Wednesday, December 07, 2016

Monday, December 05, 2016

Eren Albayrak: "Altyapılarda problem var!"

Onun hikâyesini "Hep beklenen ama geç patlama yapan bir oyuncu" başlığıyla anlatabiliriz. Bursaspor altyapısından yetişti, Trabzonspor, Orduspor, 1461 Trabzon derken Çaykur Rizespor'daki son iki sezonunda gerçek futbol kişiliğini buldu. Çok genç yaşta Bursaspor'da gördüğü şampiyonluğu şimdi Başakşehir'de takıma daha çok katkı sağlayarak yaşamak istiyor. Sahneye beklenenden geç çıkışına ise Türkiye'de genç oyuncuların yetiştirilme problemlerine parmak basarak açıklık getiriyor.
Röportaj: Rasim Artagan
25 yaşında bir oyuncu olmana rağmen bugüne kadar altı farklı takımda forma giydin ve artık oldukça tecrübelisin. Bu kadar çok takım dolaşmak futboluna ne kattı?
Kültür anlamında çok farklı şeyler gördüm. Karadeniz'de 5 sene oynadım. Farklı kültürleri yaşadım. Karadeniz'in farklı şehirlerinde oynadım. Trabzon'da, Rize'de, Ordu'da forma giydim. Karadeniz kültürü hemen hemen aynı gibi gözükse de kendi içinde çok farklı. Güzel şeyler yaşadım. Özellikle Rize'de geçirdiğim 3.5 sene çok güzeldi.
Futboluna ne kattı Karadeniz?
Çok şey kattı diyebilirim. Karadeniz'de sosyal anlamda çok geniş bir hayat yok. İster istemez futbola daha fazla konsantre oluyorsunuz. Daha fazla çalışmak zorunda kalıyorsunuz. Aslında bu bizim kültürümüze biraz ters. Çünkü Türk futbol kültüründe fazla çalışmak yoktur. Genelde böyle maalesef. Bir yeri yakaladıktan sonra, "Tamam ben oldum" diyoruz ve daha fazla çalışmıyoruz. Genç oyuncularda da böyle. 20 yaşında gittim ben oraya. Sosyal hayat çok gelişmiş olmadığı için kendimi daha fazla futbola verdim ve futbolumu geliştirdim. O anlamda bana çok güzel şeyler kattı. Farklı hocalarla çalıştım. Büyük hocalarla çalıştım. Onların da bana futbolu geliştirmem konusunda çok fazla katkıları oldu. Onun için şimdi buradayım.
2006'dan 2011'e kadar Bursaspor'da forma giydin ve altyapı sürecinin tamamını Bursaspor'da geçirdin. Güzide kulübümüz Türk futboluna sayısız oyuncu armağan etti. Bursaspor'un altyapısı hakkında bize biraz bilgi verir misin?
Bursaspor'un aslında altyapısı gerçekten çok kaliteli. Çok özel oyunculara sahipler. Gençler çok yetenekli. Bunları daha fazla kullanabilirse Bursaspor çok daha iyi olacaktır Türk futbolu için. Çünkü bizim şampiyon olduğumuz senenin anahtarı altyapıda gizliydi. O dönem altyapıdan çok fazla futbolcu vardı. Bunun katkısı çok büyüktü. Volkan, Sercan, Serdar Aziz, Muhammet, İsmail Haktan, Bekir Ozan, ben hep altyapıdan yetişmiştik. Gerçekten Bursaspor'un altyapısı çok güzel ve özeldi.
Neler öğrendin peki?
Ben bunu daha önceki röportajlarımda da söyledim aslında. Açık konuştum hep. Biz altyapıda çok fazla şey öğrenmedik. Biz kendimizi ne kadar geliştirmiyorsak, altyapı hocaları da kendilerini geliştirmiyor. Türkiye'de şöyle bir durum var. Futbol bitiyor, futbol bittikten sonra herkes hemen hoca oluyor. Tabiî ki kapasitesi olan bazı insanlar var. Ama hoca olmak isteyenlerin kendilerini geliştirmesi gerekir. Altyapıdaki hocalar kendilerini geliştirmediği için, bu oyuncuya yansıyor. Biz zaten sürekli Genç Millî Takımlara giden oyunculardık. Kendi yeteneklerimizle bir yerlere geldik. A takım seviyesine çıktıktan sonra altyapıdan bir şeyler almadığın için eksiklikler başlıyor. Ben kendimi geliştirmemişim altyapıda. A takıma çıkıyorum, eksiklerim çok. A takımada yeniden öğrenmeye başlıyorum her şeyi… Bu çok önemli bir şeydir. Futbolcu-antrenör ilişkisi dünya futbolunda en önemli kriterlerden birisidir. Bu ilişkinin önemi futbolcunun gelişimine yansıyor. Bizim altyapıda hocalarla ilişkimiz tabiî güzeldi ama hocalar kendilerini geliştirmedikleri için biz A takım seviyesine çıktığımız zaman eksiklikleri çok yaşıyoruz. Sakatlıklarımız oluyor. Ciddi anlamda bir altyapı oluşturmamışız. Artık seviyeyi kaldıramıyoruz. Beklenen performansı sergileyemiyoruz.
Yani bu genç yaşta sakatlanmalar, bu şartlarda normal o zaman.
Evet kesinlikle… Fiziksel anlamda hiçbir şey almamışız. Ben A takıma çıkmışım. Ama karşımdaki oyuncu gelişimini tamamen tamamlamış. Fiziksel anlamda her şeyi oturmuş. Şimdi ben onunla aynı idmanı yapıyorum, 16 yaşındayım. Benden onun performansını sergilememi nasıl bekleyebilirsiniz? Profesyonel seviyeye geldikten sonra artık yarışmacı dönemindesiniz. Herkes ekmek parası için ter döküyor. Tamam, ağabeylikler yapılıyor, ağabey-kardeş ilişkisi var, çok güzel. Ama ben ağabey dediğim kişiyle aynı forma için savaş veriyorum. Bu çok önemli. İçerdeki dengeleri ayarlayabilmek gerçekten çok önemli.
