Friday, May 09, 2014

Uğur Demirok: Değeri geç anlaşıldı

Galatasaray altyapısında yetişip 14 yaşından itibaren Genç Millî Takımlarda yer almaya başladığında geleceğin yıldızlarından biri olarak gösteriliyordu. Zaten 2005-06 sezonundaki şampiyonluk sırasında A takım kadrosunda yer almayı başardı. 18-23 yaş arasındaki dönemde ise alt liglerde kiralık olarak gezen ve çoğu zaman oynamayan bir oyuncu olarak unutulmaya yüz tutmuşken Akhisar Belediyespor'da gerçek kimliğini buldu. Geçmişte orta saha oynamanın getirdiği top kullanma becerisiyle sivrilen ve İsveç'le oynanan maçta A Millî Takım formasını giymeyi başaran genç oyuncu, kayıp yıllarını telafi etmek için hızla yol almayı sürdürüyor.
Röportaj: Fatih Nar / TamSaha
Akhisar Belediye Gençlik ve Spor'daki performansınla A Millî Takım formasını giymeyi başardın. Seni daha yakından tanımak istiyoruz. Futbola başlamana kim vesile oldu? Galatasaray altyapısına nasıl girdin?
1988 yılında İstanbul Eyüp'te doğdum. Babam ben bildim bileli tekstille uğraşıyor. Laleli'de küçük bir dükkanımız var. Annem ev hanımı, iki de kız kardeşim var. Futbola her çocuk gibi sokakta oynayarak başladım. Kısa bir dönem Yıldırım Bosnaspor'un altyapısında oynadım. Daha sonra Galatasaray altyapısında oynayan İbrahim Sipahi abimizin vesile olmasıyla 8 yaşındayken Galatasaray altyapısına girdim.
Altyapıda hangi hocalarla çalıştın, sana en çok emeği geçen teknik adam kim?
Altyapıya Recep Yazıcı Hocayla başladım. Daha sonra Zafer Koç, Coni Ahmet Hoca, Halil Fıçıcı, Suat Kaya, Sefer Karaer gibi birçok teknik adamla çalıştım. Hepsinin üzerimde büyük emekleri vardır. Ama ayırmam gerekirse, Zafer Hocanın emeği daha fazladır. Kendisiyle diyalogumuz da çok iyidir.

Galatasaray'ın altyapısından gelen, şu anda profesyonel olarak oynayan hangi oyuncular var?
Şu an devam eden oyunculardan Aydın Yılmaz, Uğur Uçar, Ferhat Öztorun, Arda Turan, Özgür Can Özcan ve Cafer Can aklıma gelen isimler.
2005-2006'da ilk defa profesyonel oldun, PAF takımıyla şampiyonluk yaşadın ve Galatasaray'da maça çıktın. Unutulmaz bir yıl olmuştur senin için. Bu sezon nasıl geçti, neler yaşadın anlatır mısın?
Bu dönem kariyerimin ilk profesyonellik yıllarına denk geliyor. PAF takımıyla 4 yıl üst üste şampiyon olmuştuk. Bizden önceki jenerasyon da şampiyonluklar yaşamıştı. Biz de bu başarı zincirinin son halkasını oluşturduk. O dönemde sezonun yarısında A takıma yükseldim. Çok güzel bir duyguydu ve sonuçta o sene şampiyon olduk. Bir dakika da olsa, beş dakika da oynasam ismim tarih boyunca orada asılı olacak.
2011 yılına kadar Galatasaray'da hiç oynamadın. Sence bunun sebebi nedir, şans mı verilmedi yoksa yeterli mi değildin?
Yeterli olmadığımı düşünmüyorum. Tabii ki hatalarım olmuştur ama yeterli olmasaydım şimdi bu konumda futbol oynuyor olmazdım. Az şans verildiğini düşünüyorum. Çünkü birçok büyük takımdaki gençlerin yaşadığı sıkıntıyı yaşadık. Bir sezon A takıma çıkarılıp daha sonra kiralık verildik ve kampa bile götürülmedik. Sadece sezon başı kiralık gideceğimi söylediler. Yöneticilerimiz bize fırsat vermedi. Hep kiralık olduğum ve bonservisimi de alamadığım için sıkıntı yaşadım.
2006-2007 sezonunda Gaziantepspor'a kiralanmış ve 3-4 maçta oynayabilmişsin. Sence Walter Zenga niye böyle bir tercihte bulundu?
