Saturday, November 04, 2006

Erdoğan ÇALIN : önce ahlak

İnsanoğlunun kişiliği gelişmişse, her zaman onun ağırlığını hisseder, hissettirir.
Hayatın her döneminde bu yönü, onu yanlışlardan uzak tutar,
doğruları yaşamada rehberi olur.
Kendisinden kurtulmanın mutluluğunu yaşarken,
ulusal basının kokuşmuş sayfalarında Ümit Kayıhan'ın,
camiamıza yaptığı çirkinlikleri, saldırıları okuduğumda
doğrusu hiç şaşırmadım.
Burdaki basın toplantısında yüzü ne ise,
etiler medyasında da değişen bir yönü yoktu.
Aynı Ümit, aynı Kayıhan.
İzmit'te başaramadığı, iftiralarıyla başkanlarımızı yanına çekme rolünü,
İstanbulda spor kamuoyu karşısında oynuyordu.
Mağdur kılığına giriyor, kasım ayında alacağı 75 milyardan bile, bu uğurda
vaz geçtiğinden dem vuruyordu.
Bizim yönetim de tüm bu suçlamaların karşısında çıkıp fazladan aldığı 100 milyarın
hesabını nedense soramıyor.
Sırtındaki hocalık eşofmanını çıkarmış, kendisine 3 numara bol gelen
ahlak hocalığı formasıyla bir şeyler yapmaya çalışıyordu.Buna rağmen ses getirememesini içine sindiremiyor,
gazete gazete dolaşıyor,
kendisine, sevgili kayınbiraderi ve diğer iki yardımcısına üç ayda
beş yüz milyar ödeyen Kocaelispor'umuzu kamuoyunda küçük düşürmenin
yollarını zorluyordu.
Bu yönde Sayın Kayıhan'a nacizane bir tavsiyem olacak ;
Sezon açılışında karşımıza çıkarken, üstünde bulunan o rengarek giysisiyle
tv.lerin sabah programlarına çıksın..
İnanıyorum çok ses getirir.
Kendisi de biliyordur ki hanımlar daha dikkatli dinleyicilerdir.
Uyum sorunu yaşamayacak, kaynaşmaları çok kolay olacaktır.
* * *
Kocaeli taraftarı - Ü.Kayıhan tartışmasın da, tavrını hocadan yana kullanan,
aynı küfür iddialarında bulunan,
sayın İlker Kasap'la da yollarımızın ayrılacağı,
çok güvendiği hocasıyla gideceği yönündeki görüşlerimiz malesef havada kaldı.
Etik olan öylesi idi.
Yoldaşını yalnız bırakması hiç hoş olmadı.
Sn.menejar hakkındaki düşüncelerimizi şimdilik rafa kaldırıyoruz.
Dileriz kendisine güvenip getirenleri çalışmalarıyla mahcup etmez.
* * *
Yaşadığımız Ümit Kayıhan kabusundan sonra,
yönetimin takıma,
hem ahlakıyla örnek olacağı, hem de ağabeylik yapacağı düşüncesiyle
sayın Fatih Uraz'a yönelmesi tamamen kendi sorumlulukları içerisindedir.
Uzun süredir hocalık yapmayıp, görev verilmesi risk olarak görülse de,
hakkındaki referanslar demek ki olumlu diye değerlendiriyoruz.
Sevgili Uraz'ın da " Başaramadığım zaman elimdeki çekleri yırtar giderim " demesi,
alışık olmadığımız,
karşılaşmadığımız erdemli bir davranış biçimi olsa da,
gidip gelmelerden bıktığımızı,
yeter artık diye haykırdığımızı,
41.yılımızda özlemle " Süper ligin " yolunu beklediğimizi hatırlatmak isterim
Dileğimiz hocamızı giderken değil, kupayı kaldırırken görmek.
* * *
Bir takımın ayakta kalabilmesinin ilk şartı kalecisinin başarılı olmasına bağlıdır.
Kaya ve Taylan sönmek üzere olan umutlarımızın baş sorumlularıdır.
Kendisi de zamanında iyi bir kaleci olan Sayın Fatih Uraz,
bu yönde ki sıkıntımızı çözecektir kanısındayım.
Sayın hocamızın,
her denenişlerinde onlarca puan kaybına sebep olan
Kaya-Taylan ikilisinden vaz geçip,
genç kalecimiz Metin'e yönelmesi,
beklentilerimizin başında gelmektedir.
Metin'e şans verilmediği sürece kaybeden Kocaelispor ve teknik heyet olacaktır.
* * *
Adeta sırat köprüsü gibi gördüğümüz kritik İstanbul B.Ş.Belediye maçının
orta hakemi Bursa, yan hakemi Sakarya bölgesindendi.
Ofsayttan gol yiyoruz, attığımız nizami gol sayılmıyor.
Maç öncesi bu durum hakkında her kesimin yaptığı ön değerlendirmeler
böylece yerini buluyor, korkulan başa geliyor.
Kim kimin " Kıskaca alınmışız,bermuda şeytan üçgenindeyiz " gibi
düşüncelerini haksız, isnatsız diye yorumlayabilir.
Hakem hatalarıyla kaybedilen önceki maçlar bugün kü görüşü
doğrulamıyor mu ?
Sayın Çulcu'nun işi gerçekten çok zor.
MHK kalitesiz, ard niyetli hakemlerle dolu.

