Sunday, November 11, 2007

taraftarca gerçekler - soccernet yorumu

However, let's not delude ourselves. Besiktas were abject, disorganized, and devoid of spirit. In this case the scoresheet didn't lie. The Turkish team, whose atmospheric stadium near the Bosphorus I rank as one of my favourites, simply didn't belong on the Champions League stage. They deserved to be on the wrong end of the biggest thrashing in competition history.

Çevirisi:

Kendimizi kandırmayalım. Beşiktaş berbattı, organize değildi ve oyuncuları ruhtan yoksundu. Durum böyle olunca skor tabelası yalan söylemedi. Gerçek şu ki, Boğaz'ı gören stadı kesinlikle benim en favori stadlarımdan olan Türk temsilcisi, kesinlikle Şampiyonlar Ligi seviyesinde bir takım değil. Kısacası, Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi tarihinin en ağır mağlubiyetini hak etti.

-Derek Rae, soccernet.com

Mehmet Batdal : "Bugün santrfor oynamalıyım hocam"


Mehmet Batdal, Süper Lig'in iki kademe altında, Bucaspor'da oynuyor ama Ümit Milli Takım'ın vazgeçilmez oyuncularından birisi. 1.95'lik boyu, 21 yaşı ve klas golleriyle dikkat çeken bir santrfor. Zaten iki sezondur adı büyük kulüplerin transfer listesinde anılıyor. Altyapı eğitimini stoper olarak almış ve bir gün antrenörüne "Bu maçta forvet oynamak istiyorum" demiş. Sitemli bir "Evet"in ardından o maçta iki gol atıp iki de asist yaptığında Türk futbolu gelecekte umut bağlayabileceği bir santrfora kavuşmuş.


Röportaj: İlker Uğur


Biz seni tanıyoruz aslında. Ümit Milli Takım'da yeni yeni parlamaya başlasan da birkaç sezondur büyük takımların transfer listelerine giren yetenekli bir futbolcusun. Ama bizim bildiğimiz de bununla kısıtlı. Bize biraz kendinden bahsedebilir misin?


İzmir Şirinyer doğumluyum ve doğduğum yerde yaşıyorum. Aile olarak Buca'nın yerlisi sayılırız. İlkokul beşinci sınıftayken katıldığım turnuva sonrası Bucaspor altyapısına alındım. Minik takımdan başlayıp tüm kategorilerde Bucaspor formasını giydim. Futbola forvet olarak başlamıştım. Daha sonra stoper oldum ve bir dönem bu böyle devam etti.


Neden oldu bu değişiklik?


O dönem istikrarsız bir performans sergiliyordum. Bir de sakatlıklarla uğraşıyordum. Sonra sol kanada geçtim. Oradan da stopere alındım. O pozisyonda iyi oynadım ve iki sezon stoper olarak devam ettim. Profesyonel olacağım dönemde tekrar forvet oynamaya başladım. Santrforluğa geçişim de ilginçtir. Bir maçta takımın durumu çok iyi değildi. Teknik direktörümüze o gün forvet oynamak istediğimi söyledim. O da sitem edercesine "Geç oyna o zaman, forvet de gelsin stoperde oynasın" dedi. O maçta iki gol atıp, iki asist yapınca artık santrfor olarak kaldım. 4-0 bitti maç. O gün stopere geçen arkadaş da profesyonel takımda şu an ve o hâlâ stoper, ben hâlâ forvetim. Bu olay benim için güzel bir dönüm noktası oldu diyebilirim.


Milli Takım'a nasıl seçildin?


Benim Genç Milliliğim hiç yoktu aslında. Antalya'da Fatih Terim'in gerçekleştirdiği Milli Takım seçmelerine Ege Karması'yla katıldım. O seçmelerin ardından oynadığımız ilk Norveç maçında Milli Takım kadrosundaydım.


Ben seni canlı olarak Gürcistan'la oynadığımız maçta izledim ilk olarak. Çok şık da bir gol atmıştın o maçta.


Evet, o karşılaşma benim için önemli bir maçtı. Son 14 dakikada oyuna girip bir de gol attım ve maçı kazandık.


Artık ilerlemem lâzım


Genellikle futbolcular doğdukları yerde futbol oynamazlar. Futbola orada başlarlar belki ama sıklıkla başka yere giderler. Senin gibi futbolcu çok fazla yok bu seviyede. Bucaspor'da simge olmuşsundur herhalde.


