Wednesday, August 15, 2007

Ertuğrul Sağlam: "Forma sattıran yıldız istemiyorum"

Ertuğrul Sağlam, Samsunspor'da başlayıp Kayserispor'da parlayan kariyerini üç sezon içinde Beşiktaş'a taşıdı. Bir dönem rekor transfer ücretiyle top koşturduğu siyah-beyazlı takımın başında artık. Üç yıllık teknik adamlık deneyiminin arkasında 7 yıllık da teorik eğitim yatıyor. Futboluyla parmak ısırtan ve yeniden kolej takımı havasını yakalayan bir Beşiktaş sözü verirken, "Koşan, mücadele eden, terinin son damlasına kadar takımı için her şeyi verebilecek ve takımın menfaatlerini kendi menfaatlerinin üzerinde tutabilecek futbolcular bizi başarıya götürecek. Benim yıldız anlayışım bu. Yıldız sadece ismiyle forma sattıran, imza dağıtan oyuncu değil" diyor.
Röportaj: İlker Uğur

Kayserispor'u çalıştırırken dergimize verdiğiniz röportajlarınızda sizden beklenenin Türkiye'de beşinci şampiyonun Kayserispor olması olduğunu vurgulamıştınız. Bu yolda çok önemli çalışmalar yaptınız. Kayseri, Türkiye'nin en korkulan deplasmanı oldu. Takımı bir noktadan alıp belirgin bir iyileşmeyle bambaşka bir noktaya getirdiniz. Şu an Beşiktaş'ın başındasınız. Kayserispor'da bu sürekli vurguladığımız misyonu başardınız mı? Beşiktaş'a gelişiniz nasıl oldu?

Yapı ve anlayış olarak kendime çok uzun vadeli hedefler koyan bir insan değilim ben. Bulunduğumuz ortamda işimizi en iyi şekilde yerine getirmek ve daha sonra oluşan şartlara göre hareket etmek bizim felsefemizde var. Örneğin Samsunspor'da görev alırken aklımın ucundan geçmeyecek şekilde kulüpten ayrılmak zorunda kaldım. Yine aklımın ucunda yokken Kayserispor'a geldim. Çalışmış olduğumuz iki sezonluk dönem içerisinde spor kamuoyunun beklentilerinin tam tersi bir performans sergiledik. Herkesin küme düşer dediği bir takımla beşinci olup UEFA Kupası'na katıldık. Bir sezon sonra "Bu başarı sunidir, tekrarlanamaz" denilen ortamda yine aynı başarıyı tekrarladık. Tabii Kayseri'de çok güzel bir ortamımız vardı. Başkanı, yöneticisi, menajeri, teknik direktörü ve futbolcusuyla çok güzel bir ortam oluşturmuştuk. Bu sevgi ortamı bize camianın kırk yıldır görmediği başarıları yaşattı. Bugün ise Beşiktaş'tayım. Bu noktaya gelmek hedeflerimden bir tanesiydi. Ama açıkçası "Kayseri'de 2 sezon çalışır sonra Beşiktaş'a giderim" diye bir hedef koymamıştım. Gördüm ki şartlar ve oluşan ortam bugün burada olmamı gerektirdi. Öncelikle beni bu göreve lâyık görenlere teşekkür ediyorum. Bana katkılarından ve güvenlerinden ötürü Samsunspor ve Kayserispor camialarına da çok teşekkür ediyorum.

Kayserispor'dan ayrılırken bir sorun yaşadınız mı kulüple?

Hayır. Kesinlikle en ufak bir yanlış yapmadım. Vicdanen de çok rahatım. Kayserispor'la bir sezonluk mukavelem vardı. Geçtiğimiz sezon mukavelem bitiyordu. Başkanla oturduk konuştuk. Ben bir sezon uzatmayı isterken başkan iki sezonluk bir uzatma istedi. O da haklı olarak aklından antrenör sorununu çıkarmak istiyordu. Fakat kendisine "Büyük bir takımdan teklif gelirse bu teklif karşısında izninizi istiyorum" dedim. Anlayışla karşıladı ve "Eğer büyük bir takım seni isterse kendi ellerimle seve seve götürürüm. Yeter ki öyle bir şey olsun" dedi. Başkanla böyle bir anlaşma yapmıştık. Eksik olmasın bana çok destek verdi. Kendisiyle hâlâ görüşüyoruz. Çalıştığım kulüplerdeki başkanlarımla hep bir ağabey-kardeş hatta zaman zaman baba-oğul ilişkisi yaşadım.

