Thursday, March 26, 2009

Egemen Korkmaz : "Topu kesmek yetmiyor"

Trabzonspor'a sezon başında transfer olsa da bordo-mavili formayı 40 yıldır taşıyormuş gibi oynuyor. Hırsı, özverisi ve gözü karalığı ile tribünlerin sevgilisi oldu. Maç sonrası sevinçlerinde de tribünle arasındaki özel bağ net bir şekilde hissediliyor. Savunma oyuncularının sorumluğunun arttığını ve artık bir defans oyuncusundan topu oyuna sokabilme becerisi, pozisyon alma yeteneği ve hatta hücumda etkinlik gibi görevlerin beklendiğini anlatıyor.

Geçmişte Balıkesirspor, Kartalspor ve Bursaspor'da forma giydin. Bu takımlarda yaşadığın deneyimle Trabzonspor'u karşılaştırdığın zaman ne görüyorsun?

Şüphesiz bir fark var. Turkcell Süper Lig seviyesinde daha önce uzun süre sadece Bursaspor'da oynamıştım. O kulüpte 6.5 sezonluk bir hizmetim oldu. Bursaspor'da her ne kadar üst sıralara oynama hedefinde olsak da beklentiler değişikti. Bir sezon Avrupa kupalarına katılma hedefi konuyor, iki sezon kötü bir gidiş yaşanıyor, daha sonra üstlerde yer alabilmek esas hedef haline geliyordu. Hep değişen beklentiler vardı. Trabzonspor'da ise devamlı bir şampiyonluk beklentisi içerisindesiniz. Kulüp ve şehir de bu hedefe dönük potansiyele sahip. Fakat bu sezon şampiyonluk konusu Trabzon'a ilk geldiğim dönemde yoğun biçimde telaffuz edilmiyordu. Öncelikle Avrupa kupalarına katılma hedefi vardı, daha sonra şampiyonluk için "Neden olmasın?" diye düşünülüyordu. Ama şimdi gidişat çok güzel ve şampiyonluk hedefine doğru yürür durumdayız.

Geçmişte futbolcularla yaptığımız birçok söyleşide, kariyerleri boyunca esas bölgelerinden farklı mevkilerde oynadıklarının hikâyesini dinlemiştik. Senin bize anlatacağın böyle bir öykün var mı?

Anlatacağım çok da sıra dışı sayılmaz. Zaman zaman geri dörtlünün sol tarafında oynadım. Özellikle, Bursaspor'un Süper Lig'den düşmesinin ardından uzun bir süre sol bek olarak görev aldım. Onun dışında hep savunmanın göbeğinde, stoper olarak oynadım.

Sivasspor ve Trabzonspor ligin zirvesini kontrol eder durumdalar ve bu özelliklerini uzun süredir devam ettiriyorlar. Sezon başında böyle bir tablonun ortaya çıkabileceğini tahmin eder miydin? Bu gidişatın sürebileceğine inanıyor musun?

Henüz bunun için konuşmanın erken olacağını düşünüyorum. Sezon başında aklımızdan hep bunlar geçti. İnsan ister istemez düşünüyor. Sezon ilerledikçe sergilediğimiz performansa bakınca daha bir umutlanıyoruz. Bazen iyi, bazen kötü oynadığımız zamanlar olsa da neticeye ulaşabiliyoruz. Bu da bizi mutlu sona yakın tutuyor.

Trabzonspor taraftarlarını nasıl buluyorsun?

Seyircinin bu sezon takıma verdiği destek çok güzel. Yaptıkları tezahüratların bizim için ateşleyici bir etkisi oluyor. Hüseyin Avni Aker Stadyumu'nda yaratılan atmosfer sayesinde daha bir şevkle mücadele ediyoruz.

Şehirde kulübe gösterilen ilginin bir benzerini daha önce görmüş müydün?

Trabzon'da bulunmaktan son derece mutluyum. Şehirde nereye giderseniz gidin Trabzonspor'un konuşulması bence çok güzel bir şey. Markete alışveriş yapmaya gidiyorum, kulüple ilgili konuşulduğunu duyuyorum. Alışveriş merkezine, meydana gidiyorum; konu yine Trabzonspor. Burada insanlar tamamıyla Trabzonspor'la yatıp kalkıyor diyebilirim. Bursa'nın büyük bir şehir olması nedeniyle futbol takımının başarısı tabii ki önemsenen bir konuydu ama Trabzon'daki gibi hayatın böylesine içinde değildi.

Turkcell Süper Lig'in kalitesini nasıl buluyorsun? Sence ligin en büyük problemi ya da eksikliği nedir?