Olacağım inşallah. Sonuçta daha yaşım çok genç ve altyapıdan çıkan genç bir çocuğum. Bana bu gözle bakıyorlar. Bucaspor benim semtimin takımı ve futbola başladığım yer. Ama futbolda hedefler var elbette. Her futbolcu gibi benim de hedeflerim var. Bu hedeflerin gerçekleşeceği yer Bucaspor değil. Bir noktadan sonra ilerlemek lazım. Bu sıçrama bir-iki sezondur söz konusu. Sakatlık problemi oldu bir kez, bir kez de bonservis sorunu. Bundan sonra inşallah bir aksilik olmazsa bir adım atmak istiyorum.


Bir önceki teknik direktörün senin için "Altyapı eksiği var" açıklaması yapmış.


Olabilir. Sonuçta ben altyapıda bir mevki kargaşası yaşadım ve daha çok stoper eğitimi aldım. Bucaspor gibi mütevazı bir kulübün altyapısında sürekli forvet oynasam bile eksikliklerim olabilirdi. Stoper oynayıp sonradan forvete geçmemden kaynaklanan bir eksikliktir bu. Daha iyi olabileceğimin farkındayım ve bunun için ekstra çalışmalar yapıyorum.


Eğitim durumun nedir?


Üniversite öğrencisiyim. Ege Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu'nda okuyorum. Süper Lise mezunuyum.


Buca'da küçük çaplı bir efsane olmuşsundur herhalde?


(Gülüyor) Basın yoluyla gündeme gelince insanlar da beni tanıyor.


Genellikle 2.Lig'de oynayan oyuncular bu kadar ön sıralarda olmaz ama senin ismin dönem dönem ortaya çıkıyor ve basında görünürlük alıyorsun.


Söz konusu transfer haberleri bir türlü gerçekleşmediği için bir gündem oluşması söz konusu gerçekten. Ama bu tip transfer haberleriyle anılmak çok da hoşuma gitmiyor.


2. Lig'den gelen bir oyuncunun Süper Lig'e çıkması başarıdır ama senin adın hep büyük takımlarla anılıyor. Şu anki hedefin nedir? Adım adım mı yükselmek istiyorsun, yoksa bir anda tırmanmak mı hedefin?


Öncelikle bu transfer sezonu kapandı. Ocak ayı ve sezon sonu var önümde. Ümit Milli Takım benim gelişimim ve göz önünde olmam açısından çok önemli bir fırsat. Bunu en iyi şekilde değerlendirmek istiyorum. Bucaspor'da da üst düzey performans göstermek istiyorum. Büyük takım veya küçük takım ayrımım yok ama hayırlı bir transfer yapma isteğim var. Transfer biraz da kısmet işi. Geniş bir yelpazede düşününce hedeflerim arasında büyük takımlara gitmek elbette ki var.


Ibrahimovic ve Hakan Şükür'ü izliyorum


Gelişiminde kendine örnek aldığın futbolcular var mı?


Var tabii. Bire bir olmasa da özelliklerini beğendiğim oyuncular var. Örneğin Zlatan Ibrahimoviç ve mevkiim gereği Türkiye'de Hakan Şükür. Bu oyuncuları seyrederek daha iyi olmaya çalışıyorum.


Ibrahimoviç'i andırıyorsun aslında; boyun kaç?


1.95. Ibrahimoviç benzetmesini sık sık yapıyorlar. İnşallah onun gibi olurum.


Ailen futbolcu olmanı destekledi mi?


Destekledi elbette. Bende büyük emekleri var. Babamın çok katkısı vardır altyapı dönemlerinde. O dönemler zor günlerdi gerçekten. Bugün işimiz çok daha kolay altyapıya göre.


Genelde futbolcular evden kaçma hikâyeleriyle anılır. Senin başına öyle bir olay geldi mi?


Hayır, öyle bir şey olmadı. Ama futbolu okulla beraber götürmem konusunda büyük baskılar oldu.


Okulu veya futbolu bırakmayı düşündün mü?


Yok, yok. Okulda da başarılı bir öğrenciydim ve ikisini iyi idare ettim. Hiç problemli bir öğrenci değildim. Liseye giderken hedeflediğim yerdeyim şu anda.


Genellikle futbolcuların "Ben futbolcu oldum" dediği anlar vardır. Sen bu anı yaşadın mı?


Hayır, henüz öyle bir noktaya gelemedim. Hiçbir şeyin garantisi yok ki hayatımda. Ben bunu en iyi sakatlandığım zaman gördüm. Hedefim futbolla iyi yerlere gelmek. Bunu da bir gün başaracağıma inanıyorum.


Sakatlık sırasında futbolcu neler düşünür?