Çok bilinçlisin bu konuda. Bursaspor'un şampiyon olduğu sezonda bir maç da olsa forma giydin. Takıma o sezon katkı yapamasan da bir Anadolu kulübünün şampiyonluk yürüyüşüne yakından tanık oldun. Bir Anadolu takımının şampiyonluğa ulaşma sürecini bize anlatır mısın?
Bir kulüp şampiyonluk yaşamak istiyorsa öncelikle altyapısına önem vermeli. O dönemde Bursaspor'da bizim jenerasyon A takım seviyesine çıkmış ve forma şansı bulmuştu. Altyapıdan çıkan futbolcular, ondan sonra gelen güzel transferlerle Bursaspor'un oturmuş bir kadrosu vardı. Gelen takviyeler çok iyiydi. Batalla geldi, Ivan Ergic geldi, ileride Turgay ağabey vardı, Ozan İpek'in çıkış sezonuydu. Ali Tandoğan vardı. Ağabey-kardeş ilişkisinin güzel olduğu, herkesin birbirine sahip çıktığı, güzel bir aile oluşturduğumuz bir ortam vardı. Sezon başı kampına Serdar, Sercan ve ben katılamadık. Ümit Millî Takım'da şampiyonalar vardı. Onlara gitmiştik. Ondan sonra sezon başladı. Güzel başladık. Sürekli üzerine koya koya gittik. Geniş bir kadromuz vardı. Galip gele gele ister istemez performans da yukarı çekiliyor ve özgüven artışı oluyor. İlk haftalarda her şey çok zor. Hayal ediyorsunuz ama çok zor olduğunu da biliyorsunuz. Onun için şampiyonluğa gitmek istiyorsanız, maç maç bakmak zorundasınız. Her maçın taktiği farklıdır. İlk devre rölantide geçer ama ikinci devre kümede kalmak isteyen, Avrupa'ya gitmek isteyen, şampiyon olmak isteyen takımların performansı da yükselir. Biz de o dönemde performansımızı yavaş yavaş arttırdık. İnce bir nokta var. Eğer şampiyon olmak istiyorsanız bir kriter çok önemli. Anadolu maçlarının önemi çok büyük. Bu yadsınamaz. Ama üç büyüklerin önüne geçmek istiyorsanız, onları yenmek zorundasınız. Önde olmak istiyorsan, rakibini yeneceksin. En kötü yenilmeyeceksin. Biz onu o sezon başardık. Beşiktaş'ı içeride, dışarda yendik, Fenerbahçe'yi deplasmanda yendik. Ki 2-0'dan 3-2 galip geldik. Bunlar kolay işler değildi. Bunlar sayesinde özgüven ve inanç en üst seviyeye çıkıyor. Ondan sonra yavaş yavaş şampiyonluk havasına girmeye başlıyorsun. Baskı daha da artıyor. Taraftar baskısı var. Kamuoyu baskısı var. Baskıyı kaldırabilmek çok önemli. O kaosu iyi yönetebilmek çok önemli bir durum. Biz de o dönem bu baskıyı iyi yönettik. Takım olarak iyi yönettik. Ondan sonra da efsane bir şampiyonluk kazandık.
Bursaspor'dan sonra Trabzonspor'a transfer oldun ancak hiç forma giymeden Orduspor'a kiralandın. Trabzonspor'da neden oynayamadın?
Bursaspor ile sözleşmem bitmişti. Başka kulüplere gitme ihtimalim de vardı. Şenol Güneş Hocam beni istedi. Ben de Millî Takımlarda çalıştığım hocalarıma danıştım, istişarelerde bulundum. Çünkü benim için önemli bir karardı. Tabiî ki Şenol Hocamın istemesi benim için çok önemliydi. Ancak daha sonra beni kadroda tercih etmedi. Kendi görüşüdür, saygı duymak gerekiyor. Bunun üzerine ayrılmak istedim. "Oynamak istiyorum" dedim ve Orduspor'a gittim.
Bir sezon Orduspor'da forma giydin. Ancak Orduspor'da Süper Lig ve Türkiye Kupası'nda yalnızca birer maç forma giyebildin. O sezon neler oldu da bu kadar az oynadın?
Orada da şanssızlık yaşadım. Bir kupa maçı oynadım. İyi de oynadım. Ama şansım yaver gitmedi. Orada da hocam tercih etmedi. Ben buna her zaman saygı duydum. Beni oynatmak zorunda değil; tercih etmek zorunda değil. Bu ne benim futbolculuğum ne de karakterimle alâkalı. Bu tamamen tercih meselesi. Hocanın görüşüdür. Her zaman saygı duydum. Kesinlikle şöyle düşünüyorum; hocanın bu kararı güzel bir dille anlatması gerekiyor. Tercih etmeyebilirsin. Ben belki senin sistemine de uymayabilirim. Ama beni orada tutma o zaman. Bizim de futbol ömrümüz çok uzun değil. Bizim de bir hedefimiz var, geleceğimiz var. Başarmak istediğimiz şeyler var. Az önce dediğim gibi hocayla futbolcu ilişkisi çok önemli. Tercih etmeyebilirsin. İki taraf da saygı duymalı. O dönemler benim için çok sıkıntılı dönemlerdi.
Orduspor'dan sonra 1461 Trabzon'a gittin. Düzenli forma şansı buldun ve 2012-2013 sezonunun ilk yarısında 12 maçta forma giydin. 1461 Trabzon'da neler yaşadın?
