan Serbest: "Millî Takım hedefimi üç yıl önce yazmıştım"<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Bundan üç yıl önce sosyal medya hesabından "Hedef 2018" yazıp yanına Türk bayrağı koyarak yaptığı paylaşımı bugün gerçeğe çeviren 24 yaşındaki ön libero, İran maçında ay-yıldızlı formayla tanıştı. Bu formayı giyebilmek için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçip Avusturya vatandaşlığından çıkartılmayı göze alan genç ön libero, "Ailemle görüntülü konuşurken üzerimde ay-yıldızı gördüklerinde duygulandılar. Buraya iki haftalığına tatile gelmedim. Kalıcı olmak istiyorum" diyor.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdQ4yxsr_w1RNZPmRblI0jHo0-plj7UWKgHcprEkgBtXhxI2RXsYFlM8j9Aj5Vy-eISehpSS2m2nURZClrbxBL_rjBxIuUsgI9z7OIZYy54oG9ltfDtlowYH1EjvfUyBhCGyBPtDapFRo/s1600/394828247772423f923310dffab490cc_m.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="320" data-original-width="480" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdQ4yxsr_w1RNZPmRblI0jHo0-plj7UWKgHcprEkgBtXhxI2RXsYFlM8j9Aj5Vy-eISehpSS2m2nURZClrbxBL_rjBxIuUsgI9z7OIZYy54oG9ltfDtlowYH1EjvfUyBhCGyBPtDapFRo/s320/394828247772423f923310dffab490cc_m.JPG" width="320" /></a></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Millî Takımımızda ilk kez yer alıyorsun ve Türk kamuoyunun yakından bildiği bir oyuncu değilsin. Seni hem tanımak hem de tanıtmak istiyoruz. Ne zaman, nerede doğduğundan, ailenin Avusturya'ya göç hikâyesinden başlayalım…</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Avusturya'nın başkenti Viyana'da 2 Mayıs 1994'te doğdum. Annem 1979'da, babam ise 1986 yılında Avusturya'ya gitmiş. Ailemin memleketi Sakarya, Karasu. 24 yaşındayım ve doğduğumdan beri Viyana'da yaşıyorum. Futbola da 7 yaşında SV Donau adında küçük bir kulüpte başladım. Orada üç sene oynadıktan sonra Austria Wien'in altyapısına girdim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Futbol topuyla tanışman nasıl oldu? Sendeki yeteneği ilk olarak kim keşfetmişti?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Viyana'da oturduğumuz evin hemen yanında bir park vardı; orada ağabeyimle futbol oynuyorduk. Bir gün SV Donau'nun antrenörleri parktan geçtikleri sırada bize kulüp ve tesisleri hakkında bilgi verip davet ettiler. Ağabeyimle birlikte durumu babama anlattık ve bizi ertesi gün tesislere götürmesi için ikna ettik. Böylece futbola başladık ağabeyimle. Ardından Austria Wien'in genç takımlar sorumlusu Ralf Muhr beni keşfetti, izledi, beğendi. Babamla konuşup ikna etti ve beni Austria Wien altyapısına dâhil etti. 14 senedir de Austria Wien kulübünde futbol oynuyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Ailenin futbolcu olmana katkısı nedir? Onların arasında futbolcu olan veya başka sporlarla ilgilenen birileri var mı?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Ailem, annem, babam arkamda durmasaydı bu noktaya gelemezdim ve şu an bu röportajı yapıyor olamazdık; bunu açıkça söyleyebilirim. Gerek futbolda gerek özel hayatımda ailem her zaman bana destek oldu. Ailemde benim dışımda sporla ilgilenenler de var. Benden iki yaş büyük ağabeyim muhasebecilik yapıyor ama aynı zamanda amatör kulüplerde hobi olarak futbol oynuyor. 14 yaşındaki küçük kardeşim de futbol oynuyordu ama kick-box'a merak sardı ve bıraktı. Babamın ise futbolla alakası yok. Ben bu yeteneği kimden aldım bilmiyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Avusturya'da futbolla okulu bir arada götürebilmek mümkün oluyor mu? Sen eğitimini nereye kadar sürdürebildin?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Annem futbolcu olmama çok sıcak bakmıyor, daha çok eğitime önem vermemi istiyordu. Ancak ben vaktimin büyük bölümünü futbola ayırmak, antrenman yaparak kendimi geliştirmek istiyordum. Fazla ders de çalışmıyordum açıkçası. Okuldan geldiğimde Playstation'da FIFA oynardım. Bu sebeple 17 yaşında okulu bıraktım. Kararımı anneme açıkladığımda, "Karar senin kararın" diyerek futboluma odaklanmam, kendime iyi bakmam gerektiğini belirtti ve desteğini hiç esirgemedi.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Avusturya futbolunun en büyük kulüplerinden Austria Wien'in kapısından içeri girdiğinde 11 yaşındaydın ve o günden bu yana da devam ediyorsun? Futbol karakterinin ve kişiliğinin şekillenmesinde Austria Wien'in katkısından söz eder misin?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Dediğim gibi, Austria Wien'de 14 senedir futbol oynuyorum. Kulüp benim için bir aile haline geldi. Sahanın çimlerine bakanlardan malzemecilere kadar herkesi tanıyorum, hepsiyle kardeş gibiyim. Altyapıdaki antrenörlerimin de hayatımda büyük bir yeri var. Bana güvendiler, şans verdiler, gelişmemi sağladılar. İki sezon boyunca oynadığımız tüm UEFA Avrupa Ligi maçlarında forma giyme imkânı buldum. Özellikle iki sezon önceki teknik direktörümüz Thorsten Fink bana her zaman destek oldu, güvendi ve önümü açtı. Bu yüzden Austria Wien'in kariyerimde ve hayatımdaki yeri büyük.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Almanya ve Fransa'da yaşayan Türk oyuncuların ağzından sıklıkla ayrımcılığa uğradıklarını duyarız. Rakiplerini geçebilmek için mutlaka birkaç gömlek üstün olmaları gerektiğini söylerler. Sen Avusturya'da böyle bir sıkıntı yaşadın mı?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Avusturya tabiî ki zor. Türk olduğumuz için hep 1-0 geriden başlıyoruz. Ama ben hiçbir zaman hayallerimin peşini bırakmadım. İdmanlarda ve maçlarda her zaman yüzde yüzümle performans göstermeye ve kendimi geliştirmeye gayret ettim, antrenörlerimi dinledim, onlar da beni sevdi. Bu nedenle hiçbir zaman sorun yaşamadım. Bazı oyuncular antrenörlerini dinlemez ama ben her zaman dinlerim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Futbola başladığından beri ön libero mu oynuyorsun? Bulunduğun mevkiin şekillenme aşamalarını anlatır mısın?