Saturday, October 28, 2006

Gökmen AKYILDIZ : kocaelisporlu olmak

Photobucket - Video and Image Hosting

Bir klubün parçası olmanın verdiği hisleri ifade edecek tek şey: müzesinde sıkışan kupaları ödülleri , madalyaları sanılsaydı bu yazıya hiç başlamazdım. Ama canım memleketimde “üç büyükler” diye anılan takımlardan birine mutlaka sempati duymanız gerekir. Haa.. Bu takımlar dışında bir takım mı tuttunuz ? mesela doğup büyüdüğünüz ilin, yada yaşadığınız ilin , semtin takımını da tutsanız. Bu “üç büyükler” den birine kesin ilginiz vardır. Siz ısrar ettikçe alay etmeye başlarlar. Onlara büyük takımı sorduğunuzda o kupalardan bahsederler. Halbuki o kupalar kazanıldığı sırada, portakalda vitamin olanlar yada yeni koşmaya, yürümeye başlamış olanlar, o kupaları kendileri kazanmış gibi övünmelerine de anlam veremezsiniz Bir oyuncuyla, bir maçla sonradan fark edeceğiniz bir olayla başlayan ait olma hissidir sizi Kocaeli sporlu yapan. Ve bu duyguyu açıklamak yada anlaşılmasını sağlamak her zaman kolay değildir. Kocaeli sporlu olmanın getirileri ve götürüleri vardır.

Şehrin ortasına Godzila gibi dikilen statta oynamayız maçlarımızı. Tribüne girebilmemiz için , duvarlardan atlayıp zıplayıp antin kuntin yerlerden geçeniz ve kapının açılmasını beklemeniz gerekir. Peki bu çok kötü bir durum mudur ? anlatılışa göre pek iç açıcı değil gibi duruyor. Ancak tribünlerin kendine has bir havası vardır. Sıkça maçlara gelen biriyseniz ve kendinizi toplumdan soyutlamamışsanız, sizin gibilerle tanışır ve bir süre sonra birçok arkadaş edinirsiniz. Başta bahsettiğim ait olma hisside mümkün olabilir. Her insanın kendini ait hissetmek istediği yerler vardır. Bazen bir bar, bir kafe, bir sınıf bizimde kendimizi o stada ait hissetmemiz mümkündür.

Oyuncular değişir, başarılar elde edilir yada her şey kötü gidebilir. Ufak bir ihtimal takımın amatöre düşmesi hatta çökmesi bile söz konusu olabilir, ancak Kocaeli spor taraftarı, stadın ismi cismi hatta kendisi bile değişse dahi orada olur. Her maçta kendi sahamızda değildir elbet. Deplasmanlara gideriz. Onun havası bambaşkadır. Gidiş – dönüş yoludur aslında deplasmanın zevkli kısmı. Deplasman otobüsünün tadı ayrıdır; şarkıyla , türküyle , sloganla , tezahüratla geçtiğin yolları inletirsin adeta. Takımını deplasmanda da yalnız bırakmazsın.

Deplasmanda kaç gol yesek bile, dönüşte başımız ve omuzlarımız dik şekilde geri dönmenin olgunluğunu yaşarız (o an fark etmesek bile). Zaten deplasmanda atılan gol veya goller hatırlanır hep. Mesela ; üzerinden epey sene geçmesine rağmen o meşhur İngiltere – Türkiye maçında yediğimiz fark değil Ünal Karaman’ın uzaktan çektiği ve direkte patlayan şut anlatılır.

Kocaeli Sporluysanız maçın başlamasına saatler kala hazırlıklarınızı yaparsınız ve ilk günkü gibi midenize giren heyecanla karışık karın ağrısı , kramplar maç sonuna dek sürer. ( hani öss gibi sınavlardan öncede olur) Beklide çok fazla para saçarak toplayabileceğimiz kaliteli oyuncularımız olmadığı için böyle strese gireriz. Birer platonik aşığızdır aslında tribünde hepimiz. Beklide mazoşistlik bu ama, sonucunu beş yaşında veletin bile bildiği takımı tutmaktansa kabir azabını tribünde yaşamak başkadır.

Kocaeli Spor..

Doğru düzgün kadrosu , teknik ekibi , stadı , yönetimi , forması-ürünleri , taraftar grubu , gazetede dergide televizyonda yer almayan haberleri dahi olsa bilmelisiniz ki bu takım sadece sizin gözünüzün içine bakar. Önemli olan şiddetin, pisliğin, fanatizmin, şikenin, holiganlığın, paranın ve gücün karşısına dikilip taraftar duruşuna sahip olmaktır.

