Saturday, March 10, 2018

Feghouli konusunda rakamlar ve performans farklı şeyler söylüyor



Feghouli konusunda rakamlar ve performans farklı şeyler söylüyor. Gol / asist noktasında kariyerinin en iyi sezonunu yaşıyor. Üstelik bunu da ligde ve kupada çıktığı 22 maçta başardı ki sezon henüz bitmiş değil. Galatasaray formasıyla 22 maçta 6 gol 8 asisti var, her 105 dakikada bir de skora katkı yapıyor.

2014 - 2015 sezonunda Valencia formasıyla 33 maçta 6 gol 5 asisti vardı ve tabela noktasında en iyi sezonu buydu. O dönemler Feghouli'yi transfer etmek hayaldi mesela, büyük bir piyasası vardı. Teknik ve daha önemlisi hızlı bir futbolcuydu. Hızı belki de en önemli özelliği dahi olabilirdi. Gol / asist noktasına takılmamak lazım, Arda Turan'ın Atletico Madrid performansları da böyledir ama oynadığı futbolu hatırlarsınız. Feghouli de o ayardaydı ve gerek sağ tarafta, gerek forvetin arkasında iyi bir görüntü sergiledi.

Feghouli henüz 28 yaşında, belki de en iyi olmasını beklediğiniz zamanlar. Valencia'dan sorunlu ayrıldı, daha doğrusu sözleşmesini sonlandırarak ayrılmayı bekledi. West Ham kariyeri ise hayal kırıklığı oldu ve bu da futbolunu biraz olsun geriye attı. Sezon başında yaşadığı sakatlıkla da hazırlık kampı yaşayamadı derken hala tam anlamıyla kendine gelebilmiş değil.

Buna rağmen böyle bir katkı sergileyebiliyor. Devamlılığı şu aşamada sorun, maçın genelinde aynı etkiyi gösteremiyor. Kaybettiği özelliği ise hızı, bazı anlar geliyor ki top dahi süremez noktada. Yine de tekniğiyle iş görüyor ve farkını ortaya koyuyor. Büyük bir futbol aklı olduğunu düşünüyorum. Özel futbolcu, size tek başına maç kazandırabilir. Devamlılığını sağlasa pozisyonu için zaten ligin en iyisi olacak.

Beklenen performansı bu olmasa da vazgeçemeyiz. Belhanda adına da bu geçerli, şampiyonluk yolunda kazanmak zorunda olduğumuz isimler. Feghouli'yi gerçek anlamda ancak yeni sezonda izleyebiliriz. Hazırlık kampı gerçekten çok önemli, fark ettiriyor. Onu kötülemekten, şimdiden sezon sonunu planlamaktan vazgeçmek gerekiyor. Şu verdiği etkiyi gösterebilecek 2. bir Galatasaraylı yok, en azından o pozisyonda.


Cengiz Ünder



Yirmi yaşında okul arkadaşlarınızla üç gün Roma’ya gitseniz yapacaklarınız bellidir. Aşk çeşmesine para atar, İspanyol merdivenlerinde oturur bir dondurma yer, Kolezyum’un önünde gladyatör kostümü giymiş hatıra fotoğrafı için emekçilik yapanlarla bir poz verir, makarnaların annelerimizin pişirdiğinden daha sert olduğuna karar verir, ailenizden aldığınız harçlığı hele de futbol seviyorsanız Roma ya da Lazio maçında açık tribün biletini yatırsınız. Tarihi eserler, müzeler, neşeli dakikalar, keşfetmek de güzeldir arkadaşlarla birlikte olmak da, sonunda turistsinizdir, memleket hasreti basar, ailelerinize kavuşursunuz…



