Thursday, November 21, 2019

Çağlar Söyüncü: "Liderlikten başka senaryo düşünmedik"

Millî Takımımızın giderek olgunlaşan genç stoperi, UEFA'ya verdiği röportajda, Leicester'deki hayatından Millî Takım'daki atmosfere, gruptaki şansımızdan teknik direktörümüz Şenol Güneş'e önemli açıklamalarda bulundu. 


Çağlar, Leicester'da yaşam nasıl gidiyor? Leicester gibi büyük bir kulüpte oynamak sana ne hissettiriyor?
Leicester çok güzel insanların yaşadığı, çok güzel bir şehir. Açıkçası Almanya'da iki buçuk sene yaşadığım için, yurt dışında yaşamaya dair biraz tecrübeliyim ve buraya uyum sağlamak konusunda da bir sorun yaşamadım. Yalnızca burası çok yağış alan bir bölge olduğu için, başlarda bunun sıkıntısını biraz yaşadım ama bu alışılmayacak bir şey değil, ben de alıştım. Takım için her şey güzel gidiyor. Takım arkadaşlarım, teknik ekip, kulüp çalışanları; kısaca herkes bana ilk günden bu yana çok iyi davranıyor ve bunun için minnettarım. Genç bir takımız, takım arkadaşlarımla birbirimize yakın yaşlardayız ve bunun avantajını da yaşıyorum. Ligde de iyi bir konumdayız ve bunu ligin sonuna kadar, elimizden geldiğince devam ettirmeye ve formumuzu korumaya çalışacağız.

Topla ilişkinizin iyi olması gerekiyor
Peki, takımın ve senin oyun tarzın hakkında ne düşünüyorsun? Topla oynamayı seven bir defans oyuncususun…
Modern futbolda, artık defans oyuncularının da topla ilişkilerinin çok iyi olması gerekiyor; özellikle de dünyanın en iyi liginde oynuyorsanız. Ben dünyanın en iyi, en mücadeleci liginde oynadığıma inanıyorum. Burada çok fazla kaliteli takım ve çok kaliteli oyuncular var. Biz defans oyuncularından da burada topla iyi oynayarak oyuna katkı yapmamız isteniyor ve bekleniyor.
Altınordu'da yetiştin ve Sait Altınordu'dan çok uzun yıllar sonra kulübün ikinci millî oyuncusu oldun…
Bu seviyelere gelebildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum ve yetiştiğim kulübe minnettarım. Altınordu'dan daha fazla oyuncunun da bu seviyelere geleceğine inanıyorum çünkü kulübün hem altyapılarda hem de A takımda çok iyi işleyen, başarılı bir yapısı var. Altınordu'nun sisteminin Türkiye'nin 1 numarası olduğunu söyleyebilirim. Genç oyuncular için, yurt dışından birçok takımla erken yaşta karşılaşmak ve uluslararası tecrübe edinmek büyük şans. Ben bu sayede daha fazla genç oyuncunun Millî Takım seviyesine ulaşacağına inanıyorum. Bana gelecek olursak, beş senedir  Millî Takımlar için oynuyorum. Bu şansın herkese nasip olmadığının bilincindeyim ve bu fırsatı her antrenmanda, her maçta en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyorum. Millî formayı giydiğiniz zaman bir başka hissediyorsunuz.
Çocukken hayranı olduğun, örnek aldığın futbolcular kimlerdi?
Futbola forvet mevkiinde oynayarak başladım. O yüzden en beğendiğim oyunculara örnek vermem gerekirse Ronaldinho ve Ronaldo diyebilirim. Ama beğenimi yalnızca bu isimlerle kısıtlayamam. En üst seviyede oynayan bütün futbolcuları izlemekten çok keyif alıyordum.
Sadece hedefe odaklandık
A Millî Takım EURO 2020 Elemeleri'ne çok iyi bir başlangıç yaptı. Grubunuzdaki mevcut durum için ne düşünüyorsun?
Millî Takım'da şu an çok güzel bir arkadaşlık ortamımız var. Çok iyi bir jenerasyon geliyor. Yanımızda da bize örnek ve destek olan tecrübeli abilerimiz var. Onların bize katkılarıyla iyi işler yaptığımıza inanıyorum. Biz rakibimizin kim olduğuna bakmaksızın, her rakibimizi eşit derecede ciddiye alıyoruz. Biz sadece hedeflerimize ulaşmaya ve başarılı olmaya odaklandık.