Wednesday, November 01, 2006

Tavuğun adı: İddaa

Kulüpler Birliği, yıllardır sürdürdüğü yayın hakları havuz kavgalarından sonra şimdi de "İddaa" havuzunda yeni bir fırtına estirmeye hazırlanıyor. Amaç belli: İddaa oyunlarından daha fazla pay almak!
Spor Toto, 1959'dan beri spor hayatımızdaki yerini koruyor... Uzun yıllar boyunca "Toto" milyonerleri yaratan, devletin spor yatırımlarında en zengin kaynak özelliği kazanan Spor Toto zamanla eski cazibesini yitirdi... Teşkilat, bırakın göz kamaştırıcı ikramiyeler dağıtmayı, kendi personelinin maaşını dahi ödeyemez hale geldi.

Sihirli çubuk
2002 - 2003 sezonunda Spor Toto'nun cirosu 17 milyon dolar, borçlarının toplamı ise 18 trilyon TL (18 milyon YTL) idi...
2003'te bir sihirli çubuk dokundu Spor Toto'ya...
Futbolda müşterek bahis oyunları 10 yıl süreyle ihaleye çıkarıldı. En düşük komisyonu öneren şirket, ihaleyi kazandı... İddaa böyle doğdu. 50-60 milyon dolarlık CBS (Merkezi Bahis Sistemi) kurararak 4 bin bayinin işlemlerini, iştirakçi kuponlarını kayıt ve güvence altına aldılar. Sistemin mülkiyetini olduğu gibi devlete (Spor Toto teşkilatı) devrettiler.
İddaa oyunları, 2003 Nisan ayında başladı.
İlk yıl 17 - 18 milyon dolar ciro yaptı...
2004'te 178 milyon dolara...
2005'te 985 milyon dolara ulaştılar...