Beşiktaş'a geldiniz ve hedefler bir anda büyüdü. Lig ikinciliğinin başarısızlık olarak değerlendirildiği bir ortama geldiniz. Bu sizin üzerinizde bir baskı yaratıyor mu?

Tabii ki yükseklerde rüzgâr sert esiyor. Büyük camiaların sorumluluğu kendi ismiyle doğru orantılı olarak daha büyük oluyor. Ben nereye geldiğimin ve nasıl bir sorumluluk üstlendiğimin farkındayım. Bu sorumluluğun üstünden gelebilmem için çok çalışmam gerektiğini iyi biliyorum. Çok üretmemiz ve çok fedakârlık yapmamız da gerekiyor. Bunları zaten yapan insanlarız biz. Teknik kadromuz, menajerimiz Ali Gültiken ve beraber çalıştığımız herkesle bu sorumluluğu paylaşıp bu görevi lâyıkıyla yerine getireceğimize inanıyorum. Bu camianın beklentilerine kesinlikle cevap vereceğiz. Adım gibi eminim buna.

İki sorumluluk yüklendim

Beşiktaş son yıllarda tam bir teknik direktör öğütücüsü haline geldi. Pek sabredemeyen bir camiaya dönüşmüşe benziyor siyah-beyazlılar. Bundan bir endişeniz var mı?

Camiaların başarılarında istikrarın önemini hepimiz biliyoruz. Özellikle teknik kadro konusundaki istikrarın ne kadar önemli olduğunu geçmişte somut bir biçimde yaşamıştık. Beşiktaş yönetimine takımı yeniden kendi içerisinden gelen bir teknik adama emanet ettiği için teşekkür ediyorum. Bu davranışın tüm Türkiye'ye örnek olmasını istiyorum. Burada bize büyük görev ve sorumluluk düşüyor. Bir sorumluluk camianın beklentilerine cevap verebilmek. Bize güvenen insanların bu güvenini boşa çıkartmamak. Bunun yanı sıra son dönemde ülkemizde övgüyle bahsettiğimiz yerli teknik adamların başarısını büyük takımda da tekrarlayabileceğini göstermek. Türk teknik direktörlerin geleceği açısından da önemli bir görev üstlendiğimizi düşünüyorum. İnanıyorum ki yerli teknik direktörlerimiz de bizim burada başarılı olmamızı isteyecek.

Daha önceki röportajlarınızda tarihin belli başlı başarıları kazanan insanları yazdığını söylemiş ve Anadolu'dan çıkacak beşinci şampiyonun da böyle önemli bir başarı olacağını vurgulamıştınız. O hedef bir kenara koyuldu şimdi.

Evet o hedefi bir kenara koyduk ama hâlâ bizi tarihe geçirebilecek birçok kulvar var. Şansımızı bu kulvarlarda deneyeceğiz.

Bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde öncelikle gruplara kalmanız ve daha sonra da başarılı olmanız bekleniyor. Takımınızın şu anda Şampiyonlar Ligi'nde mücadele edecek kaliteye sahip olduğunu düşünüyor musunuz?


Bu soruya cevap verirken şunu belirtmem lazım. Bugün burada Şampiyonlar Ligi'nden bahsedebiliyorsak, geçtiğimiz sezon görev yapan ve bize bu şansı yaratan insanların emeğini kesinlikle zikretmemiz gerekir. Sayın Jean Tigana ve ekibine teşekkür ediyorum. Onlar her türlü olumsuzluğa ve çektikleri sıkıntılara rağmen Türkiye Kupası'nı kazanıp ligi ikinci sırada bitirdiler. Beşiktaş'ın çok iyi ve kaliteli bir kadrosu var. Buraya geldik ve geçtiğimiz sezonun sıkıntılarını masaya yatırdık. Çeşitli sebeplerden ötürü pek çok futbolcu gerçek performansının altında kalmış. Biz bu problemleri analiz ederek çözümlerini bulmaya çalışıyoruz. Pek çok futbolcumuz geçen sezonki performanslarının kendi gerçek performansları olmadığının da farkında. Bunu bilmek benim için çok önemli. Buradan hareketle şunu söyleyebilirim; gerek ilişkilerimiz gerek diğer katkılarımızla burada pek çok futbolcunun geçtiğimiz sezonki performansının üzerine çıkacağına inanıyorum.

Futbolcularla birebir konuşup ilgileniyor musunuz?