Bu da benim kendi tercihimdi. Trabzonspor, tercihi bana bıraktı. İstersem Trabzonspor'da da kalabilirdim. 1461 Trabzon'da artık yükselişe geçme dönemim başlıyor. Trabzonspor'da kalabilirdim; orada forma savaşının içine girebilirdim. Ama bu hissiyat çok önemli. Benim hedeflerim farklı, düşüncelerim farklı. Bazen hedefe gitmek istiyorsanız, uzağa sıçramak istiyorsanız bir adım geri atmak zorundasınız. Benim oynamam gerekiyor. Tekrar bazı şeyleri kanıtlamam gerekiyor. 1461 Trabzon'da yarım sezonda 12 maç forma giydim evet. Bu tamamen güven meselesi. Hocanın sana verdiği güven çok önemli. Futbolculukta kötü günler geçirirken bazen sen de kendinle ilgili kafanda soru işaretleri buluyorsun. Şüpheye düşüyorsun. Kendi yeteneğini unutuyorsun. Var olan yeteneğini çıkartamıyorsun dışarıya. Ama hocanın sana olan tavrı bu yeteneği dışarı çıkartıyor gerçekten. Seni tetikliyor. Bu özgüveni bulunca yükselişe geçiyorsun. Kendi seviyene çıktıktan sonra farklı bir durum çıkıyor ortaya. Demin dediğim gibi 1461 kendi tercihim. Bazı şeyleri tekrar kanıtlamak zorundaydım. Gittim oraya. Güzel ve genç bir kadro vardı. Genç Millî Takımlarda beraber oynadığım arkadaşlarım da vardı. Güzel bir Mustafa Hocam vardı. Mustafa Reşit Akçay Hocamı çok severim. Kendisi benim için çok özeldir. Sadece hocalık anlamında değil, insanlık olarak da örnek alınması gereken bir insan. Çok güzel bir ortamımız vardı. Tam aile ortamını orada yaşadım. Çok keyif aldığım bir dönemdi. Yarım sezon oynadım.
Aynı sezonun ikinci yarısında Çaykur Rizespor'a transfer oldun. Rizespor transferi aslında bugünlerin başlangıcı da oldu senin için. Transfer hikâyeni anlatır mısın?
Mustafa Denizli Hocamın beni istemesiyle Çaykur Rizespor günlerim başladı. Şu an Türkiye Futbol Federasyonu bünyesinde bulunan çok değerli ağabeyim Tuncay Yanık'la beraber Çaykur Rizespor'da güzel günler yaşadık. Tuncay ağabey çok güzel adamdır, çok sevdiğim bir ağabeyimdir. 1461 Trabzon'da güzel bir yarım devreden sonra Rize günlerim başladı. Türkiye'nin en büyük teknik direktörlerinden biri olan Mustafa Denizli Hocam duruşu, karakteri, futbol bilgisiyle bana çok şey katmıştır. Çok güzel şeyler yaşadık hocamızla beraber.
Çaykur Rizespor'da rüştünü ispatladığını söyleyebiliriz. 2014-2015 sezonunda 35, ertesi sezon da 27 maçta oynadın. Çaykur Rizespor'da geçmişe oranla neleri doğru yaptın da bu kadar forma şansı bulabildin?
Mustafa Hocayla yarım sezonda lige çıktık. Ondan sonra Rıza Hocayla başladık. Benim açımdan kötü geçti. Sakatlıklar yaşadım. Yaptığım hatalar da vardı. Kötü geçirdiğim sezonlarda kendime tatil cezası veriyorum, yaz tatilinde biraz daha fazla çalışıyorum. O dönemde de yaptığım hatalardan dolayı kendime böyle bir ceza vermem gerekti. Güzel bir çalışma dönemi geçirdim yazın. Sezon başı kampı çok iyiydi. Mehmet Özdilek Hocamla birlikteydik. Ondan sonra lige de güzel başladım. Aslında o dönem sol bek oynamaya başladığım dönemdi. Ali Adnan'ın Asya Kupası'na gitmesi gerekiyordu. Bir sol bek arkadaşımız daha vardı; Oğuzhan… O da cezalıydı. Sol açık olarak forma şansı bana geldi. Tek sol bek oynayabilecek kişi bendim. Aslında benim aklımda da sol bek oynamak her zaman vardı. Birkaç maç sol bek oynadım, iyi de oynadım. Bir maçta da asist yaptım. Sonra da yavaş yavaş alışmaya başladım. Defansif anlamda öğrenmem gereken şeyler vardı, onları öğrendim. Mehmet Hocayla başladım sol bek oynamaya. Bir zaman sonra Hikmet Karaman Hocam geldi. Hikmet Hocayla beraber tavan yaptım. Performansımı iyice yukarıya çektim. Hikmet Hocamın geldiği ilk maç Trabzonspor maçıydı. Bir tercih yapması gerekiyordu. Ya ben oynayacağım ya Ali Adnan… Tercihini benden yana kullandı. Çok iyi oynadığım bir maç oldu. Ondan sonra artık tamamen üzerimde durmaya başladı Hikmet Hocam. İnanılmaz bir destek ve özgüven verdi bana. Bu sayede seviyem iyice yukarıya çıkmaya başladı. Artık maçlarda hücum anlamında daha fazla katkı vermeye başladım. Savunmada da sürekli oynadığım için öğrendiğim şeyler oldu. Performansımı yukarıya çeke çeke ritmimi buldum, seviye atladım. 
Bu pozisyonda kendini geliştirmek için özel çalışmalar yapıyor musun?