İlk sıraya çıkacak
Şirket, tüm maliyetleri ve riski üstlenirken, kulüplere 100 milyon dolar katılım payı dağıttı... 2006 sonunda bu rakamın 125-130 milyon dolar olması bekleniyor.
İddaa gelirlerinin, yakın bir dönemde yayın haklarını geride bırakarak kulüpler için birinci sıraya yükselmesi bekleniyor...
Kulüpler Birliği'nin öne sürdüğüne göre, bu yıl aldıkları katılım payı, geçen yılın gerisinde... Bu savla yola çıkarak paylarının arttırılmasını istiyorlar.
İlk bakışta haklı görünebilecek bu isteğin gerçeklere ne kadar dayandığı tartışmalı... 2006'nın rakamlarında görülen azalma, (113-110 milyon YTL) sezon başında Avrupa Ligleri henüz başlamadığı için 2A, 2B ve 3. Lig maçlarının programlara yoğun biçimde alınmasından kaynaklanıyor. Yıl sonuna kadar katılım paylarının artarak gerçek değerine ulaşacağı belirtiliyor.
İddaa organizasyonu, devlete vergi ödüyor... Kulüplere katılım payı, isim hakkı, sosyal kurum ve vakıflara sürekli katkı sağlıyor.
Buna karşılık Türkiye'de yasa dışı bahis oynatan internet şirketleri, hiçbir engellemeyle karşılaşmadan tek kuruş ödeme yapmadan yılda 1 milyar doları Türkiye'den topluyorlar.
Kulüpler Birliği'nin bu yasa dışı organizasyonlara karşı bir refleksi ve tepkisi yok... Ağır vergiler nedeniyle düşen hasılata sahip çıkarak devlet nezdinde hiçbir girişimi yok... (Çünkü her kulübün Maliye Bakanlığı ile farklı ilişkileri, beklentileri var)...

kayatay : Endüstriyel Futbolun Yerli Hırsızları

Photobucket - Video and Image Hosting


Günümüzde Futbolun tarifi yapılırken SIKÇA SÖYLENEN bir söylem.
Nedir futbolun ENDÜSTRİLEŞMESİ sorusuna DÜNYA normlarında verilen yanıt SPONSORLUK ,REKLAM,ÜRÜN SATIŞI VS.unsurların topyekününü oluşturan MADDİ KAYNAKLARIN KULÜPLER tarafından hayata geçirilip bütçelerini yapması, elde ettiği bu kaynakların YÖNETİM ve TEKNİK DİREKTÖRLERCE EN EKONOMİK ve FAYDALI OLARAK KULLANILMASI.
ÜLKEMİZDEKİ duruma bakarsak eksiklikler gün gibi ortada.
SINIRLI ve HAYALİ BÜTÇELERLE OLUŞTURULAN TAKIMLAR .
Bu çok sınırlı kaynakları kullanan YÖNETİM ve HOCALAR.
Klasik iş bilmez cahil YÖNETİM KURULLARI nın sıkça kamuoyunda tartışılan yönü bir tarafa ben kendilerine BÜTÇE SUNULAN TEKNİK DİREKTÖRLERİN bunu kullanma becerisine istinaden bu başlığı kullandım.
EY ÜMİT KAYIHAN ve senin gibi piyasada olan; FUTBOL MAFYASININ MEDYATİK , ÇIKARCI,ULUSAL GÖRSEL VE YAZILI BASININ PAZARLAMACILIĞINI YAPTIĞI ;
FUTBOLDAN Bİ HABER BİLGİSİZ,BECERİKSİZ ,YETENEKSİZ,
ALDIKLARI PARALARI KURUŞUNA kadar HAK ETMEYEN;
YAPTIĞINIZ FUTBOLCU SİMSARCILIĞI ve TİCARETİ İLE zaten zor durumdaki kulüpleri hepten batağa sürükleyen ;(bakınız KOCAELİSPOR)
ÜSTÜNE ÜSTLÜK utanmadan sıkılmadan başarısızlıklarına binbir kılıf bulan;
TÜRK FUTBOLUNUN GELİŞİM ve SEKTÖREL büyümesini engelleyip;kulüpleri İFLASA sürükleyen SİZLERE SESLENİYORUM!
Sizler ;TÜRK FUTBOLUNUN,'HIRSIZLARISINIZ''HIRSIZLARISINIZ''HORTUMCULARISINIZ''KAN EMİCİLERİSİNİZ''
Hiçte kibar olmayacağım
DÜŞÜN TÜRK FUTBOLUNUN YAKASINDAN !
DÜŞÜN KULÜPLERİN YAKASINDAN!
ALLAH BELANIZI VERSİN!