Bu yaz 20 yaşında bir Türk genci Roma’ya ilk adımını attığında karşısında onlarca gazeteci ve televizyon kamerası buldu. Francesco Totti’nin veda ettiği sezonun ardından yeniden yapılanma için İtalyan kulübü, dünyanın bir numaralı sportif direktörü İspanyol Monchi ile anlaşmıştı. Dani Alves’den Rakitic’e, Negredo’dan Gameiro’ya onlarca ismi üç kuruş paraya Sevilla’ya transfer eden ve “olduklarında” da 5-10 katına satan Monchi’nin İtalyan futbolunda yaratacağı devrim merakla bekleniyordu. Cengiz Ünder’i uzun zamandır takip eden Monchi, Manchester City ile girdiği transfer yarışında Roma adına son sözü söyleyen oldu. O ısrarcı olmasa Roma’nın patronları, bizim ligimizde sadece bir sezon forma giyen 20 yaşındaki bir gence 15 milyon Euro vermezlerdi. Kısaca Monchi’nin bir bildiği vardı da İspanyol sportif direktör takımın para eden isimlerini, Salah, Rüdiger ve Parades’i toplam 100 milyona satınca ortalık karıştı. Monchi, Roma’yı şampiyon yapmaya mı gelmişti, yoksa takımı satmaya mı? 


Kulübün eski futbolcusu ve İtalya’da son dönemin yükselen teknik admalarından Eusebio de Francesco, Monchi referanslı Cengiz için sezon başında temkinliydi. İlk gün Totti ile hatıra fotoğrafı çektiren Türk gencinin öğrenmesi gereken çok şey vardı. Kendini ispatlamak için ayağında fazla top tutuyor, takım oyununa uymuyor ve İtalyan futbolunun olmazsa olmazı taktik disiplin için tecrübesi sıfıra yakındı. Yakın geçmişte Salih Uçan’ın Roma’da yaşadığı bozgunu çok iyi hatırlayan Roma taraftarının da Cengiz’den büyük beklentisi yoktu doğrusu… Salah, İngiltere’de harikalar yaratınca Monchi’yi Cengiz Ünder transferi için eleştiren İtalyan gazeteciler, vatandaşları teknik adam Di Francesco’nun bu transferi istemediğini de yazdılar.

Başakşehir kulübüne veda töreninde anne ve babasıyla mikrofonlar karşısına geçen Cengiz için doğrusu zor günlerdi. Spor gazeteleri Juventus’un Arjantinli starı Dybala’yı örnek gösterip ona “Türk Dybala” demiş beklentilerin çıtasını çok yükseğe koymuştu. Cengiz’in devre arasında bir takıma kiralık gideceği konuşulmaya başlanmıştı. Bir taraftan İtalyanca dersler alan, bir taraftan da idmanlarda hocasının dediklerini yapabilmek için çırpınan Cengiz’in kulaklarını tüm bunlara kapamış olması onun İtalya kariyerinde çıktığı ilk basamaktır.
İtalya futbolunda devrim yaratan adam olarak bilinen Zeman’ın öğrencisi olan Di Francesco genç oyunculara inanan ve şans veren hoca olarak bilinirdi. Daha 18 yaşındayken vitrine çıkardığı Marco Verratti bugün PSG orta sahasında. Santrfor Luis Muriel, rekor ücretle Sevilla’ya gitti. Lecce günlerinde yetiştirdiği Juan Cuadrado bugün Juventus forması giyiyor. Hırvat sol bek Vrsaljko ve İtalyan futbolunun son dönem golcülerinden Domenico Berardi de, Eusebio Di Francesco’nun parlattığı genç oyuncular…
Bazen ne kadar çalışsanız ne kadar yetenekli olsanız da futbolda size inanan, sizdeki futbolculuk kumaşını gören ve genç yaşınızda ayaklarınız titrediğinde, taraftar ve medya üzerinize geldiğinde bir baba şefkatiyle size koruyacak, kollayacak insanlara ihtiyacınız var. Onlar size sadece futbolu değil, hayatı da öğretirler… Cengiz Ünder ile Monchi-Di Francesco ikilisini bir araya getiren kader değil, kariyer yönetimidir…


Wednesday, March 07, 2018

Perdenin Arkası: Neymar Sr.