Sürekli orta çalışmam gerekiyor. Bu konuda çalışmazsanız yeteneğiniz de olsa gidiyor bazı şeyler. Sürekli tekrar etmeniz gerekiyor. Çaykur Rizespor dönemimde bunu inanılmaz yapıyordum. Hikmet Hoca sürekli başımda durdu. İdmanlardan sonra duran toplar olsun, hareketli pozisyonlarda ortalar olsun çok ilgilendi benimle. Çok güzel bir çalışma dönemim oldu idmanlardan sonra. Üzerine koya koya çalıştım. Sonra da ayak alışkanlığı oldu zaten. Burada da şu an aynı şekilde çalışıyorum.
Çaykur Rizespor'daki başarı grafiğinden sonra sezon başında Medipol Başakşehir'e transfer oldun. Başakşehir'e transferin nasıl gerçekleşti?
Sezon sonu sözleşmem bitiyordu. Devreden sonra yavaş yavaş takım aramaya başlıyorsunuz. Çünkü bir dönem sonra ayrılma kararını alıyorsunuz zaten. Çok güzel iki sezon geçirmişim. Sol bek olarak iyi bir istatistiğim vardı. Büyük takımlar da benimle ilgilenmeye başlamıştı. Rizespor'la da görüşmelerim oldu. Benim için Rizespor her zaman özel kalacaktır çünkü kendimi orada ispatladım. Sezon sonuna doğru Abdullah Hocayla konuştum. Beni davet ettiler. Tesisi ve stadyumu gezdim. Başkanımızla görüştüm. Başka kulüpler de beni istedi. Ama buradaki projeler, hocanın ve başkanın yaklaşımı benim için çok değerliydi. Elbette biz bu işi para için, geleceğimizi kurmak için yapıyoruz. Ama bunun yanında da değer görmek, sana birilerinin değer vermesi benim için çok önemli. Bunları çok fazlasıyla ve içten bir şekilde hissettiğim için Başakşehir'i tercih ettim. Başakşehir'in hedefleri var, benim hedeflerim var. Doğru bir tercih yaptığımı da düşünüyorum.
İlk sezonunda şans buluyorsun ve takımının şu anki başarısında pay sahibisin. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsun? Kendi performansını nasıl buluyorsun?
Bu takımdan güzel bir başlangıç ve güzel bir süreç bekleniyordu zaten… Sonuçta son iki sezonu dördüncü bitiren bir Başakşehir takımı var. Bu sezon da bu hedeften geri kalmayacağımızı herkes bekliyordu. Bizim de hedefimiz var. Daha üstleri hedefliyoruz. Neden üçüncülük, neden ikincilik, belki de neden şampiyonluk olmasın? İyi bir başlangıç var. İki senedir UEFA'ya giden bir Başakşehir kulübü var. Ben de yeni transfer oldum. Zor bir yer. Herkesin iyi olduğu bir takım. Ben de seviyemi hep yukarıda tutmalıyım. Daha fazla çalışmak zorundayım. Daha az hata yapmak zorundayım. Buraya gelmeden önce beraber zaman geçirdiğim arkadaşlarım var takımda. Sağ olsunlar beni çok güzel karşıladılar ve sahip çıktılar. Adaptasyon sorununu çok yaşamadım. Güzel bir süreç geçiriyoruz burada. Güzel bir dönem yaşıyoruz. Şu an bir kaybımız ve üzerimizde bir baskı yok.
Gözlemlediğimiz kadarıyla Medipol Başakşehir'de şu an için kimse "şampiyonluk" kelimesinden söz etmiyor. Ama ortada çok ciddi bir başarı da var. Sen Bursaspor'da benzer bir hikâyeye tanık oldun. Oradaki günlerle bugünleri karşılaştırdığın zaman benzer bir mutlu sona tanık olabilir mi Türkiye?
Tabiî ki olabilir. Neden olmasın? O dönem zordu. Bu dönem belki daha da zor. Ama güzel bir ekibimiz var, güzel bir arkadaşlığımız var, güzel bir aile ortamımız var. Mutluluk var burada. Herkes çok keyif alıyor. Tesiste beraber zaman geçirmekten mutlu oluyoruz. Maç maç bakıyoruz. Neden şampiyonluk olmasın? Herkes bunu gönülden ister. Ama herkesin söylediği gibi, çok erken. Bizim hedefimiz son iki sezondan daha üst seviyede bitirmek. Kazana kazana bir dönem sonra artık seviyen zaten yükseliyor. Önüne bir yol çıkıyor. Ondan sonra artık şampiyonluk mu başka bir yol mu zaman gösteriyor. İnşallah bu yol doğrultusunda ilerlemek istiyoruz. İnşallah takım anlamında da güzel şeyler yaşarız sezon sonunda…
Medipol Başakşehir kulüp olarak birçok şeyi doğru yapıyor ve takdir edilecek bir oluşum. Sen bu takıma yeni gelmiş bir oyuncu olarak kulübü nasıl anlatırsın bize?
Buraya geldiğimde tesisi gezdim. Bir proje daha var burada altyapıyla alâkalı. Bununla ilgili zaten Avrupa'dan bir referans edinmişler. Avrupa'daki büyük kulüplerin tesislerini gezmişler. Projeyi bana anlattılar. Başakşehir Kulübü büyük kulüp olma yolunda hızlı ve güzel bir şekilde ilerliyor. İnşallah böyle devam eder. Çok güzel ve sağlıklı bir kulüp. Herkesin tercih ettiği bir kulüp. Bu kulübe herkes gelmek istiyor. Şu anda yemek katındayız. Restoranımız ortada. Bu her kulüpte yok. Her anlamda her şey çok güzel. Ödemelerde hiçbir sıkıntı yok. Tesis şahane. Tercih edilebilecek bir kulüp burası.