Bu tabii ki yaşadığınız sakatlığa bağlı ama ben kendi deneyimimi anlatayım. Stres kırığı yaşadım ve bu geçmeyebilen de bir sakatlık. Tekrarlama riski vardı. O sırada dünyadaki en olumsuz şeyleri düşündüm elbette. Ama bu sakatlık döneminde insanın kendisine verdiği moral de çok önemli. İlk birkaç günkü moral çöküntüsünün ardından kendimi toparladım ve geçeceğine inandım. Böyle üstesinden geldim. Aslında daha zor olacağına inanıyordum ama düşündüğümden daha kolay geçirdim toparlanma evresini.


Ümit Milli Takım Avrupa Şampiyonası Grup Elemeleri'nde oldukça iyi bir performans sergiliyor. Grupta ikide iki yapıldı. Ümit Milli Takım'ın durumu nedir?


Çok güzel bir takımımız var ve arkadaşlık üst düzeyde. Bu hırs ve uyum sahaya da yansıyor zaten. Bu sayede ben başarıya ulaşacağımızı düşünüyorum. İyi bir takımız ve her şey şu an iyi gidiyor. Geçen sefer son maçta finallere katılma şansını kaçırmıştık. Bu kez kesinlikle katılacağımızı düşünüyorum.


Arkadaşlarım beni hırslandırıyor


Şu an Ümit Milli Takım'dan takım arkadaşların A Milli Takım'ı zorluyor. Bu durum seni de motive ediyor mu A Milli Takım'a çıkmak için?


Elbette motive ediyor. Onları orada oynarken gördükçe bir gün o formayı giyebileceğime daha fazla inanıyorum. Bu da beni hırslandırıyor. Fatih Hoca görev verdiği takdirde elimden gelen her şeyi yaparım tabii ki.


Genellikle en üst liglerde mücadelenin alt liglere göre daha kolay olduğu konuşulur. Sen Turkcell Süper Lig'i televizyonda izliyorsundur. Bize TFF 2. Lig'deki mücadeleyi anlatabilir misin?


Süper Lig'de oynamış tecrübeli ağabeylerimizden bunu ben de çok duydum. Süper Lig'in daha kolay olduğunu, orada kendimi daha rahat gösterebileceğimi ve daha başarılı olabileceğimi onlar da söylüyor. Ama bunu yaşamak lazım. 2. Lig'de daha sert bir futbol oynanıyor. Çok daha az boş alan buluyorsunuz orada. Geçen sezon Fortis Türkiye Kupası'nda Süper Lig ekipleriyle oynadık ve başarılı sonuçlar elde ettik. Sakaryaspor ve Çaykur Rizespor'u yendik. Ankaragücü'ne çok şanssız kaybettik.


Kendini kamuoyuna gösterme sıkıntısı yaşıyor musun?


Hayır yaşamıyorum. Ben başarılı bir performans gösterdiğimde bunun ulaşması gereken yere ulaşacağını biliyorum. Ben kendimi biliyorum ve insanlar da beni biliyor. Gazetelerde ne yazılıp çizildiği çok da önemli değil. Çok şey yazıldı çizildi şu ana kadar ama ben kendim olduğum sürece istediğim hedeflere ulaşacağım.


Boş zamanlarında neler yapıyorsun?


Playstation oynuyoruz arkadaşlarla. Bilgisayarla uğraşıyorum. Gazete okuyorum. Bazen dışarı çıkıyorum.


Kendini İstanbul'a gelmeye hazır hissediyor musun?


Hissediyorum tabii ve gelmek de istiyorum. İçimde gerçekleşmesini beklediğim bir ukde bu.


Bir gün hayalinde Avrupa'ya gitmek var mı?


Var tabii. Hayallerimin en başında A Milli Takım'la birlikte o duruyor.


Gece gözünü kapattığında kendini nerede hayal ediyorsun?


İspanya veya İngiltere'de. İnşallah zamanı geldiğinde oralarda oynayacağım.

Jem Paul Karacan: "Milli maçı milli formayla izliyorum"




Türk baba ve İngiliz anneden Londra'da doğdu. Ay-yıldızlı formayı U17 Milli Takımı'nda giymeye başladı, bugün U19 Takımımızın önemli kozlarından biri. 14 yaşında Galatasaray'a geldi, beğenildi ve sözleşme yaptı ama yaşı küçük olduğu için Türkiye'de kalmayı göze alamadı. Premier Lig takımlarından Reading'in rezerv takımında oynuyor. Köklerine sıkı sıkıya bağlı olduğunu söylüyor ve Milli Takım'ın maçlarını milli formaya giyerek izlediğini anlatıyor.