Kocaeli Sporlu olmak : mağlubiyette dahi umutla bakabilmektir ileriye!!

Saygı , sevgi…

Uğur Koştur: Destek olalım

Photobucket - Video and Image HostingKocaelispor teknik direktörlüğüne sürpriz bir isim olarak Fatih Uraz getirildi. Tiyatrocu Ümit Kayıhanın gitmesinden sonra herkes değişik isimleri takımın başında görmeyi hayal ederken yönetim elini çabuk tutarak bombayı patlattı.
Fatih hoca hakkında taraftarımızın çoğu detaylı bilgiye sahip değil diye düşünüyorum.Bu durumda taraftarda bir karamsarlık durumu hakim.
Bildiğim kadarıyla yeni hocamız son dönemlerde takım çalıştırmadı. Yeni hocamız spor üzerine kitaplar yazıyor ve aynı zamanda Zaman gazetesinde spor yazarlığı yapıyordu. Akla gelen ilk soru acaba takımımız hedef mi küçültüyor oluyor. Çünkü hep isim yapmış kariyerli hocalarla çalışıp bunlara hak etmedikleri milyarları dökmeye alışmıştık.
Keşke sezon başında bu hocayla yola çıksaydık. İnanın takımın durumu bundan farklı olmazdı. Tiyatrocu hocaya ve menejerlerine bu kadar para kaptırmazdık. Fatih hocanın başarılı olup olmaması bizim için bir sınavın başlangıcı gibi. İnşallah takıma faydalı işler yapar ve hepimizin yüzünü güldürür. Benim inancım bu takım her şartta zaten play off u kovalar o yüzden daha fazla para harcayarak boşuna kendimizi kandırmadan az maliyetle olayı kapatmak en doğru olan iştir. Bu yüzden yeni hoca kariyersizmiş, takım çalıştırmamış karizması yokmuş gibi nedenler öne sürerek peşin hükümlü olmamalı yeni hocaya destek olmalıyız.
Tiyatrocu hoca ve ekibine gösterilen ilgiyi ve sabrı Fatih hocayada verirsek inanın bu durumdan kötü olmayacağımız kesin. Kendisinin futbolculuk dönemindeki efendi kişiliğini biliyoruz. Bu bile bizim için sevindirici bir şey. En azından şovmen değil. Takımın başında adam gibi birisinin olması ilerleyen haftalarda faydalarını göreceğiz.
Yönetim bu transferle belkide çok önemli risk aldı. Olası başarısızlıkta fatura hocaya değil direk yönetime olacaktır. Şimdi devre arasına kadar toplayabildiğimiz kadar puan toplayıp 2. yarı yeniden hedef belirlemeliyiz. Şimdi sadece yönetim şu konuda tenkit edilecektir. Neden yerli hoca ile yola devam etmedik. Bunun cevabınıda başkan net şekilde açıkladı.
Zaten yönetim bu konuda çok kararlı davrandı.
Fatih hocaya ve ekibine yeni görevinde başarılar. Yolun açık olsun Fatih hoca, yolun açık olsun Kocaelispor. İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçında görüşmek üzere.