Brezilya futbol tarihi, yoksul mahallelerden çıkan yıldızlarla dolu. Neymar'ın hikâyesi bu yönüyle klişe olabilir. Ama bir de baba Neymar'ın rol aldığı senaryo var...

Çocukların ve gençlerin üst katlardaki sınıflara akın ettiği Instituto Projeto Neymar JR’ın (IPNJ) merdivenleri bir Neymar müzesi gibi. Başlangıcında; Neymar’ın sahilleriyle olduğu kadar uyuşturucu ticaretiyle de ünlü 300 bin nüfuslu Praia Grande’de geçen çocukluğundan ilk antrenörü Betinho’ya, Barcelona günlerinden 2016 Rio’daki başarısına uzanan birçok anı canlanıyor. Neymar’ın doğup büyüdüğü yere bakan en üst katın duvarlarında ise Paris Saint-Germain’le yazılacak bir tarih için ayrılmış boş yerler var.
IPNJ’deki çocuklar için Neymar, bir ‘idolo’ (idol) ve ‘heroi’ (kahraman). Fakat  asıl soru; Neymar’ın, PSG’ye 222 milyon Euro gibi absürt bir rakama giderek futbol tarihinin en pahalı oyuncusu hâline gelmesiyle ilgili ne görüşte olduğu…
Babası, Neymar’ın hayatında önemli bir faktör. Sadece Paris’e transferindeki rolü de değil; Neymar’ı, genel anlamda ondan ayrı düşünmek neredeyse imkânsız. Paris Saint-Germain ve Brezilya Milli Takımı’nın yıldızının çarpıcı yükselişinde, perdenin hemen arkasındaki Neymar Sr.’ın hiç kuşku yok ki büyük payı var. Oğlunun futbolcu olmak için gerekli yeteneğe ve imkâna sahip olduğunu düşünen baba, onu menajerlere emanet etmek ve kendi deyişiyle ‘yalnız bırakmak’ istemediği için kendisiyle ve kariyeriyle bizzat ilgileniyor. Fakat bir noktada başka yetilere de sahip olması gerektiğini fark ediyor ve kendini spor eğitiminde, idari işlerde ve başka alanlarda geliştirmeye başlıyor.
Gazeteci Ivan More, Mauro Beting’le birlikte yazdığı ve 2013’te yayımlanan Neymar – Conversa Entre Pai e Filho kitabında şöyle diyor: “Bu parlayan gencin hızlı yükselişinde ilginç bir detay var: Arkasında babası gibi bir figür olmasaydı asla şu anda olduğu kişi olamazdı.”
Burayı biraz açalım…
Neymar, kendilerini büyük İber Yarımadası kulüplerinin altyapılarında kanıtlamış Lionel Messi ve Cristiano Ronaldo’nun aksine, Avrupa’nın sert futbolundan geri kalmıştı. Bu önemli bir eksikti ancak yanında, kariyerini daima akıllıca yönlendiren babası vardı. More durumu şöyle yorumluyor: “Neymar olağanüstü bir yeteneğe sahip. Fakat iyi yönlendirilmeseydi, bu yeteneği futbol dünyasında kaybolup gidebilirdi.”