Tuesday, October 31, 2006

Marcelinho'ya sarılın

Photobucket - Video and Image HostingNe atsaydı? Marcelinho hırsla, daha çok şey yapabileceğine inandığı sahadan alınıyor. Tepkisinden belli ki "Bu maçın seyrini değiştireceğim" dediği anda "çık" denmiş. Hırslı sinirli? Hiç öyle olmadınız mı? O durumdayken ne atsaydı? Kulübeye kafa mı?
Sokak arasında top teptiysen bile anlarsın ruh halini. Bunu kim yapıyor peki? Almanya'dan disiplinsizliği yüzünden ayrılmak zorunda kalmış, Bundesliga'nın her sene en iyileri arasında sayılan Brezilyalısı. Yaşı genç olsa Bundesliga'da kalsa, son Dunga dalgasında Seleçao'ya çağrılacağı kesin olan adam. Sezon başından bu yana performansı istenen seviyeye çıkmamış olsa da isteğiyle ve en azından bu olayla belli ki kendini Trabzon'a vermiş bir adam. Bu adam çıktığı için bu kadar sinirleniyorsa ona sarılmak gerekir. O bu formayı yere atarak size bu mesajı vermek istiyor. Ona sarılın.

Tunç Kayacı : Ulusoy yanıyor!

Photobucket - Video and Image Hosting
Türk futbolunun aşağı yukarı son 20 yılına damgasını vurmuş bir isim olan Haluk Ulusoy’u devirme harekatı için yine düğmeye basılmış gözüküyor. Her ne kadar federasyonumuz özerkse de, yapılan davranışlar, verilen söylemler ve açılan davalar hiç de öyle iddia edildiği gibi özerklik kokmuyor. İşin içinde buram buram hesaplaşma ve siyaset olduğu kesin. Çünkü gündemdeki kişilere baktığınızda yeni bir isim yok. Dalkavuklar bile aynı! Onun yanıdan çıkıp, diğerinin yanına gidip haber taşıyanlar bile değişmiyor. Nasıl bir dünyadır ki, bütün bunları buralardan bizler bildiğimiz halde, bu insanları yanlarında barındırıyor bu kişiler. Bence onların da kendi hesapları vardır mutlaka. Bazen düşünüyorum da, ne mutlu bize hiç kimsenin adamı olmadan ayakta kalmayı başarabilmişiz. Kendi adıma söylüyorum, ne şimdiye kadar delikanlı taklidi yaptım, ne de tribüne oynadım. Ancak oynayanları ve taklitçileri gördükçe de meslekten soğuduğumu belirtmeden geçemeyeceğim.
Konu Ulusoy’ken, ‘Niye başka mecralara sürüklüyorsun ve kendinden bahsediyorsun?’ diyebilirsiniz.
İşte gelmek istediğim nokta bu. Haluk Ulusoy bugünleri nasıl göremiyor. Hadi ilk başkanlıklarında tecrübe noksanlığı olabilirdi. Ama şimdi bir bilek güreşini kazanarak geldi bu makama, hem de seçimle. Daha sağlıklı teşkilatlanabilirdi, daha sağlam kanallarla çalışmalıydı bence.
Peki, hakkında dava açılan Haluk Ulusoy başarısız mı?
Şöyle geriye doğru dönüp baktığımızda gördüklerimiz; dünya üçüncüsü olduk, Avrupa şampiyonalarına gittik, gençler kategorilerinde milli takımlarımız hızlı bir yükseliş içine girdi, federasyon maddi imkanlar açısından tavan yaptı. Hatası yok muydu? Bence dolu... İyi niyetli de olsa, hakem atamalarından tutun da, teknik direktör tayinlerine kadar bir sürü konuya gereksiz bir şekilde burnunu soktu Ulusoy. Yani küçük işlerle uğraşıp, büyük darbeler yedi ve kendini yıprattı. Kısaca, fazla avam davrandı, yani makam ile tevazuuyu karıştırdı istemeyerek.
Aslında Haluk Ulusoy’un en anlamlı dönemi, Levent Bıçakcı başkanken Kemer Çamyuva’daki otelinde geçirdiği günlerdi. Ben, bu gelişinde o zamanki günlerinden çok ders çıkartmış olabileceğini düşünmüştüm. Çünkü Çamyuva’da etrafına baktığında yanında olanlar kimlerdi, şimdi kimler var? Bir zamanlar Hasan Doğancı, Ayhan Bermekçi olanlar, Ulusoy seçilir seçilmez nasıl da pervane oldular yanı başında.
Şimdi Ulusoy yanıyor!... Hem de har bir ateşe atılarak, ama aynı basit, daha önce ibra edildiği konulardan... Ateşin etrafındaki pervaneler kafalarındaki soru işarteleriyle yön tayin etme peşinde, her zamanki gibi çıkarlarını düşünerek. Ama biraz da sen düşün artık Ulusoy! Şimdi tam zamanıdır.