Teknik direktörünüz Abdullah Avcı çok istikrarlı bir teknik adam. Kendisiyle nasıl bir ilişkin var?
Hocamla ilk olarak Genç Millî Takımlarda çalıştım. 1990 yaş grubu ile çalışırken, bir yaş küçük olmama rağmen beni de çağırdı seçmelere. Orada birlikte çalıştık. Hocam beni oradan tanıyor. Sürekli ligde karşılaştığımız için diyaloğumuz da vardı. Bursaspor'da oynarken de bir ara beni istemişti. O dönem kısmet değilmiş. Ama bu dönem hocamın beni aramasıyla böyle bir tercih yaptım. Bu dönem kısmetmiş çalışmak. Abdullah Hocanın da hedefleri farklı. Büyük hedefleri var. Projeleri var. Bu hedefler doğrultusunda ilerliyor. Güzel bir ekibi var. Çalışma sistemi var. Taktiksel sistemimiz çok iyi. Bize her maç sonunda olması gerekenleri anlatıyor. Her maça göre sistemimiz değişiyor. Bu her takımda olan bir şey değil. Çok farklı ve özel bir durum bence. Başarı da buradan geliyor. Takım arkadaşlarımın da performansları üst seviyede olduğu için güzel bir dönem geçiriyoruz.
Bugüne kadar Millî Takımlarımızın çeşitli kategorilerinde oynadın. A Millî Takım için düşüncen nedir?
İki sene önce böyle bir şans yakaladım. Lüksemburg maçında forma şansı buldum. Herkesin hedefi Millî Takım. Orası gözbebeği… Herkes oynamak istiyor. Hedefler konusunda son seviye Millî Takım. Benim de isteğim var. Onun için çalışıyorum. Tekrar gitmek istiyorum. Geçen sene çok bekledim. Bu sene de bekliyorum gitmeyi. Performansımın iyi olduğunu düşünüyorum. Sadece şu anda tercih edilmeyi bekliyorum. Umarım en kısa zamanda da bu gerçekleşir.
Kendine hangi futbolcuyu ya da futbolcuları örnek alıyorsun? En çok beğendiğin oyuncular kimler?
Kendi mevkiimde bana göre Real Madridli Marcelo dünyanın en iyisi. Dünyadaki en özel futbolcu da Messi'dir benim için.
Bugüne kadar seni en çok hangi futbolcu ya da futbolcular zorladı?
Biraz kendini beğenmişlik gibi olacak ama öyle algılanmasın lütfen. Ben çok zorlandığım bir futbolcu olduğunu düşünmüyorum. Eğer ben zorlanıyorsam o gün ya ben kötüyümdür ya da yorgunumdur. Aklımda kalan bir oyuncu yok beni zorlayan.
İstanbul'da boş zamanların nasıl geçiyor?
İstanbul'u biliyorum ama şimdi yeni yeni tanıyorum. Yeni yerler keşfediyorum. Sürekli takım arkadaşlarımla zaman geçiriyorum. Ailem geldiğinde beraber zaman geçiriyorum. Ailem Bursa'da ama sürekli gidip geliyorlar yanıma…
Hayatında en unutamadığın an ya da anlar nedir?
Genç Milli Takımlara seçildiğim anı unutamam. Onun dışında aklıma gelmiyor şu an için.

Tecrübenin farkı büyük

por Toto Süper Lig'in 18 takımında bu sezon şimdiye kadar lig, kupa ve Avrupa kupalarında toplam 430 oyuncu forma giydi. Bu oyuncuların 100'ü 30 yaş ve üzerinde oyuncular. Bu rakam, toplam oyuncu sayısının yüzde 23.5'ine tekabül ediyor. Araştırmanın çarpıcı tarafı ise 30 yaş üstü oyuncu sayısı fazla olan takımların ligin üst sıralarını parsellemesi. Başakşehir'de takımın yüzde 43.4'ü 30 yaş üstü. Turuncu-lacivertli takımı yüzde 40'la Kardemir Karabükspor, yüzde 39.1'le Galatasaray ve yüzde 36.3'le Beşiktaş izliyor.
Yazı: Mazlum Uluç
Futbolda ve aslında bütün spor branşlarında performans ve yaş arasında bir korelasyon kurulur, yaş ilerledikçe performansın gerilediği üzerinde fikir birliğine varılır. Aslında bu fikir yanlış da sayılmaz. Mesela elimizde Sir Stanley Matthews gibi istisnai bir örnek bulunmasına rağmen 50 yaşında bir insanın profesyonel anlamda futbol oynaması pek gerçekleşebilecek bir senaryo sayılmaz. Ancak bundan 15-20 yıl öncesine oranla oyuncuların daha ileri yaşlara kadar futbol oynayabildikleri de tartışılmaz bir gerçek haline dönüştü. Paolo Maldini, Amedeo Carboni gibi üst düzey liglerde 40 yaşını gören oyuncular, futbolu bırakma demlerini de oldukça yukarılara çekti. Spor Toto Süper Lig'de de 30'lu yaşlarını gerilerde bırakmış oyunculara artık çok daha sık rastlayabiliyoruz. Hatta öyle ki, bazı takımlarda 30 ve üzeri yaşlardaki oyuncuların oranı neredeyse takımın yarısını oluşturuyor. Üstelik 30 yaş üzeri oyuncuların sayısındaki fazlalık, o takımın performansını da olumlu yönde etkileyebiliyor. Bu araştırmada Spor Toto Süper Lig'deki 18 takımımızda oynayan oyuncuların kaçının 30 yaş ve üzerinde olduğuna göz attık ve rakamın hiç de azımsanamayacak yükseklikte olduğunu gördük. Bu sezon 18 Süper Lig takımının lig, kupa ve Avrupa kupası maçlarında forma giyen 430 oyuncudan 100'ü 30 yaş ve üzerinde çıktı. Bu da toplam oyuncu sayısının yüzde 23.5'ine tekabül ediyor. Takımlar bazında baktığımızda ise bazı ekiplerde 30 yaş üzeri oyuncuların oranının yüzde 40'lara yaklaştığını ve hatta aştığını görüyoruz. Üstelik bu ekipler bir-iki istisna dışında ligin üst sıralarını işgal ediyor ve "Yaş ilerledikçe oyuncu olgunlaşıyor, takımına daha fazla katkı sağlıyor. Üstelik oyuncular 30 yaşın üzerinde fiziksel performansını da koruyabiliyor" tezini kuvvetlendiriyor. Şimdi takımlara 30 yaş üzeri oyuncuları üzerinden daha yakın bir bakış atalım.