Cenk Tosun'la aynı ligde mücadele ediyorsunuz. Farklı şehirlerde yaşamanıza rağmen görüşme şansı bulabiliyor musunuz?
Buraya geldiğim ilk günden beri Cenk abi hep yanımda oldu. O, benden daha tecrübeli bir oyuncu ve bana her zaman yardımcı oldu. Ona minnettarım. Elbette farklı şehirlerdeyiz; üstelik maç ve antrenmanlar derken çok yoğun programlarımız var. Bu yüzden her zaman görüşme fırsatı bulamayabiliyoruz ancak sıklıkla telefonda konuşuyoruz. Ama hem boş günlerimizde hem de Millî Takım kamplarında beraberiz.
Şenol Hocayla çalışmak bir şans
Peki, Millî Takım'daki teknik direktörün Şenol Güneş hakkında neler söylemek istersin?
Şenol Güneş, çok tecrübeli bir insan. Biz genç oyuncular için, onun gibi hem Millî Takım'da hem de kulüplerde bu kadar başarılı olmuş bir hocayla çalışmak çok büyük bir şans. Ondan sürekli yeni bir şeyler öğreniyoruz, bize çok yardımcı oluyor. Burada onunla olmaktan ötürü çok mutluyuz. Umuyorum Şenol Hocayla birlikte bu başarılı başlangıcımızı devam ettiririz. Bunu yapabileceğimize inanıyorum.
Önünüzde çok önemli bir İzlanda maçı var. Bu maçla ilgili düşüncelerin neler?
Burası Millî Takım. Elbette beklentiler de daha farklı. Buna bağlı olarak da hem biz oyuncular hem de insanlarımız, taraftarlarımız için tansiyon daha yüksek oluyor. Bu da çok normal. Çünkü burada duygular çok daha yoğun. Burası bütün duyguların birleştiği yer. İzlanda maçının güzel bir maç olacağını düşünüyorum. İzlanda karşısına da elbette her maçta olduğu gibi kazanmak için çıkacağız. Elimizden gelenin en iyisini yapacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.
Gruptaki ilk iki takım Avrupa Şampiyonası'na direkt katılma hakkı kazanacak. Bu iki takımdan biri olamama fikri, üzerinizde bir baskı oluşturuyor mu?
Bence bu durum, takımımızın ve grubumuzun durumuna bağlı. Bizim şu an birbirine kenetlenmiş, kuvvetli bir takımımız var. Bu konuyu takım arkadaşlarımla spesifik olarak konuştuğumuzu hatırlamıyorum ama kendimize güvenimizin çok yüksek olduğunu biliyorum. Biz bu grubu lider tamamlamak istiyoruz ve bunun için çalışıyoruz. Bundan başka bir senaryoyu hiç düşünmedik. Eğer bu konuyu aramızda konuşuyor olsaydık, evet, o zaman üzerimizde belki de bir baskı oluşabilirdi ama biz bunu hiç konuşmuyoruz. Umuyorum ki grubumuzu lider tamamlayacağız.
Başarıyı yeniden tattırmak istiyoruz
EUR0 2008 oynanırken henüz 12 yaşındaydın. O turnuva Millî Takım için birçok hikâye ve başarı barındırıyordu. Sizin için bu ruhu yeniden oluşturmak ve o başarının bir tekrarını yenilemek mümkün olacak mı?
Evet, EURO 2008 sırasında ben biraz daha gençtim. "Daha küçüktüm" demek, belki de daha doğru olacak. O dönem, benim için futbol heyecanının başladığı zamana denk geliyor. Küçük bir çocukken, böylesine iyi bir takım, böylesine güzel bir turnuva izlemek, futbolu daha çok arzulamanızı, daha çok önemsemenizi sağlıyor. Millî formanın önemini ve sizi nerelere taşıyabileceğini net bir şekilde algılıyorsunuz. Bu turnuva benim için çok önemliydi. Hem ülkem hem Millî Takım adına çok özel, çok mutlu günlerdi. Bu dönemdeki birlikteliği ve başarıları yakalamak elbette hedefimiz. Ülkemiz, milletimiz bunu hak ediyor. Ve onların bu başarıları tekrar tatmalarını sağlayacağımıza inanıyorum.