Ercan Güven : Hikmet Karamanla ilgili ilginç bi yazı

Photobucket - Video and Image HostingTürkiye'nin "Süper" Ligi'nde... Türkiye'nin Başkent'inde. Türkiye'ye mal olmuş emekli futbol yıldızı, menajeri olduğu takımın taraftarlarından dayak yiyor...
Türk futbol kamuoyu, federasyon, Türk medyası, kulağının üstüne yatıyor.
Bugün, 12 gün olmuş Galatasaraylı Ayhan'ın (Akbin) Türkiye'nin başkentinde, Ankaragücü tesislerinde linç girişimine uğrayalı.
Siz bir haber, bir yorum dinlediniz mi, okudunuz mu?
Bir dava, bir kınama, bir geçmiş olsun duydunuz mu?
Binde biri üç büyüklerde olsa.
"Hurraaaa".... Reyting yağması.
O Ayhan ki, günümüzün görsel futbolunda "reyting makinesi" sayılan bir çok futbol adamının ya takım arkadaşı, ya dostu, ya tanıdığı.
Demek ki, dayak yiyeceğiniz yeri bile doğru seçeceksiniz.
Dostluk, vefa, adalet, dayanışma gibi "demode" kavramları aklınızdan sileceksiniz.
Bitmişiz biz...
***
Tam 12 gün önce Ankaragücü tesislerinde Ayhan Akbin linç girişime uğrarken, Ankaragücü takımı antrenmanı bile kesmiyor; ne diyorsunuz siz...
Bitmişiz...
Olaylar sezon başında Ayhan Akbin'e, başkan Cemal Aydın'ın menajerlik teklifi ile başlıyor. Ankaragücü sezona iyi girmiyor ve Hikmet Karaman göreve geliyor. Tribünlerde altı-yedi gurup var. O guruplar ve liderleri, yönetmeye talip Ankaragücü'nü. Cemal Aydın bile genel kurula kadar gün sayıyor.
Hikmet Karaman "güç"ün kimde olduğunu kavrıyor ve her şeye rağmen anlaşmaya çalışıyor tribündeki başkanlarla...
Tunalı Hilmi'deki bir pastanede gurup liderleriyle buluşup "anlayış" talep ediyor. Onları antrenmana davet ediyor.
Ertesi gün geliyorlar.
Ve nefretlerini Ayhan Akbin'den çıkarıyorlar.
Antrenman sahasını çevreleyen tel örgünün kapısında, Ankaragücü futbolcularının ve Karaman'ın gözleri önünde Ayhan'a saldırıyorlar.
Otuz - kırk kişi, vuruyor.
Ne yapmış Ayhan?..
Önemli değil. Zaten Galatasaraylı. Yer altı dünyasının kuralı. Rütbeli bir adamı döveceksin ki, rütben artsın.
Kulüp korumaları zor güç tel örgülerin içine alıyor Ayhan'ı. Saldırganlar tellerin üzerinde... O sırada Hikmet Karaman antrenmanı devam ettiriyor. Yalnız adam Ayhan, telefonla emniyetten yardım istiyor da kurtuluyor.
Kulüpten tek bir kişi bile Ayhan'ın yanında yer almıyor. Çünkü eşkiyanın gazabından korkuluyor.
Bir gram huzur için Ayhan'ın kellesi seve seve veriliyor.
Mecaz değil... Ayhan kelleyi zor kurtarıyor.
O Ayhan ki, Ankaragücü'nde oynarken "yılın futbolcusu" seçilmiş bir adam.
***
Aynı gece "can güvenliği" nedeniyle eşyalarını toplayıp İstanbul'a dönüyor Ayhan.
Ne medyadan, ne Ankaragücü'nden, ne Hikmet hocadan, ne futbolculardan, ne de medyadan bir tavır var tribün baronlarına karşı.
Dikkat edin... Mekan başkent... Olay Süper Lig takımında yaşanıyor. Olayın mağduru Türkiye'nin ünlü bir futbol adamı.
Eşkiya çoktan "düz ovada"... Hatta Ankara'da...
"Korku" ise dağları bekliyor.
Bitmişiz biz.