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Küçükken, SV Donau'da kanatlarda oynadım, forvet oynadım. Ardından Austria Wien'in U12-U13 takımında antrenörlerimizden Helmuth Bogdanovic benim yerimin ön libero, yani 6 numara olduğunu söyleyerek yeteneklerimi o mevkide sergileyebileceğimi belirtti ve ön liberoda oynamaya başladım. Aynı zamanda stoper de oynayabiliyorum. Geçen sezon stoper olarak oynayan takım arkadaşlarım sakatlandığında teknik direktörümüz Thorsten Fink beni stopere çekiyordu ve değişimli oynuyordum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Günümüz futbolunda modern bir ön liberodan beklenenler nedir? Sen bu özelliklerin hangilerine sahip olduğunu düşünüyorsun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Bu mevkide oyun zekâsı çok önemli. Oyunu okumanız ve yönlendirmeniz gerekiyor. Bu yüzden paslarınızın isabetli ve iyi olması şart… Bununla birlikte ikili mücadelelerinizin de iyi olması lâzım. Top size gelmeden önce pası nereye ve kime vereceğinizi düşünmelisiniz. Eski teknik direktörümüz Thorsten Fink olsun, şu anki teknik direktörümüz Thomas Letsch olsun top bana gelmeden pası nereye atacağımı bir adım önceden düşündüğümü ve bunu iyi yaptığımı söylediler. Kanattan kanada isabetli uzun paslarım da oyunumda ön plana çıkıyor. Tabiî bir de ikili mücadelelerim...</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Kendinde eksik bulduğun yönler için neler yapıyorsun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Geliştirilmeyecek bir şey yok bana göre. Paslarımda iyi olsam da her zaman bir adım daha ilerisi var. Ama savunmadaki kafa toplarımı özellikle geliştirmem lâzım ve bunun için çalışıyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Futbola başladığında idollerin hangi oyunculardı? Bugün kimleri beğeniyor ve hangi özellikleriyle kendine örnek alıyorsun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Benim 1 numaralı idolüm Sergio Busquets. 6 numarayı kusursuz oynadığını düşünüyorum. Mehmet Topal ağabeyim de bu pozisyonu çok iyi oynuyor. Raul Meireles'i de sahadaki ve aynı zamanda özel hayatındaki tarzından dolayı beğeniyorum. Onun dışında yine benim pozisyonumda oynayan RedBull Salzburg'un genç takımından bize transfer olan 2000 doğumlu Vessel Demaku çok iyi bir oyuncu. Genç ve çok hırslı. Sezonun son maçlarında yanımda oynadı, ileride daha iyi yerlere geleceğine inanıyorum. Sturm Graz'da oynayan ve bu sene Avusturya Ligi'nde yılın oyuncusu seçilen Peter Zulj'u da beğeniyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Futbola başladığın pek çok arkadaşın kaybolup giderken sen profesyonel bir oyuncu oldun ve bugün A Millî Takım kadrosundasın. Bu noktaya gelebilmek için diğerlerinden farklı olarak neler yaptığını düşünüyorsun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Altyapıda 100-150 oyuncuyla oynadım. Hepsi başarılı olacak diye bir şey yok. Bunların arasından belki üç veya dört tanesi sıyrılarak başarılı olabiliyor. Bu noktaya gelmemde ailemin çok büyük payı var. Bana her koşulda destek oldular. Tabiî arkadaşlarımın verdiği destek de var. Benim ise her zaman hedefim vardı, hiçbir yöne sapmadan sadece hedefimin peşinden koştum. Üç sene önce sosyal medya hesabımdan, "Hedef 2018" yazıp yanına Türk bayrağını koyarak Millî Takım hedefimi belirtmek amacıyla bir paylaşımda bulunmuştum. Paylaştıktan üç sene sonra da Millî Takım'a seçildim. Hedefinizin hep büyük olması gerek. "Avusturya Ligi benim için yeterli" diyerek kendimi sınırlayamam. Aksi takdirde gelişemem. Örneğin, Türkiye A Millî Takımı'na seçilmek hedeflerimden bir tanesiydi. Bundan sonraki hedeflerim arasında UEFA Şampiyonlar Ligi'nde oynamak var.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Hedeflerine ulaşma noktasında önüne ne gibi zorluklar çıktı?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Dört sezon önce takımımızın başına Gerald Baumgartner geçmişti. Bana kendi sahamızda oynadığımız Rapid Wien derbisinde ilk defa 11'de yer vermişti. 17'nci dakikada yaptığım hata sebebiyle 1-0 geriye düşmüştük ve 28'inci dakikada oyundan alındım. Maçı 2-1 kazandık ama oyundan çıkıp soyunma odasına gittiğimde "Hayat nasıl devam edecek, bir daha şans bulabilecek miyim?" gibi pek çok soru aklımdan geçiyordu. Onun dışında üç sene önce omzumdan sakatlık yaşamış ve yaklaşık üç ay sahalardan uzak kalmıştım.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Türk Millî Takımı'na ilk kez davet edildin ve bu davet A Millî Takım'a oldu. Daha önce Avusturya U21 Takımı'nda oynamıştın. Neden başlangıçta Türkiye'yi değil de Avusturya'yı seçmiştin? Bugün Türkiye'yi tercih etmenin sebepleri neler?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Avusturya U21 Millî Takımı'ndan bir davet almıştım. Türkiye'den bana herhangi bir çağrı gelmemişti. Bu nedenle Avusturya U21'de oynadım. Geçen sene ise Mircea Lucescu'nun beni izlediğini öğrendim. Türk Millî Takımı'na çağrıldığımda ise çifte vatandaşlığımın da olmaması sebebiyle, Avusturya pasaportumdan vazgeçmem söz konusu oldu. Lucescu ve ailemle görüştükten sonra kararımı verdim ve Türk pasaportumu çıkarttım. Avusturya pasaportumu kaybetme ihtimalim olsa da kararımın sonuna kadar arkasındayım. Buraya geldiğimde ailemle görüntülü konuşma yaptığımda üzerimde ay-yıldızı gördüklerinde duygulandılar. Burada olmam hem benim için hem ailem için çok büyük bir şey. Türkiye'yi de kendime güvendiğim için seçtim diyebilirim. Ben buraya iki haftalığına tatile gelmedim. İyi bir performans sergilemek istiyorum. Maçlarda da inşallah hocam şans verirse oynayıp kendimi göstermek istiyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Millî Takım'da yeni bir isim olarak öncelikli hedeflerin neler?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