Hayrettin ALBAYRAK : Fatura Yine Yerel Basına

Nedense her teknik adam değişikliğinde yerel basın öne çıkartılır, fatura yerel basına kesilir. Sanki transferi, oyuncu değişikliklerini yapan, takımı maçlara hazırlayan yerel basınmış gibi. Kuşkusuz kötü örnekler var, ilgisiz, alakasız yorumlar yapanlar mevcut ama genel olarak baktığımızda Kocaeli'deki yerel medyanın Kocaelispor'un menfaatlerini koruyan bir anlayışta olduğunu düşünüyorum.
Şimdi şu Ümit Kayıhan konusuna gelelim.
Örnekler vererek ve işin bu noktaya nasıl geldiğine bir bakalım.
Sezon başında 300 bin YTL peşinatı cebine indiren ben değilim.
Kocaelispor'a tarihinin en çok bonservis ücretini ödeten ben değilim.
Sadece menajerlere 150 bin YTL komisyon parası ödeten ben değilim.
İnegöl'e 4-1 yenilen takımın başında teknik adam olarak ben yoktum.
Kasımpaşa gibi bir takımdan göstere göstere goller yiyen takımın başında ben yoktum.
Diyarbakır maçında 3-1 öne geçmişken 3-3'lük skora razı olan takımın başında ben yoktum.
Amatör kümede bile zor oynayacak iki kaleciyi, dünyanın parasıyla aldıran ben değilim.
Özgür Vurur gibi yetersiz bir adamı ısrarla oynatıp takımın başına çorap ören ben değilim.
Özgür Vurur gibi bir adama sadece 200 bin YTL bonservis ücreti ödeten ben değilim.
Kötü sonuçlardan sonra futbolcuları suçlayan ben değilim.
Eli belinde dolaşan Deniz'e haftalarca tahammül eden ben değilim.
A.Sebat maçında skor 3-1 olduktan sonra tribüne dönüp hareket yapan ben değilim.
A.Sebat maçında arkadaki tribünden sürekli küfür edildi diye yalan söyleyen ben değilim.
A.Sebat maçında Büyükşehir ve Kocaelispor başkanına da küfür edildiği yalanlarını ben söylemedim.
3 milyon YTL'nin üzerinde maliyetle kurduğu takımın liderin 9 puan gerisinde bırakan ben değilim.
Bunlar aklıma gelenler, örnekleri çoğaltmak mümkün. Tüm bu gerçekler ortada dururken, birileri çıkıyor yerel basını suçluyor, Ümit Kayıhan çıkıyor yerel basına faturayı kesiyor. Sorarım böyle düşünenlere, bu zihniyette olanlara, bu takım iki kez 1.Lige çıkarken, 1.Ligde fırtınalar estirirken, iki kez Türkiye kupasını alırken, Avrupa kupalarında mücadele ederken bu yerel basın yok muydu? Yerel basın o zaman çok iyiydi de son yıllarda mı bozuldu? Hatalarımız, eksiklerimiz mutlaka olmuştur ama başarısızlığın tüm faturasının yerel basına çıkartılmasını asla kabul edemem. Bu konuyu herkesle her platformda tartışmaya hazırım. TV'de program yapılsın, kim istiyorsa karşıma çıksın, ben hazırım. Hodri meydan diyorum.

Fatih Uzuner : Sevmek-Sevilmemek


Yaraların büyüdüğü kalplerin kırıldığı umutların tükendiği bir yıl daha gitti.Düşünüyorum da gittiğimiz maçlar sonuna kadar yapılan tezahüratlar yenen joplar biber gazları hepsi boşuna sonuç yine hüsran yine acı...
Ve bizler yine kandırıldık.. Duygularımızla yine oynandı olan Kocaelispora olmadı olan bize oldu yani taraftara yani Kocaelispor biziz zaten oynayanlar gelip geçici onlar parasını alır oynar almazsa omuz silker banane idmana çıkmam der canı ister giderler.. Yöneticiler havayı basar ellerinde purolar o yemek bu kokteyl gezerler.. Ya biz sevipte sevilmeyen insanlar, yani gerçek dostlar...Gerçek taraftarlar...