EURO 2020 Türkiye için ne ifade ediyor?
Elbette çok önemli. Avrupa'da yaşayan Türkler için de çok şey ifade ediyor. Herkesin gözü bu turnuvada olacak. Bizim için, takım olarak da çok önem arz ediyor. Ben, çok başarılı olacağımıza inanıyorum. Hem takım hem de ülke olarak buna ihtiyacımız var. İyi sonuçlar, iyi oyun; bunlar herkesin keyif alacağı şeyler. Oraya gideceğiz ve ülkemizi en iyi şekilde temsil edeceğiz. Ülkemiz bunu hak ediyor. Bütün destekçilerimize takımımız adına çok teşekkür ediyorum.
18 yaş altına maçları ücretsiz yapardım
Futbol aracılığıyla dünyayı daha iyi bir hale getirmek için bir dilek hakkın olsa, bu ne olurdu?
Futbol adına konuşacak olursak, ben olsam 18 yaş altına maçları ücretsiz yapardım. Daha önce de söylediğim gibi, 2008'i düşündüğümde orada ne kadar çok olmak istediğimi hatırlıyorum. O anın hayalini kuruyorsunuz. EURO 2008 oynanırken 12 yaşındaydım ve tribünde olmanın hayalini kuruyordum. Arkadaşlarımızla konuştuklarımızı hatırlıyorum… "Bugün böyle iyi oynadık, bugün maçta bunları yaptık…" Giderek hevesleniyorsunuz çünkü oradaki futbol ortamının bir parçası gibi hissetmeye başlıyorsunuz. Ve kendinize bir hedef belirliyorsunuz. Ben de o dönemde kendime futbol için bir hedef koydum.
Bu yolla hayal kurabilmek daha mümkün bir şey haline gelir sanırım…
Evet. Her insanın koşulları aynı olmuyor. Bazı insanların şartları diğerlerine göre daha zor. Bu insanlar için bir şeyleri daha mümkün kılmak değerli olurdu. Ben de bu konuda örnek teşkil etmekten ötürü mutlu olurum.

Cenk Tosun: "Futbolcu olduğumu EURO 2016'da anladım"

Millî Takımımızın Everton'lı golcüsü, UEFA'ya verdiği röportajda "Böylesine önemli bir turnuvanın, böylesine büyük bir organizasyonun bir parçası olduğumu idrak edince futbolcu olduğumu hissettim. Bu hissiyatı tekrar tecrübe etmek, bu turnuvada daha fazla maç oynamak ve goller atmak istiyorum " diyor. İşte tecrübeli golcünün basketbolla başlayıp futbolla devam eden röportajı…

Bu sohbetimize basketbolla başlamak istiyorum... Basketbol sence Türkiye'de ne ifade ediyor? Türkiye'de basketbol ne kadar seviliyor?
Türkiye'de basketbol çok seviliyor ve izleniyor. Benim için, basketbol futbolun ardından en çok izlenen ve takip edilen spor. Basketbolda son yıllarda ülkece kazandığımız başarılar sayesinde, bu ilgi daha da arttı. Elbette Fenerbahçe'nin EuroLeague'deki başarıları ve Millî Takımımızın turnuvalarda yaptıkları çok etkili oldu. Basketbol Türkiye'de hâlâ gelişiyor.

Türkiye'de basketbol ve futbol tutkusu arasında sence nasıl farklar var?
Bence arada bir fark yok. Hem futbol hem de basketbol; ikisi de tutkulu, heyecanlı sporlar ve ateşli destekçileri var. Basketbolu gerçekten çok seviyorum ve mümkün olduğunca izliyorum.
Hangi Türk takımlarını takip ediyorsun?
Genel olarak söylemek gerekirse EuroLeague'i takip ediyorum. Türkiye Basketbol Ligi'ndeki maçları çok takip edemiyorum çünkü kendi maçlarım gibi onlar da hafta sonunda oynanıyor. EuroLeague'i ise hafta içinde izleme şansım oluyor. Fenerbahçe, Anadolu Efes, Daçka (Darüşşafaka)… Bunlar takip ettiğim takımlar.
NBA'deki temsilcilerimizi izliyorum
NBA'i takip ediyor musun? Desteklediğin bir takım var mı?