İlk kez buradayım, herkesi tanımak istiyorum. İdmanlarda ve maçlarda iyi bir performans göstererek bundan sonra sürekli Millî Takım'a çağrılmak öncelikli hedefim. </div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">İlk kez geldiğin Millî Takım kampındaki atmosferi bize anlatır mısın? Bu tesisler hakkında neler düşünüyorsun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Buradaki herkes çok iyi karaktere sahip insanlar. Beni çok iyi karşıladılar. Avusturya profesyoneldi ama burası bambaşka bir dünya. Sahalar, yemekler, tesisler, bize sunulan imkânlar her şey en üst seviyede diyebilirim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Medyada Türkiye'ye transferinle ilgili haberler yer alıyor. Kariyerini nasıl planlıyorsun? Süper Lig'e gelmek gibi bir planın var mı?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
A Millî Takım benim için büyük bir şans. Ben sahadaki performansımla ilgileniyorum. Diğer tarafta bir gelişme olduğunda zaten menajerim beni haberdar ediyor. Spor Toto Süper Lig'de ise tabii ki oynamak isterim. Her zaman hedeflerim arasında yer almıştır. Hayırlısı diyorum o yüzden.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Türkiye Ligi'ni takip edebiliyor musun? Burada beğendiğin takımlar ve oyuncular kimler?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Türkiye Ligi'ni elbette takip ediyorum. Eskiden babam bizi kahveye götürür, orada ağabeyimle derbileri izlerdik. Televizyondan izlediğim Oğuzhan Özyakup'la şimdi beraber yemek yiyoruz, aynı sahada idman yapıyoruz. Türkiye Ligi'nde de dediğim gibi Mehmet Topal'ı çok beğeniyorum. Emre Belözoğlu ve Okay Yokuşlu da bu ligde beğendiğim oyunculardan.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Kariyerinde unutamadığın bir maç ve gol var mı?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
İki sezon önce UEFA Avrupa Ligi 3. ön eleme turunda Slovenya'nın Spartak Trnava takımıyla karşılaşıyorduk. İlk maçta kendi sahamızda 1-0 mağlup olduk. Rövanş maçının normal süresini 1-0 galip tamamladıktan sonra maç uzadı ve penaltılara gitti. Turu atlamamızı sağlayan son penaltıyı gole çevirmiştim ve adımızı play-off turuna yazdırmıştık. Play-off turunda da Norveç'in Rosenborg takımını iki maçta 2-1 mağlup ederek gruplara kalmıştık. O yüzden Spartak Trnava ile oynadığımız rövanş maçı benim için unutulmaz diyebilirim. Aynı sezon Roma karşısında deplasmanda 3-1'den 3-3'e çevirdiğimiz maç da benim için unutulmaz. Hafta sonu RedBull Salzburg ile önemli bir derbi maçına çıkacaktık. 3-1 gerideyken teknik direktörümüz Thorsten Fink hafta sonu oynanacak derbiyi düşünerek iki önemli ismi dinlendirmek adına oyundan çıkarmış ama eşitliği sağlamayı başarmıştık. Çok gol atan bir oyuncu değilim ama bu sezon yine UEFA Avrupa Ligi'nde Rijeka'ya attığım kafa golü benim için unutulmaz. O maçta iyi bir performans sergilemiştim ve deplasmanda 4-1 kazanmıştık.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Futboldan kazandığın ilk parayla ne yaptın?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Futboldan kazandığım ilk parayla ailemle yemeğe gittim. Aileme çok önem veririm, onlar benim için çok değerli.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Hangi dilleri konuşabiliyorsun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Almanca, İngilizce ve Türkçe biliyorum. Okulda da iki sene İspanyolca dersi aldım. Kulübe pek çok farklı ülkeden yeni oyuncular gelebiliyor, onlarla iletişimi sağlamak adına dil bilmek önemli tabiî ki.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Kitaplarla aran nasıl?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Annem çok okur, benim de okumam konusunda çok ısrarcıdır ama onun kadar okuduğumu söyleyemem.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Futbolun dışındaki hayatında neler var?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Arkadaşlarımla bol bol vakit geçiririm. Viyana'da Sport & Fun Halle adında bir spor merkezi var. Orada arkadaşlarımla birlikte basketbol, masa tenisi, badminton oynarız. Onun dışında arkadaşlarımla sinemaya giderim, yemek yerim, bir de Playstation'da FIFA oynarım.</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9180743315605422207.post-34479935838745220122018-05-14T22:02:00.001-07:002018-05-14T22:02:26.246-07:00Bir ülke, iki maç ve kapanmayacak büyük yara<span style="background-color: white; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px;">Seksenli yılları Yugoslavya’nın futbol ve basketboldaki başarılarını takip ederek geçiren bizim kuşağın unutmak istediği iki korkunç maç vardır.</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisNZcGUD7ZPyvSAqSQVLBDl3HBpWdBDQf1sdRxDb8Ah-hBI18n1sZaqiOz1xYZ1lAXu8Tmyk1-vl6_Onr415Lyr38w5M3HIN8Vc747gFQY38TJxsaFud8YKKfiMfXGY1aqhyphenhyphen73vXK5n9M/s1600/download.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="168" data-original-width="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisNZcGUD7ZPyvSAqSQVLBDl3HBpWdBDQf1sdRxDb8Ah-hBI18n1sZaqiOz1xYZ1lAXu8Tmyk1-vl6_Onr415Lyr38w5M3HIN8Vc747gFQY38TJxsaFud8YKKfiMfXGY1aqhyphenhyphen73vXK5n9M/s1600/download.jpg" /></a></div>
<br />
<span style="background-color: white; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px;">Bunlardan biri; 13 Mayıs 1990’da oynanması planlanan, ırkçı hezeyanların pençesinde kıvranan Yugoslavya’nın iki kardeş halkı arasında ha başladı ha başlayacak diye beklenen iç savaşın fitilini ateşleyen Dinamo Zagreb - Kızılyıldız maçıdır. O gün yaşananlardan sonra, ırkçılık; geçirdiği pençeyi bir daha Yugoslav halklarının etinden çekmeyecek, sonsuza kadar kapanması mümkün olmayan yaralar açılacak, iç savaş on binlerce can alacaktır. </span><br />