İlker Uğur

İngiltere Premier Ligi'nden bir oyuncu daha Türkiye Genç Milli Takımlarında. Seni aslında iki sene önce Antalya'da düzenlenen U17 Avrupa Şampiyonası'nda tanımıştık. İki sene geçti ve sen şu an U19 Milli Takımı'ndasın. Biraz kendinden bahsedebilir misin?


Türkiye Milli Takımı'na birkaç sene önce seçildim ilk kez. İlk maçımda Rusya karşısına çıktım. Bir hazırlık karşılaşmasıydı. Benim için önemliydi, çünkü Türkiye Milli Takımı forması giymek en büyük hayallerimden birisiydi. İngiltere'de doğmuş olmama rağmen köklerim Türkiye'de ve bu köklere sıkı sıkıya bağlı bir ailede yaşıyorum. U17 Avrupa Şampiyonası Elit Turu'nda mücadele ettik. Başarılı olamadık maalesef ama şimdi sırada U19 Avrupa Şampiyonası var. Oradaki hatalarından ders almış bir takımız.


Ailenden bahsedebilir misin?


Babam Aksaraylı. Annem Londralı bir İngiliz. Ben de Londra doğumluyum. Hayatım boyunca İngiltere'de yaşamama rağmen tatillerde hep Türkiye'ye gelirim. Kuşadası'nda bir yazlığımız var. 5 yaşından beri futbol oynuyorum.


Futbola nerede başladın?


İlk takımım Wimbledon'dı. Şu an adı MK Dons ve bu apayrı bir hikâye. 7 ile 14 yaşlarım arasında Wimbledon'daydım. 14 yaşımda Galatasaray'a geldim. Denendim ve Galatasaray benimle sözleşme imzaladı. Ama o yaşımda evden uzak olmak benim için biraz zordu ve çok gençtim. Ama oldukça iyi bir deneyimdi. Umarım yakın zamanda Türkiye'ye tekrar gelirim.


Galatasaray'la bu sözleşmen hâlâ devam ediyor mu?


Sanıyorum şimdiye kadar çoktan sona ermiştir. O zaman olgunlaşmamıştım ve okulla ilgili de çeşitli sorunlar olduğu için geri dönmüştüm. İnşallah buraya tekrar geri döneceğim.


Kazım'ı düşününce gözlerim parlıyor


Türkiye'ye gelen çeşitli oyuncular var. Mesela Kazım Kazım gibi. Bir de İngiltere'de oynayan ama Türkiye forması giyen Mustafa İzzet örneği var. Senin şu anda kariyerin için bir adım atman gerekiyor gibi gözüküyor. Bu adımı atacağın yer İngiltere mi Türkiye mi olacak?


Bu zor bir soru, çünkü Türkiye'deki ve İngiltere'deki sistemler oldukça farklı. İngiltere'de rezerv takım diye bir şey varken Türkiye'de PAF Takımı var. Reading'de geniş kadrodayım ama her hafta rezervlerle 90 dakika maç oynuyorum ve bu büyük bir tecrübe oluyor benim için. Şu an için şansımı İngiltere'de biraz daha zorlamak istiyorum. Kazım İngiltere'de her hafta oynayan bir oyuncuydu. Fenerbahçe'ye geldi. Brezilya maçında Milli Takım forması giydi ve kendimi öyle düşününce gerçekten gözlerim parlıyor. Bir gün Türkiye'nin büyük takımlarından birisinin formasını giymek istiyorum. Bunun ne zaman olacağını bilmiyorum ama umarım çabuk olur. Çok çalışmam lazım.


Kazım'la konuştuğumuzda İngiltere'de gençlere çok önem verilmediğinden yakınıyordu. Sen bu konuda ne düşünüyorsun?


Bir yerde şans bulmak için çok çalışmak gerektiği doğru. Kazım söz konusu olduğunda ise İngiltere'nin en köklü takımlarından birisinde oynadı. Çalıştığınız, kendinizi futbola adadığınız zaman o şans elinize geçiyor.


Seni çeşitli dönemlerde savunmanın önünde, göbekte ve forvetin arkasında görebiliyoruz. Sen hangi pozisyonu tercih ediyorsun?


Ben en çok orta sahanın göbeğinde oynamaktan mutlu oluyorum. Mücadele ederek top kazanmayı çok seviyorum. Goller atmayı da çok seviyorum. Aslında oynadığım sürece mevki fark etmiyor, çok mutlu oluyorum. Geçen sezon sağ bek bile oynadım ve ondan da zevk aldım.


En çok Tugay'ı beğeniyorum

Arkadaşlarımla konuştuğumda Lampard'a olan fiziksel benzerliğinden söz etmiştim. Gerçekten çok andırıyorsun. Pozisyonunuz da aynı. Örnek aldığın başlıca futbolcu o herhalde.