Tecrübenin adresi Başakşehir
Kadrosunda 30 yaş ve üzeri 10'ar oyuncusu bulunan üç takım mevcut. Bu takımlar Başakşehir, Kardemir Karabükspor ve Akhisar Belediyespor. Ancak şu ana kadar sadece 23 oyuncusuna forma şansı veren Başakşehir'de 30 yaş ve üzerindeki oyuncuların genel kadroya oranı yüzde 43.4'ü buluyor ve bu rakam da turuncu-lacivertlileri "tecrübeli oyuncular" kategorisinde ilk sıraya taşıyor. Başakşehir'in 30 yaş ve üzeri oyuncuları, Emre Belözoğlu, Yalçın Ayhan, Marcio Mosoro, Mehmet Batdal, Alexandru Epureanu, Doka, Bekir İrtegün, Samuel Holmen, Hakan Özmert ve Stefano Napoleoni. Bu oyuncuların ilk beşi takım iskeletinin de değişmeyen parçaları. Doka, Bekir İrtegün ve Stefano Napoleoni'nin de zaman zaman önemli katkılar verdiğini göz önünde tutarsak, takımın yükünü ağırlıklı olarak tecrübeli kurtların çektiğini söylemek abartı sayılmaz. Bunlara takımın iki beki Uğur Uçar ve Ferhat Öztorun'un 29, ön liberosu Mahmut Tekdemir'in 28 yaşında olduğunu eklersek, zirveyi parselleyen Başakşehir'in "pür tecrübe" bir ekip olduğu bilgisini çerçeveletip panoya asabiliriz.
K. Karabükspor'un verdiği ders
Tecrübeli takımların ikinci sırasında ise Kardemir Karabükspor yer alıyor. Onların da 30 yaş ve üzerinde 10 oyuncu var ancak 25 oyuncuya şans tanıdıkları için ihtiyar kurtların oranı yüz de 40'ta kalıyor. Bu 10 oyuncudan Ahmet Şahin, Olafur Skulason, Mustapha Yatabare, Dany Nounkeu ve Iasmin Latovlevici ilk 11'in değişmez isimleri. Kerim Zengin ve Hakan Aslantaş sağ bek mevkiini değişerek kullanıyor. Fatih Atik, Ercüment Kafkasyalı ve Serdar Deliktaş ise Kardemir Karabükspor'un 30 yaş üzeri diğer oyuncuları. İşin çarpıcı tarafı, Kardemir Karabükspor'un ligin açık ara en fazla koşan takımı olması. Igor Tudor'un takımı, bir maçta 120 kilometrenin üzerine çıkarak rekor kırarken, en fazla koşulan beş maçtan ilk dördünün de başrolünde yer aldı.

Zirve ihtiyar kurtların
Bu iki takımın ardından yine zirvenin ortaklarından Galatasaray ve Beşiktaş'ın sıralanması da "tecrübenin değeri"ni ortaya koyması açasından çarpıcı bir veri. Galatasaray'da 9, Beşiktaş'ta ise 8 oyuncu 30 yaş ve üzerinde. Galatasaray'da bu oyuncuların oranı yüzde 39.1'e, Beşiktaş'ta ise yüzde 36.3'e tekabül ediyor. "Galatasaray'ın 30 yaş ve üzeri oyuncuları kimler?" diye baktığımızda karşımıza
Hamit Altıntop, Hakan Balta, Wesley Sneijder, Sabri Sarıoğlu, Nigel de Jong, Selçuk İnan, Lukas Podolski, Aurelien Chedjou ve Fernando Muslera'dan oluşan bir liste çıkıyor. Hamit Altıntop'u dışarıda tutup Nigel de Jong'u da yedek listesine yazarsak, diğer 7 oyuncu için ilk 11'in değişmez parçaları dememiz mümkün.
Son şampiyon ve bu sezonun da şampiyonluk adaylarından Beşiktaş'ta forma şansı bulan 22 oyuncudan 8'i 30 yaş ve üzerinde. Bu da takımın yüzde 36.3'lük bölümüne karşılık geliyor. Listede yer alan oyuncular Atiba Hutchinson, Ricardo Quaresma, Tolga Zengin, Gökhan İnler, Adriano, Gökhan Gönül, Dusko Tosic ve Rhodolfo. Teknik direktör Şenol Güneş'in özellikle bu sezon kadroyu oluştururken uyguladığı rotasyon sistemini düşündüğümüzde bu oyuncuların tamamı için takımın temel direkleri diyebiliriz.