Şöyle açıklayayım; herhangi bir takımı desteklemiyorum. NBA'de ülkemizi temsil eden ve bizi gururlandıran genç ve tecrübeli kardeşlerimiz var. Onların maçlarını izlemeye çalışıyorum. Cedi'yle (Cedi Osman) arkadaşız. Onun maçlarını mutlaka izliyorum. Elbette Ersan İlyasova ve Furkan Korkmaz'ın maçlarını da kaçırmamaya çalışıyorum. İngiltere'yle Amerika arasında zaman farkı olduğundan bazı maçlar benim için çok geç saatte başlamış oluyor. Bazı maçlar akşam saat on veya on bir gibi başlıyor, ben de o maçları izleyip öyle uyuyorum. Oradaki temsilcilerimiz iyi oynadıkça ben de gururlanıyorum.
Türk temsilciler dışında beğendiğin NBA oyuncuları kimler?
Bence James Harden çok farklı bir oyuncu. Onu çok beğeniyorum. Elbette, Stephen Curry, Kevin Durant. Bu oyuncular çok farklı oyuncular.
Peki ya sen? Sence iyi bir basketbol oyuncusu musun?
Kötü olmadığımı düşünüyorum. İdare eder diyeyim. Arkadaşlarımla birlikte oynuyoruz ve bence iyi oynuyorum.
Hangi pozisyonda oynuyorsun peki?
Boyum basketbol için çok uzun olmadığı için (1.83m) en çok oyun kurucu olarak oynuyorum. Pota altında oynamak biraz zor. Aslında basket oynarken pozisyonlara, numaralara çok takılmadan oynuyoruz. Herkes, her pozisyonda oynayabiliyor. Ama dediğim gibi, basketbolu severek oynuyor ve izliyorum.
Babamın hakkı ödenemez
Peki, basketbolu bir kenara bırakalım… Ailenin senin hayatında çok önemli bir yeri olduğunu biliyorum. Aile hakkında neler söylemek istersin? Sana özellikle babanı sormak istiyorum bu noktada.
Şöyle söyleyeyim… Kariyerimde bu noktaya gelebildiysem eğer, bunu mümkün kılan en önemli faktör ailemdi. Babam hakkında özellikle konuşmak istiyorum; futbola karşı çok büyük bir tutku ve sevgi besliyor, futbol oynamışlığı da var. En uzaktaki deplasman maçınızı düşünün… Katar'da bir millî maça çıkacağınızı hayal edin, oraya gelir ve sizi destekler. Hiçbir maçımı asla kaçırmaz. Frankfurt'un biraz dışında yaşadığımız dönemde, henüz bir sürücü belgem yoktu ve beni her gün 35km'lik mesafedeki antrenman tesislerine götürürdü. Böylesi bir ilgiye paha biçilemez… Bunların hakkı ödenmez. İşte bu yüzden babam hakkında özellikle konuşmak istedim. Ve şunu bilmenizi isterim ki aile, bir futbolcunun hayatında çok büyük bir öneme sahip. İşler iyi giderken hâlihazırda iyi hissedersiniz ve aslında bir başkasına ihtiyaç duymazsınız. Ama hayat sadece iyi zamanlardan ibaret değil, aile burada devreye girer. Size sağladıkları destek ve motivasyon, performansını birebir etkiler ve ayağa kalkmanızı sağlar.
Millî Takım'a nasıl hayır denilebilir ki?
Futbol hayatına Almanya'da başladın ve genç takımlar seviyesinde Almanya Millî Takımı için oynadın. Sonrasında ise Türk Millî Takımı'nı tercih ettin. Bu karar dönemi senin için nasıl gelişti? Bu süreçte neler hissettin?
Evet, Almanya Millî Takımı için oynamaya başladım,15, 16, 17, 18, 19, 20 ve 21 yaşlarım boyunca oynadım. Bazı yaş gruplarında takım kaptanlığı dahi yaptım. Bir Türk olarak, bu elbette benim için çok kolay bir şey değildi. Ama kendimi çok iyi adapte ettiğimi düşünüyorum. Gaziantepspor'a transfer olduğum yıl çok iyi bir sezon geçirdim ve sadece yarım sezonun ardından o dönemdeki teknik direktörümüz Guus Hiddink beni Millî Takım'a davet etti. Ah, pardon, beni önce Okan Buruk aradı, o dönem yardımcı antrenördü. Beni aradı ve "Guus Hiddink seni görmek istiyor" dedi. Ardından bir araya geldik. Bu, çocukluğumdan bu yana hayalimdi. Buna nasıl hayır diyebilirdim ki? Biz zaten milliyetçi bir aileyiz. Bayrağımızı ve ülkemizi çok seviyoruz. Bir saniye bile tereddüt etmeden, "evet" dedim.