Evet. Başkaları da bunu söylüyor. Kardeşim bir maçta yandan bir fotoğraf çekmiş, birebir kopyası gibi çıkmışım. Bir gün inşallah onun kadar iyi bir oyuncu olurum. Ama en beğendim mevkidaşım Tugay'dır. Onu izlemek büyük bir zevk. Türkiye'de çok iyi işler yaptı, hâlâ çok büyük bir oyuncu. Onu Galatasaray, Glasgow Rangers ve Blackburn'de izledim. Kardeşim Blackburn taraftarı, bense Tugay. Onunla beraber oturup izliyorum maçları. Emre de idollerimden birisi. Onunla birkaç hafta önce maç öncesi konuşma fırsatım oldu.


Beğendiğin İngiliz oyuncu var mı?


Yok hayır. Benim en favori oyuncum bir Türk (Gülüyor). Lampard ve Gerrard var elbette. Yadsıyamayacağınız yetenekler bunlar.


U17 Avrupa Şampiyonası'nda ailen de Antalya'daydı. Seni her yerde izliyorlar mı?


Her yere geliyorlar benimle. Çok küçük yaşımdan beri tüm deplasman maçlarımı izlemeye gelirler. Wimbledon evimize bir saat uzaklıktaydı ve annem beni her antrenmana arabayla götürürdü. Yetişmemde büyük payı vardır. Bulgaristan'a da geldiler. Kamp süresince Türkiye'deydiler. Ailenin desteği çok önemli futbolcu olurken. Ben bunu fazlasıyla hissettim. Örneğin Genç Milli Takımlara ilk geldiğimde onları arar, bana yeni kelimeler öğretmelerini isterdim. O yönden de çok yardımcı oldular. Onları çok seviyorum.


Milli Takım'daki oyuncularla aran nasıl?


İlk başta çok zordu elbette. Dili bilmiyorum. Ama zamanla iyi oldu. Bazı oyuncuların biraz İngilizcesi de var ve bu da bana çok yardımcı oldu.


Reading'in geniş kadrosundasın ama henüz maça çıkmadın Premier Lig'de.


Profesyonel sözleşmeye Temmuz'da imza attım. 40 numaralı forma benim. Üç senelik bir kontrata imza atarak Premier Lig'de oynayan bir takımın oyuncusu olmak rüyanın gerçek olması adeta. Bu sene mücadele edip birkaç maçta oynamak istiyorum. Olmazsa önümde iki sezon daha var. Kiralık olarak başka kulüplere gitme ihtimalim de her zaman var. Bu işi başaracağımdan eminim.


Galatasaray'a gelişin nasıl olmuştu?


İnternette geziniyordum. Galatasaray sitesini açtım ve bir baktım seçmeler var. Wimbledon'daydım ve MK Dons olayı nedeniyle çeşitli belirsizlikler vardı. Babama gidip "Nasılmış görmek istiyorum" dedim. Atladım uçağa geldim. Bir maçta oynadım. Sonra aradılar, tekrar geldim ve birkaç antrenmana çıktım. Ondan sonra sözleşme önerdiler. Galatasaray çok büyük bir takım ve buraya gelip onlarla çalışmak benim için büyük bir onurdu. Ama ben ve ailem için en doğru zamanlama değildi.


Bu röportajın ardından Türkiye'ye gelişin hızlanacak galiba. Galatasaray'ı tutuyorsun sanırım ve 2000'deki finali de izlemişsindir.


Evet. Babam o gün stattaydı. Biz de evde izledik. Örneğin Türkiye ne zaman bir takımla oynasa benim Milli Takım formam hep üzerimdedir.


Boş zamanlarında neler yapıyorsun?


Reading'de oturuyorum. Bir havuzumuz, bilardo masamız filan var. Orada rahatlamayı seviyorum. Arkadaşlarla Pro Evolution Soccer oynuyoruz. Sürekli sinemaya gidiyorum. Vizyona giren tüm filmleri izlerim. Ama en önemli şey dinlenmek. Futbol birkaç saatlik bir iş değil. Yedi gün, 24 saat içinde olmalısınız. Tüm hayatınızı futbola adamalısınız. Düzgün yemeli, düzgün içmelisiniz.


Burada olmaktan mutlu musun?


Evet. İlk birkaç gün zorlanıyorum ama sonra alışıyorum. İyi arkadaşlarım var burada. Teknik ekip yardımcı oluyor sürekli. Hiç yabancılık çekmediğim bir yer diyebilirim.
 
eXTReMe Tracker