Tek istisna Akhisar Belediye
Görüldüğü gibi 30 yaş ve üzeri oyuncuların fazla olduğu takımlar ligin üst sıralarını parsellemiş durumda. Bunun istisnası ise listenin beşinci sırasında yer alan Akhisar Belediyespor. Ege temsilcisinin 30 yaş üzeri 10 oyuncusu var. Ancak toplam 28 oyuncu kullandıkları için 30 yaş ve üzeri oyuncuların takım içindeki oranı yüzde 35.7'ye geriliyor ve bu da onları beşinci sıraya indiriyor. Akhisar Belediyespor'un 30 yaş ve üzerindeki oyuncuları Bora Körk, Custodio, Hugo Rodallega, Milan Lukac, Landry N'Guemo, Douglao, Ricardo Vaz Te, Özer Hurmacı, Miguel Lopes ve Fatih Öztürk. İki kaleci Borak Körk ve Mlan Lukac'ı dışarıda bırakırsak diğer 8 oyuncu takımın iskeletini oluşturan isimler. Ama takımın ligin alt sıralarına demirlediğini düşünürsek, bu tecrübenin Akhisar'da en azından şimdilik çok fazla işe yaramadığını öne sürebiliriz.
Ligin 30 yaş ve üzeri oyuncu oynatma ortalamasının yüzde 23.5 olduğunu yazının başında belirtmiştik. Bu ortalamanın üzerindeki diğer takımlar yüzde 30.4'le Osmanlıspor, yüzde 28'le Bursaspor, yüzde 27.2'yle Fenerbahçe, yüzde 26.9'la Antalyaspor ve yüzde 25'le de Atiker Konyaspor. Biz şimdi ortalamanın altındaki takımlara ve performanslarına bakalım.
Gençlik işe yaramamış!
Listeye göz attığımızda ilk bakışta bile dikkati çeken bir durum var ortada. Tecrübeli oyuncu sayısı düşük takımların tamamı zirvenin uzağında hatta ligin diplerinde yer alıyor. Hızla yazarsak bu takımlar yüzde 19.2 ortalamayla Gaziantepspor, yüzde 18.5 ortalamayla Aytemiz Alanyaspor, yüzde 12 ortalamayla Gençlerbirliği, yüzde 9.5 ortalamayla Trabzonspor, yüzde 9 ortalamayla Adanaspor ve Kayserispor, yüzde 3.8 ortalamayla Çaykur Rizespor ile yüzde 3.7'yle Kasımpaşa.
Kasımpaşa ve Çaykur Rizespor'un şu ana kadar oynayan kadrolarında sadece birer oyuncu 30 yaş ve üzerinde. Kasımpaşa'da forma giyen 27 oyuncu arasında 30 yaş üzerindeki tek oyuncu 16 Temmuz 1985 doğumlu Fransız sol bek Olivier Veigneau. Çaykur Rizespor'da ise 2 Ocak 1986 doğumlu Mehmet Akyüz 30 yaş sınırını aşan tek oyuncu olarak listeye giriyor. Trabzonspor'da Jan Durica ve Dame N'Doye, Adanaspor'da Mauricio Ramos ve Ousmane Viera, Kayserispor'da da Umut Bulut ve Welliton 30 yaş üzerindeki oyuncular. Gençlerbirliği'nde de Selçuk Şahin, Orhan Şam ve Ante Kulusic takımın yaş ortalamasını yukarıya çekiyor. 
Ahmet Şahin (38)
Ligimizin 35 yaş üzerinde 7 oyuncusu bulunuyor ve içlerinde en yaşlısı da bu sezon Kardemir Karabükspor'un kalesini koruyan Ahmet Şahin. 22 Mart 1978 doğumlu tecrübeli kaleci, 16 Nisan 1978 doğumlu teknik direktörü Igor Tudor'dan da 25 gün daha büyük. Tudor, birkaç ay sonra 39 yaşını geride bırakacak kalecisi Ahmet'e "abi" diyor mu bilmiyoruz ama biz tecrübeli kaleciyi Spor Toto Süper Lig'in abisi ilân edebiliriz. Ahmet Şahin'in doğum tarihini artık hepimiz biliyoruz. Doğum yeri ise İstanbul. Futbola Yıldırım Bosnaspor'un altyapısında başladı ve 1996'da Karagümrük'te profesyonel oldu. Ardından o zamanki adı İstanbul Büyükşehir Belediyespor olan bugünün Başakşehir'inde üç sezon forma giydi. Bir takımda uzun süre kalmak yerine çok kulüp dolaşan oyunculardan biri olan Ahmet Şahin sonrasında Kocaelispor, Diyarbakırspor, Trabzonspor, Adanaspor, Samsunspor, Elazığspor, Balıkesirspor, Mersin İdman Yurdu ve Osmanlıspor'un kalelerini korudu. Bu sezon başından itibaren de Kardemir Karabükspor'da oynayan tecrübeli eldiven, Samsunspor, Balıkesirspor ve Mersin İdman Yurdu ile alt liglerde şampiyonluk sevinçleri yaşadı.
Bora Körk (36)
Spor Toto Süper Lig'in abiler kategorisindeki ikinci oyuncu da bir kaleci; Akhisar Belediyesporlu Bora Körk. 9 Haziran 1980 doğumlu 36 yaşındaki tecrübeli kaleci, İzmir doğumlu. Futbola İzmir'in köklü kulüplerinden Göztepe'de başladı. Sarı-kırmızılı formayla 2001-2003 arasında iki sezonda 18 Süper Lig maçına çıktı. 2004 ile 2006 arasında Malatyaspor'un kalesini 28 Süper Lig müsabakasında korudu.
Bir süre Sakaryaspor'da oynadı. 2009-2012 yılları arasında Ankaragücü'nde 12 Süper Lig maçına çıkan Bora Körk, 2011-2014 arasında Kardemir Karabükspor'un kalesini 15 Süper Lig maçında korudu. 2014-15 sezonunu 1. Lig takımlarından Şanlıurfaspor'da geçiren tecrübeli kaleci, bu sezon başında geldiği Akhisar Belediyespor'da Fatih Öztürk'ün iki yedeğinden biri.