Biraz da EURO 2016'dan konuşalım istiyorum… Hem sen hem de takımın adına, EURO 2016 nasıl geçti dersin?
Öncelikle şunu belirtmem gerekir ki, EURO 2016'da zor bir gruba düştük ve bu açıdan biraz şanssızdık. Turnuvaya ise biraz geç adapte olabildik. İlk maçımız Hırvatistan'a karşıydı ve iyi bir maç çıkarmadık. İspanya'ya karşı daha iyi oynadık ancak İspanya'nın nasıl kaliteli bir takım olduğu da ortadaydı… Grubun son maçında gücümüzü bulduk ve Çek Cumhuriyeti'nden üç puanı aldık. Ama bundan sonra, sanırım İtalya ile İrlanda maçıydı... İrlanda'nın İtalya'yı mağlup etmesinin ardından turnuvadan elendik. Çok üzgündük, hatta yıkılmıştık. Turnuvaya tam da yeni adapte olmuşken elenmiştik. Ama EURO 2020'ye katılma hakkı kazanırsak, bu turnuvanın bizim için çok daha iyi olacağını düşünüyorum.
Millî Takım'da dengeyi tutturduk
EURO 2020 Elemeleri'ne de çok iyi başladınız ve şu an grupta işler sizin için oldukça iyi gidiyor. Bu konuda ne söylemek istersin? Takım içindeki ortam ne durumda?
Takımda atmosfer çok iyi. Birkaç tecrübeli arkadaşımızın yanında birçok genç oyuncudan oluşan bir takıma sahibiz. Bu bağlamda iyi bir denge tutturduk. Tecrübeli arkadaşlarımız genç arkadaşlarımıza yardımcı oluyor ve genç arkadaşlarımız tecrübelilere büyük saygı duyuyor. Sağladığımız uyumu sahaya yansıtmayı da başardık. Şu an gruptaki durumumuz da oldukça iyi ama geri kalan maçlarımızı kazanmazsak bunun hiçbir önemi kalmaz. O yüzden kalan maçlarımızda çok iyi mücadele ederek iyi sonuçlar almak istiyoruz. Avrupa Şampiyonası çok önemli bir turnuva. Ben EURO 2016 sırasında futbolcu olduğumu anladım desem yanlış olmaz. Böylesine önemli bir turnuvanın, böylesine büyük bir organizasyonun bir parçası olduğumu idrak edince futbolcu olduğumu hissettim diyebilirim. Bu hissiyatı tekrar tecrübe etmek istiyorum. Bu turnuvada daha fazla maç oynamak istiyorum. Bu maçlarda goller atmak ve bu sayede takımımın daha üst turlara ilerlemesine katkıda bulunmak istiyorum.
İzlanda karşısında son yıllardaki hataları tekrarlamayacağız
İzlanda'ya karşı bir nevi final maçı oynayacağız. Bu konuda ne düşünüyorsun?
İzlanda karşısında son yıllarda yaptığımız hataları tekrarlamayacağız. Son yıllarda İzlanda'yla birçok defa karşılaştık ve çoğunlukla kaybettik. Selçuk (İnan) kardeşimin serbest vuruştan bulduğu golle 1-0 kazandığımız ve Avrupa Şampiyonası'na gitmeye hak kazandığımız bir maçımız da var. İzlanda karşısında, kendi sahamızda, taraftarlarımızın önünde üç puanı alan biz olmak istiyoruz. Kazanmak ve Avrupa Şampiyonası Elemeleri'ne katılma hakkını elde etmek istiyoruz.
Bildiğin gibi, gruptaki ilk iki takım Avrupa Şampiyonası'na direkt katılma hakkı kazanacak. İlk iki takımın dışında kalmak fikri, üzerinizde bir baskı oluşturuyor mu?
Hayır, bu bizim üzerimizde bir baskı oluşturmuyor. Biz kendimizi tamamen grupta ilk ikide olmaya hazırladık. Üzerimizde bu açıdan bir baskı yok.