Avrupa'daki bazı köklü liglerin kalitesine ulaşmak şimdilik zor görünse de Turkcell Süper Lig'in kalitesi şu anda birçok Avrupa liginin üstünde. Ligin kalitesinde gözle görülür bir artış olduğunu düşünüyorum. Buna kanıt olarak da şampiyonluğu elde eden takımların bunu açık puan farkıyla yapamaması ve büyük takımların Anadolu takımları karşısında rahatlıkla puan kaybeder hale gelmesini gösterebilirim. Her sezon şampiyonluk için mücadele eden takımların sayısında artış gözleniyor. Şampiyonluğu gerçekçi bir hedef olarak görmeye başlayan Anadolu takımları var artık. Eksik veya problem konusuna gelirsek, mutlaka vardır birkaç eksik ama benim gözümle şu an için tespit edebildiğim bir şey yok.

İdeal savunma oyuncusunun hangi özelliklere sahip olması gerekir?

Eskiden savunma oyuncularından daha farklı beklentiler vardı. Sözgelimi futbolcuların sadece kesici özelliklerinin kıstas alınması gibi. Artık topu oyuna sokabilme becerileri, pozisyon alma yeteneği gibi konular da belirleyici hale geldi. Hatta hücuma katkıda bulunmaları bile beklenir oldu.

Trabzonspor savunmasında Song'la çok iyi bir uyumunuz var. Bu da sonuca yansıyor. Onunla defanstaki partnerliğin için neler söyleyebilirsin?

Kamerun Milli Takımı'nda kaptanlığa yükselmiş, Avrupa'nın önde gelen kulüplerinde forma giymiş, kariyeri belli, gerçekten çok tecrübeli bir futbolcu. Onunla oynamak bizim için bir şans. Özellikle de benim için. Ama ben de uzun süredir Türkiye'de üst düzey futbol oynuyorum. Ligi ve futbolcularını çok iyi biliyorum. Bu da ayrı bir avantaj sağlıyor. Böylelikle birbirimizi tamamlamış oluyoruz.

Defanstaki uyumunuzdan şüphemiz yok ancak ileri uçta bazı sıkıntıların yaşandığı göze çarpıyor. Defans oyuncusu olarak forvetteki durum nasıl gözüküyor?

Ben bu görüşe pek katılmıyorum. Takımımızın genel bir oyun standardı var ve biz bunu yakalamış durumdayız. Bize en kötü denilen maçta bile çok iyi mücadele ediyoruz. Defansımızdaki başarıyı da sadece savunma oyuncularının eseri olarak görmemek lazım. Biz takım olarak iyi müdafaa yapıyoruz. Örneğin, savunmamız daha santrfor bölgesinde başlıyor. Hücum yaptığımızda da yine hep beraber iyi bir atak yapma çabasında oluyoruz.

Trabzonspor'un Ankaragücü'nü Umut Bulut'un bitime iki dakika kala attığı golle mağlup ettiği maçın ardından sahada tek başına kaldın. Tek bir hareketinle bütün stadyuma hep bir ağızdan tezahürat yaptırdın. Bu Avni Aker'de çok da sık görülen bir durum değildi. Seyirciler, tek bir ağızdan şarkılar söyledi ve coştu. Böyle bir şeyi önceden planlamış mıydın?

Hayır, önceden planlanmamıştı. Tribünler beni çağırdı ve ben aslında çağrıldığımı fark edemedim. Arkadaşlarımın uyarısıyla oraya yöneldim ve her şey kendiliğinden gelişti. Bursaspor'dayken de bu tür şeyler oluyordu. Bu tür durumlarda kendinizi özel hissediyorsunuz.

Galibiyetlerden sonra sahada kolbastı oynamanız güzel bir adet haline geldi. Takımdaki yabancı oyuncular ülkelerinin yayınlarına verdikleri röportajlarda bile bu danstan bahseder hale geldi. Normalde ağırbaşlı kişiliğinle tanıdığımız seni "dans pist"inde görmek bizleri şaşırttı. Sen de dansın büyüsüne kendini kaptırdın sanırım.

Ben eşimle de evde bu dansı televizyondan izliyorum. Bazen internetten bakıyorum. Göze hoş gelen bir oyun. Müziğin ritmi de öyle. Ama ben dans konusunda kendimi çok yetenekli görmüyorum.

Geçtiğimiz Eylül ayında eşin bir kız çocuğu dünyaya getirdi. Evlat sahibi olan bir futbolcu olmak nasıl bir duygu?

Çocuğum yokken 15-20 günlük kamplar olur, takım arkadaşlarımızla birlikte sohbet ederdik. Etrafta çocuklarının resimleri, bakar bakar dururlardı. "Yahu bu kadar mı özlüyorsunuz?" diye sorardım. Onlar da "Sen de baba olunca anlarsın" diyorlardı. Şimdi onları anlıyorum. Gerçekten yaşanmadan anlaşılmayacak bir duygu bu.


No comments:

 
eXTReMe Tracker