Thursday, August 07, 2014

En verimli golcü Bruno ... (STSL Değerlendirme)

Gol krallığı tacını Aatıf Chahechouhe'nun taktığını hepimiz biliyoruz. Ancak girilen pozisyonlarda atılan gol sayılarından yola çıkarak oluşturduğumuz verimlilik kriteri, bize Akhisar Belediyesporlu Bruno Rosa'yı işaret ediyor. Girdiği 25 pozisyondan 11'ini gole çeviren Brezilyalı, yüzde 44'lük verimlilik oranıyla ilk sırada yer alıyor.

Ligin gol kralının kim olduğunu hepimiz biliyoruz… Ardından gelenleri sıralayan listelere de her yerde rastlamak mümkün. Peki, o golcülerin verimliliğini nasıl hesaplayabiliriz? İlk akla gelen cevap, attıkları golleri oynadıkları maç sayılarına bölmek olabilir. İyi de şampiyon olmuş bir takımda 30 maç oynayan bir golcüyle küme düşmüş bir takımda 30 maça çıkmış bir golcü arasında bu yöntemle adaletli bir sonuca ulaşmak mümkün mü? Şampiyonlukla kucaklaşmış bir takım doğal olarak daha fazla pozisyona girecek ve o takımın santrforu için de gol atmak daha kolay olacaktır değil mi? Galiba anahtar kelimeler "pozisyona girmek." O halde biz de bu yolu izleyelim ve Spor Toto Süper Lig'de 10 ve daha üzerinde gol atan 22 oyuncunun verimliliğini, girdikleri gol pozisyonlarını nasıl değerlendirdikleri üzerinden irdeleyelim.
Bu ipucundan yola çıktığımızda, karşımızda en verimli golcü olarak hiç de tahmin edilemeyecek bir oyuncuyu, Akhisar Belediyespor'un Brezilyalı santrforu Bruno Rosa'yı buluyoruz. Oysa Akhisar ekibinde sezonun flaş golcüsü Bruno değil, Oumar Niasse'dı değil mi? Biz spekülasyonlara değil rakamlara bakalım… 34 maçta 12 gol atan Oumar Niasse aslında maç sayısı üzerinden bir hesaplama yapıldığında bile Bruno Rosa'nın arkasında kalıyor. Çünkü Brezilyalı oyuncunun 31 maçta 11 golü bulunuyor. Ama asıl fark girdikleri pozisyon sayılarında yatıyor. Niasse 44 gol pozisyonunun 12'sini gole çevirerek yüzde 27 gibi bir oranda kalırken, girdiği 25 pozisyonunun 11'inden gol çıkartan Bruno Rosa, yüzde 44'lük oranla ligin en verimli golcüsü unvanını hak ediyor.
Verimlilik sıralamamızın ikinci basamağında ise 31 pozisyonun 13'ünü gole çevirip yüzde 41'lik bir orana ulaşan Gençlerbirliği'nin Rumen santrforu Bogdan Stancu ile 29 pozisyonun 12'sini gole çevirip yine aynı oranı tutturan Sivasspor'un sağ kanat oyuncusu Burhan Eşer oturuyor. Kayseri Erciyesspor'un ara transferde renklerine bağladığı Portekizli Edinho da 28 pozisyondan çıkardığı 11 golle dördüncü "en verimli golcü" unvanını taşıyor.
"Gol kralı Aatıf Chahechouhe nerede?" diye soracak olursanız, o ancak listenin dokuzuncu sırasında kendisine bir yer bulabiliyor. Arkadaşlarının hazırladığı 52 pozisyonun 17'sini gole çeviren Faslı oyuncu yüzde 32'lik bir verimlilik oranına sahip. Galatasaraylı Wesley Sneijder (%37), Fenerbahçeli Emmanuel Emenike (%36), Kasımpaşalı Oscar Scarione (%33) ve Çaykur Rizesporlu Leonard Kweuke (%33) de gol verimliliği açısından Aatıf Chahechouhe'yu geride bırakıyor.
Krallık yarışında Aatıf Chahechouhe'nun hemen arkasında yer alan iki oyuncudan Burak Yılmaz'ın verimlilik yüzdesi ise daha da düşük. 57 gol pozisyonundan 16 gol çıkartan ve yüzde 28'de kalan Burak Yılmaz, 22 kişilik listenin 19. basamağında bulunuyor. Listenin en altında ise 46 pozisyonun 10'unu gole çevirip yüzde 21'lik bir oran tutturan Medical Park Antalyasporlu Lamine Diarra bulunuyor.
Aynı yöntemle takımların gol verimliliğine baktığımızda ise Sivasspor'u ilk sırada görüyoruz. 169 gol pozisyonundan 60'ını gole çeviren ve yüzde 35'lik bir oran yakalayan kırmızı-beyazlılar, gol yollarında en verimli takım unvanını taşıyor. Onları yüzde 33'lük oranla Fenerbahçe, yüzde 30'luk oranla Beşiktaş, Trabzonspor ve Çaykur Rizespor izliyor. Gol verimliliği en düşük takımlar ise 190 pozisyondan 40 gol çıkartan Bursaspor (%21), 151 pozisyondan 33 gol üreten Kardemir Karabükspor (%21) ve 167 kez gole yaklaşıp ancak 30'unu gole çevirebilen Kayserispor (%17)