Monday, October 30, 2006

Akçaabat, Abramovich'ten yardım istedi


Türk Telekom Lig A'da zor günler geçiren Akçaabat Sebatspor'da, Chelsea FC Kulübü'nün Sahibi Roman Abramovich'den yardım istenildi.

Maddi sıkıntı yaşayan ve gelecek ay olağanüstü genel kurul gerçekleştirecek kırmızı-beyazlı kulüpte başkan yardımcısı Hacı Osman Arslan, Chelsea Kulübü'nün sahibi Roman Abramovich'e bir elektronik posta mesajı göndererek Rus işadamından yardım istediklerini söyledi.

Arslan, Abramovich'in Chelsea'ya maddi anlamda büyük katkı sağladığını ve bu kulübü dünyanın önde gelen kulüpleri arasına soktuğunu belirterek, ''Ben de E-maili bize de bir ışık tutar, yardım eder diye gönderdim'' dedi.

Gönderdiği mesajda Akçaabat Sebatspor'un zor durumda olduğunu ve ekonomik sıkıntı yaşadıklarından bahsettiğini dile getiren Arslan, ''Trabzon'da futbolun ne kadar sevildiğini ve Trabzon halkının futbol sevgisini anlattım. Trabzon'un Rusya'ya coğrafi konum olarak da yakınlığından bahsettim. Şu ana kadar bir yanıt gelmedi. İnşallah bize de destek olur'' diye konuştu.

Hayrettin ALBAYRAK :Neden Olmasın?

