Tuesday, March 27, 2007

Pasaport miladı


Pasaport miladı

Tribünde garip pankartlar açılabilir, hatta bir gün sahaya roketatarla da saldırılabilir. Bunlar kriminal mevzular... Ama Türk futbolcuların Yunan sınır kapısından pasaport kontrolü bile olmadan geçmesi hayatidir, belki de bir milattır





Çok kritik bir Yunanistan-Türkiye maçı yaşadık hafta sonu... Hayır, Yunanlılar'ın milli bayram arefesinde olmasından, bunun aşırı çevrelerce Hellenizm'e ve/veya Osmanlı'ya karşı kazanılacak bir zafer olarak görülmesinden bahsetmiyorum. Sadece oyun açısından kritik bir hafta sonu... Son Avrupa şampiyonuyla, bir önceki dünya üçüncüsünü karşılaştıran bir hafta sonu... Doğu Avrupa'nın futboldaki iki devini Karaiskaki'de yarıştıran bir hafta sonu... Hepsi bu...
Yoksa birkaç akıl yoksununun organizasyonuyla açılan (ve İstanbul'da da birkaç kendini bilmezin böyle bir şey yapmayacağını garanti edemeyeceğimiz) bir pankart gölgeleyemez sahadaki temiz futbolu... Sahaya atılan (ve İstanbul'da atılmasını da belki engelleyemeyeceğimiz) yanıcı maddeler de gölgelememeli güzel oyunu... Onların cezasını UEFA verecek layıkıyla... Bizim tribünlerimizde yapılırsa da verecek cezasını... Bunda kuşku yok.
Esas bizim aklımızda kalan "Hoş geldiniz" manşetiyle çıkan Yunan gazeteleri... Sayın Şenes Erzik'in aramasına gerek kalmadan pankartın kaldırılması için harekete geçen centilmen Yunan Federasyon Başkanı... Ve en güzeli de, sınır kapısında bir dakika beklemeden otellerine giden misafir Türk futbolcuları... Özellikle bu pasaport jesti, tarihi bir hamleydi bizce... Yunanlı dostlarımız da, İstanbul'da en az onlar kadar nazik olacağımıza emin olsunlar. Euro 2008'e ortak adaylık başvurusu ile başlayan Türk-Yunan dostluğunda dev bir adım daha atıldı Atina'da... Bir sonraki adımın 17 Ekim'de bizden geleceğine eminiz...

4 Yunan, 14 Türk

4 Haziran 2005'te İnönü'de Yunanistan'la oynadığımız Dünya Kupası grup eleme maçından bugüne yaklaşık bir buçuk yıl geçmiş... Sevgili Nebil Evren araştırmış, o günkü Yunanistan Milli Takımı kadrosunda olup, cumartesi günü olmayan 4 oyuncu var toplam... Bizdeyse tam 14 oyuncu değişmiş bir buçuk yılda... Maç öncesi Yunanlılar için istikrar adına bir avantaj olduğunu düşündüğümüz bu durum, özellikle müsabakanın ikinci yarısında onlar için ciddi bir dezavantaj olarak karşımıza çıktı. İkinci 45'te sahadaki Yunan Milli Takımı'nın yaş ortalaması 30'ken ve fiziksel olarak ciddi biçimde düşmüşlerken, bizim takımımızda 1980 ve üstü doğumlu tam 8 oyuncu vardı oyunda... Marco, Tümer ve Hakan hariç, yepyeni bir jenerasyon yakalamıştı Türk futbolu... Bir altın jenerasyon daha bulundu artık ülke futbolunda... İçimiz ferah olsun...

Grekoromenci Gekas

Maç öncesi bir de yaygın bir inanış vardı, Yunanistan'ın kabuk değiştirdiğine dair... "Artık Euro 2004'teki gibi oynamıyorlar, 3 santrforla ofansif bir anlayış benimsediler" diye... Buna katılmak mümkün değil çünkü, birincisi, gruptaki ilk üç maçlarında bu izlenimi vermediler, ikincisi de cumartesi akşamı 3 santrforla falan oynamadılar.
Gazetelerdeki dizilişlerde forvet gibi gözüken Giannakopoulos'la Samaras'ın öyle oynadıklarını düşünmüyorum ben... Orta beşlinin çizgi oyuncuları gibiydiler sahada. Kulübünde en uçta santrfor oynayan Samaras, (4 numaralı formasından mı etkilendi acaba) sağ çizgide gitti geldi maç boyunca.. En az 3 Türk hücumunu kesti kademeye girerek... Samaras, forvet miydi yani şimdi?
2-1 geriye düştüklerinde forveti ikileyecek diye düşündüğümüz Rehhagel, o dakikada bile cesaret göstermedi. Gençliğinde greko-romen güreş yapan Gekas'ı savaşsın diye oyuna alırken, sahadaki tek santrforu Charisteas'ı çıkardı... Rehhagel'e bakınca, Tuncay, Tümer, Gökhan ve Hakan'la sahaya çıkan Kırmızılılara bir kat daha artıyor saygımız...