Tabii ki. Kimi yüzde on, kimi yirmi, kimi elli arttırır ama ortada şöyle bir gerçek var ki tüm futbolcularım inşallah geçtiğimiz sezonki performanslarının üstünde olacak.

Kayserispor'da hep takım için oynayan futbolcuları tercih ediyordunuz. Ligin belli periyotlarında çok üst düzeyde mücadele eden bir Kayserispor takımı vardı. Yine böyle bir takım oluşturmak amacındasınız herhalde.

Futbol anlayışımız bunu gerektiriyor. Öncelikle bunu sağlamamız gerekir. Koşan, mücadele eden, terinin son damlasına kadar takımı için her şeyini verebilecek ve takımın menfaatlerini kendi menfaatlerinin üzerinde tutabilecek futbolcular bizi başarıya götürecek. Bu zihniyetteki oyuncuları kadromuzda tutmaya ve yine bu tip oyuncuları kadromuza katmaya çalıştık. Çok zor sınavlar bizi bekliyor. Türkiye Ligi, Türkiye Kupası, Şampiyonlar Ligi ve bir de Süper Kupa var. Dört kulvarda insanlar bizden başarı bekliyor. O yüzden çok çalışan, çok koşan, çok mücadele eden ve takımı için her şeyini veren futbolculara kapımız hep açık. Benim futbol anlayışımda yıldız oyuncunun tanımı da bu. Sadece ismiyle değil, forma sattıran, imza dağıtan futbolcu değil, saha içerisinde gerek davranışları gerek vereceği mesajlar ve gerekse performansıyla takımına üst seviyede katkıda bulunacak oyuncu benim için yıldızdır.

Yürüyen oyuncuya yer yok

Beşiktaş takımının geçen sezonunu değerlendirirsek takımın generali çok, askeri az gibi bir durum vardı.

Geçmişi sorgulamak ve yargılamak istemiyorum. Ama şunu biliyorum ki, hep beraber düşünüp hep beraber hareket edersek büyük başarıları yakalayabiliriz. Takımdaki herkesin bu mücadeleye teriyle, yeteneğiyle ve emeğiyle katkıda bulunması gerektiği bir gerçek. Bu nedenle kaleciden forvete kadar herkes hep beraber düşünüp hep beraber hareket etmeli. Birisi mücadele ederken diğeri yürüyorsa bu bize başarı kazandırmaz. Bu düşünceyi oyuncularımıza yerleştirmeye çalışıyoruz. Takım koşacak ve mücadele edecek. Bunun kaçışı yok.


Kayserispor'da genellikle çift forvet tercihiniz vardı. Beşiktaş'ta da bu tercihi sürdürecek misiniz?

Benim futbol anlayışımda oyunun güzelliklerini sahaya yansıtmak var. Kayserispor'da topu kazandığımızda oynamayı seven ve oynamaya çalışan, güzellikleri sahaya yansıtan bir takım olmuştuk. Ama dönüm noktalarında takıldık ve bu noktaları geçemedik. Bunu aşamamamızın nedeni ise futbolun savunma tarafını iyi yapamamamızdı. Oynarken bir de oynatmamak gerekiyor. Top rakibe geçtiği zaman da aynı kaliteyi göstermek gerekiyor. Biz Kayserispor'da bunu yapamadık. Ama Beşiktaş'ta yapmak zorundayız. Oynarken oynadığı oyundan zevk alan, izleyenlere zevk veren ve futbolun gerekliliklerini sonuna kadar yerine getiren bir anlayışa sahip olmalıyız. Böyle davranarak büyük hedefleri yakalayabiliriz. Dünyanın en iyi takımları bile oyunu tek yönlü oynayarak başarılı olamaz.

Runje'nin yerine iki Milli Takım kalecisi transfer ettiniz; Rüştü ve Hakan. Bu durum kaleciler adına bir talihsizlik midir?

Bu transferlerden dolayı öncelikle başkanımız ve yönetim kurulumuza çok teşekkür ediyorum. Türk Milli Takımı'nın son iki maçında oynayan iki kaleci şu anda bizde. Altay'dan da Atilla'yı transfer ettik, o da Ümit Milli Takım kalecisi. Murat Şahin sakatlığı nedeniyle uzun süre aramızda olamayacak ama elimizde üç tane Milli Takım kalecisi var. Sezon boyunca yoğun geçecek maç trafiğinde bir problem yaşayacağımıza inanmıyorum. Bu uzun maratonda tüm kalecilerimizden faydalanacağız.

