Friday, November 14, 2014

4 yemek için 4 milyon verdik - Bilgin Gökberk

 
Dolar 2,5, euro 3 olmuşken...

4 yemek için 4 milyon veren...
Bi 90'da 4 milyon yiyen
Ve parayı dolar olarak ödeyen tek ülke biziz herhalde.
Yine Guinness'lik olduk.


* * *


2 daha ver 1-0'a bağla bari.

Paramızla telef olduk.


* * *


Acı...
Ama gerçek.
Katar'dan beter olduk.
Artık üste  para verip oynuyoruz.
Ve...
Bunlar daha iyi günlerimiz.


* * *


Slogan engliş oldu mu huylanıyor insan.
'Bridge together' demişlerdi.
Hep beraber köprü möprü kuracağız zannettik.
Önce bi sevindik.
Bi heveslendik.
Sonra bi baktık ki;
'Be rich together'.
Mış.
Onlar 'rich' oldu.
Biz köprü olduk.
Üstümüzden geçtiler.
Olan bize oldu.


* * *


Bi tane daha uydurduk.
Discover the potential.
Ne demek?
Potansiyelimizi keşfet.
Gerek var mı?
Yok.


* * *


Potansiyel belli ve keşfedilmiş.
Eskiden yerin üstünde teker teker ölüyorduk.
Şimdi yerin altında topluca ölüyoruz.
Canımız için 4 kuruşluk cihazları çok görüyoruz.
Yerin 400 metre altındaki soyumuz sopumuz için 4 kuruş vermiyoruz...
Ve ölüyoruz.
Top'umuz  için güle oynaya 4 milyon veriyoruz.
Ve 4 yiyoruz.
Potansiyel bu.


* * *


Allah topumuzun müstahakını versin demenin de bi manası yok.
Vermiş zaten.


* * *


Elalem bizi  çoktaaaan discover etti.
Rahat olun.
Bizi bizden iyi tanıyor.
Biz her gece dizi izlerken...
Onlar bizi  dizi yaptı.
Yıllardır bizi izliyor.


* * *


The Potential'le devam edelim.
İzlanda da zaten discover etmiştik.
3 lük olmuştuk.
0'dık.
4 milyon verip bi daha test ettik.
25'de 2 lik...
45'de  3 lük...
90' da 4 lük olduk.
Bi daha discover olduk.
Ve artık emin olduk.
0'ız.


* * *


Almanlar bunlara ilk 25'de 4, 90'da 7 attı.
Allahtan onları getirmedik.
1-2 tane de odaları basılan  bizim almancı'lar hatırına  atarlardı.
1 düzine'ye bağlarlardı.


* * *


Devre arasında '4 daha verelim, 3 tane de biz atalım' diyebilirdik.
Demedik.
Bunu da akıl edemedik.


* * *


Galiba en mantıklısı...
Ya Cebelitarık'la oynamak...
Ya da Papa'ya din'ler arası anlaşma çerçevesinde hatır gönül takım kurdurup...
Bi onla bi Vatikan'la oynamak.
Maçları da Discovery Channel'ci arkadaşlara verirsin.
Hem daha bi anlamlı olur...
Hem de slogan'ına yarar.
Ve de daha  entellektüel bi ortamda keşfedilmeyi beklersin..
Aklıma şu anda başka bişey gelmiyor.


* * *


Türkçesi...
Sıfır'landık.
Ülkenin futbol organizasyonu resmen çöktü.
Maçlara gelen yok.
Tivi'den seyreden yok.
Güven yok.
İnanç yok.


* * *


Ki...
O kafa bulduğumuz Katar bile parayı senin gibi bi 90'da yemiyor, çarçur etmiyor biriktiriyor, ,gidip Fifa'ya  yatırıyor.
O bile dünya kupası alıyor.
Sen hala nasihat alıyorsun.
6 takımlı grupta 6'ncısın.
Puanın 1.
Bir.


* * *


Türkçesi...
Potansiyel de yok.
The Potantial de yok.


* * *


En kötüsü umut da yok.


* * *


Maç için 'ithal edilen' eline bayrak verilen milli seyirci bile 'YETER' diye bağıyor.
A'dan Z'ye futbolu yönetenlere, bu ülkenin kokuşmuş dibe vuran futbol sistemine tepkisini milli maç hatırına bu defa Neymar'ı, Brezilya'lıları alkışlayarak zarif bi şekilde gösterdi.
Yarın nasıl gösterir bilinmez.


* * *


İyi bişey yok mu?
Olmaz mı...
Var.
Pozitif bakarsak...
Çok cazip ve aranan bi takım olduk.
Bizle aynı gruba düşen bayram ediyor.
Bu fani dünyada rakiplerini uluslararası turnuvalara en iyi hazırlayan takımız.
Böyle bi misyon üstlendik.
Ve cuk oturdu.


* * *


Köşemizde oturuyoruz.
Kuralar çekiliyor.
Gruplar belli oluyor.
Sahaya çıkıyoruz.
Grubumuzdaki takımları Dünya-Avrupa şampiyonalarına bi güzel hazırlıyoruz.
Yolluyoruz.
Sonra efendice sessiz sedasız aralarından çekilip...
Yine köşemize dönüyoruz.
Böyle takıma can kurban.


* * *


Son 1 şey...
Uzatma kes, bizi 1 cümleyle özet'le bro derseniz.
Lost izleye izleye lost olduk bro'lar.
Ve ülkenin yarısı hala bunun farkında değil.


* * *


Nokta.


 
 

 
eXTReMe Tracker