<br style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px; outline: none;" /><span style="background-color: white; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px;">Maksimir Stadyumu’nun dışında yakılan arabalardan yükselen dumanın gölgesinde ilk düdük çalınır. Bir yanda Dinamo Zagreb’in taraftar grubu Bad Blue Boys (Kötü Mavi Çocuklar), diğer yanda Kızılyıldız’ın Delije’si vardır. Delije taraftar grubu, “Arkan” lakabıyla bilinen, “Elimizde balta, nacak/ Dişlerimizin arasında bir bıçak/ Bu gece çok kan akacak” gibi korkunç sloganları şiar edinmiş, Sırp milliyetçisi bir suç makinesi Zeljko Raznatovic’in kontrolü altındadır. Önce tribünleri karıştıran Raznatovic daha sonra “Arkan’ın Kaplanları” adıyla anılacak bir milis gücü oluşturacak ve Yugoslavya iç savaşındaki korkunç katliamlara ve tecavüzlere imza atacaktır. Maçın hemen ilk dakikalarında Delije grubu, stada rahatlıkla soktukları kesici aletler ve bir iddiaya göre sülfürik asit yardımıyla telleri eritip sahaya inerler. Diğer taraftar grubu Bad Blue Boys’un da sahaya inmesiyle Yugoslavya’yı kan gölüne çevirecek iç savaşın provası başlamış olur.</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px; outline: none;" /><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px; outline: none;" /><span style="background-color: white; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px;">Taraftarı coplayan yüzlerce polis, havada uçuşan yumruklar, kafalarda kırılan sopalar, ağır yaralanan taraftarlar…</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px; outline: none;" /><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px; outline: none;" /><span style="background-color: white; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px;">Futbolcuların çoğu soyunma odasına kaçarken stat, tarihe “iç savaşı başlatan tekme” diye geçecek olan bir uçan tekmeye şahit olur. Zagreb’in kaptanı Zvonimir Boban, Hırvat bir taraftarı coplayan ve Sırp olduğunu varsaydığı bir polise uçan tekme atar. Bunun üzerine iyice büyüyen olaylar gece geç saatte zorlukla durdurulur, futbolcular stattan helikopterle kurtarılır, polis Boban’ı affettiğini açıklar, Boban halk kahramanı olur. Oysa polis Boşnak’tır. Çünkü ırkçılık berbat ve saçmadır. Zaten o günden sonrası hep kardeş kavgası, uzun ve kanlı zamanlar, Yugoslavya ve insanlık için korkunç günlerin başlangıcıdır.</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px; outline: none;" /><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px; outline: none;" /><span style="background-color: white; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px;">Unutmak istediğimiz ikinci maçsa; yine Yugoslavya’da kardeş halkların birbirinin kanını akıttığı, ülkenin ırkçılığın azgın sularıyla boğuştu 1990 yılına aittir. Bu defa basketbol. İtiraf edeyim sadece ve sadece Dražen Petrovic yüzünden bütün seksenler boyunca gözümü Yugoslavya Milli Basketbol Takımı’ndan alamadım ben. Futbolda Maradona benim için neyse basketbolda Dražen Petrovic odur. Öyle diyim.</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px; outline: none;" /><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px; outline: none;" /><span style="background-color: white; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px;">Dražen Petrovic, Yugoslavya’nın yoksul mahallelerinin birinde doğmuştur. Zayıf ve çelimsiz bir çocuktur. Hatta öyle kuvvetsizdir ki mahallede tenekeden yaptıkları potaya attığı şutlar, çemberden geçmek bir yana potanın yakınına kadar bile ulaşmaz. Abisinin “Fred Çakmaktaş gibi şut atıyorsun!” alaylarına da, çemberden bi türlü geçmeyen toplara da, incecik kollarının güçsüzlüğüne de aldırmaz. Sabah akşam; okulda, sokakta, ders aralarında şut çalışır. O uzun günler ve geceler basketbol tarihinin gelmiş geçmiş en iyi şutörlerden birini ve elbette bana göre en iyisini yaratır. Hatta on sekiz yaşındayken giydiği Sibenka formasıyla abisinin takımı Cibona’yı yendiklerinde, annesi, abisine karşı biraz daha kötü oynamasını rica etmek durumunda kalır. </span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px; outline: none;" /><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px; outline: none;" /><span style="background-color: white; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px;">Yıllar içinde Avrupa basketbolunun zirvesine oturur, oynadığı basketbol o kadar sanatsal bulunur ki, lakabı Mozart’a atıfla “Basketbolun Amadeus”u olur. Petrovic’li Yugoslav Milli Takımı, seksenler boyunca Avrupa ve Dünya Şampiyonalarında, Olimpiyatlarda fırtına gibi eser. Takımın içinde müthiş bir dostluk vardır, özellikle de Hırvat Dražen Petrovic ve Sırp Vlade Divac arasında. Birbirlerinden hiç ayrılmazlar, başka kimselerle odalarını da sırlarını da paylaşmazlar. İki takım arkadaşı, iki sıkı dost, iki sırdaş. Dünya basketbolunun ekol ülkesi Yugoslavya yaşadığı zor zamanlara rağmen 1990 yılında dünya şampiyonu olur. Şampiyonluk kutlamalarında parkeye elinde Hırvat bayrağıyla fırlayan bir seyirci Divac’ın tepkisiyle karşılaşır. O an, sadece Divac ve Petrovic’in eşsiz dostluklarının parçalanmasını resmetmez, aynı zamanda Yugoslav halklarının birleşmemek üzere dağılacağı günleri de resmeder. </span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px; outline: none;" /><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px; outline: none;" /><span style="background-color: white; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px;">Bayraklı seyirciyi protesto eden Divac, Sırbistan’da kahraman, Hırvatistan’da hain ilan edilir. Oysa “Bu sadece Hırvatistan’ın