More haklı; Neymar’ın yolu, Real Madrid’de erken düşüş yaşayan Martin Ødegaard veya başka olağanüstü yetenekler gibi de devam edebilirdi. Ancak o, Avrupa’ya gitmeye hazır olduğunu hissedene kadar, birçok teklifi geri çevirdi. Çocukluğunda ve gençliğinde, Real Madrid’de deneme antrenmanına çıktığı tek sefer de dahil olmak üzere, Avrupa’ya ne zaman adım atsa ev hasreti çekti. İleride Barcelona’yla anlaştığında aşçısını ve arkadaşlarını yanına alması, tam da bu sebeptendi…
25 yaşındaki Neymar, şu günlerde Avrupa’ya iyice yerleşmiş durumda. Almanya’ya karşı evinde aldığı 7-1’lik mağlubiyetin utancını Rusya 2018’de telafi etmeyi hedefleyen Brezilya’nın da Neymar’dan umudu büyük. Zira Sao Paulo’daki 7-1’lik fiyaskodan sonra toparlanmışa benzeyen Brezilya’nın güçlenmesinde, futbolculuğun en ideal yaşlarında olan ve milli takımı Güney Amerika Elemelerinde zirveye taşıyan Neymar’ın rolü yadsınamaz.
Böyle bir ortamda Brezilyalılar, 222 milyon Euro’luk teklifi kabul edip Barcelona’dan PSG’ye geçti diye ona kızacak değiller. Bu aslında, bir ‘favela’ sakininin tam da hayalini kurduğu şey. Klişe gelebilir fakat birçoğunun fakir, şiddet dolu mahallerinden tek çıkış yolu, futbol ya da müzik… Neymar da kibarca favela anlamına gelen bir ‘comunidade’de büyüdü. Ailesi yıllarca Praia Grande’de, IPNJ’nin en üst katından da görülen Jardim Gloria mahallesinde yaşadı. Hatta amcalarından biri hâlâ orada bir pizzacı işletiyor.
Neymar’ın çok yüzlü hayatındaki her temas noktasında bir şekilde beliren babası, enstitü çalışmalarında da etkin bir rol oynuyor. IPNJ’de gençlere deneyimlerini aktaran Neymar Sr., kurdukları sistemi şöyle özetliyor:
“10’u spor, 10’u eğitsel olmak üzere 20 farklı dersimiz var. Her bir spor dersiyle eğitsel dersi birleştirerek sunuyoruz. Mesela pazartesi futbol ve İngilizce dersi alan bir çocuk, salı günü basketbol ve İspanyolca, çarşamba ise yüzme ve sanat derslerine giriyor. Çocuklar ve gençler devlet müfredatında olmayan bu derslerde yepyeni şeyler öğreniyor. Başta sadece 7-14 yaş arası çocuklara eğitim vermeyi düşünüyorduk. Fakat sonradan 15-18 yaş arası gençlere de akşam sınıfı açtık.”
Neymar Sr.’ın anlattıklarına göre, IPNJ’nin ebeveynler için de spor programları ve eğitim kursları var. Üstelik yetişkinlerin katılımı, çocuklarının bu eğitimden faydalanabilmesinin ilk kriteri. Bunun dışında, çocuğun hâlihazırda bir okulda kaydının bulunması, ailenin 937 Reais asgari ücret (yaklaşık 250 Euro) altında gelire sahip olması gibi başka kriterler de var. Zaten Jardim Gloria’nın büyük bir kısmı bu koşullarda yaşıyor. Çocukları hep anne-baba değil, bazen anne-büyükanne, bazen anne-abla ya da başka aile fertleri büyütüyor. Söylenenlere göre, yoksul bir çocukluk geçiren Neymar’ın şansı, ailesi -özellikle de babası- tarafından daima korunmuş olması. Tıpkı şimdilerdeki gibi…
80’li ve 90’lı yıllarda futbolcu olan Neymar Sr. da oğlu gibi forvetti. Fakat o, Barcelona veya Paris Saint-Germain gibi dünya devlerinde değil, Brezilya’nın Mato Grosso eyaletindeki Operario de Varzea Grande veya Sao Paulo’daki Uniao Mogi gibi bölgesel kulüplerde oynadı. Akademide pedagoji dersi veren Joel, “Neymar’ın babası, zamanında yaptığı bazı hataların oğlunun başına gelmesini istemiyor” derken; yazılı değil de sözlü anlaşmaları, anti-profesyonel hayat kaynaklı sakatlıkları ve düzen yoksunu kulüpleri kast ediyor. Devamında da şunları söylüyor: “Neymar’ın büyükbabası futbol ve işle ilgili hiçbir şey bilmiyordu ve bilmek de istemiyordu. Asıl dileği, oğlunun futbolcu olmasındansa gerçek bir meslek edinmesiydi. Neymar Sr. ise bu durumdan ders aldı. Kendi babasından daha farklı bir baba olmak istedi. Oğlunun yaptığı işi iyi bilen; o sakatlanmasın, rahat bir hayat yaşasın, profesyonel kulüplerde oynasın ve tabii bir de hukuka uygun sözleşmelere sahip olsun diye elinden geleni yapan bir baba olmaya çalıştı.”