Rüştü transferi takıma ağabeylik etmesi açısından da düşünülen bir transfer miydi?

Ben transferleri tek tek değerlendirmeyi veya kişileri çok fazla konuşmayı seven bir teknik adam değilim ama bence Rüştü takımımıza pek çok yönden katkı sağlayacak. Buna inanıyorum.

Tello ve Cisse eksikleri kapatacak

Tello ve Cisse transferlerini değerlendirebilir misiniz?

Dediğim gibi tek tek oyuncu değerlendirmek istemiyorum ama yine de şunu söyleyebilirim; her iki oyuncu da izlenerek alındı ve geçen sezon Beşiktaş takımındaki eksik noktaları kapatacak kalitedeler. İkisinden de çok faydalanacağımıza inanıyorum.

Beşiktaş uzun süredir Avrupa'da başarılı olamıyor. En son 2003 sezonunda oynanan bir çeyrek final vardı. Siz Kayserispor'la ilk kez katıldığınız Intertoto Kupası'nı kazanıp UEFA'ya kalmıştınız ve UEFA'da da birinci turda elenmiştiniz. Geçen sezonki Avrupa tecrübeniz Beşiktaş'ın Avrupa tecrübesinden daha fazla. Bu sezon Beşiktaş'la Avrupa'da nerelere ulaşmayı hedefliyorsunuz?

Öncelikli hedefimiz elemeyi geçip Şampiyonlar Ligi gruplarına katılabilmek, gruba kalırsak da gruptan çıkabilmek olacak. Çok uzun boylu düşünmeden ilk hedefimiz bu.

Sheriff'le ilk eleme turunu oynayacaksınız.

Sheriff Moldova'nın takımı. Ancak Moldova futbolu diye küçümsemememiz lazım. Sheriff takımı başkanıyla birlikte son yıllarda büyük bir atılım yapmış.

Küçümsemiyorsunuz hiç.

Hayır kesinlikle. Yakın geçmişe göz attığımız zaman futbolda rakibi küçümseyip işi ciddiye almayanın ne türlü sürprizlerle karşılaştığını görürüz.

Oyuncumu günah keçisi yapmam

Futbolcular üzerinden konuşmayı da sevmiyorsunuz.

Sevmiyorum; üç-dört gol atan futbolcum da oldu ama hiçbir zaman sadece onu öne çıkarıp diğer futbolcularımın emeğini heba etmeyi tercih etmedim. Tam tersi durumda da yine genel olarak değerlendirdim olayları. Hatalı gol yiyen kalecimiz, ıska geçip bize gol yediren defans oyuncumuz, bomboş kaleye gol atamayan golcümüz oldu. Ama bunları kamuoyunun önüne atıp hiçbir zaman günah keçisi yapmadım. Kazanırken de kaybederken de tüm takıma sorumluluk yükleyen bir anlayışım var. O yüzden bundan sonraki dönemde de böyle bir şey görmeyeceksiniz.

Bu sezon şampiyonluk yarışı geçen sezona göre daha çetin geçeceğe benziyor.

Evet yapılan transferler bunu gösteriyor. Şampiyonluk yarışı daha çetin geçecek. Her takım iyi transferler yaptı. Yine üç büyük takım ve Trabzonspor'un bu yarışın içerisinde olacağına düşünüyorum. Bu takımların yanı sıra elindeki yıldızları satmayıp iyi takviyeler yapan Kayserispor'un da zirveyi etkileyen maçlar oynayacağını düşünüyorum.

Teknik direktörlüğü merdiven olarak görürsek siz şu an o merdivenin neresindesiniz? Buraya gelmeden önce Beşiktaş bu merdivenin hangi noktasıydı?

Daha önce de söylemiştim, çok uzun vadeli hedefler koymayı sevmiyorum. Bulunduğum yerdeki görevimi lâyıkıyla yerine getirmek benim en büyük hedefim. Antrenörlüğe başlarken büyük bir takımda çalışmak, özellikle Beşiktaş'ta görev almak, camiama antrenör olarak geri dönmek hedeflerimden bir tanesiydi. Antrenörlüğe 35 yaşında başladım. Üç sezonda buraya gelmem biraz çabuk bir yükseliş oldu belki ama istediğim yerdeyim. Şu anda bulunduğum yerin kıymetini bilip camianın bu inancı ve güvenini boşa çıkartmamalıyım. Çok gururla görüyorum ki camianın hemen hemen yüzde 99'u bana ve ekibime destek veriyor. İyiniyetle destek veren bu kadar insanın inancını ve güvenini öncelikle perçinlemek istiyorum. Camianın bu beklentilerine cevap verebilmek en büyük hedefim. Uzun yıllar burada kalmayı ümit ediyorum. Beşiktaş'ın son dönemlerindeki teknik direktör sirkülasyonunun bizimle son bulacağına inanıyorum.