değil, hepimizin, Yugoslavya’nın zaferi!” diye düşünmüştür. Derdini en yakın dostu dâhil kimseye anlatamaz. Petrovic, can dostu Divac’a kalbini bir daha açmamak üzere kapatır. Birbirlerinden ayrı geçirdikleri üç yıl sonra, Yugoslavya felaketler içindeyken Münih’ten bir felaket haberi daha gelir. Arkadaşının kullandığı araba kaza yapmıştır, kaza sırasında yan koltukta uyuyan Dražen Petrovic bir daha uyanmayacaktır. Divac; derdini anlatamadığı, helalleşemediği, aralarına giren ırkçı hezeyanın bulutlarını dağıtamadığı dostunun ölüm haberini aldığında yıkılır. Kıpırdayamaz bile. Sonra kendini, savaşın parçaladığı dostluğunun anısına ırkçılığın izlerini silmeye adar. Savaşta anne ve babasını kaybeden bir kız çocuğunu evlat edinir, onu iki oğluna kardeş yapar. Sık sık ziyaret ettiği dostunun mezarının başında “Artık sadece, savaşa kurban giden dostluğun hatıralarıyla yaşıyorum” der. </span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px; outline: none;" /><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px; outline: none;" /><span style="background-color: white; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px;">Kimilerinin Yugoslavya iç savaşının başlangıç tarihi olarak kabul ettiği o maçın ve parçalanmanın resminin çekildiği diğer maçın üzerinden yirmi sekiz yıl geçmiş. Yirmi sekiz bin yıl geçse unutulmayacak kayıplar, utançlar ve acılarla. </span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px; outline: none;" /><span style="background-color: white; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px;">Anılarına olsun bu yazı da.</span><br />
<span style="background-color: white; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 18px;"><br /></span>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9180743315605422207.post-38621308491555440182018-05-02T21:54:00.000-07:002018-05-02T21:54:25.095-07:00 Melike Pekel: "Kadın futbolu daha samimi"<span style="background-color: white; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">Almanya'da Bayern Münih gibi dev bir kulüpte yetiştikten sonra Metz formasıyla adım attığı Fransa'da dikkatleri üzerine toplayıp Paris Saint-Germain'e transfer oldu. Üç yıldır Millî Takımımızın da santrforu olan 23 yaşındaki oyuncu, hem kariyer hikâyesini hem de kadın futbolunun problemlerini TamSaha'ya anlattı. Genç oyuncu, erkek futboluyla kıyaslandığında kadın futbolunun çok daha samimi duygularla oynandığını söylüyor.</span><br />
<span style="background-color: white; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><br /></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEguL8e2dTU6xQjt0d2BHRrGgtVHFMi3gQVmoYS7Dv6iySZRcVe2krFJIPndnHrxqIORwrPZi1wP_sXN9s5wBYva6Ye8XOO2OxQD1E1fog566UPBJtkUu2D0wR54OvQHT1hwJU9mUcIr9lU/s1600/2f361c9263f84bfcbec2cd958308ec26_m.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="604" data-original-width="480" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEguL8e2dTU6xQjt0d2BHRrGgtVHFMi3gQVmoYS7Dv6iySZRcVe2krFJIPndnHrxqIORwrPZi1wP_sXN9s5wBYva6Ye8XOO2OxQD1E1fog566UPBJtkUu2D0wR54OvQHT1hwJU9mUcIr9lU/s320/2f361c9263f84bfcbec2cd958308ec26_m.JPG" width="254" /></a></div>
<span style="background-color: white; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;"><br /></span>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Ailen Almanya'ya ne zaman ve nasıl göç etmiş? Aileni bize biraz tanıtır mısın?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Babam 16-17 yaşındayken Kayseri'den Almanya'ya gitmiş. Kayseri'ye gidip gelişlerinde annemle tanışıyorlar ve 23-24 yaşlarında evleniyorlar. Böylece annem de Almanya'ya gidiyor. Annemin ailesinden Almanya'da kimse yok. Babam bir matbaa firmasında çalışıyor. Bir ablam, bir de benden bir yaş küçük erkek kardeşim var.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Ailende senden başka sporla uğraşan kimse var mı?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Erkek kardeşim de iyi futbolcuydu. Ama kolunu dört kez kırınca korktu ve bıraktı. Ablam da iyi futbolcuydu. Beraber futbol oynardık. Başlasa o da iyi futbolcu olurdu. Ama onun okulla arası çok daha iyiydi. O yüzden futbolu tercih etmedi.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Küçük bir kız çocuğuyken futbolcu olma fikri nerden aklına geldi? Sendeki yeteneği kim keşfetti?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
6 yaşındayken okulda "Yeni futbolcular arıyoruz" diye bir ilân gördüm. Eve gittim ve ilânı aileme gösterdim. O dönemde mahallemizde sürekli erkeklerle futbol oynuyordum. Futbola hevesim çoktu. Annem, "Tamam, seni götürürüm kızım" dedi. Babam ilk başlarda, "İstersen voleybol ya da basketbola başla" dedi. Ama şimdi ona sorsanız, "Kızım benim sayemde futbolcu oldu" diyor. Ama tabiî hakkını yiyemem. Sonrasında beni çok destekledi. İlk idmanıma annem götürdü. İlk antrenmanda kimde yetenek gördülerse aldılar. Zaten erkek takımıydı. Futbola erkek takımında başladım. 14 yaşına kadar erkek takımında oynadım. Özel bir belgeyle 14 yaşına kadar erkek takımında oynayabiliyorsunuz. Gerçekten iyiyseniz size bu şansı veriyorlar. </div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Futbolda altyapı eğitimini nasıl aldın? Bayern Münih'te forma giydiğini görüyoruz. Böylesine büyük bir kulübün nasıl bir altyapı sistemi var?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