Açıkçası Neymar Sr. -tüm iyi niyetine karşın- bu durumdan faydalanmış gibi de gözüküyor. Zira adı, müzakere yeteneği ve vergi oyunları nedeniyle kötüye çıkmış durumda. Babası onun karanlık yüzü olabilir fakat Neymar, sempatikliğiyle ve güler yüzlülüğüyle kendini her seferinde bir şekilde affettiriyor.
Şansını zorladığı zamanlar da oluyor tabii… Mesela Paris’e gidişini ‘yeni bir zorlu görev arayışındaymış’ gibi yansıtmaya çalışması, başta Brezilyalılar olmak üzere kimsenin hoşuna gitmemişti. Rio de Janeiro sokaklarında “Yılda 40 milyon Euro kazanmak için Paris’e gitmenin ne gibi bir zorluğu olabilir? Asıl zor olan Rio’da, Flamengo veya Vasco’da oynamak” gibi tepkiler duymak hâlâ mümkün. Fakat Brezilyalıların bir konuda kaygısı olacaksa bu, milli takımın 10 numarasının -hem de Dünya Kupası’ndan bir sene önce- artık La Liga gibi güçlü, rekabetin yüksek olduğu bir ligde forma giymemesi olmalı.
Bu konudaki görüşlerine başvurduğumuz Neymar Sr. oğlunun bireysel bir tercihte bulunduğunu ve kendisinin bu tercihe etki etmediğini söylüyor: “Paris’e geldiğimde insanlar, oğlumun PSG’ye gitmesini istemediğimi söylemişti. Ben de onlara, asla böyle bir ifadede bulunmadığımı belirttim. Oğlumun Paris’e gitmek istediğini ve bunun benim dileklerimden bağımsız olduğunu söyledim. Bu karar bana kalsaydı, emin olun ki oğlum, bulunduğu yerden ayrılmazdı.”
Brezilya’nın prestijli günlük gazetelerinden Folha de Sao Paulo’nun Rio muhabiri Sergio Rangel ise gerçeklerin Neymar’ın babasının iddia ettiği gibi olmadığı görüşünde: “Açıkçası PSG’nin arkasındaki Katar şeyhleri, Neymar’a erişebilecekleri iki önemli kişiyi; babasını ve Daniel Alves’i kendi taraflarına çekerek akıllıca davranmışlardı.”
Nihayetinde bugüne geldiğimizde, rakipleri onun gerçek rakipleri gibi gözükmese de Neymar için işlerin -sportif anlamda- iyi gittiğini belirtmek lazım. Buna karşın, kariyerinde belki de ilk defa bir kararından emin değilmiş ve zaman zaman sanki mutsuzmuş gibi görünüyor. Kendisi, babası ve basın tarafından PSG’de ne kadar mutlu olduğunun tekrar tekrar dile getirilmesi ise bu kuşkuları silmek bir yana, daha da güçlendiriyor.
Bunun, altından kalkması zor -ve istisnai- bir hayat olduğunu kabul etmemiz lazım. Joel de “Praia Grande’de yaşayıp IPNJ’ye giden her çocuk, gelecekte bir gün Neymar olmak istiyor. Fakat tek bir Neymar olduğunu öğrenmeleri gerek” sözleriyle bu görüşü destekliyor.
Belki bu noktadan itibaren Neymar’ın yapması gereken şey de budur; tek bir Neymar olduğunu (Sr. değil, Jr.) görmesi ve babasından bağımsız hayatta kalabilmeyi öğrenmesi…


x
 
eXTReMe Tracker