Yönetim kurulumuzun desteği arkamda

Gazetelerde Beşiktaş yönetiminde sizin teknik direktörlüğünüz konusunda çeşitli tartışmalar yaşandığı yazılmıştı bir dönem.

Gazetelere yansıdığı şekilde bir şey yaşanmadı. Bunlar yanlış aksettirildi. Tartışma elbette olacaktır. 30 kişinin bulunduğu yerde otuzunun da aynı şekilde düşünmesini bekleyemezsiniz. Bu tartışmaları bir kaos ortamı varmışçasına kamuoyuna sunmak çok yanlış. İnsanlar fikirlerini ortaya koyarlar, gerekirse tartışırlar ama tartışma sonucunda bir konu üzerinde anlaşırlar. Sürekli beraberiz yönetim kurulu üyelerimizle. Bana desteklerini her ortamda yineliyorlar zaten.

Yönetimden ve taraftardan beklentileriniz var mı?

İşin teknik kısmıyla alakalı ben dört sene üniversite okudum. Spor Akademisi mezunuyum. Üç sene de master yaptım. Antrenörlük dönemim için futbol oynadığım dönemde büyük fedakârlıklarda bulunarak eğitim hayatıma yedi sene harcadım. Yedi sene insan hayatında önemli bir dönem ve ben bu fedakârlığı profesyonel futbol oynarken yaptım. Samsun'da okudum, dolmuşla, otobüsle okula gittiğimi hatırlıyorum. İşin teorik kısmıyla ilgili yeterliliğimin olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Tabii ki bu işte öğrenmenin sonu yok. Hâlâ öğrenmeye devam ediyorum. 20 senelik profesyonel futbol hayatım var. Başarılı bir antrenörlük dönemi geçirdim. İnsanlar sadece kendi yaşamlarından tecrübe kazanmaz. Başkalarının yaşamlarını iyi analiz ederek de tecrübe kazanabilirsiniz. Ben bunu çok iyi yaptığıma inanıyorum. Ben ve ekibim ne yaptığını bilen insanlarız. Başkanımız, yönetimimiz, menajerimiz, teknik ekibimiz ve oyuncuların görevlerini lâyıkıyla yaparak büyük başarılar kazanacağımızı düşünüyorum. Ali Gültiken çok büyük sorumluluklar aldı. Sabah 7'de antrenman yapıyoruz. Altı buçukta burada oluyor. Sağlıklı bir şekilde çalışmamız için sonuna kadar bize destek veriyor. Taşların oturduğu, herkesin görevini ve sorumluluğunu bildiği bir yerde görev karmaşası yaşamadan büyük başarılar elde edeceğimize inanıyorum.

Taraftardan da destek bekliyorsunuz.

Elbette. Şunu çok samimiyetle söylüyorum. Beşiktaş taraftarı sadece Türkiye'de değil dünyada sayılı taraftar gruplarından birisidir. Taraftar ne yapacağını zaten çok iyi biliyor. Zaman zaman sıkıntılı dönemlerimiz de olacak. Bu dönemlerde özellikle bize destek olmalarını ve katkı sağlamalarını bekliyoruz. İnşallah onlara çok güzel günler yaşatacağız.

Güzel futbol sözü veriyorsunuz yani.

Evet, kesinlikle. Taraftarımıza şunun garantisini verebilirim. Çok koşan, çok mücadele eden ve futbolun pozitif tarafını sahaya yansıtırken, top rakibe geçince oyunun gereklerini yerine getiren ve 90 dakika taraftarını coşturan bir futbol oynamaya çalışacağız. Saha içi başarısı önemli ama yıllardan beri Beşiktaş takımı dediğiniz zaman akla gelen kolej takımını, davranışları ve topluma verdiği mesajlarla hayata geçireceğiz. Herkesin beğenisini kazanan, ilgisini çeken, parmakla gösterilen bir takım olurken, Beşiktaş taraftarı dışındaki tüm diğer futbolseverlerin ikinci takımı olmayı planlıyoruz.

No comments:

 
eXTReMe Tracker