'All-star Yunanistan'

"Ligimiz kalitesiz" diyoruz sürekli kendi aramızda, ama sanırım terazinin öbür kefesine televizyonda izlediğimiz 5 büyük ligi koyduğumuz için kullanıyoruz bu önermeyi... İngiltere, İspanya, İtalya, Almanya ve Fransa'yı ayırdığınızda, gayet iyi bir yerde sanki Turkcell Süper Ligi...
Cumartesi günü sahaya çıkan Türk Milli Takımı'nda tam 9 oyuncu (Servet ve Gökhan Ünal hariç) ciddi bir şampiyonluk mücadelesi veriyorlar liglerinde... Volkan, Tümer, Tuncay, Aurelio ve Hamit lider, Üzülmez'le Gökhan Zan ikinci, Sabri'yle Hakan da üçüncü...
Rakip Yunan kadrosuna baktığımızdaysa kendi liglerinden sadece 2 oyuncu var, onlardan biri -Olympiakoslu Niko- şampiyon gibi, AEK'lı Dellas'sa prestij maçlarıyla ligin bitmesini bekliyor... Lejyonerlerinden de sadece ikisi, Benficalı Katsouranis-Karagounis ikilisi şampiyonluk yarışındalar... Kalan 7 oyuncuysa yarışma içinde olmayan orta sınıf takım oyuncuları... Demek ki bizim çocuklarımızın şampiyonluk mücadelesi veriyor olması (sanırım yarışmacı ruhu), Yunanlılar'da eksikti biraz...
Yani bu "kalitesiz" dediğimiz ligimizden 10 oyuncuyla yendik, neredeyse tamamı lejyoner olan Yunan Milli Takımı'nı... Yani Rehhagel, Yunan Ligi oyuncularını hâlâ uluslararası mücadele için yeterli görmüyor... Bizim Yunan Milli Takımı olarak izleyeceğimizi düşündüğümüz grup, sanırım önümüzdeki hafta sonu Yunanistan All-Star maçında aynı formayı giyebilecekler bir tek... Yunan Ligi'nin yerlileri, Yunan Ligi'nin yabancılarına karşı oynarken...

2469 gün

Geçenlerde "Yahoo answers (Yahoo cevapları)" arasında geziniyordum ki, çok enteresan bir soru gözüme çarptı...
Meksikalı bir internet kullanıcısı, Meksika Milli Takımı'nın dünya sıralamasında 21'inci olmasına rağmen neden bilgisayar oyunlarında zayıf bir takım olarak programlandığını soruyordu diğerlerine... Yani sorunun olgunlaştırılmış hâli şu: "Neden FIFA sıralamasındaki yerimiz kadar saygı görmüyoruz dünya futbolunda?"
Esasında biz Türkler'in de böyle bir imajı var dünya arenasında... Avrupa Şampiyonası'nda çeyrek final, Dünya Kupası'nda yarı final oynadık, şu an FIFA sıralamasında 27'nciyiz ama o düzeyde bir futbol ülkesi imajımız yok futbol haritasında...
Bu durumun ana gerekçelerinden biri şu galiba: "Zayıf takımları yenerek sıralamada üstlerde olmak saygı görmeniz için yetmiyor. Ancak büyükleri yenerseniz gerçekten saygı görürsünüz." Bizim Türk milli takımının da tam 2469 gündür (yaklaşık 7 yıldır) FIFA sıralamasında kendinin üstünde yer alan bir rakibini yenemediğini yazmıştık geçenlerde...
Nihayet kırdık şeytanın bacağını... FIFA'ya göre dünyanın 13'üncü büyüğü Yunanistan'ı yendik... Ta Euro 2000'deki Belçika galibiyetinden beri başaramadığımız bir şeyi başardık, kendimizden güçlü bir ülkeyi mağlup ettik... Nihayet saygı biriktirmeye başladık yine yavaş yavaş... Devamını bekliyoruz sabırsızlıkla...

No comments:

 
eXTReMe Tracker