Harika bir jenerasyona sahibiz
 
2002 Dünya Kupası oynanırken 11, EURO 2008 sırasında ise 17 yaşındaydın. Bu dönemleri düşününce aklına neler geliyor? Sence takım olarak o dönemdeki başarıları tekrarlayabilecek misiniz?
Bence bizim sıkıntımız, şampiyonalara katılma hakkı elde etme kısmında. Genelde gruplara iyi başlamıyoruz, daha sonra form tutuyoruz ve neredeyse iş işten geçtiğinde işleri yoluna koymaya çalışıyoruz. Gittiğimiz şampiyonalarda ise harika işler başarıyoruz. Bu elemelere ise çok iyi başladık. Bu formumuzu devam ettirmemiz gerekiyor. Eğer Avrupa Şampiyonası'na gidersek çok başarılı olacağımıza inanıyorum çünkü harika bir jenerasyona sahibiz.
EURO 2020'de yer almak Türkiye için ne ifade ediyor?
Avrupa'nın bütün büyük takımları orada olacak, biz de bayrağımızın bu takımların yanında dalgalanmasını istiyoruz. O yüzden orada olmak bizim için çok şey ifade ediyor. Çok güzel bir ülkemiz var; ülkemi çok seviyorum. Zaman zaman zor dönemlerden de geçebiliyoruz; dolayısıyla böylesi bir turnuvaya katılmak ülkedeki havayı da değiştirebilir.
Çağlar'ı çok parlak bir gelecek bekliyor
Sana Çağlar'ı (Söyüncü) sormak istiyorum. Aynı ligde oynuyorsunuz, elbette farklı şehirlerde yaşıyorsunuz. Çok sık görüşme şansı bulamadığınızı tahmin ediyorum. Neler söylemek istersin?
Evet, elbette çok yoğun programlarımız var. Ama neredeyse her gün telefonda konuşuyoruz. Çağlar'ı kendime bir kardeş kadar yakın görüyorum. Aslında birbirimizden o kadar da uzakta değiliz. Leicester ile Liverpool bir buçuk-iki saat mesafede. Çok genç bir oyuncu ve öğrenmeye çok açık. Altınordu'da genç yaşta oynamaya başladı ve yıllar içerisinde kendini çok geliştirdi. Freiburg'a gittikten sonra da kendini geliştirmeye devam etti. Leicester'da ilk sene biraz zorlandı. Bu noktada teknik direktörlerin de önemine dikkat çekmek isterim. Harry Maguire'ı Manchester United'a sattıktan sonra Çağlar'a güvendiler ve formayı verdiler. Çağlar şu an ligdeki en iyi defans oyuncularından biri. Bence onu çok parlak bir gelecek bekliyor. Umarım kendini geliştirmeye devam eder ve Leicester City'deki performansı sayesinde daha da iyi yerlere gider.
Şenol Hocanın oyuncularla bağı çok kuvvetli
Peki, Şenol Güneş hakkında neler söylemek istersin? Senin için özel bir insan olduğunu düşünüyoruz.
Şenol Hocayla iki sezon birlikte çalıştık ve ikisinde de şampiyon olduk. Sonrasında ben Everton'a transfer oldum. Şenol Hocanın benim hayatımda gerçekten çok önemli bir yeri var. Everton'a transfer olmamda babamın ardından en büyük etken kendisidir. Aramızdaki ilişki bir antrenör oyuncu ilişkisinden ziyade baba-oğul ilişkisi gibi. Eski bir öğretmen olduğu için mi bu kadar başarılı bilmiyorum ama Şenol Güneş'in oyuncularıyla arasındaki bağ çok kuvvetli. Sadece ben değil, diğer arkadaşlarımla da diyaloğu öyle. Ülkemiz için büyük bir kazanç, çok önemli bir değer olduğunu düşünüyorum. Onunla çalışmayı çok seviyorum.
Babanızla Şenol Hocanın isimlerinin aynı olması hoş bir tesadüf olsa gerek.
Kesinlikle. Bundan bir defa daha söz etmiştim. Hayatımda iki Şenol'un çok büyük yeri, önemi var. Birisi babam, diğeri de Şenol Hoca. Evet, büyük tesadüf…

 
eXTReMe Tracker