Zenga döneminde biraz tecrübesiz ve kuvvetsizdim. Sonuçta 18 yaşında yeni profesyonel olmuş ve fizik itibariyle de oturmamıştım. Gaziantepspor'a ilk gittiğimde hoca beni özel olarak çalıştırdı. 3-4 maçı da ligin ilk yarısının son haftalarına doğru oynadım. Kuvvetlendikten sonra bana forma şansı verildi ve iyi değerlendirdim. Ama sonra hoca değişikliği oldu. Zenga gitti, yerine rahmetli Erdoğan Arıca geldi. O da kiralık oyuncuyu oynatmayacağını söyledi. O dönem bir şanssızlık yaşadım. Eğer Zenga kalsaydı devam edeceğimi düşünüyordum.
İstanbulspor, Beylerbeyi ve Kartalspor'da kiralık oynadın. Kartalspor'da bir dönem Semih Kaya ile oynadığını biliyoruz. Bu sezonlarla ilgili neler söylemek istersin? Bu süreçte en başarılı olduğun kulüp hangisiydi?
İstanbulspor'da uzun bir süre düzenli oynadım. Orada bir sakatlık geçirdim. Sonra omzum çıktı ve ameliyat oldum. Daha sonra tekrar Galatasaray'a döndüm. Kiralıklar listesi açıklandı. Beylerbeyi Galatasaray'ın pilot takımıydı. Oraya gitmek için zorlandık. Sonuçta ben başka takımlarla anlaşmıştım. Ama 2. Lig B Kategorisi'ne gittim. Oraya gidince bir çöküş dönemi yaşadım. Tabiî benim de hatalarım oldu. B Kategorisi'nde rahat oynatabileceğimi düşündüm, hiç aldırış etmedim. Kartalspor'a da 1 sene kiralık gittim. Orada da pek fazla forma şansı bulamadım. Hatta bir kupa maçı dışında Semih Kaya ile birlikte oynama fırsatım hiç olmadı.
18 yaşından 23 yaşına kadar sıkıntılı geçmiş. Bu durum seni hırslandırdı mı? Olumlu veya olumsuz bir etkisi oldu mu?
Olumsuz etkisi büyük oldu. Çünkü bir şeyleri göstermek istiyorsun ama fırsat verilmiyor. İzlenmeden kiralık gitmek insanı olumsuz etkiliyor. Ama diğer taraftan hırslandırıyor da. Belki bugünlere gelmemde bu yaşadığım olumsuzlukların da faydası oldu. İçim biraz yaralıydı. Ama Allah'a şükürler olsun ki iyi yerlere geldim.
Galatasaray ile sözleşmen bittikten sonra Akhisar Belediyespor'a gelmişsin. Aslında başta Giresunspor ile anlaştığın, pürüz çıkınca Akhisar Belediyespor'a geçtiğin doğru mu?
Evet, en başta Giresunspor'la anlaşmıştım. Giresun'a gittim, Kartepe kampına katıldım. Ancak Giresun'a transfer yasağı getirildi o dönemde. Daha sonra Akhisar Belediyespor'a geldim. O dönemde genç bir stoperle anlaşmışlardı ama onun da askerlik sorunu çıkmıştı. Sözleşmesini feshettiler. Hamza Hoca ile irtibata geçildi, o da beni istedi ve Akhisar Belediyespor'a geldim. Tamamen bir kısmet işi oldu.
Akhisar Belediyespor o zaman 1. Lig'de mücadele ediyordu. Bu dönemde de çok fazla forma giyme şansı bulamadın. Akhisar'daki ilk sezonunda neler yaşadın?
Daha önce oynamadan Akhisar Belediyespor'a gelmenin handikabını yaşadım ilk zamanlarda. Hamza Hoca beni Genç Millî Takımlardan tanıyordu. Beni bildiği için buraya aldı. Almadan önce, biraz zamana ihtiyacım olduğunu, bana ekstra idmanlar yaptıracağını söyledi.
Alt liglerde şans bulamazken Süper Lig'de banko bir oyuncuya dönüşmen nasıl gerçekleşti? Zoru severim diyen insanlardan mısın?
Zoru sevmek değil de, zoru başardığını görmek insana daha keyif veriyor. Futbol aslında biraz da şans, kısmet işi. Tamam, yeteneklerin olabilir ama şansın olmadan bunu gösteremezsin. 1. Lig'de oynadığımız dönemde bu şans bana ara ara geldi, hatta son dönemlere doğru geldi. Bu şansları iyi değerlendirdim. Hatta bazen forma şansı bulamayıp üzüldüğümde Oğuz Dağlaroğlu, "Sabret, 1. Lig'de oynamazsın belki ama inşallah Süper Lig oyuncusu olur ve böyle de kalırsın" demişti. Bu sözü hiç aklımdan gitmiyor.
Geçen sezon takım 12 puandayken, ertelenen Antalyaspor maçını senin son dakikada attığın golle kazandınız ve 15 puana yükseldiniz. Belki de 12 puanda kalmak yerine ikinci yarıya 15 puanla başlamak ligde kalmak için yakılan bir umut ışığıydı.
