Friday, December 28, 2007

Selçuk İnan: "Genç oyuncunun ilacı güven"


Genç ve Ümit Milli Takım'da geçirdiği 7 başarılı sezonun ardından A Milli Takım formasını da giymeyi başardı. Bugüne kadar kendisine yeterince güven duyulduğu için bu noktaya geldiğini düşünüyor ve aynı duygunun diğer yetenekli gençlere karşı da hissedilmesi gerektiğini savunuyor. Örnek olarak Arsenal'li Fabregas'ı gösterirken, "Bir oyuncu ne kadar oynarsa o kadar kendine güven kazanır. Fabregas 16 yaşından beri Premier Lig'de oynuyor ve 20 yaşında olmasına rağmen takımın en tecrübeli oyuncusu gibi görev yapıyor" diyor.




Öncelikle A Milli Takım'da oynamış olmaktan dolayı mutlusundur sanırım.


Gerçekten çok mutluyum. Hedeflediğim en önemli noktalardan birisiydi A Milli Takım. Kolay olmadı gerçi buralara kadar gelmek. Gerçekten çok yoğun bir çalışma ve çaba istiyor. 5 yıl Genç Milli Takımlarda, 2 yıl da Ümit Milli Takım'da oynadım ve sonunda A Milli Takım formasını da giydim.


A Milli Takım'a çağrılmak senin için atman gereken büyük bir adımdı. Sonuçta dört büyük takımdan birinde oynamıyorsun. Vestel Manisaspor formasını giyerken bu aşamayı kaydetmek önemli bir şey olsa gerek.


Evet, gerçekten önemli. Çünkü Anadolu kulüplerinden A Milli Takım'a gitmek zor bir iş. Sonuçta Vestel Manisaspor geçtiğimiz sezon ilk 10 haftada müthiş bir performans yakalamıştı ama o dönemde Milli Takım'a alınmadım. Demek ki hocamızın bir bildiği vardı ve şimdi Vestel Manisaspor geçtiğimiz sezondaki kadar yüksek bir performans göstermese de ben A Milli Takım kadrosuna davet edilip oynadım. Beni bu sezon için yeterli görmüş olmalılar.


Sen, Serkan, Arda ve Yasin hep Genç Milli Takım kökenli oyuncularsınız ve bugün A Milli Takım için de alternatif isimler oldunuz. 2008 elemelerini bir yana bırakırsak özellikle 2010 elemelerinde siz ön plana çıkacakmış gibi görünüyorsunuz. Sen o elemelerde nasıl bir Milli Takım bekliyorsun?


Şimdi de kadromuz çok genç ve dinamik. Bence 2010'a kalmadan 2008'de de çok iyi bir takım göreceğiz. Takımdaki birçok isme ağabey diyorum ama aslında aramızda 3-4 yaşlık farklar var. 2010'da ben 24, ağabeylerim de 26-27 yaşında olacak. Ben önümüzün çok aydınlık olduğunu düşünüyorum. Çünkü Türk futbolu çok yetenekli genç oyunculara sahip. Galatasaray'da Arda Turan, Beşiktaş'ta Burak Yılmaz ve Serdar Özkan çok genç yaşlarında büyük takımlarda oynama şansı bulan oyuncular.


2005 Dünya Şampiyonası'nda rakipleriniz arasında Fabregas, Messi, Obi Mikel gibi oyuncular vardı. O turnuvada karşılıklı oynadığın oyuncuları takip ediyor musun?


Sürekli takip ediyorum. Çünkü hepsi üst seviyedeki liglerde oynuyor. Fabregas ve Obi Mikel Premier Lig'de, Messi ise La Liga'da forma giyiyor. 20 yaşlarında olmalarına rağmen hepsi de takımlarının kilit oyuncuları. Bence bu bir güven meselesi. Teknik adamlar ve kulüpleri oyuncuya güvendikten sonra yaşın hiçbir önemi yok. Bir oyuncu ne kadar oynarsa o kadar kendine güven kazanır. Baktığınız zaman Fabregas 16 yaşından beri Premier Lig'de oynuyor ve 20 yaşında olmasına rağmen takımın en tecrübeli oyuncusu gibi görev yapıyor.


Sana böyle bir güven gösterilmesini mi bekliyorsun?


Bu konuda bir problemim yok çünkü bana yeterince güven gösterildi. Ben bunları genel olarak genç Türk oyuncular için söylüyorum. Onlara daha fazla güvenilmesi gerektiğini savunuyorum.


Kulüpler gençlerin kalitesini keşfetti


Eskiden genç oyuncuların ligimizde çok fazla şans bulamadığından yakınırdık. Şimdi ise birçok takımımızda genç oyuncuları görebiliyoruz. Bu değişimi neye bağlıyorsun? Çok iyi bir jenerasyon mu geldi yoksa insanların kafasında bir şeyler mi değişti?


Bence insanlar değişmeye başladı. Şans verilen genç oyuncuların kalitesini gördüler. Genç oyuncuların birçoğu çok üst seviyede futbol oynuyor ve gelen yabancılardan hiçbir eksikleri yok. Kulüplerimiz bu gerçeği fark etmiş durumda.


Daha önce Vestel Manisaspor'da başarılı olmak, transfer yapmadan önce kulübünü bir yerlere taşımak istediğini söylüyordun. Ama artık arkanızda Vestel'in sponsorluğu kalmıyor. Bu değişim senin hedeflerinde de bir farklılaşmaya yol açabilir mi?