Hiç bir menfaatimiz yoktur sadece yürek koymuşuzdur bu yola bu kadar sevene yapılan bu zulüm revamıdır dostlar..Adımızın silindiği... İddaa kuponlarında bile kasaba takımı sebatın favori gösterildiği bir takım olduk dostlar...hııı İstanbullular ...tanık oldum Kocaeli nerede ya 2 lig A mı B demi diye sorar oldular ah be vur kurşunu göğsümden ,sorma bunları alay etme kırık kalbimle demek geçti içimden adam ciddi sordu artık alay edilmiyoruz merak ediliyoruz yani nerede fırtına neden dindi...Yabancı gözlerde bizi arıyor biz kimdik ne idik ne olduk...ne olacağız..biz kimdik bilmeyenler için... Biz İstanbul takımlarının en korktuğu deplasmandık hani bir puana bereket versin denecek cinsten biz İstanbul da ne yapardık bilir misiniz şampiyonu belirlerdik onu bunu yener zirveyi çalkalar dönerdik biz İstanbul a beş bin kişi ile inerdik ve oraları fetheder geri dönerdik hep dik maziydik biz daha da büyüyeceğimiz yerine küçültüldük yani kumandanın düğmesine basıldı küçüldük minnacık olduk bu küçülmede emeği olanları nefretle kınıyorum bunun adı zulümdür ekmeksiz susuz bırakmaktır..Zalimliktir ..Bir avuç taraftarız artık yetim kaldık bizi İzmit bile unuttu ..iyi gün dostları vardır hani Karaosmanoğlu gibi Gebze Darıca ve Gölcük hepsine giden... Bize ne oldu ...biz kimiz..neden sahipsiz kaldık..gaz ve jopları yerken İnanın gözlerim babasını arayan çocuklar gibi bir İzmit li büyüğümüzü aradı ama yok..itildik tel örgünün köşelerine... Boş kalan kale arkasına bakarken ..Kocaelim benim biricik sevgilim ...diyen inleyen kale arkasını özledim gooool sesini özledim...Saffet i ,Ergün ü ve Mahmut u özledim ...Biz bu kadarını hak etmedik ...Allahım dualarımız artık sana kimseden fayda kalmadı ve bizi hakkettiğimiz yere döndür ...Senden başka sarılacak kanat kalmadı...Akıllı hidayetli insanlar nasip et başımıza ...Cok değiliz az kişiyiz gerçek seven maratondakileriz biz.. Son damlasına kadar biziz... İyi gün dostu değil gerçek dost biziz.. Biz yastık ve çekirdek alarak gelmeyiz maçlara biz hiç oturmayız biz para ve maaş almadan yırtınır dururuz biz Kocaelisporuz... Ve ölene dek şapkamız yeşil kaşkolumuz siyah kalacak....bize bu zulmü yapanlarda bir gün bir yerde mutlaka cezasını bulacak...Son sözüm yine son damlasına kadar kanımızın terimizin ..Acıda olsa desteğe devam artık iyileşemeyecek bir hastanın yüzüne gülmek gibi maratonda devam bizim görev lig sonu biter lig başı başlar ve bu ölene dek devam eder biz bize yakışanı yapalım yine ve tribünde buluşmak dileğiyle...

Erdoğan Çalın : Ayağa Kalkın

Dünle bugünü nasıl farklı yaşıyoruz.
Dünde gurur vardı,haysiyet vardı,başarı vardı.
Bugünde ise acizlik,onursuzluk,hezimet var.
Güvenle, yeneceğiz diye gittiğimiz Ali Sami Yenlerde, İnönü'lerde GS'yi,BJK'yi ezerken; bugün sıradan İstanbulspor karşısında darma dağın oluyoruz.
Futbol oynamamak için adeta direnen,yenilgiye dünden hazır oyuncularla" var olma" savaşı mı yapılır...
Gelinen nokta utandırıcı boyutlarda.


Bırakın hedefi ıskalamayı,sahada verildiği sanılan
mücadeleden ar duyar olduk.
Saha içinde çaresizlik,saha dışında yalnızlık.
Kocaelispor'un kaderi iki sezondur böyle çizildi,
böyle yazıldı.
Suçlu ayağa kalk dense;
kimler alınır,kimler kalkar acaba...
Hangi siyasetci köy derneklerine verdiğim önemi Kocaelispor'a da
vermem gerekirdi diyebilir.
Kaç milletvekilımiz bu işte sorumluluğu olduğunu kabullenir.
Beni de kara listeye alın diyebilecek kaç yerel yönetici çıkar.
Ucuz politika yapmaya alışık parti başkanlarının kaçını
İsmet Paşa'da görebildik.
Yürüyüş yolunda gösterdikleri kolkola dayanışmayı
tribünlerde neden göremedik.
Niçin pusuya yatıpta beklerler...
Kocaelispor kaybederken kimlerin kaybettiğinin,
kimlerin kazanacağının muhasebesini mi yaparlar.
"Havanızı zehirledim,suyunuzu kirlettim" bende suçluyum diyebilecek
kaç sanayici çıkar.
Denizimizi pisleten,maviliğini yok edenler.
Önce sizler kalkın ayağa...
Herkes görsün endamınızı.
Nasıl bir adam olduğunuza biz karar verelım.
Bu kente,bu şehrin gençlerine vefa borcunuzun
olduğunu boynunuzu bükerek kabullenin.
Ormanımızı bitirenler,fidanlıklarımızı
yok edenler çıkın sizlerde çıkın ortaya.
"Vererek alındığının" bir kural olduğunu hatırlayın.
Kocaelispor'un bu şehir için,binlerce taraftarı için
en yüce değer olduğunu artık bilin,öğrenin.
Kırk yıldır var olan Kocaelispor,kırkbirinci.yetmişbirinci
ve de nice yıllarında yine dimdik ayakta olacaktır.
O bir anıttır.
Hatıra defterine
ismini altın harflerle yazdıran yazdırır.
Yazdıramayan tarihin karanlığında yok olur gider.
 
eXTReMe Tracker