Evet, erteleme maçıydı ve son dakikada atılan gol bana nasip oldu. O maçı kazanmayı hak ediyorduk. Akhisar Belediyespor'daki ilk golümdü ve 17. maçımızda üçüncü galibiyetimizi alıp ligde kalmak için ümitlenmiştik. Benim için tarif edilmesi zor, çok güzel bir duyguydu.
Geçen sezon kaç golün vardı?
Geçen sezon üç gol atmıştım. Bu sezon da ligde üç, kupada da bir golüm var. Bu sezon ayrıca iki de asist yaptım.
Geçtiğimiz sezon takımın ligde kalmasına büyük katkı sağlayan Gekas gitti, onun yerine Oumar Niasse ve Mehmet Akyüz geldi. Kadroda önemli değişiklikler olmadı ama çok daha rahat bir sezon geçirdiniz. Akhisar Belediyespor artık Süper Lig tecrübesi kazandı diyebilir miyiz?
Takımımızdaki arkadaşlık 1. Lig'den beri zaten üst seviyedeydi. Gelenler de bu atmosfere çok çabuk ayak uydurdu. Mehmet Akyüz olsun, Gekas olsun, Bilal abi olsun, hep faydalı oldular. Gekas'ın gitmesi tabii ki bizi üzdü ve handikap yarattı ama Oumar Niasse'ın böyle çıkacağını kimse tahmin edemezdi. Oumar da çok katkı sağladı. Bir de Gekas kalsaydı çok daha üst sıralarda olabilirdik.
Sence Akhisar Belediyespor'un gelecek sezonlardaki hedefleri ne olmalı?
Bu soru geçen sezonun başında sorulsaydı, bugün bulunduğumuz nokta için yeterli cevabı verilebilirdi. Ancak bugün geldiğimiz pozisyonda Avrupa kupalarına katılma hedefimiz neden olmasın? Bunu başarırsak tarih yazmış oluruz. Sonuçta iskeleti olan, hep beraber oynamış, arkadaşlığı, motivasyonu yüksek bir takımız. Bunu koruduğumuz sürece neden olmasın? Futbol enteresan bir oyun ve imkânsız diye bir şey yok.
Hamza Hamzaoğlu'nun sana saha içinde verdiği rolle, sana kazandırdıklarıyla ilgili ne söylemek istersin?
Hamza Hocanın bana katkısı çok büyük. Beni Genç Millî Takımlardan tanıdığı için aldı, bana güvendi. Bunu inkâr edemem ve hayatım boyunca unutamam. Futbolda bu noktaya gelmemde yüzde doksan pay ona aittir. Tabiî ki benim de yeteneklerim vardı ama bu yeteneği şans verilmedikçe ortaya çıkarmak, güveni hissetmedikçe sahaya yansıtmak mümkün değil. Hamza Hoca bu konuda bana güvendi. Ben de onun yüzünü kara çıkartmadığımı düşünüyorum. Saha içindeki rolümde de her zaman bana söylediği gibi hata yapmaktan korkmadım. Geçmişte orta saha oynamaktan gelen bir tekniğim var. O yüzden Hamza Hoca bana "Hata yapmaktan korkma, kendine güven, senin hiçbir eksiğin yok" der ve beni maçlara hep böyle motive eder.
Millî Takım'ın İsveç'e oynadığı maçta son dakikada oyuna girdin. Birkaç yıl önce forma şansı bulamayan bir oyuncuyken bugün Türkiye'nin en iyi 25 oyuncusunun arasına girdin. Bu konuda neler düşünüyorsun? Milli Takım'da kalıcı olmak için neler yapman gerekiyor?
A Millî Takım'a seçilmek anlatılmaz bir duygu. Millî Takım her Türk futbolcusunun ulaşmak istediği en üst noktadır. Bunu önce Fatih Hocam, sonra Hamza Hocam sayesinde başardım. Şimdi de kalıcı olmak istiyorum. Bir yerlere gelmek zor ama kalıcı olmak çok daha zor. Bu bir yarış ve her zaman alttan gelen yeni oyuncular var. Burası da en üst nokta ve her zaman zirvede kalmak çok zor. Bunun için çok çalışmam gerektiğinin farkındayım ve kalıcı olmak için gereken her şeyi yapıyorum.
Galatasaray altyapısında Arda veya Semih'le birlikte bir hatıran var mı?
Arda'nın Galatasaray'a geldiği ilk günü hatırlıyorum. Altyapı seçmelerinden gelmişti. O da orta saha olarak gelmişti ve benimle aynı mevkide oynuyordu. Kırmızı kramponları vardı, hiç unutmuyorum. Ben de ona "Burada ben oynuyorum, istersen sen de sağ tarafta oyna" demiştim. O günü hiç unutmuyorum, Arda da hiç unutmadı. Arda çok iyi, çok temiz bir çocuk. Hiç de değişmedi. Altyapıda neyse şu anda da öyle.