Jorge Mendes'in Hikayesi


Şampiyonlar Ligi finali bu sezon onun memleketinde oynandı. Madrid derbisi için iki yıl önce 'Jorge Mendes derbisi' diyenler haklıydı, Portekizli menajerin temsilcisi olduğu 10'un üzerindeki futbolcu Santiago Bernabeu'nun çimlerinde kozlarını paylaşmıştı. Mayıs ayında da bir numaralı kupanın finali için Lizbon'da Luz Stadı'nın zeminine çıktıklarında da tribünde Mendes büyük bir gururla eserini izliyordu. Evet kadroları yönetimler, teknik adamlar kuruyor ama bir gerçek var ki Avrupa futbolunda son 10 yılda Jorge Mendes hangi kulüple çalışıyorsa o kulüp mutlaka zirveye çıkıyor. Beşiktaş hariç. Çünkü Portekizli süper menajer için Real Madrid, Atletico Madrid ve Chelsea bir vitrinse ne yazık ki Beşiktaş yakın geçmişte indirim mağazası olmaktan öteye gidemedi. Ricardo Quaresma en şöhretli olanlarıydı. Porto, Inter, Chelsea derken düşüşe geçen kariyerini toparlamak için Mendes onu Beşiktaş'a getirdi. Fernandes, Simao, Almeida, Bebe, Sidnei ve Julio Alves... Jorge Mendes'in enkazını temizlemek kolay olmadı, bugün bu isimlerin hiçbiri Beşiktaş'ta yok ama faturanın bedeli kısaca feda sezonu oldu. 

Mendes için Beşiktaş belki de tek başarısız projeydi, Arda Turan'ı Atletico Madrid'e götürürken, İspanyol kulübünün antetli kağıdını kullanıp bizzat Galatasaray'a 12 milyon avroluk teklifi yapan da Mendes'in ta kendisiydi. Jorge Mendes bugünlerde yine büyük transfer şovunu yaptı. Onun portföyündeki futbolcularla oluşturulan Atletico Madrid kadrosu, son üç yılda hayalini zor kurduğu kupaları kazandı ve İspanya'da 18 yıl aradan sonra şampiyonluk sevinci yaşadı. Barcelona ile çalışmayan Jorge Mendes, bu sezon rotayı Real Madrid'e çevirdi. Dünya Kupası'nın gol kralı James Rodriguez'i geçen sezon 45 milyon avro'ya Monaco'ya satan Portekizli menajer, turnayı bir kez daha gözünden vurdu ve Kolombiyalı genç yıldızı 80 milyona Real Madrid'li yaptı. Mendes, bir yılda Rodriguez'in iki transferinden 10 milyon avro'nun üzerinde komisyon alırken aynı politikayı Falcao için de uygulamıştı. Kolombiyalı golcüyü Porto'dan 40 milyona Atletico Madrid'e getiren Mendes, iki yıl sonra zirveye çıkan 9 numarayı 60 milyona Monaco'nun Rus patronuna sattı. Portekiz kulüplerinin transfer başarısından söz edilirken, oyuncu izleme komiteleri ve yönetimlerine büyük alkış gider ama bu imzalarda aslan payı aslında Jorge Mendes'in. Menajerlik şirketi Gestifute, 10 yıldır Avrupa futboluna hükmediyor. Cristiano Ronaldo'yu Manchester United'dan Real Madrid'e 96 milyona getiren Mendes, İspanyol kulübünün bir zamanlar iki milyona almadığı Pepe'yi 30 milyona sattı. Jorge Mendes'in, Jose Mourinho'yu 'özel biri' yapan adam olduğunu da söylemeye gerek var mı? Peki kim bu Jorge Mendes? Yanından ayırmadığı üç cep telefonunun aylık faturalarının 10 bin avrodan fazla olduğu söyleniyor. Porföyünde yüze yakın futbolcu bulunduran ve toplam değerleri milyar avro'yu geçen bu kadife ayakları pazarlayan bir süper menajer için elbette bu faturaların lafı olmaz! Jorge Mendes, hep futbolcu olmayı hayal etmiş bir çocuktu. Belki de hepimiz gibi! Babasının çalıştığı petrol şirketinin takımı Petrogal'de, ardından ağabeyinin birlikte Lizbon'dan göç ettiği Viana do Castelo'da Vianense'de forma giydi. Üçüncü ligde bir futbolcu ne kadar kazanırsa o kadar kazandı. 