Emre Belözoğlu (36)
Başakşehir'in kaptanı, 35 yaş üzeri yerli oyuncular arasında kariyeri en parlak olanı. Aslına bakarsanız onun için ligimizin en parlak kariyerli yerli oyuncusu demek de mümkün. 7 Eylül 1980 İstanbul doğumlu Emre Belözoğlu futbola Zeytinburnu altyapısında başladı. 1992'de Galatasaray altyapısına geçti ve 1997'den itibaren de A takım formasını sırtına geçirip üst üste dört lig şampiyonluğu yaşadı. 2000'deki UEFA Kupası şampiyonluğunun da baş aktörlerinden birisiydi ama cezası sebebiyle finalde forma giyememişti. Hemen ardından kazanılan Süper Kupa'da ise zaferin kahramanlarından biri yine Emre'ydi. İtalya'da dört sezon Inter formasını giydikten sonra 2005'te Premier Lig takımlarından Newcastle'a transfer oldu. 2008-2015 yılları arasında Süper Lig'de Fenerbahçe forması giyerken iki lig şampiyonluğu daha yaşadı. Geçtiğimiz sezonun başından itibaren Başakşehir formasını giyen ve takımının kaptanlığını da yapan Emre Belözoğlu, 93 kez formasını giydiği A Millî Takımımızla 2002'de dünya üçüncülüğü ve EURO 2008'de de yarı final oynama gururu yaşadı.
Selçuk Şahin (35)
Spor Toto Süper Lig'in en yaşlı dördüncü oyuncusu 31 Ocak 1981 Tunceli doğumlu Selçuk Şahin. 1999'da Hatayspor'da profesyonel olan, 2001-2003 sezonları arasında İstanbulspor'da forma giyen tecrübeli oyuncu, 2003'te transfer olduğu Fenerbahçe'de tam bir istikrar abidesi oldu. Sarı-lacivertli takımda pek çok teknik adam döneminde görev yapmayı başaran ve 12 sezonda 230 Süper Lig maçına çıkan Selçuk Şahin, bu süreçte beş lig şampiyonluğu yaşadı. Selçuk ayrıca Fenerbahçe'de üç Süper Kupa, iki de Türkiye Kupası zaferine ortaklık etti. 2015-16 sezonun ilk yarısını İsviçre'de FC Wil 1900 takımında geçiren Selçuk Şahin, geçen sezonun devre arasında Gençlerbirliği formasıyla yeniden Spor Toto Süper Lig'e döndü. Selçuk Şahin, A Millî Takımımızla da 25 maç oynadı.
Samuel Eto'o (35)
Listemizdeki iki yabancıdan biri ve en kariyerli oyuncu, Antalyaspor'un Kamerunlu yıldızı Samuel Eto'o. 10 Mart 1981 Douala doğumlu golcü, 15 yaşında altyapısına girdiği Real Madrid'in ardından Leganes, Espanol, Mallorca, Barcelona, Inter, Anzhi, Chelsea, Everton ve Sampdoria formalarını giydi. Geçtiğimiz sezon sürpriz bir biçimde Spor Toto Süper Lig takımlarından Antalyaspor'a transfer oldu. Real Madrid'le bir Kıtalararası Kupa, Barcelona ile üç lig şampiyonluğu, bir UEFA Süper Kupa, iki Şampiyonlar Ligi, Inter'le bir lig, bir UEFA Süper Kupa, bir Şampiyonlar Ligi, bir FIFA Dünya Kulüpler Kupası zaferleri yaşayan Eto'o, geçtiğimiz sezon da Antalyaspor'da attığı 20 golle, Süper Lig gol krallığı listesinin ikinci sırasında yer almıştı.
Volkan Demirel (35)
Listemizdeki yedi oyuncudan üçüncü kaleci de Volkan Demirel. 27 Ekim 1981 İstanbul Fatih doğumlu Volkan, 1999'da Kartal altyapısında başladığı futbol kariyerinde ilk profesyonellik tecrübesini de aynı kulüpte yaşadı. 2002 yılında transfer olduğu Fenerbahçe'de bir süre Rüştü Reçber'in yedeği olarak bekleyen başarılı file bekçisi, selefinin Barcelona'ya transfer olmasıyla devraldığı sarı-lacivertli kalede adeta bir istikrar abidesine dönüştü. 15 sezondur kaleci kazağını giydiği Fenerbahçe ile 340'ın üzerinde lig maçına çıkan Volkan Demirel, sarı-lacivertlilerde beş Süper Lig şampiyonluğu, üç Süper Kupa, iki Türkiye Kupası mutluluğu yaşadı. A Millî Takım formasını da 63 kez giyen Volkan Demirel, yarı final oynadığımız EURO 2008'de ay-yıldızlı kaleyi korudu.
Jan Durica (35)
Süper Lig'de 35 yaş üstü oyuncuların en genci, Trabzonspor'un 10 Aralık 1981 doğumlu Slovak stoperi Jan Durica. Futbola Dunajská Streda altyapısında başlayan tecrübeli stoper, 2003-2005 sezonları arasında eski adıyla Artmedia Bratislava, bugünkü adıyla Artmedia Petržalka'da forma giydi ve gösterdiği performansla Rusya Ligi takımlarından Saturn Moskova'ya transfer oldu. Burada geçirdiği iki sezonun ardından Lokomotiv Moskova'ya geçen, 2010'daki kiralık Hannover 96 tecrübesi dışında 8 sezon Moskova kulübünde ter döken Durica, sezon başından bu yana Süper Lig takımlarından Trabzonspor'da oynuyor. Durica, Slovakya Millî Takımı'yla da 70'in üzerinde maça çıktı.
 
eXTReMe Tracker