Photobucket - Video and Image Hosting

Yeni teknik kadro, yeni bir heyecanla bu akşam ligin güçlü ekibi Büyükşehir önüne çıkıyoruz. Kayıhan dönemini enine boyuna tartıştık, uzatmanın bir faydası yok. Büyük umutlarla getirilmişti Kayıhan, her istediği yapıldı ama bekleneni veremedi. Kan değişimi en doğrusuydu. Bu akşamki maça Ramis Soydaş ile Fatih Uraz birlikte çıkartacaklar takımı. Gelen haberler Uraz'ın sistemde değişiklik yapacağı yönünde. Kayıhan döneminde 4-4-2 oynuyorduk, Uraz sistemi 3-4-2-1 gibi düşünüyormuş. Üçlü savunma, dörtlü orta saha, tek forvet, forvetin arkasında ikili. İleri uçta Mehmet Akdemir, arkasında Burhan ve Özgür Karakaya düşünülüyor. Orta sahanın sağında Haydar, solunda Ersin, göbekte Serhat ve Deniz. Savunmada Mehmet Kahriman ile Muhammed'in yeri garanti. Üçüncü isim büyük olasılıkla Özgür Vurur olacak. Kalede herhalde Taylan görev yapacak. Eski sistemde işler pek iyi gitmiyordu. Futbolcuların özelliklerini düşünerek en faydalı sistemi hayata geçirmek gerekirdi. Bu yeni sistem tutar mı, onu zamanla göreceğiz. Ama bir değişim şarttı.
Rakip zorlu. İstanbul Belediye genç yeteneklerden kurulu bir ekip. Bana göre bu ligden direkt çıkmaya en yakın takım. Yeni hocayla bu ilk maçın zorlu bir rakiple olması iyi değil kuşkusuz ama bakarsınız bunda da bir hayır vardır. Kuşkusuz galibiyet için oynayacağız ama 1 puanın da kötü bir sonuç olmadığını düşünüyorum. Cihan, Dobra ve Koray yok. Dobra olsa, hücum gücümüz fazla olurdu. Bu akşam puan için mücadele etmemiz, koşmamız, savaşmamız gerekiyor. Çünkü rakibin en büyük silahı bu. Onlar koşarken, biz seyredersek hava alırız. Aynı şekilde karşılık vereceğiz ki, istediğimizi alalım. İki hafta aradan sonra Özgür Karakaya takıma dönüyor. Önemli bir avantaj bu. Özgür, Özgür gibi oynarsa Büyükşehir savunmasına zor anlar yaşatır. Zaten Özgür gününde olduğunda onu tutabilecek kimse yok. Büyük umut beklediğimiz Deniz'den 10 hafta geçti, ses çıkmadı. Artık patlama yapsın, ağırlığını koysun diye bekliyoruz. Bu akşam iyi bir fırsat Deniz için. Rakip dişli, TV yayını var, Türkiye'nin gözü Olimpiyat Stadı'nda olacak. Deniz, havayı sever, şöyle bir döktürsün de Deniz bitmiş diyenlere en güzel yanıtı versin, utandırsın herkesi. Orta sahada bir savaş olacak bu akşam. Deniz yine eli belinde oynarsa hem kendisini rezil eder, hem takımı.
Mehmet Kahriman'a, kaptana güvenimiz sonsuz. Savunmaya çok işi düşecektir. Kaptan yönetimindeki defansımız inşallah gününde olur. Son maçlarda kanatlarımız iyi çalışıyor, Haydar bir hayli formda. İnşallah aynen devam eder. Ersin'den biraz daha fazla gayret bekliyoruz.
Daha önce yazmıştım, bu akşamki maç bizim ligde hangi hedef için oynayacağımızı göstermesi açısından önemli. Kazanırsak, ilk 2 için umutlanabiliriz, aksi durumda Play-Off'a razı oluruz. Ben umutluyum. Puan alırız diye düşünüyorum. Son anda bir aksilik olmaz, Allah izin verirse bu sezon ilk defa Kocaelispor'u deplasman maçında izleyeceğim. Şu Olimpiyat Stadı'nı bir göreyim. Biliyorsunuz Olimpiyat Stadı'nın rüzgarı meşhurdur. Dileğimiz, beklentimiz bu akşam Olimpiyat Stadı'nda Körfez rüzgarının esmesi. Kocaelispor'umuza bu akşam gönülden başarı diliyorum.
Son bir not: korfez.org sitesinde, "Kan değişimi faydalı olur mu?� sorusunun yer aldığı ankete katılanların yüzde 74'ü evet, yüzde 26'sı ise hayır demiş. Resmi sitede "Büyükşehir maçının skoru ne olur?� sorusunun yer aldığı ankette yüzde 53'lük oran kazanırız, yüzde 26'lık oran kaybederiz, yüzde 21'lik oran ise berabere biter yanıtını vermiş. Taraftar, kan değişiminin takıma olumlu yansıyacağı görüşünde. Haydi hayırlısı bakalım.
 
eXTReMe Tracker