Genç Millî Takımlarda çalıştığın antrenörler kimlerdi? O günlerden biraz bahseder misin?
Genç Millî Takımlarda birçok hocayla çalıştım. U15'ten başlayıp U20'ye kadar Genç Millî Takımların tüm kategorilerinde oynadım. Fahir Genç, Abdullah Avcı, Şenol Ustaömer, rahmetli Fatih Eser, Gürbüz Sarıalioğlu, Tolunay Kafkas, Abdullah Ercan, Ogün Temizkanoğlu Hocalarla çalıştım. Çoğu defans ağırlıklı hocalardı ve benim için önemli bir tecrübe oldu.
Sence başarılı ve eksik olduğun yönlerin neler? Eksik olduğun yönlerin için özel olarak yaptığın çalışmalar var mı?
Hızlı ve seri bir stoper olmadığımı düşünüyorum. Fiziğim dolayısıyla bu eksikliği gidermek de kolay değil. Ama bu eksikliği zekâ ve tecrübeyle kapatmak mümkün. Tabii bir defans oyuncusu olduğum için sürekli kendimi kuvvetli tutmam gerekiyor. İyi olduğum yönlerden biriyse orta saha oynamış olmaktan gelen tekniğim. Bu tekniği stoperliğime yansıttığımı düşünüyorum. Hava toplarında, şutlarda ve penaltılarda da iyiyim. Gaziantep maçından önce Oğuz Dağlaroğlu'yla penaltılara çok çalışmıştık. Bu dönemde penaltıları ben atmaya başladım. Bir kupada, bir de ligde iki penaltı golüm var.
Tarz olarak Barcelonalı Pique'yi andırıyorsun. Bununla ilgili neler söylemek istersin?
Sonuçta Barcelona takımının yarattığı bir futbolcu. Aklıyla ve tekniğiyle oynuyor. Ben de kendi stilimi ona benzetiyorum. Agresif olmayan, daha teknik stoperleriz biz. Aklını ve ayağını birleştirdiğin zaman iyi yerlere gelebiliyorsun. Günümüz futbolu da buraya doğru gidiyor.
Kariyerindeki hedeflerin neler?
Millî Takım hedefim vardı, buna ulaştım. Kalıcı olmak istiyorum, inşallah da olurum. Onun dışında şimdi basamak basamak gidersek Akhisar Belediyespor'da iyi işler yaptım. Her futbolcu üç büyüklerde oynamak ister, ben de istiyorum. Tabiî kulübümün menfaatlerine uygun biçimde olmasını isterim. Üç büyüklerden sonra da Avrupa neden olmasın.
"Galatasaray mı Akhisar Belediyespor mu?" dersek. hangisi manevi anlamda senin için büyük yer tutuyor?
İki kulübün de üzerimdeki emeği büyük. Altyapıdan yetiştiğim Galatasaray, bugünlere gelmemdeki ilk basamak. Beni Türk futboluna yeniden kazandıran da tabiri caizse ikinci baharım Akhisar Belediyespor. İkisinin arasında bir tercih yapamam. Tabii ki Akhisar Belediyespor'da geçirdiğim günler ve aile ortamı çok iyiydi. Akhisar Belediyespor bir basamak daha önde diyebilirim.
Dünyada ve Türkiye'de beğendiğin oyuncular kimler?
Popescu'yu çok beğeniyordum. Kendi stilimi de ona benzetiyorum. Bülent Korkmaz'ın hırsını çok beğeniyordum. Bugün oynayan futbolculardan Egemen Korkmaz'ın hırsı ve karakteri etkileyici. Dünyada ise Rio Ferdinand ve Cannavaro efsane isimler. Her stoper onlar gibi olmak ister.
Kendi stilini benzettiğin oyuncular var mı?
Ferdinand benim biraz daha kuvvetlim diyebiliriz. Ben de onun gibi oynamaya çalışıyorum. Ama dediğim gibi onun fizik gücü ve kalitesi çok daha fazla. Stoperler yıllar geçtikçe daha iyi oynuyor, çünkü tecrübeleri artıyor. Maç oynadıkça her gün yeni bir şey görüp öğreniyorsun.
Boş zamanlarında neler yapıyorsun?
Beğendiğim kitaplar olursa okuyorum ama sürekli okuyan biri değilim. Sinemaya sürekli giderim. Savaş-aksiyon türündeki filmleri beğenerek izliyorum. Hızlı ve Öfkeli ile Titanik filmlerini çok seviyorum. Tarantino'nun filmlerini beğenirim. Bilgisayar oyunlarını da oynarım. Arkadaşlarımla, ailemle nişanlımla vakit geçiriyorum.

No comments:

 
eXTReMe Tracker