Video film kiraladığı bir dükkan açtı kendine ve 30 yaşında futbolu bıraktığında parayı, bar ve gece kulübünden kazanacağına karar verdi. Caminha'da açtığı bara gelen bir kaleci, Mendes'in tüm kariyerini sil baştan değiştirdi. Guimaraes forması giyen 22 yaşındaki Santo, Porto'ya transfer olmak istiyordu ama iki takım arasındaki düşmanlık yüzünden imza çok zordu. Jorge Mendes, Deportivo La Coruna'ya 1996 yılında Santo'yu satmayı başardı. Önemli olan piyasaya adım atmaktı, arkası geldi. Alt ligden Costinha'yı Monaco'ya, Capucho'yu da Porto'ya sattığında ülkede yeteri kadar tanınmıştı ama Portekiz'de futbolcu menajerliği Jose Vega'dan sorulurdu! Galatasaray'a Mario Jardel'i de satan ve Figo, Pinto, Zidane gibi yıldızların menajerliğini yapan Veiga, Porto'yu avucunun içinde tutuyordu. Se

rgio Conceiçao'nun transferi yüzünden Porto ve Vega birbirlerine girince devreye elbette ki Jorge Mendes girdi! Jose Vega artık Benfica tarafındaydı, Jorge Mendes ise Porto. 2002 yılında Lizbon havaalanında bavullarını beklerken yumruk yumruğa kavga edecek kadar da rekabeti sertleştirdiler. 

Ama kazanan genç Jorge Mendes oldu. Porto ile Şampiyonlar Ligi'ni kazanan Jose Mourinho, Uniao Leiria'yı çalıştırdığı günden beri Brezilyalı menajer Jorge Baidek ile çalışıyordu. Jorge Mendes süper menajerliğe adımını Mourinho ile attı. Adı Liverpool ile anılan Mourinho, Chelsea'ye imza atmadan önce Baidek ile yollarını ayırdı ve Chelsea de perde arkasındaki adam bir diğer süper manajer Pini Zahavi'nin ortak çalıştığı Jorge Mendes ile anlaştı. Avrupa futbolu artık Zahavi-Mendes ikilisinin kontrolündeydi. Portekiz'deki rakibi Jose Veiga 2004 yılında pes etti ve Benfica yönetiminde çalışmaya başladı. Bugün 48 yaşında olan Mendes, Euro 2008'de doğduğu Lizbon'da O Jogo gazetesine düzenli makale yazması teklif edildiğinde kendisine "Milyonlarım" başlıklı bir köşe ayrılmasına itiraz etmiş ve köşenin adının "Avro'nun değeri" olmasını istemişti. Geride kalan altı yıl da gösterdi ki Mendes haklıydı. Avro'nun değerini onun kadar bilen bir başka futbol adamı daha yok
 
eXTReMe Tracker