14 yaşını bitirdiğimde erkek takımını bırakmak zorunda kaldım. Sonrasında bir sene aynı kulübün kız takımında oynadım. Ama çok kötüydü. Sıkılıyordum orada oynarken. Sonra bir kupa maçımız oldu. Augsburg'dan bir takım beni gördü ve istedi. Transfer oldum. 17 yaşımda Augsburg'un U17 takımında oynuyordum. Sonra A takıma çıktım ve orada gol kralı oldum. Gol kralı olunca da Bayern Münih'e transfer oldum. Ligde 12 takım vardı. 24 maçta 16 gol atmıştım. Bu başarıdan sonra Bayern Münih beni aldı. Augsburg'da da birkaç şey öğrenmiştim ama temelimin tamamını Bayern Münih'ten aldım. Hayatımı değiştiren takım Bayern Münih oldu. Orada bana neyi, nasıl yapacağımı öğrettiler. Her şeyi çok daha detaylı anlattılar. İdmanlar çok kaliteliydi. Alman disiplini muhteşemdi. Altyapıdan itibaren çok profesyonel çalışıyorlar. Kızlara da öğretiyorlar bunu. Gerçi oradaki kızların hepsi çok profesyonel. 16 yaşında da olsalar hepsi çok iyi. En akıllı futbol nasıl oynanır, bunu gösteriyorlar.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Almanya'da kadın futboluna ilgi nasıl? Türkiye'de bu ilginin çok yüksek olmadığını düşünerek anlamamız için bize ayrıntılı anlatır mısın?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Almanya'da ilgi çok fazla. Alman Millî Takımı'ndaki kızların hepsinin sponsoru var. Orada gerçekten çok fazla yardım var. Kıyafet olsun, kramponlar olsun her şeyleri var. Orada hiç kimse kramponunu kendisi almaz. Ama Türkiye'de maalesef böyle bir şey yok. Herkes kendisi alıyor gördüğüm kadarıyla. Bana da sponsorlar gelmeye başladı. Hangi takım olduğuna bağlı olmakla beraber maça gelen taraftarlar da fazla. Bayern Münih ve Wolfsburg maçlarına çok sayıda futbolsever geliyor. Türkiye'de de aslında ilgi var. Burada oynadığımız millî maçlarda da seyirci sayıları fena değil.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Avrupa'da oynadığınız statlar nasıl?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Tabiî ki Bayern Münih'teyken Allianz Arena'da oynamıyorduk. 1860 Münih'in bir stadı vardı; orada oynuyorduk. Paris'te ise PSG'nin antrenman tesisleri Camp des Loges var. Orada altyapı için yapılan çok güzel bir saha var. Orada oynuyoruz maçlarımızı.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Bayern'den Paris Saint-Germain'e transferin nasıl gerçekleşti?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Çok iyi oyuncu olmama rağmen Bayern benimle kontrat yapmadı. Açıkçası beni sürekli oyaladılar. Bana hep, "Seneye kontrat vereceğiz Melike" diyorlardı. Ama o sene hiç gelmiyordu. Bu durum canımı sıkıyordu. Kış döneminde Metz'den bir teklif aldım. Fransa'da son sıralardı ama yine de gitme kararı aldım. Oraya gidip yüzde 100'ümü verecek ve sonrasına bakacaktım. Ancak Metz'e "Evet" demeden önce Bayern Münih'in antrenörü, "Tekrar düşün. Sana yeni kontrat yapacağız" dedi. Kabul etmedim. Gitmek istediğimi ve beni oyaladıklarını söyledim. Düşünsenize, Metz sonuncu sırada ve puanı bile yok. Ben takıma katıldıktan sonra arka arkaya üç maç kazandık. 11 maçta 8 gol attım. Bu durum tabiî Fransa'da da dikkatleri üzerime çekti.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Sanki bir adım geri atıp daha ileriye sıçrıyorsun.</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Evet, kesinlikle böyle oldu. Bazen böyle yapmak zorunda kalırsınız. Şu an hiç pişmanlık duymuyorum. İyi ki de yapmışım. Herkes bunu yapamaz. İki günde karar verdim. Zaman kısıtlıydı. Gitmek zorundaydım. Yoksa bonservis işlemlerim olmayacaktı; oynayamayacaktım. O güne kadar başka bir ülkede yaşamamıştım. Aileme çok bağlı bir insanım. Arkadaşlarımdan çok annemle babamla gezerim. 11 maçta 8 gol attıktan sonra PSG beni istedi ve transferim gerçekleşti.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">PSG senin gözünden nasıl bir takım? Orada nasıl bir düzeniniz var?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Tabiî çok farklı bir şey. İnanılmaz bir takım. Soyunma odaları çok güzel. İlk gittiğimde şok geçirdim. Çok profesyoneller. Bayern Münih'te de odalar güzeldi ama altyapıdan geldiğim için kendime ait dolabım bile yoktu. Kendi eşyalarımı çantada taşımak zorunda kalıyordum. PSG'de dolabımın üstünde ismim yazıyordu. Her şeyim hazırdı. Kıyafetlerim, numaralarım her şeyim tamdı. Bunlar insanı gerçekten motive ediyor. Sonra Türk halkının desteğini aldım. Sosyal medyadan Türkler bana destek mesajları çekti. Bunlar beni çok motive ve mutlu etti. PSG'nin nasıl bir dünya olduğuna gelirsek; geldiğinden beri herkes Neymar'a bakıyor. İyi oyuncu evet ama PSG sadece Neymar'dan ibaret değil. Başka oyuncular da var. Yıllardır bu kulübe hizmet eden oyuncular var. Ama taraftar olarak Parisliler şahane… Bayern Münih'te biraz tezahüratın ardından insanlar oturup maç izliyordu. Ama PSG'de öyle değil. Parisliler tıpkı Türkler gibi takımlarını inanılmaz bir coşkuyla destekliyor.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">PSG'nin her maçına gidebiliyor musunuz?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Evet gidebiliyoruz. En son Şampiyonlar Ligi'ndeki Real Madrid maçına gittim. O maçta koreografi harikaydı. Atmosfer çok süperdi. PSG'nin çalışanları, genç oyuncuları, personeli maçları izleyebiliyor. Böyle bir sistem var.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Alman futbol ekolünden sonra Fransa'da nasıl bir kültür vardı? İki ülke arasındaki kadın futbolunun farklarını anlatır mısın?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
İki ülke arasında çok büyük fark var. Fransızlar bana göre Türklere benziyor. Duygusallar. Futbolları da farklı. Almanya'da takımlar yüzde 100 kesin pasla oynanmasını ister. Fransa'da ise böyle değil. Bireysel yeteneğini ön plana çıkartabiliyorsun. Fransa'da daha özgün ve özgürsün. Fransa'daki futbol anlayışı bana daha yakın geliyor. Ama disiplinim kesinlikle Alman. Türküm ama Alman disipliniyle yetiştim. Bunu da gösteriyorum gittiğim yerlerde. </div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">U19 Millî Takımımızın oyuncusu Metehan Güçlü de PSG'de forma giyiyor. Onunla tanışıyor musunuz? Kulüpte başka Türk oyuncular da var mı?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Metehan'la tanışıyoruz ve sık sık sohbet etme şansımız da oluyor. Bir kere gelip maçımı izlemişti. Ben de onun maçını izledim. Çok yetenekli bir golcü. Umarım ilerde parlayan yıldız olacaktır. PSG'de sadece ikimiz varız ama başka takımların altyapılarda Türk oyuncular bulunuyor. Nimes'de Umut Bozok var mesela.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Türkiye'de kadın futbolunun sorunları neler sence?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