Benim hedeflerimden biri her oyuncu gibi üç büyüklerde oynamak. Ama öncesinde Vestel Manisaspor'da başarı yakalamak istiyorum. Geçen sezon bu hedefe ulaşabilirdik ancak hiç anlamadığımız bir şekilde düşüşe girdik. Bu sezon hedefimiz ligi iyi bir yerde bitirmek. Ligin gidişatına göre bir hedef koyabiliriz ama şu aşamada geçen sezonki hedefler görünmüyor. Geçen sezon şampiyonluktan veya Şampiyonlar Ligi'nden bahsediyorduk ama bu sezon için bunları söylemek mümkün değil. Bu sezonki hedefler öncelikle ligde kalmak, sonra da çıkabildiğimiz kadar üst sıralara tırmanmak. Yine de kulübümde başarılı olmak istiyorum ama ne kadar olur onu bilemiyorum.


Vestel Manisaspor'da geçen sezon yaşanan düşüşten sonra bir güven kaybı oluşmuş gibi görünüyor. Sanki üzerinizde bir tedirginlik var.


Bence güven duygusu futbolda her şey anlamına geliyor. İnsanın kendine güvendikten, rahat olduktan sonra yapamayacağı hiçbir şey yok. Biz zaten kendimize güvenimizi yitirdikten sonra kazanamamaya başladık ve düşüşe geçtik. Neticesinde de sezonun son maçında ligde kalabildik. Ama bu sezon öyle olmayacağını düşünüyorum. Çünkü takımdaki oyuncular artık çok daha tecrübeli. Geçtiğimiz sezon ise ilk defa Süper Lig'de forma giyen arkadaşlarımız vardı. Bu sezon kötü günler yaşamayacağız.


Anadolu'daki oyuncu büyük düşünmeli


Geçtiğimiz sezon sizin yaşadığınız çıkışı bu sezon Sivasspor gerçekleştiriyor. Ama bu tip çıkışların sonu bir türlü gelmiyor. Geçmişte de Gaziantepspor ve Gençlerbirliği şampiyonluğa yaklaştı ama bir türlü olmadı. Sence Anadolu takımlarında eksik olan ne?


Bence Anadolu takımlarının futbolcuları, Fenerbahçe, Galatasaray veya Beşiktaş'la oynadıklarında kendilerini küçümsüyor. O futbolcular ne zaman büyük takım oyuncuları gibi düşünmeye başlarsa bu sınır aşılacak. Ama Anadolu kulüplerinde bunu düşündürecek ortam hazırlanamıyor. Bu ortam hazırlanabilse ve oyuncular da büyük takımlardaki futbolcular gibi düşünebilse bir gün Anadolu'dan da şampiyon çıkacaktır.


İki sezon önce baktığımızda çok yetenekli bir 10 numara oyuncusuydun. O dönemde herkes sana Zidane diyordu. Ama şimdi orta sahanın her bölgesinde oynayabiliyorsun. Sen en çok nerede mutlusun?


En çok ön libero oynarken mutlu oluyorum. Her zaman ön libero oynamak istiyorum. Ama hocam nerede görev verirse orada oynuyorum. İster forvet arkasında, ister sağda, isterse solda. Ama en keyif alarak oynadığım bölge ön libero. Oyuncu özelliklerimin buna daha uygun olduğunu düşünüyorum. Daha önce forvet arkası oynuyordum ama o benim çocukluk dönemimdi. Belki de hocalarım yeteneklerimden faydalanmak istiyordu. Ama şu an için sadece yetenek yetmiyor. Türkiye'deki şartlarda hele de Türk futbolcusuysanız ve koşmayan adam olarak forvet arkasında oynuyorsanız işiniz çok zor. Belki Alex veya Lincoln 4-5 maç gol atmayıp asist yapmadığında kimse bir şey söylemeyebilir ama bir Türk futbolcusunun böyle bir lüksü yok.


Oynama garantisi açısından da ön libero sanki daha olumlu gibi görünüyor.


Şimdi koşmayı ve mücadele etmeyi de seviyorum ve bu nedenle ön liberoyu tercih ediyorum.


Sizin takımınızda Borbiconi öne çıkıp gol atabiliyor. Sen de iyi şut atan ve gole yakın bir oyuncusun. Sizdeki orta saha oyuncuları iki yönlü oynayabilen özelliklere sahip görünüyor.


İki sezondur aynı kadroyla oynuyoruz ve gerçekten kaliteli oyuncularımız var. Ben forvet arkası gibi görünsem de Borbiconi atağa çıktığında onun yerini dolduruyorum. Ya da solda oynayan Uğur ağabey içeriye girdiğinde ben sola kayabiliyorum. Bu maçın içindeki karşılıklı iletişimden kaynaklanıyor.


Senin hayranı olduğun Zidane kendisini insanlara yardıma adamış durumda. Yardım amaçlı maçlarda oynuyor. Senin de bu tip girişimlerin olacak mı?


Eğer Zidane kadar ünlü olursam kesinlikle.


Peki, boş vakitlerinde neler yapıyorsun? Arda'nın söylediğine göre iyi yemek yaptığını biliyoruz.


Arda Vestel Manisaspor'da oynarken aynı evde kalıyorduk ve ben gerçekten iyi yemekler yapıyordum. Kebabı çok severim ve iyi de yaparım. Bunun dışında gezerim, kitap okurum, sinemaya giderim, müzik dinlerim. Zaten Manisa'da yapacak çok fazla bir şey yok. İzin günlerimde genellikle İzmir'e gidiyorum.

No comments:

 
eXTReMe Tracker