İnsanlar bizim hakkımızda hiçbir şey bilmeden yorumlar yapıyor. Mesela geçen gelişimde Ürdün maçını kaybettik. Herkes, "Biz Türkiye'yiz. Ürdün gibi takıma nasıl kaybederiz?" diyor. Nasıl kaybediyoruz biliyor musunuz? Türk Millî Takımı 8 ay içinde sadece bir kez toplanabiliyor. Hiç birlikte olmamış bir takımdan galibiyet bekleniyor. Bu oyuncuların hiçbiri birbiriyle oynamıyor ki? Çok zor bir durum bu… Ürdün dediğiniz takım 8 ay içinde 5-6 defa kamp yapmış, maçlar oynamış. Arada çok fark var. Uzun süreli ayrılıklardan sonra adapte olabilmek çok zor. Takım olamadan da kazanamıyorsunuz doğal olarak.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Bu durumda tabiî kadın futbolunun gelişmesi de zorlaşıyor. Peki, Türkiye'deki takımlardan teklif aldın mı?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Çok teklif geliyor. Ama öyle bir durum yok. Türkiye'yi küçümsediğimden değil. Bu söylediklerim yanlış da anlaşılmasın. Türk oyuncuların hepsi çok yetenekli. Ama burada kadın futboluna bakış açısı çok farklı.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Peki, Avrupa'daki takımlara buradaki Türk oyuncuları öneriyor musun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Ben önersem dahi maalesef bakmazlar. Sadece Türkiye'de oynuyorlar diye bakmazlar. Maalesef böyle şeyler var. Mesela Bayern Münih'te oynarken millî takımlara giden oyuncuların kamp programlarını paylaşırlardı. Ancak benimkisini paylaşmazlardı. Çünkü Türkiye'yi maalesef önemsemiyorlar. Ama PSG'de daha çok soruyorlar. "Ne yaptınız, nasıl geçti? Ülkeni ne güzel temsil ediyorsun" diyorlar; ilgileniyorlar. Ama Almanlar ilgilenmiyor. Hiç sormazlardı. Çünkü önemsemiyorlar.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Tabiî burada aldığımız sonuçlar da devreye giriyor sanırım. Avrupa Şampiyonası elemelerinde Almanya 24 puanla grubu lider bitirmiş, biz sadece 4 puan almış ve sonuncu olmuşuz.</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Evet, kesinlikle öyle. Maalesef bu durum üzücü.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Türkiye'deki kadın ligini izliyor musun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Evet, takip ediyorum. Ama Avrupa ile kıyaslarsak seviye oldukça geride maalesef… Her kulüp çok idman yapmıyor. Sanırım en fazla idmanı Beşiktaş yapıyor. Diğer takımlarda işler çok farklı. Kızlar başka şehirlerde okuyup, başka şehirlere futbol oynamaya, idman yapmaya gidiyor. Mesela Kütahya'da okuyor ama İzmir'de oynuyor. Bazen sadece maçtan maça gidebiliyor. Böyle olmaz! İlk yarıdan sonra takımın yorulması çok normal… Ve bu durum eleştirilmemeli. Bu aslında sistemin sorunu... Ligin sponsoru yok. Fransa ve Almanya'da büyük sponsor destekleri var. Almanya'da Kadınlar Ligi'nin sponsoru Allianz. Fransa'da ise erkekler ligiyle aynı… Sponsor olmadan olmuyor maalesef…</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Kadınlar futbolunu izlediğim zaman şöyle bir yorum yapıyorum. Kadınlar futbolu daha öz haliyle oynuyor. Yani tekmeye kafa atabiliyor. Ama bugün büyük yıldız oyuncular kendilerini koruyor. Erkekle kadın futbolu arasında sence nasıl farklar var?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Kesinlikle çok doğru bir tespit yapmışsınız. Erkekler daha çok yerde yatıyor. Kadınlar asla yatmaz o kadar. Yere düşse dahi ayağa kalkar, oynar. Gerçekten kadınlar tekmeye kafa atar. En büyük örnek budur… En büyük faulde bile kimse hakeme itiraz etmez. Hakem çalmadıysa ayağa kalkarlar, faul beklemezler. Erkek futbolunda bu durum tam tersi… Erkekler penaltı almak için kendisini yere atar. Kadınlarda bunu göremezsiniz. Penaltı almak için uğraşmazlar. Kadın futbolu daha samimi diyebilirim. Ancak bir eleştirim var kadın futboluna… Kadınlar saha içinde çok konuşuyor. Erkeklerde bu hiç yok. Paris'te bu durumu çok fark ettim. Bir hata yapayım, takım arkadaşlarım demediklerini bırakmıyor. Ne lâflar yiyorum ne lâflar… Bunu Türkiye'de yapsanız herkes küser.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Avrupa'dan gelen kaç oyuncu var şu an Millî Takımımızda?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
10 kişiyiz. Bir arkadaşım FC Metz'den geldi. Kendisiyle beraber oynamıştık. Çok iyi bir oyuncu.Teknik heyete söylemiştim. Sonra takip ettiler ve o da Millî Takım'a seçildi.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Biraz da işin maddi boyutuna değinelim. Erkek futbolunda çok büyük paralar dönüyor. Kadın futbolunda durum nasıl?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Kadın futbolunda da büyük kulüplerde büyük para dönüyor. Almanya'da bazı oyuncular ek iş yapıyor. Orada kazanç daha az. Fransa'da ise tam tersi. Oyuncular daha fazla kazanabiliyor. İmkânlar daha yüksek.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Türkiye'de kadın futbolunun yaygınlaşması açısından sence neler yapılmalı?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Öncelikle futbolcular iyi para kazanmalı. İyi para kazansınlar ki hayat derdine düşmesinler. Hele ki okuyan oyuncular için daha zor. Çünkü okul ve futbol bir arada gitmiyor. Benim arkadaşlarım dışardan okumayı tercih ediyor. Kanadalı arkadaşım var, dışardan okuyor ve diploma alabiliyor. Almanya'da da durum böyle. Burada nasıl, hiç bilmiyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Sen eğitim konusunu nasıl hallettin?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Benim mesleğim var. Aslında optikçiyim ben. Almanya'da oynadığımda Bayern Münih bana, "Meslek edin" dedi. Meslek edinmek çok önemli. Diploman varsa ilerisi için çok iyi her şey. Diploman yoksa çok zor.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">"Optikçiyim" dedin. Açar mısın biraz?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Göz ölçüyor, gözlük satıyordum. İnsanlara hangi camların daha iyi olduğunu anlatıyordum. Hangi hastalara neler verilir, bunu gösteriyordum. Almanya'da göz doktoruna gidersiniz; bir hastalığınız yoksa göz ölçümünüz alınır, sonra optikçiye yollanırsınız. Optikçi daha detaylı bakar. Camların ayarını ve gözlüğü optikçi yapar. Bu meslek çok iyi bir meslektir. Dört sene çalıştım. Patronum çok iyiydi. Benim için bir dede gibiydi. Bana çok yardımcı oldu. Normalde saat 18.00'e kadar çalışmak zorundaydım. İdmana gitmem için beni 15.00'te bırakırdı. O olmasa buraya gelemezdim gerçekten. Üzerimdeki emeği çoktur.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Şu an Fransa'da sadece futbol mu oynuyorsun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Evet, sadece futbol oynuyorum. Başka bir şey yapmam yasak. </div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Peki, kazancından memnun musun? Ailene yardım edebiliyor musun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Evet, çok memnunum. Maddi karşılığı çok iyi. Aileme de yardım ediyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Ülkemizde futbolla ilgilenen genç kızlarımıza bu yollardan geçen genç bir oyuncu olarak neler söylemek istersin?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Türkiye'de işler biraz zor. İlerde umarım daha iyi olur. Futbola sevgileri varsa başlayabilir, bizim gibi millî oyuncu olabilirler. İleride her şey bambaşka olabilir. Hep devam etsinler ve önlerine baksınlar. Çok iyi bir oyuncu olurlarsa mutlaka birileri görür. Türkiye'den transfer olup da giden yok ama mutlaka olacaktır.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Bildiğin üzere 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası'nı düzenlemek için adayız. Çekiştiğimiz Almanya'da doğup büyüyen bir futbolcu olarak adaylık sürecimizi nasıl değerlendiriyorsun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Bence Türkiye, EURO 2024'e Almanya'dan daha iyi bir ev sahibi olur. Çünkü insanlarımız daha sıcak. Almanya'da böyle değil. Yabancılar gelsin, Türkler çok iyi karşılar. Yabancılık çekmezler. Yeni yapılan statların hepsi çok iyi. Maçları birlikte izlerler. Tatil zamanına denk geldiği için tarihi yerleri gezebilir, güzelim denizlerimize girebilirler. Muhteşem mutfağımızın tadına bakabilirler. Gurbetteki Türkler için de çok iyi olur. Çünkü zaten tatile geliyorlar; maçları da izlerler. Her gurbetçinin hayalidir Avrupa Şampiyonası'nın Türkiye'de oynanması.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Paris'te nasıl bir hayatın var? Boş zamanlarında neler yaparsın?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Genellikle sabahları idman yapıyorduk ama değişti. Şimdi öğleden sonra da yapıyoruz. Kahvaltı ve öğle yemeğinde kulüpte olmak zorundayız. Önceden sadece öğle yemeğiydi. Şimdi kahvaltıyı da eklediler. Kilolarımıza çok dikkat ettikleri için yemekleri de doktorumuz ayarlıyor. Sadece akşam yemeğini evde yiyorum. Herkesin kendi evi var zaten. Kimse tesislerde kalmıyor. Hepimiz aynı bölgede oturuyoruz. Antrenörüm aynı zamanda komşum. Alışverişe gidince orada da görüyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Maç trafiğiniz nasıl?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Haftada bir maç yapıyoruz. Kupa maçı varsa da yine haftada bir kez oynuyoruz. O hafta lig maçı olmuyor. Öğle yemeklerinden sonra boşsam ya evde uyuyorum ya da arkadaşlarımla Paris'in merkezine gidiyoruz. Yaşadığımız yer çok rahat. Metro ile Eyfel Kulesi'ne 20 dakikada gidebiliyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Futbol haricinde neler yapmaktan hoşlanırsın?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Genelde boyama yapmayı çok seviyorum. Suluboya olur, resim olur. Hat sanatını seviyorum. Yaptığım hatları arkadaşlarıma hediye ederim, onlar da evlerinin duvarlarına asar. Okumayı da çok severim. El işim gelişkindir. El becerim olmasa zaten optikçilik de yapamazdım. Günlük yazarım. Arkadaşlarımla bir evde toplanırız. Bunu çok yapıyoruz. Geçen sefer bana geldiler. Yemek yaptım. En yakınlarıma tabiî… 4-5 kişiydik. Her gün birinde toplanırız. Birlikte maçları izleriz. Kahvaltı yeri araştırır, boş günümüzde birlikte kahvaltıya gideriz.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Futbol bittikten sonra hayatına nasıl yön vermek istiyorsun?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Antrenörlük yapmak isterim. Paris'te bu imkânım var. Ama sadece bir senelik kontratım kaldı. İstersem başlarım ama sadece bir sene kontratım kaldığı için bitiremeyebilirim. Bunun için bekliyorum. Yaşım da daha genç olduğu için çok acele etmiyorum.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Peki, 1 sene sonra ne planlıyorsun? PSG'de devam edecek misin?</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
Onu hiç bilmiyorum. Kalmak isterim. Paris'i çok sevdiğim ve dilini de öğrendiğim için tercih ederim. Eskiden Fransa ile alâkam yoktu. Aklımın ucundan geçmezdi. Ama bugün dilini bildiğim bir ülkedeyim. Bu yüzden de kalmak isterim.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: Verdana; font-size: 13.3333px;">
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com0